Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. Bölüm

@sahravecoluu

"Yenge 5 gündür mahkemeydi, ifadeydi çok yoruldun. Hala bağ bahçe diyorsun bir otur". Özkan haklı konuşsada boş konuşuyordu. Evet mahkeme ve ifada işlemleri beni çok yormuştu. Timur'un ölümü cidden cinayet olduğu kesinleşmişti. Bir numaralı şüpheli yani ben 40 kere ifade vermiştim. Böyle bir şey yapamaycağıma avukatlarım sayesin de ikna olmuşlardı. Avukatlarım... Marlon ve ordusu. Adam cidden deliydi, 18 kadar avukat ile girmiştim mahkemeye. Neyse ki kontrollü serbestlik ile mahkeme tamamen bitene kadar yurt dışı yasağı almıştım. Zaten yurt dışına çıktığımda yoktu...

"Özkan canum sen bağa karuşma. Ben gayet iyiyum ve şimdu finduk bahçesuna gideceğum" dedim ayaklanırken. O sırada Marlon salona girmişti. Çok şükür uyandı paşamız. 5 gündür tek cevaplık kelimeler dışında konuşmamıştık. "Ahrazar bu gün akşama geç geleceğim haberin olsun" dedi bana bakmadan. Görmeyeceğini bile bile kafamı sallamıştım. "Abi bu gün akşam davet var". Özkan'ın sorar gibi kurduğu cümle Marlon'un sinirlendirmişti.

"Biliyorum Özkan gideceğim zaten" deyince Özkan aniden ayağa kalkmıştı. "Ama abi o davete herkes eşi ile gelecek. Yengemi götürmeyecek misin?". Nasıl ya? Bana bir şey dememişti. Benden gizli mi gidecekti? Ben onu düğüne davet ederken o bensiz bir yere mi gidecekti?

"Ben-" diyen Marlon'un sözünü kestim. "Hiç çenenu yorma, ha ben anlayacağumu anladum. Hem benu ilgilendurmez soniçta gerçektan evlu değuluz" dedim ve Özkan'a döndüm. "Hazurlanmağa gideyrum çıkaruz birazdan". Arkama bile bakmadan merdivenleri çıkmaya başladım. Tabi ki peşimden geliyordu...

"Ahrazar" dedi kolumdan yakalarken. "Ne vardu?". Çok sakin cevap vermem onu bir tık şaşırtmıştı. "Niye alınganlık yapıyorsun? Orada ki herkes İspanyol olacak, ben o yüzden-"

"Marloncum ha sen az salak değulsun. Kafani çaluştursan Özkan'ın yada senun bana çeviri yapabileceğunu düşuna bilirdin ama çalışmuyur işta" dedim. Kolumu kurtarmaya çalışırken söylediği şey ile kalbimden bir sürü yara açıldı. "Oradakilerin çoğu Türkçe biliyor Ahrazar ama sen farklı ile konuşuyorsun..." Karadeniz ağzı ile konuşmam mıydı problem? Utanıyor muydu benden? Konuşmamı sevmiyordu, zaten konuştuğum şeyi de anlamıyodu başlarda. Demek ki Karadeniz ağzı ile konuşmam onu rahatsız ediyordu.

"Tamam da birak kolimu, ne istirsan oni yap"

"Kızdın mı?" diye salakça bir soru sordu. Özür dileyip sende gel diyeceği halde kızıp kızmadığımı sorguluyordu ama benim adım Ahrazar ise ben bunu senin yanına bırakmaz o davete gelirim. Aklım da ki hain plan gülümsedim. "Niye kızayum da hem benum çok işum var gitsen hayde" deyip kolundan kurtuldum. Odama gidip dışarı çıkacak şekil hazırlandım. Aşağı indiğimde o çoktan gitmişti. Özkan ile arabaya bindiğimizde planıma ortak olup olamayacağını sordum.

"Yenge sen varya harikasın. Kesinlikle arkandayım ve her türlü iş birliğine hazırım" diyince sinsince gülümsemiştim. Yoldan Gülizar'ı da alıp alış veriş merkezlerini tek tek gezmeye başladık. Marlon Alvaro benden utandığına pişman olacaktı. Ha buraya yazayrum ben o adamu kapima köle ederum.

MARLON ALVARO

 

Çok zor anlarım olmuştu, anne ve babasız büyükmek gibi ama hiç biri bu kadar zor gelmiyordu. Ahrazar... o benim için çok önemliydi. Nedensiz bir şekilde ona bağlanmıştım ve her attığım adımda daha da üzülüyordum. Mahkemede yurt dışı yasağı gelmişti. Bu iyi bir şeydi, en azından biraz daha vakit kazanmışım. Timur itinin ölmesi hem işime yarıyor hemde beni tedirgin ediyordu. Çünkü karım sabıkalıydı. Eğer Timur'u vurmamış olsaydı günlerce karakollar ile kardeş olmayacaktık. İlk gece çok korkmuştum, çünkü o tür ortamalara alışık bir indan değildi Ahrazar. İçeriyi bildiğim için hemen onu çıkartmak istemiştim ama o nağlet yerde benim yüzümden bir gece geçirmişti. Kahretsin karıma yemekte vermemişlerdi...

Özkan'ın sürekli "Bu kadın o adamı vurduysa sana neler yapar bir düşün" demesi düşündürüyordu beni. Haklıydı kadın benim yüzümden neler atlatmıştı. Bir hapse girmediği kalmıştı o da olmuştu. Daha iliği alıncaktı hemde haberi olmadan. Bana yapacağı her şeye katlanırdım ama o ameliyatta bir şey ters giderde ona bir şey olursa o zaman kendimi bizzat ben öldürürdüm. Milan'ın hayatı için yapacaktım. Ahrazar o ameliyatı olacak ve sağ salim memleketine dönecekti. Beni de bir daha görmeyecekti...

"Özkan bu telefonlara neden bakılmıyor? Ahrazar'ı eve bıraktın değil mi? Ben şimdi davet alanına geldim çıkışta beni alırısn duydun mu?"

"Duydum abi yengemi de eve bıraktım" dediğinde telefonu kapatmıştım. Ahrazar bana kızmıştı ama onu buraya getiremezdim. Konuşması... Her neyse işte. Davetin yapılacağı mekana girince yoğun kahkaha sesleri kulağıma dolmuştu. İçerisi baya kalabalıktı. Hepsini olmasada bir çoğunu tanıyordum. Kendi ortaklarımın olduğu masayı bulmaya çalışırken, ortağım Siren'in el salladığını gördüm. Masa kalabalıktı... Hızlı adımlara masaya giderken masada herkesten ayrı duran bir kadın vardı. Arkası dönük olduğu için yüzü gözükmüyordu.

Bir anda bana doğru dönünce olduğum yerde kaskatı kesilmiştim. "Ahrazar" diye fısıldayıp kalırken ona bana doğru gelmişti. "Hayatım hoş geldin. Neden geç kaldın bak ben tüm ortakların ile tanıştım" dedi. Karadeniz ağzı? Nerde o "u" harfi? Hala donmuş halde beklerken o beni kolumdan tutup masaya yaklaştırmıştı. İleride duran Özkan ile göz göze geldğimiz de güldüğünü görmüştüm. Bittin sen Özkan..

"Marloncum neden eşin ile birlikte gelmedin?" diye sordu erkek ortaklarımın biri. "Ah David bey Marlon bu aralar baya yoğun olduğu için benim önden gelme mi istedi". Ahrazar benim bile adını hatırlamadığım ortağımın adını niye biliyordu? "Ama Marlon ben senin yerinde olsam bu şekilde yalnız bırakmazdım" dedi en genç ortağımız Mateo ama karımı süzerek söylemişti bunu. Ahrazar'ın üstünü inceledeğim de bir kez daha şok olmuştum. Giydiği kırmızı abiyenin omuzları açıktı, kahretsin ki çok güzeldi. Saçlarını düzleştirmiş ve makyaj yapmıştı. Bu kadın beni delirtmek mi istiyordu?

Ahrazar'ı belinden tutup kendime çektim. Madem buraya kadar gelmişti ve gerçek karım rolünü oynuyordu, e bize de üstümüzde düşeni yapmak yakışır. "Karıma benden başka kimse bakamaz. Bakanın gözünü çıkarırım Mateo sen rahat ol" dediğim de onaylarcasına kafasını sallamıştı. "Evet arkadaşlar Marlon'un neden aniden türkçe öğrendiğini anlamış olduk" deyip güldü ortaklarımın birinin karısı. Neydi bu buruşuk kadının adı?

"Benim için türkçe öğrendi canım eşim". Belime daha çok sokularak söylemişti bu cümley Ahrazar. Sohbet başka taraflara dönerken Ahrazar'ın kulağına eğildim. "Sen madem normal konuşabiliyordun neden tanıştığımızdan beri beni türlü işkenceye soktun?" dediğim de gülmüştü. "Çok keyifliydi ama merak etme artık böyle konuşacağım. Rezil olmazsın hem"

Belim de ki elimden kurtulup hanımların sohbetine katıldı. Anlamıştım bunu sırf bana inat olsun, söyledğim lafları yutayım diye yapıyordu. Gerçekten de öyle olmuştu. Ben Marlon Alvaro bu kadına yeniliyordum. Hem de bile isteye...

Davet tüm hızı ile devam ediyor herkes bir biri ile konuşuyordu ama ben karımdan gözlerimi alamıyordum. Yalnız değildim bekar ortaklarımın gözüde karımdaydı. Hepsinin derilerinden çorba yapmak istesemde tutuyordum kendimi. Ahrazar cidden çok güzel ve....

"maldición" (Lanet olsun)

Kafama diktiğim kokteyi masayas bırakıp terasa çıktım. Teras bomboştu, demirlerden aşağı bakıp uzun bir süre manzarayı seyretmiştim ki biri omzuma dokunana kadar. Arkamı döndüğüm de gelenin Siren olduğunu gördüm.

"Burada tek başına ne yapıyorsu?"

"Hava alıyorum" diye yanıtladım sorsunu. "Evlendiğine karını görene kadar inanmamıştım. Şaka sanıyordum. Benden başka bir kadın iel yapmazsın diye düşünüyordum ama öyle değilmiş Sen beni sileli çok olmuş. Yaşadıklarımızı ne çabuk unuttun Marlon?"

Biliyordum bu konuyu açacağını rahat durmayacağını biliyordum. Siren... İspanya da iken beraber olduğum bir kadındı ama Türkiye ile irtibata geçtiğim de onunla ayrılmıştık. Bu durumu kabullenmesi zaman almıştı ki anladığım kadarı ile hala kabul edememişti. "Siren biz ayrılalı 1 seneyi geçti artık bunları konuşmayalım, her şey geçmişte kaldı. Değil mi?"

Kahkaha attığında içki kokusu yoğun bir şekilde gelmişti. "Kolay mı seni unutmak?" diye sordu ve kollarını omuzlarıma attı. "Bana sorarsan seni unutmak... Mümkün değil. Sen harika bir adamsın yakışıklısın, başarılısın ama o kız-"

"Sirencim" diyen ses tandıktı. Omzumdan çekilip atılan kolların yerini Ahrazar'ın kolları almıştı. "Kocam dediğin gibi çok başarılı, işini çok iyi yapar. Şimdi işi için burada olduğu için davetin amacına uyup yapılan konuşmaları dinlemesi lazım. Burada durup olmayacak hayaller yada geçmişte yapılan hataları konuşmamamlı" dedi ve kolumdan tutuğu gibi davet salonuna sürüklemeye başladı.

"Bu akşam gelecek bir evin yok bilmiş ol". Cümlesine cevap verememiştim çünkü salona gelmiştik. Hem zaten beni gerçekten beni evden atmazdı. Boş bir masaya geçtiğimiz de yapılacak olan yardım konuşmasını dinlemeye başladık. Buraya öksüz türk çocuklarına yardım için toplanmıştık. Konuşma onunla ilgili olacaktı ki öncesinde bir kadın mikrafon istemiş ve herkesten onu dinlemesini istemişti.

"Bu ülkede, şuan konuşma yaptığım Türkiye Cumhuriyetinde bu yıl toplamda 292 kadın katledildi. Bu kadınların bir kısmı karşı tarafı red ettiği için, bir kısmı ise sebepsiz öldürüldü. Bizim ülkemizde kadınlar sokağa rahat çıkamıyor. Bizim ülkemizde kadınlar ne zaman ölürüm diye tedirgin yaşıyor. Bizim ülkemizde kadınlar cinsiyetine lanet okuyor. Neden kadınım diye soruyorlar, erkek olsaydım korkusuzca yaşardım diyen o kadar çok kadın var ki. Maalesef ki böyle bir ülkede yaşıyorum. Maalesef ki bir sonraki kurban ben miyim diye geceleri korkarak yatıyorum. Maalesef ki biz Türkiye de yaşıyoruz. Ve maalesef ki toplumumuz çok kötü bir yere doğru sürükleniyor. Hala daha kılını kımıldatan olmadığı gibi daha bu cinayetleri örtbas etmek için çaba gösteriyorlar. Birileri bu duruma dur demezse sıradakı kurban ben olabilirim... Kadını koru. Kadını koru ki ülkeni korumuş ol"

Sahnede ağlayan kadın, kendi ile birlikte salonda ki tüm hem cinslerini ağlatmıştı. "Özür dilerim böldüm. Sadece artık sesimiz duyulsun istedim. Dinlediğiniz için teşekürler" dedikten sonra inmişti sahneden. Programa bir 5 dakika ara verilmiş ve davet kaldığı yerden devam etmişti. Ahrazar da ağlamış daha sonra lavaboya kaybolmuştu...

"Ahrazar saçmala kapıyı aç"

Evin kapısını açmayan Ahrazar'a bahçeden sesimi duyurmaya çalışıyordum. Evet evet beni eve gerçekten almıyordu. "Ben sana bu gece gelecek bir evin yok derken çok ciddiydim"

"Ciddi olduğunu farkındayım ama burası benim evim" dediğim de kahkaha sesi gelmişti. "Hatırlarsan bu evi bana vermiştin. Marlon kapı da ötüp durma yoksa polis çağırmak zorunda kalacağım. Def olup gider misin?". Evi ona vermiştim değil mi? Salak kafam. "Tamam bari Özkan'ı gönder" dedim

"Tabi canım göndereyim de canına oku çocuğun. Hayde işine bak"

Bu kadın cidden adamı deli ederdi.

 

 

 

 

Loading...
0%