
"Asaf senin kaptan olarak takımı sakinleştirmen gerekiyor ama sen kaga çıkarıyorsun, yakışıyor mu?"
"Hocam özür dilerim ama arkadaşın tepkisini gördünüz, ben ne yapabilirdim?" dedi Asaf bıkkın bir şekilde. Saruca ile takım arası çatışma çıkıyordu sürekli laf atmalar, hakaretler.. Reva el atmadan beklsede duracağı yoktu. En sonunda antremanı durdurmuştu, sorunun Saruca'dan çıktığı belli idi ama ne yapabilirdi? "Hocam bir haftadır adapte olamaması bizim suçumuz değil"
"Tamam Asaf. Saruca bu gün ki antremanını bireysel olarak tamamlamanı istiyorum" dedi Reva, sert bir şekilde. Takıma getirdiği oyuncunun, takımın dengesini bozmasına izin veremezdi, ona mecbur olsalarda... Saruca bunu duyunca hocasının yanına kadar gidip sinirle konuştu; "Bunu yapamazsın, bende bu takımın bir parçasıyım" Reva tek parmağını kaldırıp Saruca'yı göğsünden itti. "Hareketlerine, ses tonuna, konuşma şekline çok dikkat et. Şimdi diğer uca antremanını bitir"
Saruca gülerek arkasını döndü ama Reva'nın dediğini yapmamıştı. "Dediklerimi tekrar etmeyi sevmem Saruca Kurtan"
"Bende bir kadından emir almayı sevmem hocam" dedi Saruca, hocam kelimesini bastırırak söylerken. Reva dibine kadar giren oyuncusunu bu sefer itmedi, ona onun tekniği ile yaklaştı; "Ama benden alacaksın" dedi ve gülümsedi. Bu gülüş dostane değildi, adeta meydan okuyordu. Saruca geri cevap vereceği sırada onları uzaktan izleyen Asaf araya girdi. Saruca'yı kolunda tutup hocasından uzaklaştırdı, "Hop koçum sen hayırdır? Bu seferde hocayı mı döveceksin?"
Çıkan haberler yüzüne vuruldukça daha çok sinirini bozarken dişlerini sıktı, cevap verirse olay büyüyeceği için Reva'nın dediği bölgeye yönelip bireysel antremanına başladı. Reva ilk defa ona diklenen bir olduğu için biraz öfkelense de kendine ve kulübüne veridiği sözü hatırladı. Ne olursa olsun onu dizginleyecekti, sezon sonuna kadar...
"Süleyman... Antreman biteli çok oldu. Normalde koşa koşa karına gitmen lazım hala neden buradasın?" dedi Fikri gülerek. Süleyman gururlu bir bakış atarak cevapladı; "Bu gün beni karım almaya gelecek." Soyunma odasını kahkaha sesleri kaplarken, Saruca sadece gülümsemişti. Kazım üstü çıplak bir şekilde, elinde ki formayı sallayarak güldü. "Düşünsenize bende Reva ile sevgili olursam, her gün buradan el ele çıkarız" O gözlerini kapatmış hayalini kurarken Asaf kafasına bir tane vurdu. Çoktan üstünü değiştirmiş olan Saruca kapıdan çıkmandan sert bir uyarı yaptı;
"Reva değil, Reva hoca"
Saruca'nın arkasından Kazım ve Asaf 3 kere göz devirmişti. "Buna ne oluyor?" dedi Süleyman, Asaf çantasını sırtına takarken ona cevap verdi; "Beyimiz tam 4 gündür bireysel antreman yapıyorya cezalı olduğu için, güya hocaya yalakalık yapacak" Asaf konuştukça Kazım yumruklarını sıkıyordu. "Ne alaka ya Reva hoca burada değil ki nasıl yalakalık yapsın? Abartıyorsunuz. Ayrıca haklı, hocamız o bizim saçma sapan şeyler düşünmeyelim ve Saruca ile iyi geçinelim"
Süleyman’ın sözlerinden sonra odada beliren sessizlik, Koray’ın sesiyle bozuldu. Koray, normalde her zaman sessiz ve kendi halinde olan biriydi, ama bu kez yüzünde alışılmadık bir ciddiyet vardı. Kendi içinde aldığı kararla konuşmaya başladı:
“Süleyman haklı. Reva Hoca dört gündür çok gergin. Aslında o hep gergindir, biliyoruz, ama bu kez farklı... Dün kulüp yetkilileriyle konuştuğuna şahit oldum. Başaramazsa, görevine son verebileceklerini söylediler. Hoca ile konuştum. Bunu size söylemememi istedi ama artık susmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Arkadaşlar, kendimize çeki düzen vermemiz lazım. Hem hocamız için hem de yıllardır bize verdiği emeklerin karşılığını vermek için.”
Odada bir an için nefesler tutuldu. Koray’ın sakin ama derin anlam taşıyan sözleri, herkesin üzerinde yankılanıyordu. Bu sözleri duymak herkesi sarstı. Takımın en sessiz üyesi olarak bilinen Koray, o an herkesin yüreğine dokunmayı başarmıştı.
Asaf, ilk defa gerçekten ne diyeceğini bilemedi. Koray’ın anlattıkları, kaptanın zihninde şimşekler gibi çakıyordu. Reva Hoca’nın arka planda ne tür bir mücadele verdiğini bilmiyorlardı. O ise takımın iç çatışmaları arasında sıkışıp kalmıştı. Ellerini saçlarının arasından geçirdi, derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı.
“Tamam,” dedi sonunda, sesi kararlı ve netti. “Takım kaptanınız olarak konuşuyorum. Reva Hoca yıllardır bizim için emek sarf ediyor. Belki de kendi hayatından ödün vererek bizi buraya kadar getirdi. Şimdi ona hak ettiğini yaşatma zamanı. Bu sene şampiyon olmamız lazım. Ama bunu başarmak için önce takım olmamız gerekiyor. Aramızdaki sürtüşmelere son veriyoruz. Evet, Saruca ile de.” Gözlerini takımda gezdirdi. “Sezon sonuna kadar, hepimiz biriz. Sezon bitince Uraz geri gelecek, ama o zamana kadar birlik olacağız!”
Sözleri odadaki havayı değiştirdi. Herkes, kendi payına düşen hataları düşünmeye başlamıştı. Kimse arka planda böyle bir şey olmasını beklemiyordu. Süleyman, Asaf’ın konuşmasının ardından sessizliği bozdu. Kararlı bir şekilde elini ortaya uzatarak, “Kaptan ne derse o!” dedi. Bu hareket, odadakileri harekete geçirdi. Diğer oyuncular, birer birer ellerini üst üste koymaya başladılar. Sırayla, birbirlerine baktılar ve sessiz bir anlaşma ile yeniden kenetlendiler. Tekrar bir takım olduklarını hissetmişlerdi. Gözler, doğal bir şekilde Asaf’a döndü. Asaf, o anın büyüsünü hissetti. Birkaç saniye durup takıma baktı, ardından her zamanki motivasyon tezahüratına başladı:
“Biz kimiz?”
“Fırtına!” diye haykırdı tüm takım, tek bir sesle.
Asaf bir kez daha, daha güçlü bir sesle sordu: “Biz kimiz?”
“FIRTINANIN ŞİDDETLİ RÜZGARI!” diye kükredi odadakiler, tüm tutkularını kelimelere dökercesine. O an odadaki herkes, sadece bir takım olmadıklarını, birlikte bir güç olduklarını hissetti. Odanın duvarları, yükselen seslerin enerjisiyle yankılanıyordu. Bu fırtınayı gerçekten kimse durduramayacaktı...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |