@sahravecoluu
|
Günlerin bir birini kovaladığı sürede tam bir hafta geçmişti. Ahrazar bir haftada bu şehre alışmıştı, bir çok yerini gezmişti. Şimdilikte sadece geze biliyordu, çünkü o üstüne düşeni yapmıştı. Şimdi ise avının ona gelişini bekleyecekti ki bu çok da uzun sürmeyecekti... Ahrazar bu bir haftalık süreçte hiç bir şekilde Milan'ı görmemişti. Kardeşinin hastalığı tetikleyince Maran onu hastaneye yatırmıştı. O zaman bile gitmemişti Ahrazar, hala o cesareti kendinde bulamıyordu. Kardeşinin bir an önce nakil olması gerekitiği doktoru tarafından söylenene kadar hasta olduğuna bile inanmıyordu. Babasının neler yapabileceğini çok iyi anlamıştı artık. Korkmuyor değildi ama ona güç verenler vardı, onlar sayesinde babasına karşı gelmeye hazırdı.
"Ahrazar canum ha bu Maran ne zaman evuna gidiyur?"
"Ahrazar arkadaşın beni kovuyor"
İçeriden gelen bağırtı sesleri Ahrazar'ın bir haftadır alıştığı seslerdi. Gülizar ve Maran yine kavga ediyordu... Genç kadın içtiği suyu dolaba koyup tartışan ikilinin yanına gitti. "Çocuk gibi kavga etmeyi ne zaman bırakacaksınız?" dediğin de ikisi de susmuştu. Maran ciddi haline bürünürken, Gülizar hala burnundan soluyordu. "Ahrazar ha ben bu kot kafaludan hiç hoşlanmayrum"
"Ben sana bayılıyorum sanki"
"Ay tamam yeter.. Maran her şey hazır mı?" dedi Ahrazar. Maran kafası ile onaylayınca tekrar konuştu Ahrazar. "Ne zaman patlatıyoruz ortalığı?" Güldü Maran, bu kadının hırsına bayılıyordu. "Yarın... Geliyorlarmış haber geldi. Akşama burada olurlar, o yüzden sen benimle konakta kalacaksın bu gece. Her ihtimale karşı korunaklı bir yerde olmalısıni o Kudret'in sağı solu belli olmaz"
"Annen?" dedi Ahrazar sorarcasına. "Ben ona anlattım ama anlamamış olabilir idare et" Maran bunu gayet ciddi söylemişti. Annesi ne kadar anlatsada Ahrazar'ı gelini yapmıştı bile, kendi kafasında... Ahrazar'a onaylayınca konuşma bitmişti. Maran onu akşam almak üzere giderken, Ahrazar ise Gülizar'ı Trabzon'a göndermişti. Arkadaşının zarar görmesini istemiyordu. Akşam olmadan hazırlanmıştı. Zerda hanımın ona gönderdiği elbiseyi giymiş bir güzel süslenmişti. Hediye geri çevrilmezdi çünkü... Hazır olduğuna kanaat getirince koruma ordusu eşliğin de Miroğlu konağına ulaşmıştı. Kapıda onu bekleyen aileyi görünce gülümsemeden edememişti. İki eli ile bastona tutunan Zerda hanıma yaklaştı önce elini öpüp geri çekilecek iken yaşlı kadın onu durdu. Saçlarına dokunan kadına şaşırarak baktı Ahrazar. "Hoş geldin kızım"
"Hoş buldum Zerda hanım"
"Ah Maran nasıl kaçırdın böyle bir güzelliği.. Keşke evli olmasaydı" diyen Zerda hanımı fısıltı ile destekledi Maran.. İçinde Ahrazar'a karşı bir his yoktu ona aşık değildi sadece tutku duyuyordu. Ahrazar Maran'ın yengeleri ile çoktan tanışmıştı. Yemekler yenmiş, heybetli konağın en güzel yeri olan bahçesinde çay içiliyordu. Ahrazar hamile olan kadın yani Diljin ile çok iyi anlaşmıştı. Karnının büyüklüğünü gördükçe gülümsüyordu... Belki onunda olurdu aynı kendi gibi kıvır kıvır saçlı bir kızı. "Zerda hanım sizden bir şey isteyebilir miyim?" dedi bir anda.
"Buyur keça min" diyen kadının son da ne dediğini anlamasa da gülümsemişti. "Bu üstüm de ki elbise cidden harika, özel terziniz varmış Maran bahsetti acaba istediğim bir tasarım var yapabilir mi? Yarına.." Maran yanında gülmüştü. Kulağına doğru eğilen adamın ne diyeceğini merakla bekledi Ahrazar. "İntikam elbisen Diyarbakır terzilerinden çıksın mı istiyorsun sen?" diyerek tekrar güldü Maran. Ahrazar ona bakmadan Zerda hanıma geri döndü. "Hallederiz anlat bakalım nasıl bir şey istersin" Ahrazar kızlarında fikrini alarak istediği elbiseyi telefondan terziye anlatmıştı. Zerda hanım artık yatması gerektiğini söyleyip ayaklanmıştı.
Zerda hanımın gidişi ile gelinlerde kalkmıştı. Bahçede yalnız kalan ikili bir süre sessizce oturmuştu, sessizliği Maran'ın sorusu bozmuştu. "Kudret ile karşı karşıya gelmeye hazır mısın? Öncesin de çok kötü olmuştun" Evet Ahrazar o tekneden indikten sonra hastanelik olmuştu. Sinir krizi geçirip boğazına çizikler de atmıştı ama şimdi hazırdı. Babasının karşısına çıkmaya hazırdı, ona kendini ispatlamaya hazırdı. "Kötü oldum evet ama şimdi iyiyim. Emin olmasam bu kadar risk almazdım zaten" diye cevapladı soruyu. Çok risk almıştı, çok canı hiçe sayarak girmişti bu yola.
"Ben yine de emin olmanı istiyorum. O adam sana ne yaptıysa sen çok kötü oldun Ahrazar, boğazını tutup çığlık attığın an gözümün önünden gitmiyor. Doktorun ne söylediğini biliyorsun" Ahrazar o an gözünün önüne gelince yine elini boğazına atmıştı. Herkes ona neden boğazını tuttuğunu sorup durmuştu, nasıl söylerdi babasının onu boğarak öldürmeye çalıştığını... "Uyuyalım artık" diye ayaklanamaya kalkan Ahrazar'ı tek hamlede durdu Maran. "Babanın eşinin kim olduğunu öğrendim. Onu da gör öyle yat" deyip telefonunu çıkardı. Bir fotoğraf açıp Ahrazar'a gösterdi. "Diana Karan.. Kadın seninle aynı yaşta , şaşırdığım da baban gibi yaşlı adam nasıl bu kadınla anlamadım"
Ahrazar'da şaşırmıştı kadın çok gençti ve çok güzel... "Maran bu kadının babama bakma ihtimali yok" dedi pat diye. Altında başka şeyler olabilirdi. "Baban bu kadını tehdit falan ediyor olmasın" Maran'ın oraya attığı fikir Ahrazar'a mantıklı gelmişti. Annesine şiddet uygulayan adam, o kadına da bir şeyler yapmış yada yapıyor olabilirdi. "Yapmamıştır diyemiyorum. O çok kötü biri Maran" Uzun sarı saçları ve mavi gözleri olan kadına bir kez daha baktılar.. Maran iç çekerken, Ahrazar'ın kaşları çatıktı. Babası bu kadına ne yapmış olabilirdi? "Maran ne yapacağız?" dedi. Telefonu kapatıp ayaklandı Maran, "Yarını halledelim, ona da bakacağız tamam mı?" Kafasını sallayan Ahrazar aklına gelen soru ile Maran'ı kolundan yakaladı. "Senin bundan ne çıkarın olacak neden yardım ediyorsun bana?" Oturan kadının yüzüne doğru eğildi Maran. Nefesini üfleyerek cevapladı sorusunu; "Sana yardım etmiyorum, istediğimi elde ediyorum" geri çekilip güldü. "Her şeyin bir sebebi vardır Ahrazar, her şeyin. Odanı biliyorsun güzelce dinlen. İyi geceler" Konağa giren adamın arkasından bakıp kaldı Ahrazar. Bu gizem fazlaydı, hemde çok fazla idi. Yarın zor bir gün olacağı için hemen odasına gitti Ahrazar. Yarın intikam ateşinin alevleneceği gündü ve o ateş bir yangın olmadan durmak yoktu.
"Nasıl kızım beğendin mi elbiseni?"
Zerda hanımın sorusunu kafası ile onaylayarak yanıtladı Ahrazar. Sabah günbeş doğar doğmaz kalkmıştı, kalabalık aile ile kahvaltı etmiş şimdi de Zerda hanımın bir gecede hazırlattığı elbiseye bakıyorlardı. Tabi Ahrazar üstünde biraz oynama yaptırmıştı. Siyah elbise bu güne tam uyuyordu... Maran iteklemesi evden çıkan ikili soluğu hastanede almıştı. "Emin misin?" dedi Maran doktorun kapısında beklerken. Ahrazar gözlerini devirip odaya girdi, iki de bir Maran'ın kararlarını sorgulamasından nefret ediyordu. Hastanede işleri bitince sıra gelmişti günün en tehlikeli saatine Kudret Karan ile karşılaşma.
Kudret kızını almak için yıllar sonra Türkiye'ye gelmişti. Bir kere Ahrazar'ı görmek için gelmediği gibi karısının mezarını da ziyaret etmemişti. Acımzsızlığın vücut bulmuş haliydi o, istediğini elde etmek için her yolu dener yanan canlar umrunda bile olmazdı. Yanında büyüttüğü manevi oğlu Marlon'a da aynısını öğretmişit. Onu da kendi kadar acımasız yapmıştı ama hesaba katmadığı bir şey vardı; Nefret ettiği kızı Marlon'a merhameti olduğunu hatırlatmıştı.. Marlon'un o gece kızına olan merhametini gören Kudret o kadar öfke ile dolmuştu ki oğlum dediği adama işkence etmişti. Hırs, öfke bir fırtına ile tüm dengeleri bozmuştu. Kudret Marlon'un iplerini sonuna kadar çekmişti.
"Hani nerede kaldı bu Maran iti?"
"Gelmek üzeredir efendim" dedi Özkan. Kudret Karan ve sayısız koruması ile boş arazide Maran'ı bekliyorlardı. Maran'ın ona kızını vereceğini düşünüyordu.. "Eğer bu adam bir oyun oynarsa acımadan sıkıyorsun Özkan" Emir kesindi. Özkan sadece kafasını sallayıp ileriden gelen arabaları görünce sinsice sırtttı. 21 plakalı dört araba yan yana durmuş içinden Maran ve korumaları inmişti. Özkan ve Maran her şeyin yolunda olduğuna dair birbirlerinden işaret aldıktan sonra Maran Kudret'in önüne kadar yürüdü. "Diyarbakır'a hoş geldin Kudret Karan"
"Kızımı getir Miroğlu" dedi Kudret beklemeden. Gülümseyerek onayladı onu Maran. Hemen indiği arabaya geri yürüdü, açtığı kapıdan elini tuttuğuı kadını yavaşça indirdi. Ahrazar'ı Maran'ın elini tutarken gören Kudret Karan hayatının şokunu yaşıyordu. Karadeniz de sandığıu kızı,düşmanın yanındaydı. Simsiyah elbisesin içinde zafer gülümsemesi ile Kudret'in önüne kadar gelmişti. "İşte kızın tam karşında babacım"
|
0% |