Hayatım tekrar başlayalı tam 9 yıl olmuştu. Bu yıl 3. sınıfa başlıyordum. Aslında şu saate kadar okulla hiç problemim olmaması gerekiyordu. Lakin İlkokul öğretmenim Başak yüzünden tam anlamıyla eziyet olmuştu. Kendisi anlamadığım bir sebepten dolayı benden nefret ediyordu. Ya da ben sadece abartıyorum. Belki de kıskançtı. Okula başladığım da çok fazla göz önünde olmak istemiyordum. Kafamda oluşturduğum planda okula belli bir süre gidecektim. Sonra sanki çok hızlı öğrenmişim gibi davranacaktım. Ama Başak öğretmen 1 hafta içinde hemen şüpheye düşmüştü. Sonra okuma yazmayı hali hazırda bildiğimi gördü. Ailemi çağırdı. Okuma yazmayı kimden öğrendiğimi sordu. Ama ailem bir şey demedi. Oğlumuz sadece sandığınızdan çok zeki, dedi. Başak öğretmen sadece okuma yazmada değil; genel kültür, matematik ve aritmede, coğrafya, tarih, fen gibi bir çok konuda bilgisi olduğunu bunlarıda mı kendisi öğrendi diye çıkıştı. Daha sonra ki süreçte ailemin beni dahi olarak tanıtmasına rağmen, okul müdürlüğüne benim için zihinsel engelli olabileceği ile ilgili bir görüş talebinde bulunmuş. Ailem zamanında RAM'e götürdük desede, Başak öğretmenin anlamsız inadı. Tekrar RAM'a gitmeme sebep olmuştu. Üstelik bu sefer Başak Öğretmen de bizle geldi. Teyit etmek istiyordu. Sonuç RAM'a gittiğimizde belliydi. Üstelik orada ki danışmanlar öncesine göre IQ değerimin çok ciddi bir artış yaşadığını söyledi. Ayrıca Başak Öğretmen için de üstü kapalı bir şekilde kınama yaptı. Kendisine bu çocuğu yetiştirebilmek için yeterli kapasitede olmayabileceğini, benim farklı bir üst düzey eğitim almam gerektiğini söylediler. Bu olaydan sonra Öğretmen'im benimle daha iyi ilgileneceğine aksine sürekli hatamı kolluyor ve diğer öğrenciler arasında beni rencide etmeye çalışıyordu. Ailem ise bu duruma hiç bir şey yapmıyordu. Dünya'da bu yıllarda genel bir kanı mevcuttur. Öğretmenin yaptığı hiç bir şey sorgulanmaz. Öğretmen her zaman doğru olanı yapar gibi bir düşünce ailelerin öğretmenlere karşı hiç bir şekilde karşı gelmesini engelliyordu. Öyleki Başak öğretmen bu durumdan yararlanarak aileme karşı baskı yapıyor. Her fırsatta onlara karşı beni kötülüyordu.
Bir gün akşam vakti evde ailem ile beraber yemek yiyorduk. Maalesef pek iştahım yoktu. Annem merak ederek ne olduğunu sordu. " Her zamanki muhabbet anne. Başak öğretmen her zamanki formunda"
- Emin misin ?
- Şey... aslında farklı şeyler de olmuş olabilir.
- Tamam anlat bakalım ne oldu ?
- Öğretmenime karşı biraz sert çıkıştım. Ama Anne ! Bu sefer gerçekten beni çok zorladı. Bende kendisinde olan aşağılık kompleksinin çok kötü seviyelerde olduğunu ve bu yüzden benim gibi ufak bir çocuğu ezerek kendi küçük beynini daha fazla yormamasını söyledim. Oda bana senin içine kesin cin girmiş. Küçük Şeytan !!! diye bağırdı.
Babam yemeğini yerken ufak bir bakış atarak:
- Sana "küçük" demek için çok geç değil mi ?
- Baba , bari sen yapma. Bu böyle olmayacak. Bu konuda bir şeyler yapmanız lazım artık.
Annem:
- Çocuğum herkes böyle zamanlardan geçer. Zaten çok fazla zamanın kalmadı. İlkokulu tamamladığında sınıf atlama için talepte bulunacağız. O zamana kadar sabret.
- Yok anne sence sabredebilecek bir seviyede miyim ? Bana yetişkin gibi muamele etseniz de ; hala bende bir çocuk sabrı var. Zaten ilk kez RAM'a gittiğimizde size verilen özel eğitim tavsiyesine uysaydınız şuan bir sınıf dolusu ufacık çocuğun yanında aptal bir öğretmen ile uğraşmazdım !
Babam sert bir bakış atarak; " Sen bunu nereden biliyorsun ?" dedi.
" Merak etme baba ben bir çok şey biliyorum. Geçmişte olmuş şeyleri de ... " bunu derken anneme baktım. " ... gelecekte olabilecek şeyleri de. " bunu söylerken de babama. Ailem bana korku dolu gözler ile baktı. O gün daha fazla sohbet etmeden erkenden odalarımıza geçtik. Ben her zaman ki gibi ne konuşacaklar düşüncesi ile odalarına gizlice gidip kulak misafiri oldum. Annemin sesi ağlamaklı bir şekilde geliyordu.
- Orhan ne yapacağız ? Bence Uraz tahmin ettiğimizden daha fazlasını biliyor. Sanırım benim durumumdanda haberdar olmalı.
- Bunun tek bir çözüm yolu var.
Bunu söyledikten sonra sesleri kesildi. Daha dikkatli dinlemek için kapıya kulağımı daha fazla yaslamak isterken kabı açıldı ve babam karşımda soğuk bir bakış attı. Bana kızacağını düşünürken. Sakince ve soğuk bakışları eşliğinde " Gel içeri konuşmamız gerek " dedi. Annem yatakta sırtını yatak başına yaslamış ve ayaklarına yorgan örtmüş bir şekilde üzerine giydiği beyaz geceliği ile oturuyordu. Babam yatağın yanında ki sandalyeye oturdu. Ben oturacak yer ararken annem " yanıma gel " dedi. yanına gittim ve anneme yaslanarak oturdum. Babam ciddi bir şekilde konuşacağını söyledi. Hala soğuk bakışları ile bakıyordu. Ama o bakışların altında bir çaresizlik vardı. Sanki geçmiş yaşantımda gördüğüm depresyona girmiş babamdı.
Babam
- Sana söylememiz gereken bir şey var.
- ( yutkundum ) dinliyorum.
Anneme bir bakış attı. Annem onaylarcasına kafasını salladı.
- Belli bir süredir senin bu öğretmen ile sorunların olduğunu biliyoruz. Buna çözüm aramamız lazımdı ama yeterince ilginememizin bir sebebi var.
Annemin göz yaşlarından bir damla yüzüme düştü. Ne diyeceklerini biliyordum. Hiç istemediğim şey tekrarlanacaktı. Babam konuşmasına derin bir nefes alarak devam etmeye çalıştı.
- Uraz, oğlum. Annen ile belli kararlar aldık. Bu kararlarda sen çok büyük bir etkensin. Senin zekan ...
- Ben hamileyim.
Babam belli ki alıştıra alıştıra söylemek istiyordu. Ama annem uzatmadan söyledi. Annem hamileydi. Annem hasta değildi o zaman ama neden ağlıyorlardı ? Açıkça sordum onlara;
- Anne senin hasta değil misin ?
Annem şaşkınlık ile önce bana sonra babama baktı. Babam:
- Sen nereden biliyorsun hasta olduğunu ?
- Şey baba tahmin ettim. Sizi bu şekilde görünce insan ya battığını düşünür yada hasta olduğunu. Ama anlamadım annem hem hamile hem de hasta mı ?
- Evet oğlum annen hamile, hasta olduğunu yeni öğrendik. Bir kaç gün oldu.
- Ne hastalığı var peki ?
- Annen Lenfoma yani lenf kanseri. Ama endişelenme daha ilk evresinde. Doktor ilk tedavi ile hızlı şekilde iyileşeceğini söyledi. Ama...
- Aması ne baba ?
- Kardeşini almaları lazım. Şuan annenin bedenine ciddi bir yük bindiriyor. Hastalığının 2 3 kat daha hızlı yayılmasına sebep oluyor.
- BEN BEBEĞİMİ ASLA ALDIRMAYACAĞIM !!!
Annem şiddetli bir şekilde bağırdı. Babam konuşmasına devam etti.
- Merak etme kimse bebeğimizi almayacak. Doktoru duydun. Başka bir yol daha varmış.
- Anlamadım. Nasıl bir yol bu ?
- İstanbul'a taşınıyoruz.
Yazar Notu: Bölümleri haftada en az bir bölüm yayınlamaya devam edeceğim. Genelde 2 veya 3 bölüm yayınlamak gibi bir hedefim var. Hikaye çok ama çok uzun bir hikaye. Bunu belirtmek istiyorum. Eğer işler istediğim gibi giderse garanti veriyorum en az 3 kitap olacaktır. Hikayemi uzun süredir yazmama rağmen pek düzenli değil. Sizlere istikrarlı yazılmış bir şekilde ve düzgün bir hikaye göstermek istiyorum. Lütfen olumlu veya olumsuz yorumlarınızı esirgemeyin.