2. Bölüm

1.İLK BİLDİRİM

Sahtejuilet
sahtejuilet

 

Gizli Mesajcım - Bölüm 1

Evet canım okurlarım ,ilk bölüm düzenlenmiş hali ile sizlerle inşallah beğenirsiniz💞🤍💞

 

Buraya başlama tarihinizi yazarmısınızzz??

...

 

 

 

 

Bazen sadece bir yorum, bütün hayatını altüst edebilir.

 

Sabahın beşinde, uykulu gözlerle elimde soğumuş bir kahve... Ama kafamda tek bir cümle dönüp duruyordu:

 

"Fikrimi bu kadar çabuk benimsemen hoşuma gitti."

 

O mesajdan sonra her şey sıradandı. Sıradan çizimler, sıradan okul günleri, sıradan bir ben...

 

 

---

 

Bir Gün Önce – Sabah Vakti

 

Instagram’da paylaştığım son çizimime gelen yorumlara göz atıyordum. Bazısı kalp bırakmış, bazısı "Bayıldım!" yazmıştı. Ama bir tanesi... diğerlerinden çok farklıydı:

 

> "Karakterlerin vücut oranları biraz kaçmış. Yüz ifadesi çok güçlü ama ışık-gölge dengesini kaçırmışsın. Belki de sahneye biraz daha derinlik katmalısın."

 

 

 

Şaşırdım. Çünkü bu öylesine yazılmış bir yorum değildi. Resmime gerçekten bakılmıştı. Anlamıştı.

 

Gözüm duvardaki saate takıldı. Okul saatim yaklaşıyordu. Hazırlanmalıydım. Daha Zeyno'yu da arayacaktım.

 

Yatağımdan kalkıp dolabın önüne geçtim. Hızlıca okul formamı giydim. Aynanın karşısına geçip saçlarımı şekillendirirken telefonumu alıp Zeynep’in numarasını tuşladım.

 

Her sabah birbirimizi arar, uyanmış mıyız diye kontrol ederdik.

 

Ben: "Günaydın!"

 

Sesim oldukça enerjik çıkmıştı.

 

Zeynep: "Günaydın Naz..."

 

Onun sesi uykulu geliyordu.

 

Ben: "Kız Zeyno, hâlâ uyuyor musun? Kalksana, saat kaç oldu!"

 

Zeynep: "Naz, saat daha çok erken. Daha zaman var."

 

Ben: "Bok erken! Bi' bak saate, erken miymiş? Okula geç kalacağız. Kaldır kıçını da hazırlan!"

 

Zeynep: "Oha, saat gelmiş cidden."

 

Ben: "Kız ben bir saattir ne anlatıyorum! Kalk hadi!"

 

 

---

 

 

 

Şu an oldukça sıkıcı geçen, blok ders olarak işlediğimiz bir matematik dersindeyiz. Tahtada bir şeyler yazıyor, öğretmen konuşuyor ama kelimeler kafamın içinden kayıp gidiyordu.

 

Eğer kol biraz daha sağa yatay olsaydı... Belki yüzünün açısını değiştirmeliyim. Göz çizgisi fazla yukarıda kaldı. Gölgedeki sertliği yumuşatmalıyım...

 

Kafamda, sabah okuduğum yorumun cümleleri dönüp duruyordu. Resmime bakmıştı. Gerçekten bakmıştı. Anlamıştı.

 

Karakterin gövdesi fazla düz. Omuzun açısını değiştiririm. Boyun çizgisi biraz sert kalmış... Evet, orayı da yumuşatırsam tamamdır.

 

Zihnim kalem gibi çalışıyordu ama elim boştu. Ta ki zil çalana kadar...

 

Zil çaldı. Sınıf bir anda uyanmış gibiydi. Sandalyeler gıcırdadı, mırıltılar yükseldi.

 

Zeynep bana doğru eğildi:

 

Zeynep: "Hira herhalde şimdi gelir."

 

Aynı dakika içinde Hira da sınıf kapısının önünde göründü. Her zaman ilk iki dersi kaçırırdı, bugün de şaşırtmadı.

 

Zeynep: "Hoş geldin, uykucu. Yine geç geldin."

 

Ben: "Şaşırdık mı? Tabii ki hayır."

 

Hira (gülerek): "Hoşbulduk, hoşbulduk. Siz erkencisiniz, ben saatime göre tam zamanında geldim."

 

Çantasını gelişi güzel sıraya fırlatıp kendini sıraya bıraktı. Sanki son on dakikayı koşarak değil de kırmızı halıda yürümüş gibiydi.

 

Tam o sırada Enes yanımıza yaklaştı. Elinde içeceğiyle:

 

Enes: "Yine geldin mi?"

 

Hira: "Ne zaman gelmediğimi gördün?"

 

Enes: "Nasip olmadı daha o günleri görmek."

 

Zeynep güldü. Hira göz devirdi. Ben ise bu sonsuz laf atışmasına son vermek için araya girdim:

 

Ben: "Kızlar, hazır aklıma gelmişken... Perşembe gecesi film gecesi yapalım diyorum. Sadece biz, film, abur cubur ve dedikodu?"

 

Enes: "Hımmm, fena fikir değil."

 

Ömer (birden araya girerek): "Ne fena fikri?"

 

Meğer Ömer de arkamızdaymış, konuşmaları duymuş. Enes hemen lafı kaptı:

 

Enes: "Gece hep beraber takılacakmışız."

 

Ömer (anlamaz bir şekilde): "Gece mi? Biz de mi?"

 

Zeynep: "Of hayır ya, kızlar gecesi dedik! Sizlik bir şey yok."

 

Ben: "Ben kızları bizim eve çağırdım. Takılalım, kafa dağıtalım istedim. Enes de kendini dahil etmiş."

 

Ömer: "Hee, öyle desenize."

 

Zeynep: "Dedik ya!"

 

Kahkahalar arasında konu kapandı. Ama aklımda hâlâ sabah düşündüğüm çizim vardı. Ve o güzel yorum...

 

 

---

 

 

Okuldan eve döndüğümde hemen çantamı bir kenara attım. Hızlıca üzerimi değiştirdim, anneme biraz yardım ettim. İşlerim bitince masama geçip o yorumu tekrar okudum. Zihnim çoktan kaleme geçmişti bile.

 

Çizimi önüme aldım, gözlerimle satır satır gezdim.

 

Yorumda denildiği gibi... Gövde çizgisi gerçekten fazla düz kalmıştı. Omzu biraz daha geriye çekmeliydim. Karakterin ifadesi güçlüydü ama vücut dili aynı enerjiyi vermiyordu.

 

Elime kalemi sıkıca kavradım. Burayı yumuşat, şu kol biraz aşağı, gölge buraya taşınsın... Işık daha soldan gelmeli...

 

Zihnimde iç sesimle yorum birbirine karıştı.

 

 

---

 

Bir Saat Sonra

 

Küçük bir mola vermek istedim. Işık ve renk oyunlarını sevdiğim eski bir portreyi paylaştım:

 

> "Bazen insanı bir bakışı anlatır." #art #pencilsketch #duyguluçizim

 

 

 

Paylaşıp telefonu bir kenara bıraktım.

 

Masama döndüm. Son birkaç dokunuş kalmıştı. Birazdan bitecekti.

 

Ama o sırada...

 

@gercekRomeo__ yorum yaptı:

 

> "Işık çok güzel verilmiş, renklerin uyumu da harika. Aynı senin gibi. Ama anlatmak istediğin duygunun bir tık gerisinde kalmışsın. Belki biraz daha ışıkla değil, gölgeyle konuşmalıydın bu kez."

 

 

 

Duraksadım. Ona cevap vermemiştim. Önceki yoruma da yazmamıştım, hatta beğenmemiştim bile. Ama şimdi...

 

Sanki çizdiğim şeyin içini görüyordu. Sanki ben farkına bile varmadan, eksikliklerimi o fark ediyordu.

 

Sende kimsin?

 

Bu soru zihnimde yankılandı. Cevap yoktu.

 

Sadece bir yorum. Yine doğru. Yine yerinde. Yine çok tanıdık bir yerden...

 

 

---

 

Perşembe Gecesi

 

Zeynep ve Hira akşam saatlerinde kapıdaydı. Ellerinde birkaç poşet; abur cubur doluydu.

 

Ben: "Hoş geldiniz!"

 

Zeynep & Hira (bir ağızdan): "Hoşbulduk!"

 

Onları içeri aldım, poşetleri mutfağa taşıyıp kendi hazırladıklarımla beraber salona geçtik. Zeynep çoktan salonun ortasına yayılmış, filmi kurcalamaya başlamıştı.

 

Zeynep: "Delibal mı izliyoruz?"

 

Hira: "Kesinlikle! Ben seçtim. Ağlamazsanız paranızı geri veririm."

 

Kahkahalarla yerleştik. Abur cuburlar dizildi, film başlatıldı, ışıklar kapatıldı. Loş bir ortam oluştu.

 

Film gerçekten sürüklüyordu. Zeynep'in gözleri hafifçe sulanmıştı bile. Ben ise... huzurluydum. Ama aklımda hâlâ o yorum vardı. Acaba düzelttiğim resme de yorum yapacak mıydı?

 

Tam o sırada, net bir "çın" sesi duyuldu. Bildirim sesi.

 

Hepimiz durduk. Dikkatimiz dağılmıştı.

 

Ben ve Hira aynı anda başımızı Zeynep'e çevirdik. Zeynep, gözleri dolu dolu, çatık kaşlarla telefona bakıyordu.

 

Zeynep: "Benimki değil bu. Bana böyle saçma hesaplardan mesaj gelmez."

 

Telefonu Hira'ya uzattı.

 

Hira: "Benim telefon kılıfım böyle değil. O zaman... senin diyip telefonu bana verdi."

 

Elime aldım. Gelen mesaj bana aitti.

 

@gercekRomeo__ mesaj gönderdi:

 

> "Fikrimi bu kadar çabuk benimsemen hoşuma gitti."

 

 

 

Okudum. Bir daha okudum.

 

DM'den yazmıştı.

 

Kimdi bu?

 

Hira: "Ne yazıyor ki, ikiniz de anlamadınız? Ver bakayım, ben çözerim."

 

Ekranı Hira'ya uzattım. Zeynep de yeniden eğilip baktı. Üçümüz de bir anda durduk, birbirimize baktık.

 

Zeynep: "Bir fikri olan var mı?"

 

 

---

 

[Bölüm Sonu]

Bölümün sonuna geldiginize göre sizlere birkaç sorum olucak;

 

-İlk bölüm nasıldı ?

 

-Karekterler hoşunuza gitti mi ?

 

-Sizce hikayede ilerleyen zamanlarda neler olucak?

 

-Naz gelen mesaja ne şekilde cevap vermeli ?

 

 

 

 

Evet canlarım ,düzenlenmiş hali ile ilk bölüm sizlerle. Yazım yanlışları ve noktalama hataları varsa affola .Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen .Hepinizi seviyorum ,diğer bölümlerde görüsmek üzereeee....💞💞

 

 

 

Bölüm : 05.09.2024 23:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...