Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@sahravecoluu

"Sen istedin"

Raden ne kadar öpeceğine eminse, Imelda da o kadar öpmeyeceğine emindi. Raden kanatlarını kafalarının etrafını doğru örttü. Aydınlık olan gözler karanlığına gömülmüştü. Tek ışık Imelda'nın mavi gözleri idi.

"Karanlığımın mavi ışığısın" diye fısıldadı Raden ardından ne için öpeceğini unuttuğu dudaklara yaklaştı.

Imelda hala onu öpeceğini düşünmüyordu ki dudağına değen dudaklar bunu boşa çıkarmıştı. Ne olduğunu anlamayamadan bir anda gözünün kararması ile çığlık atmıştı Imelda. Karanlıktı her yer, karanlığın ortasında yatan bedeni gördü. Bu kendisiydi siyahlar içinde giyinmişti, yere sanki itilmiş gibi duruyor ve ağlıyordu.

"Bunu kendine sen yaptın Imelda" dedi yerde yatan beden

Bir anda bir şey olmuş o karanlık gitmişti. Gözlerini açtığın da Raden karşısında korku ile ona bakıyordu. Imelda ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Ne oldu İmelda?"

"Bir görüntü geldi halisilasyon gibi bir şeydi. Ben simsiyah giyinmiş yerde acı için de yatıyordum, çok korkunçtu"

"Bu normal bir şey değil hemen Zenuris ile görüşmeliyiz"

"Saçmala Raden gidemeyiz"

"Neden?"

"Ne diyeceğim kadına Raden beni öptü ben de böyle bir halisilasyon gördüm mü diyeceğim?"

"Öpemedim ki" dedi Raden homurdanarak

"Konu şuan bu mu? Buraya gelmen yasak olduğu halde geliyorsun onu geçtim karşı cins meleklerin birbirine bu kadar yakın olaması da yasak ama sen onu çiğeniyip beni öpüyorsun. Başın belaya girecek Raden"

"Belki de tüm yasaklara değersindir" diye fısıldadı Raden ama Imelda söylenmekten onu duymamıştı.

"Ayrıca sen beni neden öptün?"

"İlk olarak öpemedim lütfen kelime telaffuzunu düzgün yap ayrıca nedenini bende bilmiyorum"

Imelda gözlerini devirirken Raden ona yaklaştı ve gözü ile alnı arasında kalan yere küçük bir buse kondurdu.

"Şimdi gidiyorum ama bu iş burada bitmedi görüşeceğiz Imelda Mavis"

"Her zaman beklerim Raden Alastor"

Raden giderken Imelda arkasından bakalmıştı..

"Neden öptü bu deli beni? Ne yapmaya çalışıyor ve o gördüklerim neydi?"

Kafasında ki sorulara bir yanıt alamadan kapı çalmıştı. Cemile teyzesi onu düğün için alacak beraber gideceklerdi, Imelda bunu hatırlayınca bekletmeden çıkmıştı kapıya. Düğün yeri aşırı yakın olduğu için hemen varmışlardı. Küçük masakların etrafında oturan insanlar Imelda'ya hayran hayran bakıyordu. Onlar da bir masaya oturduğunda çoktan başlamış olan düğünü izlediler. Imelda boş gözler ile bakıyordu çünkü anlamıyordu, insanlar neden evlenirdi ki?

O kafasında düşünceleri ile boğuşurken yanında ki sandalye de oturan kişiyi görmemişti bile.

"ımelda kızım ne düşünüyorsun kalkıp oynasana?"

"Cemile teyze ben hiç anlamam oyun falan" dese de zorla kaldırılmıştı. Kasabada tanıştığı diğer kızlar ile halayda buldu kendini. Bu acayip oyuna ayak uydururken yanında kızın aradağının çıktığı yerine Meriç'in geçtiğini zor da olsa fark etmişti.

"Sen halay mı çekiyorsun işkence mi?"

Meriç bu cümleyi Imelda'nın önüne hafifçe eğilerek söylediği için kokusu Imelda'nın burnuna dolmuştu. Adamın kokusuna bayılan Imelda gülümsemekle yetinmişti. Takım elbisenin içinde ne kadar iyi durduğunun farkında mıydı?

Sadece halay için kalkan Imelda düğün boyu oturmuştu. Meriç'in zeybek oynayışını içi giderek izlemiş neden içi gittiğini anlamamıştı. Meriç düğün boyu içmiş sarhoş olmuştu bile, Imelda onun bu halini fark ediyor ama sadece izlemekle yetiniyordu.

"Kızcazım biz gidiyoruz sen istersen kal sadece gençler kaldı zaten evin yolunu biliyorsun"

"Biliyorum biliyorum giderim ben iyi geceler size"

Cemile teyze ve eşi giderken Imelda da ayaklanmıştı. Görevi için artık şu Meriç ile akınlaşması gerekiyordu. Tek başına oturmuş sigarasını içen adamın yanına gitti. Meriç onu fark edince ağzının içinde bir şeyler mırıldanmıştı.

"Artık eve mi gitsen iyi gözükmüyorsun?"

"Eve gitmek istemiyorum"

"Nereye gitmek istiyorsun?"

"Söylersem benimle gelir misin?"

"Gelirim" dedi Imelda aklı ile değil kalbi ile hareket etmişti. bir kalbi olup olmadığını bilmiyorken...

"Buraya çok sık gelirim. Genelde tek geliyorum ama içmek için bu sefer erken sarhoş oldum o yüzden yanımda sen varsın"

Meriç bunları gülerek söylüyor bir yandan elinde ki şişeyi dikiyordu. Imelda ise oturdukları göl kıyısnı inceliyordu böyle bir yer daha önce görmemişti.


"Niye öyle bakıyorsun etrafa, düğünde de böyleydin sanki başka bir evrenden gelmiş gibisin değişiksin"


"Belki de başka bir evrenden gelmişimdir"


Güldü Meriç, Imelda da gülüşünü izledi.


"Benim karım da başka bir evrenden gelmiş gibiydi. O kadar güzeldi ki, tıpkı bir melek gibi. Meleğimi aldılar benden kopardılar. Hasta dediler kanser dediler. Sonra da öldü dediler ama melekler ölmez ki. Ölmezler değil mi Imelda?"


Verecek bir cevap bulamadı Imelda. Karşısında ağlayan adamın omzuna elini koymak istedi, ona sarılmak istedi. Nedenini bilmeden sarılmak istedi. Sarılmaya da yeltendi. Kollarını göle bakan adama saracağı sırada ani olan bir şimşek çakması ile korku ile geri çekildi. Bu açık havada bu şimşek nereden gelmişti?


Belki de bir mesajdı bu geleceğin getireceği şeyleri değiştirebilemesi için bir işaretti. Imelda bunu anlar mı bilinmezken. Raden başına gelecekleri çoktan anlamıştı.


Şimşekte ondan çakmıştıya zaten...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%