@sairsell
|
Mihrimah, mektubu bir kaç defa daha okuyup sonra uykuya daldı. Belki rüyalarıma gelir Ali diyerek uykusuna daldı. Mutluydu içine çok gelen ve taşan mutluluğu kendine tarif edemiyordu. Etmekte de güçlük çekiyordu zaten. Ali'nin mektubu herşeyi biraz belli ediyordu aslında Ali de onun gibiydi. Mihrimâh bunu hissetti.
Seven yürek herşeyi hissederdi.
•
Alilerin evinde ise durumlar farklıydı. Ali iki mektup yazmış biri Mihrimah birisi ise ailesi içindi.
"Al oğlumu başına çal Zerda dedi Hamit bey öfke ile bütünleşmiş sesiyle.
"Hep sen şımarttın bu hergeleyi"
Zerda elinde mektup oğlu için ağlıyordu. Oğlunu özlemiş ve onun yokluğuna düşmenin ne kadar ızdırap verici olduğunu görmüştü. Ali ailesine gönderdiği mektupta babasından hiç bahsetmemiş iyi olduğuna dair iki satır yazmıştı.
"Yapma bey çocukla çocuk olma" diyince öfkeden gözü birşey görmeyen adam sertçe konuşmaya başlamıştı.
"Çocuk dediğinin sıksa boyu kadar çocuğu olurdu Zerda ne çocuğu Allah aşkına" Elinde tespih bir o yana bir bu yana evde dolaşıyordu.
"Gelsin gösterecem ben ona ana ata tanımamayı. Gelince takacağım ben ona tasmayı sen merak etme hatun" Hamit, bey ona istediği gibi bir gelin çoktan bulmuştu. "Çok yüz göz oldum" diyerek sedirin üstüne oturdu ve teşbihini çekmeye başladı.
Zerda kocasına doğru adımladı ve yanıbaşına oturdu elini kocasının koluna koydu. "Hamit bey oğlan istemiyor işte anlasana" dedi Zerda hanım hüzün dolu bir sesle..
Hamit kolunu Zerda hanımın elinden kurtardı. Zerda hanımın kolu aşağıya düştü.
"Ne saçmalıyorsun sen hanım. Ben ne diyorsam o olacak bilmez gibi konuşma" Zerda hanım kocasının bu hallerine alışıktı alışık olmasına lakin Ali, sertti toy değildi. Babasının dediğini yapacak bir adam hiç değildi "Ben de istemiyorum oğlum istediği kızla evlensin bırak" diyen kadın serçe kocasına bakmaya başladı.
"Beni dellendirme Zerda, kim istediği ile evlenmiş te o zibidi evlenecek! Ben seninle isteyerek mi evlendim sanki" diyerek ayağa kalktı. Zerda hanım içine oturan acıyla olduğu yerde kaldı. Gözlerimden akan yaşlar tüm çehresini kapladı.
"Ben seni sevdim Hamit sen beni sevmesen de" diye fısıldadı giden adamın arkasından. Zerda hanımın öfkesi geçmişine ve kocasınaydı. Yarı ömründe kocası tarafından hiç sevilmeyen kadının öfkesi çevresinde ki herkesin korkusu olacaktı.
🌼
Mihrimâh
Günler geçip gidiyordu, ben elimde kağıt ne yazsam diye kara kara, düşünüyordum. Yazacağım o kadar şey varken kelimeleri seçmem lazımdı. Ali'yi seviyordum bunu ona hissettirmeden nasıl yazacaktım bilmiyordum. İçim de cümlelere bile sığmayacak sevgi vardı.
Elimdeki kağıt tam yazacağım zaman odamın kapısı aniden açıldı. Ben elimde tuttuğum kağıdı hızlıca arkama sakladım. Beklediğim aksi gelen Pınar'ı görünce içimde rahatlama bir rahatlama oluştu. Anam ve nenem odama pek gelmezdi aşağıdan bana haykırırlardı. Yinede dikkatli olmam lazımdı.
"Mihrimah" dedi Pınar
"Pınar, yine korkuttun beni anam geldi sandım. İnsan gibi girsene kızım sen benim yanıma" diye çattım ona.
"Neden korktun ki? Hem ben seslendim de girdim odana, hem sende hep dalıyorsun maşallah" dedi pınar hem de önümde ki kağıda bakıyordu.
Seslendim mi demişti o, duymamıştım
"Gel otur" diye onu çağırdım lakin o hiç yabancılık çekmedi.
Ayakta bekleyen arkadaşıma Pınar yanıma geldi ve yerde bulunan döşeğe oturdu. Arkamda olan ellerime bakmaya başladı. Kağıdın ucu gözüktüğü aşikardı da belli etmiyordu.
"Birileri yavuklusuna mektup mu yazıyor" diyince şok geçirmiş gibi ona bakmaya başladım. Herşeyi de bilir ve anlardı hemen. Kaşlarım çatıldı ve bana uzanıp catilan kaşlarımı eliyle düzeltti.
"Ya kızım çatma şu güzelim kaşlarını genç yaşta kırışıcan" diye bana kocaman tebessüm etti
"Hem ne yazıyon sen" diye kağıda uzanacak iken onu durdurdum. "Pınar sessiz ol nenem yan odada" dedim.
"Tamam tamam, birşey demedim ben" dedi Pınar eliyle ağzına kapattı
"Hem ne yazacağım bilmiyorum" dedim kara kara düşününce Pınar benim bu halime alışık olmadığı için yadırgaması normaldi.
"Kızım ne hissediyorsan onu yaz, asker adama da fazla sevdadan söz edilmez ki âlim Allah askerden kaçıp gelir" diyince yüzüm aşağıya düşmüştü.
"Ya pınar çok kötüsün " dedim ona doğru. Oda kaşlarını kaldırdı. " Kötüsün denmez ona içim fesat senin denir" diyince kahkaha atmaya başladım. " Nasıl da kendini biliyo" diye ona sataştım.
"Kızım altı üstü iki satır yazacaksın" diyince ona kötü, kötü baktım. " İki satır dediğine bir ömür sevda sığdırırır" diyince gözleri, gözlerim de asılı kaldı. Bir derdi vardı biliyordum lakin benden aşağı kalır yanı olmadığı için derdini pek anlatmazdı. Uzak yerlere daldığı sıra kolumla onu dürttüm
"Ali bana mektup yazdı Pınar ona cevap yazacağım" dedim oda yüzünde kocaman tebessüm ve heycanla konuştu.
Ağzını oval bir şekilde açıp
"Yavrum bu çocuğun da senden aşağıya kalır yanı yok dedi deme bence oda sana abayı fena yaktı"
"Pınar Ali beni daha yeni tanıyor" dedim gözlerim uzaklara daldı. Eliyle ellerimi tuttu. " Sen de onu yeni taniyorsun Mihrimah, ikiniz için de aynı durum. Belki de Ali tanıdığın gibi birisi çıkmayacaktı ve sen yine de onu sevmeye devam eder miydin" dedi.
Haklıydı
Sahi onu her hali ile kabul eder miydim? Birşey demedim.
"Ee mektup sana nasıl ulaştı" diyince kaşları çatıldı. Ona Ayten ablayı hiç söylememiştim. Pınar ile ne vakittir beraber duramamıştık ki.
"Pınar Ali'yle olmamızı sağlayan kişi Ayten aba Ali Mahir ağabeyin yakın dostu biliyorsun ona demiş Mahir, ağabey de Ayten abaya demiş " dedim fazla detaylara girmeden onun kaşları çatık bir şekilde beni dinlediğini gördüm. "Mahir Ağabey yani..." kelimelerini bitiremeden yüzü farklı bir şekil aldı. Gözlerinde acı hissetmiştim.Saf bir acıydı, ama silindi ve tebessüm etti yeniden.
İyi de neden diye solgulamaya fırsat bulamadan onun sesini duydum.
" Öyle mi... Sevenlerin arasını yapmak insanı cennete taşır ne güzel" dedi fazla sorgulamadan kabul etmesi onluk bir davranış değildi.
Sesinde hissettiği duyguyu anlayamamıştım, belli etmemiş yüzünde tebessüm oluşturmayı ihmal de etmemişti.
Elini avuçlarıma aldım
"Öyle olması gerekti Pınar" dedim Onun sesine aksi sesin hüzünlü çıktı. Pınar ellerinin arasında olan elimi okşadı.
"Ben yanlış anlamadım inan senin adına çok mutluyum Mihrimâh, kimin ve nasılın bir önemi yok benim için. Sonuçta sevdiğin adamla birliktesin" diyince elimle ağzını kapadım. " Deme şöyle biri duyacak" diyince tebessümü büyüdü ve bende onunla beraber kocaman tebessüm ettim.
Pınar ile biraz daha muhabbet edip vedalaşmıştık. Zaman su gibi geçiyordu akşam olmuştu bile yatağımın kenarında duran boş sayfaya bakıyordum. Yazacak o kadar şey varken susmak ne hikmetti böyle?
Keşke gözlerinin içine bakıp, lâl olan dilimle anlatsaydım onu hissettiğimi Mektubu tekrar tekrar, okumuş idim
Sonra bıraktım mektubu en güzel cümleleri benim için kullanmış bir adam vardı
Elime aldım kalemi
"Ali, Mektubun beni çok mutlu etti, düşüncelerin karşısında ne yazacağım bilemedim . Kelimelere dökemedim Seni tanımak çok güzel bir duyguymuş Cümlelerin karşısında o kadar utanıyorum ki, ama benimde hissettiğim duygulardan birisi " özlemek" Her gece gökyüzüne bakıyorum, gökyüzü avuçlarımda saklı, avuçlarım bıraktığın gibi hala sımsıcak. İnşallah orada iyisindir, yaz akşamları serin olur kendine dikkat et "
Kalemim bitti sandım, aslında daha yeni başlıyordu.Yazacağım çok şey vardı! Yazamadığım. Haykırmak isterdim sevdamı, haykırmak. Onu ilk gördüğüm an geldi aklıma, arkadaşları ile çeşmenin önünden geçiyorlardı. Ali'nin sert duruşu, heybeti değildi beni etkileyen beni etkileyen cesur ve güçlü oluşu idi, Tanımadan anlamıştım. Elimde ki kağıdı kalbime yasladım sonra ise zarfa koydum. Zarfı yarın Ayten ablaya götürürüm umuduyla özenle sandığa koydum.
Odamdan çıkıp avluya doğru ilerledim.Söğüdün önünde durdum, aklıma Ali ile sarıldığımız an geldi, artık tuhaf hissetmiyordum, tanıdık bir his idi.Elimi söğüde dayadım, gözlerimi yıldızlara kaldırdım, şimdi ne yapıyordu. Hangi gecenin, göğünde karışaca ktık seninle âlim
Yıldızlar göğü kaplıyordu, sevgin ise içimi seninle yeni herşeye hazırdım.
Ben çoktandır hazırdım
|
0% |