Kalabalıklar arasından,
kulağıma çalınan ilk sesti senin ki.
Bilmem kaç kilometre bile olsa aramızda, koşar gelir bulurum seni...
-SAMİİREX-
-Doğu Kılıç Aslan'dan-
En son aklıma gelebilecek ihtimaller bir bir karşıma geçtiler, hemde tüm gerçeklikleriyle. Çivisi çıkmış bu dünya da her şeye ihtimal verebilirdim, tek ona, tek onun ihanetine akıl erdiremem. Keşke demek canımı yaksa da, sigaramdan çektiğim dumanı tüttürürken yüreğimin en derinlerden bir keşke koptu, karıştı geceye. Madem böyle bir son bizi bekliyordu, keşke hiç yeniden karşılaşmasaydık...
Hayır, hayır doğu aptal olma. Kime, neyin keşkesi bu! Gülce hala senin minik gülcen. Belki güneşin değil ama kötülerin yanında duracak kadar da karanlık değil...İyi ki dediğin mutluluk dolu anlarla hatırla güneşi...
" Olmaz öyle bir şey biriyle karıştırmıştır. Gülce lan bu benim güneşim. Ciğerini tanıyorum ben onun, attığı adımda saflık yatar. Bu anlattıkların ona fazla kirli, yanlıştır! Yalandır! o değildir. " Dedim ayaklanarak.
Değildir tabi ya.
" Oğlum, tamam sakin ol. Gel şöyle nereye bu kafayla? " dedi onur peşimden kapıya doğru gelirken.
"Nereye olacak güneşi bulup her şeyin yanlış olduğunu size gösteremeye gidiyorum. Yanıldığınızı göreceksiniz. "
" Sen zaten aylardır onun peşinde değil misin? Yaşadığını dahi bilmiyordun. Demek ki bunlar gerçekten doğru. Senin onu bulmanı istemedi. Kendi rızası ile bu işlere karıştı. Ya da ...." dedi devam etmedi gözlerini kaçırdı benden.
" Ya da ne abi ?"
" Ya da başından beri her şeyi bilip, babasının planına yardım etti bilmiyorum işte ne bileyim oğlum akıl mı kaldı." Dedi duvardan destek alarak bana bakıyordu.
" Sen ne dediğini bilmiyorsun, pişman olacağın cümleler kurma abi! İspatlayacağım size gerçekleri. " Dedim kendi odama geçerek kapıyı kitledim girip saçmalıklarına devam edemesin diye. Dünya etrafımda perişan bir halde dönerken yatağın ucuna zor oturdum.
"Tim yolda buraya geliyorlar " dedi ardımdan boğuk bir ses tonu ile bağırarak. Onlar ne alaka gecenin bu saatinde? Tim ne diye geliyordu? Sevdiğim kadını yakalamak için mi ? Şuan onun yanında huzurla ona sarılıp uyumak varken kötü bir kabusun içindeyim. Ona toz pembe yalanlar bile yakıştıramazken karanlığa boğulduğundan bahsediyorlar. Yok başka bir izahı olmaz kesinlikle kötü bir kabusun içindeyim ve güneşi bulduğumda daldığım bu kabuslardan uyanacağım.
İçime sığmayan ruhum, odaya da sığmaz oldu. Son yarım saattir onur kapıyı çalmıyor, bana seslenmiyor ve odadan dışarıya çıkarma çabasına girmiyordu. Gülceyle alakalı asılsız şeyler söylemesi fazlaca canımı sıksada ona da kızamıyorum. Bir tarafta kaç yıldır yakın korumalığını yaptığı, o süreçte duygusal bir bağ oluşturduğu biri. Bir tarafta kardeşi olduğunu yıllar sonra öğrendiği kişi sırf bu olaylar yüzünden acı çekmekte. İster istemez duyduğu gördüğü her şey kafasını karıştırıyor ve tıpkı oda benim gibi gülceyi bulup bir an evvel iyi olduğunu bilmek istiyor. Sanki onsuzluk kolaymış gibi bir de geride bıraktığı çaresizliğe rağmen çare aramaya çalışıyorum.
İtiraf etmeliyim ki ilk kez seni görecek olmaktan korkuyorum gülce, görmekten de değil, görmeyi umduğum halinle göreceğim halini düşünmek beni korkutuyor... Lütfen, lütfen bu kezde bulduğum ufuk olsun ışık olsun.
Ve lütfen, hala kalbinin bir odası bana ait olsun...
Kolumdaki saate baktığımda gece yarısını çoktan geçtiğini gördüm. İçeriden ses gelmeyince onurun uyuduğunu varsayarak açtım kapıyı, bu gece de uyku haram olacaksa birkaç birşey içsem hiç fena olmaz. Onuru uyandırmamak adına ışığı açmadım, ezbere bir şekilde dış kapıya doğru ilerleyeme başladım. Bu esnada Ayağıma yumuşak bir şey değdi. Tam halı olabileceğini düşünecektim ki, ardından gelen inlemeler kısa bir şoka girmeme sebep oldu.
" Ahhh, komutanıııım." Duyduğum sesle irkildim. Duvara yaklaşıp bir kaç el darbesinden sonra ışığın yerini bularak açtım.
" Lan ne oluyor burada? " Dedim yerde şınav çeken cenk'i görünce bu saate ve bu karanlıkta kim olsa irkilirdi.
" Komutanım elimm"
" Siz karanlıkta ne bok yiyorsunuz? " karşımda sırayla durmuş korkut, mizgin, botan, lale ve zafer abi ve onura bakıyordum.
" Sana geleceklerini söylemiştim."
" Ama bu saate geleceklerini söylemedin. Seni uyudun sandım. "
" He aynen, mahalle yansın ben saç tarıyayım haklısın." Dedi onur alayla ve time döndü sonra.
" Sizde Oturun dikildiniz öyle. "
Onurun sözleri üzerine hepsi tek tek yerlerine oturdu korkut hariç, hala ayakta bekliyordu.
" Komutanım elim...."
" Kardeşim!" Dedi korkut kollarını bana doğru açarak. Özlemiştim onu görmeyi. İçten bir şekilde karşılık verdim her şeyi geri de bırakıp kardeşliğimizin zedelenmemesi belki de benim gidenlerden geriye kalan tek dayanağım olmuştu.
" Özlemişim seni, uzun zaman oldu. " Dedim önce korkuta sonra time özlemle bakarak.
Hep böyle miydi veyahut hep böyle mi olacak. Forsluların yaptıklarının bedelini daima bizler mi ödeyeceğiz?
"Komutanım"
" Sizi de özledim" Dedim sırayla mizgin ve diğerleriyle de tokalaştım. Sahiden özlemiştim, burnumda tüten özlemlerin yarısı onlaraydı, mesleğimeydi. Onlara aylar sonra sarılmak biraz olsun nefes almama yardımcı oldu.
"Siz eksik misiniz? Sanki biri yok. " Dememle hepsi yeri işaret edince bakışlarım birden yerle buluştu.
" Sen ne yapıyorsun lan orada? "
"Komutanım, acıyın bana lütfen. Az daha elime basarsanız elim silah tutamaz hale gelecek. Öcünüzü başka şekilde alın komutanııım. " cenkin zorla anlaşılan sesiyle ayağıma gelen yumuşak şeyin onun eli olduğunu yeni fark ettim.
" Oğlum sende karanlıkta manyak mısın şınav çekiyorsun. Dua et sadece eline basmışım. "
" Ah komutanım, bir gün sizi mumla arayacağımı düşünmezdim, aylarca ne işkencelere maruz kaldım bilseniiiz!! Beni çocuk esirgeye gönderirsiniz. " Dedi korkuta kaçamak bakışlar atarak.
" Hak etti, az daha konuşursa başka cezalar çekmek zorunda kalacak haberi yok" dedi korkut oturduğu yerden sırıtarak.
" Yok komutanım öleyim ben, öldürün beni anca kurturulum bunlardan" dedi cenk ayağımı çekmemle elini ovuşturup öpmeye başladı.
Senin deliliklerini bile özlemişim cenk...
Korkutun yanındaki boş yere oturdum cenkin yerden kalkmasına yardım ettikten sonra. Timden ayrılık benim için ne kadar zor olduysa belli ki onlarda zorlanmıştı. Yüzlerindeki buruk sevinç beni bir kez daha aralarında görmelerindendi. Tekrar Şırnak'a dönüp aralarına dahil olmak en çok isteyebileceğim şeyken, şuan son istek listemde bile değil. Sahi neden buradalar? Uzunca süren sessizliği ortaya attığım sorular böldü.
" Neden buraya geldiniz? "
" Beni ikna etmeye geldiyseniz boşuna gelmişsiniz. Time tekrar dönmeye niyetim yok. Albayın yüzbaşının olduğu ortamda bulunmaya hiç niyetim yok. "
" Komutanım, siz olayı yanlış anlamışsınız. " Dedi zafer abi, onurun az önce servis ettiği çaydan bir yudum alarak.
" Bize dahil olmanız için geldik doğru, fakat siz time değil, tim size döndü. "
"Ne saçmalıyorsun abi ya, temelin fıkraları gibi döndüre döndüre cümleyi helak ettin. " Dedi korkut
" kardeşim, tim sana geldi. Görev yeri uzun bir süre Mardin. Ve görev bitene kadar burada seninleyiz. ".
" Mardin'e geldiniz görev için. Benimlesiniz burada? " sorularıma bir cevap beklerken hepsi birden kafasını sallayarak yeterli cevabı vermiş oldular.
" Hay bin bela! "
" Oğlum özledik, özleştik falan ama yeter Allah bereket versin. Evli evine köylü köyüne benim cenke tahammül maksimum askeriyeydi. Bir de evimde asla çekemem. " Dedim içimin harareti dışa vururken, yerimden kalkarak karşılarına dikildim.
" Aşk olsun komutanım!"
" Aşk olmasın ekmekçi, Aşk olsun diye diye ebemizi siktiler, yeter. " Dedim işaret parmağımı ona doğru sallayarak.
⁹
" Tamam ya, sakin olun. Oğlum geç şöyle bir otur. Gelecekler dediysem bizim evde kalacaklar demedik herhalde. Hatta o süreçte biz bile kalamayız. " Dedi onur soru işaretlerine biri daha eklerken.
" Hangi süreç amına koyayım. Şunu baştan anlatın. Görevden bir geldin saçmalaya başladın saçmalamalarının ardı önü kesilmedi. " Dedim omuz silkerek.
" Haklı komutanım, baştan anlatın komutanıma tüm detayları bilmeye hakkı var. " Dedi Lale onura öldürücü bakışlar atarak. Hala birbirlerinden hiç haz etmiyorlar.
" Keyfimizden beklemiyoruz hanımefendi, somut delil olmadığı için sizin psikopat komutanınız inanmıyor, üstüne üstlük sizi suçlu çıkarıyor. O nedenle az sabredinde gelecek olan kişiyi görünce ikna olacaktır. " dedi onur kapıyı işaret ederek.
" Kim gelecek" Dedim merakla. " Yoksa time benden sonra yeni birimi geldi?
Zil sesi ile beraber onur ayaklandı kapıyı açmaya gitti. Lale hala öfkeyle onurun ardından bakıyordu. Mizgin ile korkutta imalı bir şekilde onları izleyip gülüyordu.
6 ayda bir kaç fındık kırılmış olamaz değil mi ? Yoksa olabilir mi ? Zaman bir bana yerinde saymış anlaşılan.
Korkut, bakışlarının altında yatanı anladığımı fark edip mizgini uyarmak için öksürdü hemen.
Benim gözümden bir şey kaçmaz korkutum bilmiyor musun? Yalnızca benden kaçanlar olur. Onlarda gözümdeki değerini bilse zaten yerinden kıpırdamazdı.
Onur'un kapıyı açmasıyla içeriye giren serinlik, adım seslerinden önce çarptı vücuduma. Ardından önce onur ve ardında onun adımlarını takip eden kişiyi görene dek bu serinliği hissettim tüm hücrelerimde. Bu sima bir yerden o kadar tanıdık geliyordu ki! Görmüş olmam lazım. Salona girerlerken, timi ve onuru selamladı. Sıra bana geldiğinde elini uzattı. Çokça gülce yüklü olduğunu gözlerine baktığım an hissettim.
"Sen, " yüzüne tekrar baktığımda taşlar yerine oturmuştu. "Sen, incisin gülcenin arkadaşı doktor olan. " şaşkınlığımı koruyamıyordum. Burada ne işi vardı?
" Evet, merhabalar üsteğmenim." Dedi uzattığım eli sıkarak.
" Anlamıyorum, sizin ne işiniz var burada? Bu işlerle alakanız...." aklıma gelen şeyle duraksadım.
" Gülce? "
" Sakin ol önce kardeşim, her şeyi baştan anlatacağız. " Dumura dönmüş halimle ayakta onları dinlemeyi tercih ettim.
" Gülce, kaybolmasından bu yana babasını temsilen liderlik koltuğunda ve babasının görevlerini üstlenmiş durumda. İnan Gülce zorla mı veya rızasıyla mı bu işleri yapıyor bilmiyoruz. Bize bunun açıklamasını yapabilecek tek kişi yine kendisi. 4 ay önce doktor inci ile iletişim kuruyor. Doktor hanım gülcenin izini bulmamız konusunda bize çok yardımcı oldu. " Korkut bir bana bir doktora baktı.
" Doktor hanım siz devam edin isterseniz."
Güneş'e ne oldu ? Benim Bakmaya dahi kıyamadığım gülcem kendisini nasıl tehlikelere atmış böyle?
" Yaralanmış ve işkence görmüş gibiydi." Dedi titrek sesi ile. Hala yeryüzünde bir yerlerde nefes alıyor muydu benim güneşim?
" Şimdi nasıl yaşıyor mu? " dilim bir türlü varamadı bu kelimeleri sarf etmeye.
" Beni aradığında inanamadım, gittim ama çok değişmişti sanki yıllardır tanıdığım gülce yok gibiydi. 4 yerinden vurulmuştu, fazlasıyla darp izi vardı vücudunda, 1 ay onunla kaldım hastaneye gitmediği için dilersiniz ki süreç çok uzadı. Kendine geldiğinde benimle birlikte geri dönmesini teklif ettim ama o kendine yeni bir düzen kurduğunu söyledi. Ama inanın korkut komutanımla konuşunca öğrendim kötü işlere karışmış olabileceğini. "
Gönlümün gülü....
Dokunmaya kıyamadığım gül bahçemin en narin gülüne nasıl el kaldırmıştı şerefsizler. Benim adım da doğuysa gülcenin doğusuysam hepsinden tek tek bunun hesabını soracağım. Burnumdan derin bir nefes aldım, sanki gülce için çekmiştim bu nefesi ciğerlerime.
" Benim beynim durdu! Tek tek gelin tek tek. "Dedim kafama sokulan ağrıyı yok etmek istercesine baş parmağımla ovalamaya çalıştım ağrıyan yeri.
" ilk ulaştığında neden söylemedin bize ? "
" kimseye söylememem için uyardı beni. Fakat geri döndüğümde kötü bir şeyler olduğunu anladım ve hemen size koştum siz yoktunuz. Korkut komutanım vardı ona anlattım her şeyi. " bakışlarım aniden korkutu buldu.
" Ve siz benden sakladınız mı böyle bir şeyi? " savunmaya geçmelerine müsade etmedim.
" Siz benim aylardır yana yakıla, her ne pahasına olursa olsun gülceyi bulmaya çalıştığımı bilmiyor musunuz ? Ne bok yemeye böyle bir şeyi benden saklarsınız?
" Komutanım, sakin olun incinin anlatması gereken şeyler daha bitmedi." Dedi mizgin doktoru işaret ederek.
" Daha ne olabilir ki ? Daha ne duyacak bu kulaklarım söyleyin. Bugün benden sakladığınız ama duymam gereken ne varsa anlatın, anlatın ki sizi boşuna silmiş olmayayım. "
" Salak salak konuşma lan silmek falan ne o öyle? Kimse kimseyi silmeyecek çocuk musun sen ? Dinle önce şu kızı sonra bir çare bulacağız. " Dedi Onur öfke dolu gözleri ile bakıyordu.
" İyi devam etsin o halde. " Dedim elimle konuşmasını işaret ederek.
" Döneceğim gün çok yalvardım ona sizden, sizin onu aradığınızdan her şeyden bahsettim. neredeyse tüm dünyada onu aradığınızı söyledim. Bana söylediği tek şey artık geri dönüş olmadığıydı."
Geri dönüşü yok muydu sahiden ? Sonsuza dek battı mı güneş?
" Bulunduğumuz evde o güne kadar sadece gülce ben ve bir kaç çalışan vardı. Son gün biri geldi. Gülce o kişinin orada olmasından rahatsız gibiydi ama o kişinin evleneceği kişi olduğunu, nişanlısı olduğunu söyledi. "
Gözlerim duvardaki saatte, akrebin nasıl yelkovanı kovaladığını takip ederken duyduğum şeyle birden duraksadım. Odada bulunan herkesin suratına baktım tek tek. Bu insanlar burada hangi tiyatronun kaçıncı sahnesini canlandırıyor bilmiyorum. Ben ne bu tiyatroya dahil olacağım ne de sevdiğini kaybeden kişi.
" Lan dram mı çekiyoruz burada? Gülceden bahsediyoruz nasıl benden başkasıyla evlenecek aklınız alıyor mu sizin ? Kendinize gelin amına koyayım. Bir deli sizi keklemiş sizde atlamışsınız sazan gibi. Masal mı anlatıyorsunuz siz ne bu ya kafayı yedirtmeyin bana. Gülce nasıl hain olabilir siz buna inanıyor musunuz ? Gülce beni nasıl bırakır siz buna inanıyor musunuz? Ben inanmıyorum, ben bu anlatılan hiçbir şeye inanmıyorum siz koca koca adamlar sırf bu yalanlara beni ikna etmek için mi buraya kadar geldiniz? Peşinizden de doktoru sürüklediniz?
Cidden size pes. Hepiniz gidin! Defolun evimden. " Dedim cenkin kolundan tutup kapıya çekiştirerek. ardından diğerlerini kaldırdım.
" Oğlum sakin olsana."
" Karışma onur! "
"Çocukların ne suçu var bırak sakince düşünelim." Dedi kolumdan tutup beni kenarda duran sandalyeye oturturken.
" Duymuyor musun? Hain diyorlar gülceye. Başkasıyla evleneceğini de söylüyorlar. İnanamam abi anlıyor musun? İnanamam. Eğer inanırsam bir daha nefes alamam." Artık tüm gardım yok olmuştu.
" Allah kahretsin böyle işi, el kadar kızı koruyamadım Allah benim belamı versin. " Gülce için kaçıncı kez dökülüyor bu yaşlar gözümden bilmiyorum ama bu defa tüm tim de buna şahit oluyordu.
" Doğru olduğunu sende bizim kadar biliyorsun kılıç, kardeşim yapma! Gitmeyecekti de ama bak gitti. Tek senin değil, hepimizin cevaplara ihtiyacı var." Dedi korkut omzuma dokunarak. Abimden ayrıldığımda öfkeden etrafa ateş atan bir mavi kartal timi gördüm karşımda.
" Komutanım bulacağız, tüm bunların hesabını herkesten soracağız. " Dedi botan belindeki silahı okşarken.
" Evet komutanım, biz mavi kartallarız biz bitti demeden hiçbir şey bitmez. Evelallah gülce hanımı da bulup neler döndüğünü öğreneceğiz." Dedi cenkte aklı başında bir şekilde kurduğu nadir cümlelerden birini sarf etti az önce. Bana ne kadar değer verdiklerini söylemelerine ihtiyacım yok. Bakışları bana duymam gerekenleri anlatıyordu.
Evet biz mavi kartallarız, ben hala onların komutanlarıydım. Dön bak kılıç, bu güne kadar kaç kez çaresizlik denizinde boğuldun ve kaç kez kartalların seni çekip çıkardı düşün. Kalk oğlum gülce yanlış bir şey yapmadan harekete geçme zamanı.
" Tamam, iyiyim. "
" iyiyim dedim size bok beyinliler. Çekin lanet bakışlarınızı üstümden. Hava alayım geliyorum. " masada duran sigara paketinden bir dal alarak balkona çıktım o sırada bizimkilerde çoktan kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı. İçime çektiğim duman değilde zehir olsaydı keşke. Ve keşke o gün annem öleceğine ben ölseydim en azından onur annesiyle kavuşurdu. Böyle her gün ölmek, her güne bir ceset bırakmak hayattaki son günüme gelene kadar beni ne eyler bilmiyorum....
Tüm Bu olanlara inat yaşamalısın doğu. Gülceyi bulacak, ihtiyacın olan cevapları alacaksın. Şuan yüreğin ile hareket etsen de her şeyden önce, sen bir Türk askerisin, önce vatan diyebilmelisin. İçindeki mavi kartalı uyandır. Daima vatan için atacak bir kalbin olsun, geriye kalan sevdana Yeter de artar bile. Birdaha, sıkıştığında vatan ilk terk edeceğin yer değilde sığındığın yer olsun doğu, vatanını seversen içinde ki geceler sana daima güzel gelecektir..
Sigarayı söndürüp içeriye geçtiğimde, hararetli bir şekilde konuşmanın içinde buldum kendimi. Bunlar ne ara gülceyi bu kadar önemser oldular, ne ara onu bu kadar sevip benimsediler bilmiyorum. Özellikle korkutun gülceyi bu şekilde araması, kurduğu cümleler beni fazlasıyla etkiledi.
" Geldim, şimdi anlatın plan ne neden Mardin'e geldiniz? Madem albayınızdan bana göreve dön çağrısı var ben neden Şırnak'a gelmedim? Sabrım yok, bir an önce onu bulmak istiyorum, dökülün bildiklerinizi." Dedim yanlarına sandalyeyi çekip otururken.
" Öncelikle kardeşim bendeki emanetlerini sana geri takdim edeyim."
Korkut belinden çıkardığı silahı ve kimliğimi masanın üzerine koydu. Belki de hep ondaydı. Albay istifamı hiç kabul etmemişti bugünün geleceğini biliyordu sanki. Korkutun koyduklarını alıp çokta üzerinde düşünmeye gerek görmeden ait oldukları yere yerleştirdim. Bir kez daha kuşandığım silah ve bir öncekinden daha fazla olan öfkem. Asıl şimdi korkulması gereken bir Doğu Kılıç Aslan var karşılarında. Şerefim üzerine yemin ediyorum. Dünya öyle de böyle de dar olacak onlara.
" Şimdi gelelim neden buradayız? Plana ve detaylarına. "
" Son görüldükleri yer burası bu yüzden hepimiz buradayız ve güneşi kurtarma operasyonu buradan devam edecek. Doktor inciye gelecek olursak, kendisi gülcenin düğün törenine davetli ve yarın hepimizin katılması gereken bir düğün var. "
Kıyamet, her zaman ölümle değil bazen de bir düğünle kopabilirmiş....
****
Bölüm sonundaaan merhabalaaar💖
Bölüm hakkında düşünceleriniz neler?
Gülce ne yapmaya çalışıyor sizce ?
Doğum hüzünlü kekim yüzü güler mi dersiniz? 💐💐
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
7.26k Okunma |
540 Oy |
0 Takip |
28 Bölümlü Kitap |