4. Bölüm

4. Bölüm

Sahra Çıtak
sahravecoluu

 


"Ooo kimler gelmiş... Marlon hayırdır kardeşim?"

"Kardeşini siktirme lan"

Maran Miroğlu... Diyarbakır'lı bir mafyaydı. Hem aşiret ağası hem mafya babası, daha saçma bir şey olamazdı ve Trabzon'a sadece benim için gelmişti. İşte gerçek aşk... Ayrıca şu aşiret dedikleri şey tam olarak ne onu bile bilmiyordum. Hayır onların ailesi kadar çalışanım var benim neyin tribi bu?

"Sakin ol lütfen, geç otur öyle konuşalım" dedi Maran. Çok sakindi ve bulunduğumuz oda da benim 10 kadar adamın varken o tekti. Hepsi şovdu bunların tabi ki.

"Sen kim olduğunu sanıyorsun da benim evleneceğim kadını tehdit ediyorsun lan?"

Evleneceim kadın, bu kelimeyi hiç sevmedim. Çünkü o kadınla evlenmek istemiyordum üstelik başkasını severken..

"Tehdit etmedim ki, sadece Ahrazar hanım ile konuştum. Ona ne kadar salak biri olduğunu söyledim. Seninle evlenerek hayatını karartacağını söyledim. Saçma olan şey ne biliyor musun? Ahrazar herkesin kanına girebilecek kadar güzel bir kadın seni avcuna alması kolay olur da, sen onu nasıl ayarladın?"

Suratına geçirdiğim yumruk ile gülen yüzü buruşmuştu. Bu adam gerçekten çok haddsizdi. O nasıl Ahrazar'a iltifat ederdi? Ayrıca Ahrazar güzel falan değildi. Tamam... Zümrüt yeşili gözleri ve hafifi kıvırcık saçları güzel olabilir ama asla beni avcuna alacak kadar güzel değildi. Hiç bir kadın beni avcuna alacak kadar güzel değildi.

Onun adamları da sesten dolayı içeri girince silahlar çekilmişti. O kendi adamalarına silahlarını indirmeleri için emir verince, Özkan da diğerlerine silahlarını indirmelerini istemişti.

"Marlon yumruğu görmemiş gibi yapıp bir soru soracağım. Sen neden buraya geldin?"

"Ne oldu rahatın mı bozuldu?"

Güldü. "Burası benim memleketim. Rahatı bozulacak biri varsa o da sensin. Çünkü karını öldüreceğim yazık olacak o güzelliğe" dedi iç çekerek. İki de bir Ahrazar'a güzel demesi aşırı sinirimi bozuyordu. Belim de ki silaha yeltenicekken Özkan kulağıma eğildi.

"Kudret abi kimseye dokunmanı istemiyor"

Durmak zorunda kaldığım için sinirim iki katına çıkarken o rahatsız edici sesi ile tekrar güldü. Ne oldu Kudret abiciğin tasmanı mı çekti?" demesi sabrımı taşıran son şey olurken, kendimi onun üstünde bulmuştum. Vücuduna ardı ardına yumruk indirirken Özkan'ın "Bir adım daha atarsanız delik deşik olursunuz" dediğini duymuştum. Herkesin böyle sadık ve korumacı bir sağ kola ihtiyacı var gerçekten.

"Métete tus amenazas en el culo" (Tehditlerini kıçına sok)

Adamalarım ile oradan ayrılıp arabalara bindik. Rahat durmayacağından adım kadar emindim. Ona göre tedbirlerimi alacaktım. Ahrazar'ın kılına bile zarar gelmeyecekti....


"Abi adam damarıma basmasa zaten bir şey yapmazdım"

"Sinirlerine hakim olman lazım orası İspanya değil Marlon"

Kudret abi raporunu adamların birinden almış ve tabiki hesap sormak için beni aramıştı.

"Olur abi"

"Bir de Ahrazar çok dikkat et. Dediğim gibi kimse anlaşmalı evlendiğini anlamasın yoksa şuan olduğundan daha çok kişi Ahrazar'ı hedef alır. Milan için yaptığımız öğrenilirse canımı acıtmak için tek hedefleri Ahrzar olacak, çünkü Milan'a dokunamayacaklarını biliyorlar. Çok dikkatli ol evlat"

"Merak etme abi" deyip telefonu kapattım. Az kalmıştı... 3 gün sonra düğün vardı. Ondan sonrası çocuk oyuncağı idi.

 

AHRAZAR SEYHANLI


2 gün büyük bir hızla geçmişti. o iki günde evi baştan aşağı dizmiş, gelinliğimi ve düğün organizasyonunu hazır etmiştim. Tab ki Marlon ile birlikte. 10 dakikalığına bile şirkete göndermemiştim ama o da gitmek için direnmemişti. Garip davranıyordu..

"Ahrazar ben mekanu ayarladum köyun dışunda bir yer delu gibu eğlenebiliruz" dedi Gülizar. Onun fikri ile düğünden bir gece önce yani bu gece bekarlığa veda için bir mekana gitme kararı almıştık. Biraz içip eğlenecek daha sonra köye o halde dönemeyeceğiz için mekanın yan tarafındaki otelde yer ayıtmıştık.

İkimiz de hazır olunca Gülizar'ın abisinden aldığı araba ile yola çıktık. Yola çıktıktan yaklaşık 10 dakika sonra telefon çalmıştı. Arabayı ben kullandığım için telefonu çantamdan Gülizar çıkarmıştı.

"Enuşta bey ariyur"

"Sesini dışuna versena" dediğim bekletmeden açtı telefonu. "Efendum" diye seslendiğimde bağırmasını beklemiyordum.

"Ahrazar elinde kocaman çanta ile nereye gidiyorsun?"

"Ne bağurursun be? Ayrica sen benu mu takip edeysun?"

Derin derin nefesler almasından sinirlendiğini anlıyordum. "Soruma cevap ver nereye gidiyorsun?" dedi sesi biraz yumuşarken.

"Sen bendan hesap soramazsun"

"Ahrazar... beni sınama nereye gidiyorsun?"

"Gülizar ile birlukta bekarluğa veda içun bir mekana yer ayirttik. Gece da mekanun otelunda kalacağuz o yüzdan çanta aldum. Anladun mu?"

"Salak mısın sen? sahte evlilik için bekarlığa veda mı yapılır. Gitmiyorsun eve dön"

Ne diyordu bu? Bana emir veriyordu bildiğin. Bende onu dinleyecek göz var mıydı? Tabi ki hayır. "Tabi canum var mu başka isteğun? Hayde git öte başta öt. Ben istediğum yere giderum. Hoşçakal" dedim ve telefonu elime alıp kapattım. Daha sonra kökten kapatıp işimi sağlama aldım. O an dikiz aynısından beni takip eden Özkan'ı göz ucu ile görmüştüm.

"Gülizar sıki tutin canum"

Son hızla arabaları geçmeye başladığım da yavaşça Özkan kadrajdan çıkıyordu. Ara sokaklara girip iyice izimi kaybettirdiğimden emin olunca yavaşlamıştım. Hadi bakalım Marlon Alvaro ara beni Trabzon sokaklarında...


Mekana çok geç giriş yapsak da yer bulmuştuk. Kalabalıktı ama güzel bir ortamdı. Bizde kibarca masamıza oturmuş, hafif alkollü şeyler almıştık. Şarkılar çalıyor biz yermizde mırıldana mırıldana dans ediyorduk. Gerçekten çok eğleniyordum. Ayakta dans edenleri izlerken tanıdık bir sima ile gözlerim buluşmuştu. Bu beni tehdit eden adamdı. Ani bir şekilde Gülizar'a döndüğümde onu telefonu ile uğraşırken buldum. Tekrar mekana baktığım da onu görememiştim. "Hayal mi gördüm" diye sordum kendime çünkü öyle biri yoktu.

Onu boşverip eğlenceme devam ederken bir garson önüme kadar gelip, kucağıma bir kağıt bıraktı. "Maran abinin sana selamı var" dedi ve hızlı adımlar ile uzaklaştı. Kağıdı titreyen ellerimin arasına aldığım da üstünde bir şeyler yazdığını gördüm.

"Önünde ki şey içtiğin son şey olacak Ahrazar ve acele etmezsen gördüğün son yüzde garson olacak. Cennette görüşürüz" yazıyordu kağıtta. Çığlık atarak ayağa kalktığımda, Gülizar'da kalkmıştı. Ben bardağa bakarken Gülizar elimden kağıdı alıp okumuş bir çığlık da o atmıştı. Adam içeceğime bir şey koydurmuştu, ölecektim... Bu düşünceler beynimi sararken Gülizar beni kolumdan tutuğu gibi çıkışa götürmüştü. Mekandan ne zaman çıktığımızı anlaz iken Marlon'un sesini duymuştum.

"Ahrazar öldüreceğim seni nasıl telefonu kapa-"

"Enişte birak oni şimdu kiz öliyor" dedi Gülizar son gücü ile bağırırken. Bacaklarım titrediği için ayakta duramaz iken Marlon'a döndüm. "O adam, Maran buraydu, içeceğuma bir şey katmuş. İçtiğun son içecek bu olacak dedu. Senun yüzundan öleceğum" dedim ve artık daha fazla dayanamayıp kendimi boşluğa bıraktım.

Son hatırladığım Marlon'un beni kucağına aldığı idi. Gerisi karanlık...

 

 

 

 

Bölüm : 13.09.2024 23:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...