@sahravecoluu
|
"4 saatlik ameliyat mı olur Özkan?" "Abi sakin olur musun?" "Nasıl sakin olayım Özkan? Tanrı aşkına ne giren var ne çıkan, içeri de ne oluyor bilmiyorum. Özkan o kıza benim yüzümden bir şey olursa asla affetmem kendimi. Asla" Affetmezdim. Affedemezdim... Ona onu koruyacağıma dair söz vermiştim ama yapamamıştım. Düğünüm de göz göre göre vurulmuştu ve ben hiç bir şey yapamamıştım. Elinde ki kanı görünce gülen yüzünün soluşu, daha sonra yere düşüşü gözümün önüne geldikçe çıldıracak gibi oluyordum. Bana seni asla affetmeyeceğim demişti sahi affetmez miydi? Peki ona bir şey olursa ben kendimi nasıl affedecektim? Basit bir görev diye gelmiştim. Birazda zorlama ile tabi ki... Onun kılına bile zarar gelmemesi gerekiyordu. Bir kadını bile korumayı becerememiştim. Görevin en büyük amacı onun beden sağlığının korunmasıydı ama o şuan içeride can çekişiyordu. Hemde benim salaklığım yüzünden. Ben Marlon Alvaro ilk kez başarısız olmuştum. "Abi... Maran Miroğlu yaklaşık yarım saat önce Amerika' ya gitmiş özel uçağı ile" Kaçmıştı. Onu bulup yerin yedi kat dibine diri diri gömeceğimi bile bile kaçmıştı. Ahrazar şurdan bir çıksın ilk işim o piçi gebertmek olacaktı. Ahrazar vurulunca panikle onu umursamamıştım bile o da bunu kullanarak tüymüştü. Onu öldürecektim... Sezen hanıma bu durumu anlatmak oldukça zor olmuştu. Gülizar'ın araya girip vuran adam sarhoşmuş demesi ile ikna etmeyi başarmıştık. Sonuçta herkes beni mimarlık şirketleri olan biri olarak biliyordu. Bu durum Gülizar hariç herkese garip gelmişti. Gülizar Maran'ı bildiği için bana baya kızgındı. Hatta yumruk atacak kadar.. Sezen hanım ilk yanımızdan ayrıldığı anda üstüme atlamış, yanağıma yumruğu geçirmişti. Eli de baya kuvvetliydi, yanağım şişmişti. Ameliyathanenin kapısı açılınca senkorize bir şekilde oraya koşmuştuk. Dışarı çıkan doktor hepimize bakıp sesli sesli nefes alıp verdi. "Kurşunu çıkardık" deyince bir nebze de olsa rahatlamıştık. "Ama hala hayati tehlikesini atlatmış değil. Şimdilik yoğun bakıma alacağız gözlem altında kalacak" "Görebilir miyiz?" dedi Gülizar. Doktor kafasını olumlu anlamda sallamıştı. "Sadece 5 dakika ve teker teker girin" deyip gitmişti. Hemşire gelip yoğun bakım katına çıkın deyince hepimiz oraya gitmiştik. İlk Gülizar girmek istemişti. O girip çıkınca Sezen hanıma girmesini söylemiştim ama itiraz ediyordu. "Marlon kocası olarak senin girmen daha doğru. Lütfen git.. Karını çok merak etmişsindir" Mecburi olarak kabul edip hemşirenin verdiği eldiven ve bir çok ıvır zıvırı giyip, Ahrazar'ın bulunduğu yere girmiştim. Yatakta ki bedenini görünce bir kez daha lanet etmiştim kendime. Yatağın yanına kadar gelip durunca daha net görmüştüm onu. Kıvırcık saçları bone ile kapatılmıştı, gözleri de kapalıydı. Zümrüt yeşili gözleri gözükmüyordu. İşte şimdi gerçekten çok çirkindi. Hemen baş ucunda ki sandalyeye oturdum. Ne diyceğimi bilmiyordum ki? Ne diyue bilirdim... Benim yüzümden can savaşı veren birine ne diye bilirdim. Can almak benim için çok kolaydı ve bir çok kez yapmıştım bunu. Peki şimdi neden onun için üzülüyordum? Ah evet o bir görevdi... Kudret abiye ne diyecektim? Şuana kadar verdiği hiç bir işi yarım bırakmamıştım. Bunu da bırakmayacaktım. Ahrazar iyileşecekti. İyileşmek zorunda idi. "Uyanacaksın. Zorundasın" dedim ona sanki beni duyacakmış gibi. Ne kadar masumdu aslında, bir o kadar da güçlü. Küçük yaşta annesini kaybetmiş daha sonra babası tarafından terk edilmiş biri için fazla güçlüydü. Aynı benim gibi. Onun da benim gibi annesi babası yoktu ama sığındığı biri vardı. Benim Kudret abim, onun dedesi... Eşittik aslında. Dakikam dolmamış mıydı yoksa zaman mı çok yavaş geçiyordu? Elim istemsiz Ahrazar'ın bileğine gitmişti.İlk defa bu kadar uzun temas da bulunduğum kadına bir özür borçlu olduğumu biliyordum. Hatta bir değil bir sürü özür dilemem gerekiyordu. Bundan öncesi ve bundan sonra olacak her şey için.. "Özür dilerim" diye bir fısıltı çıktı ağzımdan. İlk defa birinden özür dilemek biraz garip hissetteriyordu. Eğer şuan uyanık olsa kesinlike söyleyemezdim ama uyuyordu ve dediğim hiç bir şeyi duymayacaktı. Şimdi içimi dökmezsem ne zaman dökecektim. Belki de mezarın da... Onun için hazırlanan mezarda. "Özür dilerim Ahrazar. Her şey için ciddi ciddi özür dilerim. Hem kendi yapacaklarım için hemde dışarıdan göreceğin zarar için. İnanır mısın bilmiyorum ama Tanrı şahidim ki asla bunu yapmak istemiyorum. Ne sana ne kendime. Kudret abi beni büyüten adam, her şeyim. Babam gibi ve benden bu zamana kadar bir çok şey istedi ama daha önce onu bu kadar ciddi görmemiştim. Birinin canı için başka birinin canı çok fazla yanacaktı. Maalesaf de o kişi sensin" Derin derin nefesler alıp veriyordum. Bir nevi şuan vicdanımı hafifletmeye çalışıyordum. Hareketsiz yatışı beni çok sinirlendiriyordu. Şimdi kalkıp anlamadığım dili ile konuşsa yada anlamız sorular sorsa... Yada sormasın o zaman gerçekten katlanılmaz oluyor. Kendi kendime güldüğüm de bir kez daha suratını inceledim. Yüzü bembeyazdı. Oysa düğünde oynarken yanakları kırmızı kırmızıydı. Düğün... Oynayışı, gülüşü, gelinliği. Siktir gelinlikle gerçekten çok güzeldi. Zarif ve çok güzeldi. Maran sanırım haklıydı, onun herkesi etkileyecek bir güzelliği vardı. Beni etkilememeliydi. Hayır buna izin vermemeliydim. O sadece bir görevdi, görev. Ona kapılamazdım. Özellikle kardeşim için canını alacak iken.
|
0% |