Kaç manzara harcanır,
Şu karşımda duruşuna?
- Samiirex-
****
-Doğu Kılıç Aslan'dan-
Bilseydim gideceğini daha çok izlerdim seni o gece, daha çok hayal kurardım baş köşesinde senin olduğun. 6 ay geçti, bir tane iğne deliği kalmadı aramadığım. Birgün tim çıkageldi, Olmuşların olacak olanların orta yerine hemde. Gözlerim inansın mı şimdi bu manzaraya? Gözler gördüğü her şeye inanmak zorunda mı? saatler sonra düğünü basacağım gülce karşımdaydı. Kısa saçları, yüzünde oluşan birkaç morluğu, olanca zayıflamış bedeni ile karşımda öylece duruyordu.
" Sizce ne olacak komutanım, öfkesinden patlatır mı buraları? "
" Lan oğlum ben seni patlatacağım şimdi, yürü dışarı çık gerzek. " Cenk'in ve korkutun itişmeleri sanki rüyamı bölüyor gibiydi. Evet olsa olsa rüya olur bu.
Yoksa öldük de cennete mi geldik doğu?
" Yüzbaşım hepimiz çıkalım gençler konuşsunlar gülce'nin kılıç'a anlatacakları vardır. Daha sonra beraber konuşuruz. " Albayın sesiyle yüzüme su serpilmiş gibi ayıldım. Netti, karşımdaki gerçekten gülceydi. Gözünü kırpmadan herzamanki cesur, cüretkar bakışlarıyla beni süzüyordu.
Ne konuşacağız ki? Ne anlatabilir bana? Hain değil miydi gülce? Şuan elini kolunu sallayarak nasıl geziyor askerlerin arasında? Annesini ölmüş bilmiyor mu? Nasıl yanında duruyordu az önce? Tüm yaşadıklarım bir imtihan olsa ben çoktan sınıfta kalmıştım herhalde. Odada ikimiz kalmıştık, durmaksızın kan pompalayan kalbim şuracıkta duracak gibiydi. Sorular beynimi kemirken güneşimin karşımda duruşu bile beni rahatlatamadı. O bana doğru yaklaşırken birkaç adım geriledim. Refleksif hareketimden ürkmüş olacak ki olduğu yerde durdu.
" Doğu? "
Doğu mu dedi o ? Birlikte vakit geçirdiğimiz süre boyunca bana sitem edip bir kere Doğu demeyen gülce mi?
" Merak etmiyor musun? "
Bu şekilde Öfkeme köz atıp durmakla ne kadar hata yapıyor bir bilse...
" Neyi merak edeceğim? Hangisini? " Dedim odadaki açık camı kapatırken, sakin bir şekilde durmaya çalışıyordum karşısında.
" Haklısın, öyle çok haklısın ki! anlatmama izin ver yeter ki sana her şeyi anlatayım." Masum bakışlarıydı zaten beni hep kandıran ama bu kez ona fırsat tanımayacağım. Bu kez öyle bir raddeye gelmişiz ki belki de bir kaç saat sonra elin koynunda olacak...
Aramızda bir metre bile yokken, ona kavuşmuşken gitmesine izin mi vereceğim elbette hayır....
" sen dalga mı geçiyorsun gülce, sen bugün evlenmiyor musun? Ben senin düğününe katılacaktım lan sen neyi anlatacaksın bana. 6 aydır neredesin sen gülce? Mektupla vedalaşmakta ne hangi devirdeyiz. Beni babanla baş edemeyecek kadar güçsüz mü gördün ? Eğer sen benim yanımda olsaydın ben her şeyin üstesinden gelirdim. Ama yoktun, ben hiçbir şeyin üstesinden gelemedim. Gittin ve ben bittim anlıyor musun ? Her yerde seni aradım bakılmadık delik bırakmadım. Sonra bir gün hain olduğunu öğrendim hemen sonrasında nişanlı olduğunu ve bugün düğünün olduğunu ben senin gözünde bu kadar mı yoktum? Bu kadar mı sevmedin beni? Turna kim? Sen başından beri mi kandırdın beni? " her bir soruda gömüldü olduğu yere sanki. Ben sevdiğim öyle yapardı zaten güneşim ne olur mantıklı bir açıklaman olsun ne olur....
" Müstakbel kocan nerede ayıp değil mi düğün günü seni burada yalnız göndermiş?"
" Sen nasıl düşünürsün tüm bunları? Sen hiç beni tanımadın mı doğu? Ben senden başkasını görmedim yıllarca kalbim bir sana ve hep sana atacak bilmiyor musun?"
Ne saçmalıyorsun şimdi de güneş ?
" Delirttin beni gülce! Yokluğun delirtti. Konduramadım inanmadım kimseye ama yoktun ki güzelim neye inanacaktım başka? İlk başlarda oyundur dedim, bu kadar uzun neyin oyunu olacaktı umudumda tükendi takatimde. Bana sen lazımsın, bana bir sen lazımsın. Açıkla, Açıkla inanmayan doğuyu burada kurşuna dizsinler anlat bana ..." Sesim git gide yumuşarken yanında buldum kendimi.
Bir insanın saç rengiyle bir göz rengi de değişirmiydi? Değişmiş. Gece gibi bakmıyorlar artık.
" Anlat " dedim fısıltıyla.
" Ne olursa olsun senden vazgeçmediğimi bil, mecburdum doğu. O gece... babamla konuştuğum gece eğer onunla gitmezsem sevdiğim tüm herkesi kaybedeceğimi söyledi. Kaybedecektim. O gün askeriye geldiğimde tek konuştuğum siz değildiniz, yani onurla sen. Ben o gün annemin yaşadığını öğrendim. Hemde babamın beynine yerleştirdiği bir çiple her an ölme ihtimaliyle. Onun dediklerini yapmasam annemi öldürecekti. Başka çarem yoktu. " gözyaşları durmaksızın akıyordu.
" Babam dedim en fazla beni nasıl bir kötülüğe sürükleyebilir. Geldiğim konum yaşadıklarım sana karşı olan mahcubiyetim her gün ölmeyi diledim. Böyle bir yaşam sürmektense, senin kalbinde ölmüş olmaktansa gerçekten öl-..."
" Dur bir dakika! Kalbimde ölmek ne ölmeyi istemek ne? Ben senin yokluğunda ne hallerdeydim biliyor musun ? Aramadığım yer haber göndermediğim ülke kalmadı. Bulduğum her cesette seni aramak benim için nasıl zordu biliyor musun sen ? Gelmiş annem için diyorsun. O kadın sana ne zaman annelik yaptı gülce? Sana bela olmaktan başka ne işe yaradı bunca yıl? Ne olursa olsun gelip bana anlatmalıydın. " bağırmak istemiyordum, onu kırmak, ama içimdeki öfke dinmiyordu.
" Kim istedi bunu senden? O gün kimle konuştun? " Başını öne eğmiş parmaklarıyla oynuyordu.
Morarmış parmak uçlarıyla...
" Sana bir şey sordum ? Bu acıları yaşamana kim göz yumdu Albayda biliyor muydu ? " sicim gibi akan gözyaşlarını sildi kırılacak gibi duran parmaklarıyla.
" Albay, Albayın fikriydi plan yapmıştı. İlk başta onlarla sürekli irtibat halindeydim. Sonra bir gün ifşa oldum. Ondan bu yana haber alamadılar benden." Hayretle ağzından çıkanları dinliyordum.
" Albay mı ? Hiç bir askeri eğitimi olmayan birini nasıl riske atar aklım almıyor! " tufan olup başlarına ineceğim az kaldı. Silahın nasıl tutulduğunu bile bilmez ki gülce. Hepsinden bunun hesabını soracağım hepsinden...
" Ben şimdi onun..." Yemin ettim bu sefer onu öldüreceğim. Bırak babayı rütbesini bile hak etmeyen biri. Her şeyi geçtim gülce bir sivildi . Onu böyle tehlikeye atamaz.
Geçemediğim ise benim gönlümdü, bana bunu yapamazdı...
" Ben istedim, kimsenin suçu yok. Babamın bana biraz olsun değer verdiğini düşündüm. Lütfen benim yüzümden kimseyle kavga etme." Narin, minik elleriyle tuttu kolumu.
" Gitme!"
" Gitme sana ihtiyacım var. Seni çok özledim doğu. Sarıl bana..."
" Lütfen..."
Dediğini yaptım, benden böyle şeyler istedi de ben mi itaat etmedim. Onun tek istediği gitmekti. Onu da bana söylemeden yaptı hep. Kollarımın arasında serbest bıraktığım an kırılacak bir elmas gibi duruyordu. Bu kadar hassas olup bir o kadar da nasıl cesur olabiliyor? Aklımın almadığı her şey onda toplanmış aşık olunacak her detay onda birikmiş sanki. Kızamıyorum, kızmam gerekiyor yapamıyorum. Bana sarılmayı kendi dilemişken kokusuna aç tenine hasret doğu gurur mu yapardı. Yapmaz, sarıldım. Bu işin gururu olur muydu bilmiyorum. Rüyalarımı bile süsleyen bir anı nasıl elimin tersi ile iterdim?
" Doğu... Beni affet." Göğsümde çıkan boğuk sesiyle konuşmaya devam etti.
" Bu anın aylardır nasıl hayalini kurdum bir bilsen."
" Seni bulmuşken, kaybedeceğim sandım doğu."
" Birdaha, tam buraya ulaşamayacağım sandım. " Dedi göğsümü küçük yumruğuyla okşayarak.
" Gülce... Her ne yapmış olursan ol, bu yürek her zaman senin yerin olacak. Dinlendiğin bir liman olacak. " Dedim başını iki elimin arasına aldım, Ama dünyayı kucaklamış gibi hissetim.
Dünyam... benim dünyam gülceden ibaret değil mi zaten?
" Hain dediler, başkasıyla dediler inanmadım. Vatana ihanet etti dediler inanmam. "
" Gözlerine baktım ben senin , kalbinin sesini duydum benim içimde ne kadar vatan sevgisi varsa seninde o kadar vardı. "
" Babana rağmen bile... üstelik baban bu sevgiden herzaman çok korktu. Tıpkı bizim sevgimizden korktuğu gibi. " Bir baba her zaman çocuğunun iyiliğini istemezdi, bir anne de aynı şekilde. İnsan olmayı bile beceremeyen insanlar çocuk sahibi oluyor, ve anne baba olmaktan bir haber şekilde çocuk büyütüyorlar. Erhan da öyleydi kızını ayak bağı olarak gördü hep tıpkı yüzbaşı gibi. İnsan doğduğu evi seçemiyor, anne babasını seçemiyor. Yanlış ebeveynlerin bedelini ise gülce fazlasıyla ödedi.
O her zaman yanlışların arasındaki doğruydu. Benim ise tek doğrum...
" Öyle nefes alıp vermeye devam edersen kendimi tutamayacağım." Tenimi gıdıklayan nefesi fazlasıyla tahrik olmama yetiyordu.
" Tutma, senden kendini tutmanı isteyen yok." Dedi, dudaklarıma değen nefesi birden yerini sıcaklığa bıraktı.
Dudakları, dudaklarımdaydı.
Ne yaptığını bilmeden, hoyratça öpüyordu beni. İçime köz atıyorsun güneşim. Senin için harlayan içime yine yeniden köz atıyorsun. Durmadan sana yanar bu evin bu saaten sonra. Ne yaptığına şaşırmamak müsaade etmeden elini enseme götürdü bu kez.
" Hasiktir."
Ağzımdan dökülen küfürle durdu, geri çekildi.
" yanarız, biz bu saaten sonra yanarız güneş..."
Belinden tutarak kendime çektim, açtığı mesafeyi kapatarak bu defa ben bastırdım dudaklarımı dudaklarına. İri cüsseme daha fazla karşı koyamadı bir adım gerilediğinde odanın duvarına yaslandı. Ağzımda eriyip gidecekti al dudakları, yeniden can buluyorum sanki öptükçe.
" Bana ne yapıyorsun gülce böyle? Sana öfkemi, kızgınlığımı nasıl yok ettin öyle? "
" Seni burada..."
Aniden gelen kapı açılma sesi ile gülce düşünmeden ittirdi beni.
" Hay ben böyle işin."
Sendeleyerek sandalyeye çarptım. Bu kız önceki hayatında hulk falan mıydı? Yıllardır beklediğim bu büyülü anın katiline baktım, kapıya.
Cenk....
"Komutanım! "
" Komutanım, çok özür diliyorum. Ben yani biz sadece konuştuğunuzu düşünmüştük."
Bir gülceye bir bana bakıyordu. Gülceye baktığımda yanaklarının kızardığını gördüm.
Utanmıştı.
" Tamam kes, bana bak başka yere değil, Söyle.
" Albayım işiniz.. yani konuşmanız bittiyse toplantı odasına bekliyor sizi."
" Albayını öpeyim senin..."
" Tamam git, geliyoruz."
" Emredersiniz komutanım." Cenk benim gazabımın korkusuyla kuyruğunu sallaya sallaya çıktı odadan. Deli gibi atan kalbimi görmezden gelerek gülceye yaklaştım h
Tekrardan.
" Gitmemiz gerek." Böyle şeyler istemesen keşke gülcem. Sarıl, öp beni de mesela. Gidelim deme gitmek deme.
" doğru ya bir kaç saate evleniyorsun."
" Doğuuu! Anlattım ama bir plan olduğunu."
" O kadar kolay mı gülce? "
" Sen durumun ciddiyetinin farkında değildin herhalde ?
" Ne diyeceksin masa da ? Evet? Hayır? "
" Her türlü öldüreceğim o piçi de, güzelim... tehlikede olacaksın. Evet de desen ki kalbime sık daha iyi, hayır dediğin an seni öldürecekler. "
" Kimle olduğunu bilmiyorsun çok tehlikeli biri. "
" Bilmiyorum, sormuyorum çünkü şuan anlatırsan albay ve annen dahil olmak üzere hepsini kurşuna dizeceğim. Oyüzden şimdi sormuyorum." Kısa saçlarında gezindi parmaklarım.
" Önce seni bu bataklıktan çıkaracağım. Sonra herşeyi konuşacağız."
" Kolay güven bana kolay, ortadaki can seninse bana herşey kolay. Senden istediğim Nasıl 6 ay önce albayla annene güvendiysen şimdi de bana öyle güven. " tutması için elimi uzattım. Uzattığım eli tutarken tereddüt dahi etmedi. İşte şimdi herkes benden korkabilir. Çünkü bu saaten sonra ben bile kendi yapacaklarımdan korkuyorum...
" Tek bir şey soracağım? " Dedim ona dönerek.
" Babanın bir terörist olduğunu nasıl öğrendin." Soru beklemediği bir yerden gelmiş gibi afalladı.
" İçindeki o kötülüğü hep hissettim."
" Yıllarca hep bu gerçekle yaşadım. İçten içe hep pis işlerde olduğunu biliyordum. "
" Ama bu kadarını ben bile ona yakıştıramadım. "
" O kötü değilmiş, canavarın ta kendisiymiş. " Dedi kötü bir şey hatırlamış gibi sıktı elimi güç alırcasına.
" Yanındayım, artık yanındayım ve git desende gitmeyeceğim."
" Sormuyorum, sormayacağım 6 ay orada, onlarla neler yaşadın şuan öğrenmek istemiyorum. Önce intikamını alacağım sonra soracağım her şeyi."
Karanlık koridorlarda biz ilerledikçe ışıklar yanıp sönüyor, kapıda ki yazıları daha net okuyabiliyordum. Az ilerideki odanın toplantı odası olduğunu gördüm ve gülcenin elini daha sıkı tutarak odadan içeriye girdim.
Kapıyı çalmadım, saygı önce hak edilmeli. Kendileri korkudan odalarından çıkamazken bu kızı çakalların arasına soktular. Elbet onlarında günü gelecek, kim gülcenin canının yanmasına sebep olduysa abim dahi olsa hesabını verecek. Hararetli bir şekilde konuşurlarken bulduk timi ve diğer ikiliyi. Timin suratından düşen bin parçaydı, hesapta olmayan şeyler dönüyor belli ki. Hepsine Kaşlarımı çatarak baktım.
" Timin bir suçu yok, yeni öğrendi onlarda her şeyi. " Dedi kulağımın arkasından gülce onları savunarak.
" Ne oluyor? " muhattabım korkuttu.
" Komutanım," Dedi korkut ayağa kalkarak.
" Albay ve yüzbaşı gülcenin içeride kalmasını istiyor." Kaşlarım daha da çatıldı. Gülce korkmuş olsa gerek, bir adım arkama geçti.
" Nasıl olacakmış o? "
" Evlenmesini istiyorlar." Dedi onur burnundan soluyarak.
" Hasiktir oradan." Dedim gülceyi korkut'un yanına bırakarak, Albayla yüzbaşının yanına doğru ilerledim.
" Bana bak, ayağa kalk Albay. "
" Haddini bil kılıç karşında Albayın var."
" Önce o rütbeyi hak et sonra 6 ay önce istifa ettiğimi şuan resmi olarak görevde olmadığımı düşün. Yani istediğim şekilde hitap edebilirim. "
" Sen ve sen " Dedim yuzbaşıyıda hesaba katarak.
" Siz benim sevdiğim kadını onu da geçtim bir sivili nasıl böyle bir tehlikeye atarsınız?
" Onun babası zarar vermez diye düşündük." Dedi yüzbaşı pişkin bir şekilde.
" Madem zararsız sen devam etseydin onunla yaşamaya. Her defasında kızını o evde tehlikenin içinde bırakıp terk eden sendin. "
" Ayrıca!" Diye bir ses yükseldi arkamdan, döndüğümde lale olduğunu fark ettim.
" zarar gördü komutanım, biz yetişmesek eğer ölecekti." Dedi. Bu sefer öfkeyle albaya döndüm.
" Bilmediğim detaylardan biri."
" Ben gülceyi alıp gidiyorum ve siz bir bok yapmıyorsunuz. O düğünü de onların başlarına yıkacağım. "
" Yapamazsın, plana uymak zorundasın yüzbaşını öldürürler. " Dedi albay histerik bir kahkaha koptu dudaklarımdan.
" Bundan banane, gebersin. Ne asker olmayı ne anne olmayı becerebilmiş. Başta ikinizinde insan olduğunu düşünmüştüm oysa ne yazık ki ondan da nasibinizi almamışsınız. " Dedim hızla gülcenin yanına gelerek elini tuttuğum gibi çıkardım odadan.
Arkamdan Albayın bağırışlarını duysamda durmadım. Ona verdiğim değere bir kez daha üzüldüm. İyi bir asker olduğunu, onun izinden gitmek istediğimi düşünürdüm hep hayat çoğu zaman yanılgılardan ibaret olabiliyor.
" Doğu, dur böyle gidemeyiz annem..." Beni durmam için çekiştiriyordu gülce.
" Gülce sus ve yürü. Sinirimi seni öperek çıkarırım yoksa."
Birdaha ses gelmedi. Hızla karanlık labirentlerin arasında giriş katı bulmaya çalışıyordum.
" Kılıç!"
" Dursana oğlum"
" Komutanım biraz yavaş olun size yetişemiyoruz." Onur ve tim karanlıkta siluet gibi arkamızda belirdiler birden.
" Bırakın gidelim abi, size kızmıyorum üstünüz sonuç olarak. Ama güneşi onlara yem olarak bırakamam." Dedim hala yürümeye devam ediyordum.
" Dursana dangalak, engel olmayacağız beraberiz bu işte yanındayız."
" Az önce bir albaya karşı geldim, bana uyarsanız mesleğinizden olursunuz gidin hallederim, gülce yanımdaysa her şeyi halledebilirim."
" Edemezsin demedik zaten bırak yardım edelim."
" Artık bir mesleğimiz olduğunu düşünmüyorum zaten az önce bizde istifa ettik." Dedi korkut. Hızımı kesmeme sebep oldu.
" Ne yaptınız? " Dedim arkama dönerek. Hepsi bir boy sıralanmıştı.
" İstifa ettik komutanım, üstümüzde olsa kendi canını korumak için sivilin hayatını tehlikeye attılar. Yanlışa devam edemeyiz."
" Evet komutanım sizinleyiz." Dedi botan da onlara katılarak.
" Siz deli misiniz gidin işinizin başına izin veremem böyle bir şeye? "
" izin isteyen yok yürü haydi, önce şu düğünü basalım kim kiminle evleniyor görelim. Sonra konuşuruz her şeyi. " Dedi onur önümüze geçip hızla yürümeye devam ederek.
" Ne? Daha ne var öğrenmem gereken ? "
" Anlarsın sonra şimdi şu güneşi kurtaralım yürü!" Dedi korkut, gülceye bakıp göz kırparak.
" Şimdi nereye?"
" Düğüne kardeşim düğüne yürü! Sanırsın içine cenk kaçtı." Dedi korkut cenk'i kolundan tutmuş sağa sola çarpmasın diye peşinden sürüklerken.
Binadan çıktığımızda derin bir nefes aldım. Girerken beni boğan havasına karşılık umudumu kolundan tutup çıkardım oradan. O sırada onur'un yanına doğru ilerlediği siyah jep'e kaydı gözüm.
" Bunu hangi ara ayarladın acaba? " hinayetçe bir bakış attı.
" Öngörmesi zor bir durum değildi. Hepimiz her şeye hazırlıklıydık içeriye girerken. "
Şimdi önce doktor inciyi bizim eve bırakalım sonra plana geçeriz.
" Bende sizinle geleceğim." Dedi. Gülcenin arkasında beliriverdi.
Bu gülceden de mi küçüktü ya ?
" Doktor hanım çok riskli!" Dedi botan birden lafa atılarak.
" Değil mi komutanım ? " dedi sonra bize bakarak.
" Yo, bir sakınca yok arabada durabilir botan doktor hanım" dedi korkut botan'ı bakışlarıyla yiyerek.
Cenk sessizce şoför koltuğuna geçerek bizim binmemizi bekledi.
Son kaçan iyi kaçar yiğidim...
Onur öne çekerken biz de zor olsa da arkaya sığdık.
" Şimdi, düğün saatine 2 saat var. Beni iyi dinleyin. " Dedi onur dikiz aynasından gülce ve bana bakarak.
" Gülce hiçbir şey olmamış gibi girecek. Hazırlanacak ve davetlilerin karşına çıkacak."
" Olmaz çok riskli. " Dedim
"Sen yok musun azalt riski 6 aydır bu anı beklemedin mi ? " Dedi korkut
Hallederdim, akan son kanım olsa da güneşimi oradan sağ salim çıkarır öyle son nefesimi veririm.
" iyi devam et!"
" Biz de kılık değiştirerek; garson, güvenlik görevlisi , nikah memuru olarak içeride yerimizi alacağız. Asıl amacımız herifleri öldürüp Erhan'ı yakalayıp bu işi bitirmek. Ama oldu da bir şeyler ters gitti tek amacımız gülceyi korumak anlaşıldı mı? "
"Anlaşıldı komutanım!"
" Kılıç?"
" Anlaşıldı. " Dedim boğuk bir seste.
" Ama doğu demenizi tercih ediyorum artık" Dedim
"Gülce'nin doğusu." Dedim yanımdaki bana bakarken gözleri parlayan kadının kulağına eğilerek.
Cenk arabayı yavaşlatırken gülce bana biraz daha sokuldu. Korkuyordu, orada her ne yaşadıysa korkuyordu. Önce babası olacak şerefsiz ve yanındakileri öldüreceğim sonra orada bulunmasına sebep olan annesi ve albayı mahvedeceğim.
" Geldik!" Dedi
" Ağzından asla hayırlı bir kelime çıkmaz zaten mübarek'in. Dedi zafer abi.
" Önce gülce gidecek sonra biz çıkacağız. Mizgin gülceye ses kayıt cihazını ver nasıl aktif hale getirecek onu anlat. " Dedi onur içine emir vermeyi seven bir komutan kaçtı sanki.
" Emredersiniz komutanım."
Mizgin, gülceye cihazı anlatırken elini bir an olsun bırakmadım.
" Gidebilir miyim artık?" Dedi onur'a dönerek.
"Evet, her an dinliyor olacağız seni. "
" Her an, her saniye. Bir şey olduğu an mikrofona konuşman yeter." Dedim gözlerine bakmayı hiç kesmeyerek.
" Gidiyorum. "
" Senin için geleceğim orayı başlarına yıkacağım. Seni seviyorum güneş seni her şeyden çok seviyorum. " alnını alnıma dayadı.
" Seni seviyorum gülce'nin doğusu. Seni her şeyden çok seviyorum."
"Ölürüm sana..."
" Ölürüm yoluna..." dedim yanağına minik bir buse kondurarak.
" Öhöm! Aile var."
Gülce elimi bırakarak birden arabadan indi.
" Cenk!"
" Emredin komutanım!"
" Kendine bir mezar bul."
"EMREDİN KOMUTANIM..."
" Geri zekalı, senin başına ne gelirse bu çenenden gelecek benden söylemesi."
" Sağol zafer abi ya."
"Hadi kesin laklak'ı gülce girdi içeriye. Soracaklardır bunca saattir nerede olduğunu. Şüpheleneceklerdir, harekete geçmemiz lazım sahte kimlikleriniz alın. " Onur kimlikleri dağıtırken bizde hazırlanmaya başladık. "
" Haydi!" Dedim
" Hazır mısınız? "
" Hazırız! Cesuruz! Güçlüyüz!"
" Aferin kartallar aferin. Kimseye boyun eğmek yok."
ASLA!!
♡
Hepimiz teker teker arabadan ayrılarak düğünün düzenlendiği salona giriş yaptık. Gözlerimiz etrafta tanıdık birilerini arıyordu. Az önce inci arabada kal uyarılarımıza rağmen davetli olarak gülcenin yanına gitti. Gülce ses kayıt cihazını etkin hale getirdiği için konuşmalarını duyabiliyoruz. Gülcenin gergin oluşu ve damat denen puştun halen salona gelmeyişi beni ekstra geriyordu.
" Sakin olun son 1 saat burayı patlatıp gülceyle inciyi alıp çıkacağız. "
"Doğu duydun mu? "
" Çabuk alıştınız doğuya, duydum duydum sorun yok beklemedeyim."
" Komutanım, içeriye girdi sanırım beklediğimiz sonunda geldi. Gelin odasına doğru ilerliyor."
" Erhan? "
" Görünürde yok."
" Gülce?"
" Beni duyabiliyor musun? Odaya geliyorlar sakin ol tamam mı biz buradayız."
" Tamam " Diye titrek bir cevap geldi kendisinden.
" Sen öyle cevap verirsen biz bu adamı nasıl tutalım Gülce?" Dedi korkut.
" İyiyim tamam 6 ay dayandım dayanabilirim, mücadele edebilirim sorun yok."
" Heh şöyle. "
Ardından gülcenin mikrofonundan bir tıkırtı geldi. Kapı açılma sesiydi.
" Hayatım!!" Dedi tanımadık bir ses aksanı vardı.
" Hayatını sikerim senin orospu çocuğu!"
" Komutanım, sakin olun."
" Yanında arkadaşın olacağını söylememiştin. "
" sürpriz yapmış de Gülce." Dedi onur mikrofonla yönlendirerek.
" Evet bana da sürpriz oldu geleceği haberim yoktu."
Gülce, neden geç geldiğini öğren bir şeyler çakmış mı bilelim." Dedi korkut bir insan düğününe neden bu kadar geç kalır ki? Planladığı bir şeyler olduğu belli.
" Gülce sen piçin nereden hayatı oluyorsun? "
" Doğu komutanım ama sırası sizde ya " dedi mizgin kulağıma cızırdayarak. Sonra gülcenin sesi duyuldu.
" Sen neredeydin bu saate kadar? "
" İşlerim vardı güzelim." Dedi it. Ben seni bir güzelleyeceğim haberin yok.
" Bize biraz müsade edebilir misin ? "
" kime diyor onu Gülce, inci'nin yanından asla ayrılma." Dedi Onur gelin odasının bulunduğu bölmeye geçerek.
" İnci bana yardımcı oluyor kalsın lütfen " dedi gülce.
" Senin gelmişini geçmişini belleyeceğim bekle sen. İkimiz yalnız kalacağız ozaman da bana hayatım de." Dedim kulağımdaki kulaklığı çıkardım az daha duyarsam plan falan dinlemeyip keseceğim gülceye hayatım diyen dilini.
" Zafer abi, adamın görüntüsünü eşleştir elimizdekilere uyuşuyormu diye bakalım kimmiş bu dızlak." Dedi onur
" Emredin komutanım. "
"Komutanım salon dolmak üzere ve Erhan mekana giriş yaptı haberiniz olsun elinde siyah bir çanta var. "
" Botan olduğun yerden herkesi takip etmeye devam et."
Salon Gülce ve kim olduğunu bilmediğim o piçlerden biri için doluyordu. Az sonra onu gelinlik içinde göreceğim ve hazır değilim. Ya deli tarafıma engel olamazsam? Gülcenin ve timin hayatını riske atarsam?
" Doğu duyuyor musun? "
" üsteğmenim!!"
Karşımdaki korkutun kulaklığı tak işaretinden sonra kulaklığı taktım.
" Erhan seni bire bir tanıyor gözden kaybol, ortalarda görünme."
Onur'un dediğini yaparak salonun mutfak kısmına geçtim. Her şeyi berbat edemezdim.
" Gelinle damat çıkıyor! Gelini bir görseniz bir içim su. Allah versin damatta pek sevimsiz birşeye benziyor." Çalışanlar kendi aralarında konuşurlarken kulak misafiri oldum.
Gülcem hep güzel ama yalnızca bana benim güzelim...
Söylediklerini kulak ardı yapmak istedim ama içimdeki onu görme arzusuna engel olamadım. Yanımdan elinde şarap dolu kadehlerle geçen garsonun elinden tepsiyi alarak içeriye girdim. Görünürde Erhan yoktu.
Ama, beyazlar içinde gülce vardı sadece...
Cehennemin orta yerinde açan bir çiçek, çakalların arasına karışmış bir kuzu ve yine cehennem'e düşmüş kuğu gibi salınıyordu kırmızı halının üzerinde. Yanında benim olmam gerekmez miydi?
" Gülce! o ibne'nin sana dokunmasına izin verme kolunu bacağını kıracağım şimdi."
" Onur hadisene bir şeyler yap, Erhan yok ortada birşeyler döndürüyorlar hadi.
" Kız masaya oturuyor lan hadi!"
" Sakin ol mizginle Lale Erhan'ın peşinde. "
" Sikeyim böyle işi, nikah memuru geliyor lan kız hayır dediği an sıkarlar kafasına baksana korumalara. " Aklın çalışsın doğu, her şeye çözümün varda neden buna yok ? Kimseye güvenmeyecektim işte kendim bir plan yapacaktım.
" Onur senin yapacağın işin ben!!" Nikah memuru gülcelere yaklaşmıştı, bir yandan alkış sesleri beynimde yankılanıyordu.
" Sus amına koyayım ya karı gibi dır dır dır. İyi bak gözün mü kör nikah memuruna bak."
Gülce de duymuş olacak ki ikimiz de aynı anda memura baktık.
" Cenk..." gülcenin yüzünden okunan rahatlama benim tüm hücrelerimde hissedildi.
" Ta kendisi evet dese de nikah geçersiz olacak sonrasında kızımızı alıp döneceğiz evimize, bekle şu merasim bitsin şu adamı yalnız tutuklamamız lazım baksana korumalar akbaba gibi tepemizde. Albay gülceyi tehlikeye attıysa önemli biri demek ki. "
Gülcenin formaliteden bile evet diyor oluşuna dayanamıyorum. Nikah'ın sahte oluşu zerre içimi rahatlatmazken onu alıp bir an önce buradan çıkarmak istiyorum. Buna kim ne derse desin, onca yıl hasret kaldığım gözleri, elleri, teni karşımda ve hala hasret kalıyorum. Sınavların en büyüğü bu oluyor benim için. İnsan karşısında görüp durduğu birini özler mi demeyin. Alnına yazılmış yazgıysa eğer özler. Çocukluğu ise özler. Dayandığı tek , özler. Düzlüğe çıkıp, doyasıya sarılacağımız günler yakın biliyorum. Bunun için kimi ezip geçmem gerekiyorsa gözünün yaşına dahi bakmam.
" Komutanım Erhan size doğru geliyor!"
Mizginin sesi mi geç geldi namlunun ucu mu erken geldi bilemedim. Kafama dayanmış bir silah hissettim.
" vay vay vay, kimler gelmiş buralara. Şereflendirmiş efendim böyle. "
" Üsteğmen doğucuk."
" Ne acı değil mi? " Dedi kafama silahı bastırarak sahneyi işaret etti.
" Kime niyet kime kısmet." Müstakbel sahte damadını ima ediyordu.
" Artık değil sen, kimse beni tutamaz. Ayşegül yüzbaşınız bile." Dedi kahkaha atmaya başladı.
" Sen... senin ecelin olacağım hayvan herif Gülceye yaşattıklarının bir bir hesabını soracağım. "
" Kafasında silah dayalı birine göre fazla cesaretlisin bakıyorum da doğucuk. "
"Şerefsiz!" Gülcenin korkuyla bizden tarafa baktığını gördüm.
" Bir şey yok bir şey yok. Halledeceğim güven bana." Dedim kulaklığa.
" Ne saçmalıyorsun doğucuk? "
" Senin ve damadının işkenceye ne kadar dayanabileceğini hesaplıyordum."
" Sen onun kim olduğunu bilsen böyle atıp tutamazdın. "
" Kimmiş ben söyleyeyim, örgütün kurucularından Albert'ın oğlu Alex.
Namıdeğer Drakula. " Sesin geldiği yöne baktım.
Yüzbaşı.
Drakula mı? Kaç yıldır peşinde olduğumuz teröristlerin ele başı....
Ah güneşim şimdi anlıyorum hain demelerini şimdi anlıyorum neden bu Kadar korktuğunu. Peşinde Olduğumuz süre boyunca bir kere bile yüzünü görmedik. Görmüş olsam asla yüzünü unutmazdım.
" Sen! "
" Nereden öğrendin tüm bunları?" Dedi Erhan karısına dönerek. Yüzbaşının elindeki silah gülcenin yanındaki herifi buldu.
" Söyle salonu boşaltsın, yoksa beynin havaya uçacak. " dedi erhanı tehdit ederek .
" Senin beynin gibi mi ? "
"Yapmış olamazsın!"
" Yaptım sevgili karıcığım, yavaş yavaş ama acılı bir ölüm olacak seninkisi 3 dakika sonra burnundan kan gelecek tam 6 dakika sonra nefessiz kalmaya başlayacaksın 10 dakika sonra beynin oksijensiz kalıp beyin ölümünü gerçekleştirecek. "
" Bunu neden yaptın" dedi elindeki silahı yere yavaş yavaş indirerek. Bu sırada verilen bir emirle beraber misafirler yavaşça salonu terk etmeye başladı. Bu sırada korkut çaktırmadan gülceyi korumaya çalışıyordu.
" Doğu?" Gülce bana doğru atılırken piç evladı kolunu tuttu.
" Senin o kolunu koparır götüne sokarım, bırak gülceyi " Dedim öfkeden deliye dönmüş halde.
" Hahah, bunu görüyor musun ? " dedi elindeki az önce cenk'in verdiği sahte evlilik cüzdanını havada sallarken.
" Görüyoruz, sende içini aç bak istersen." Dedi korkut yavaşça gülceyi kendi tarafına çekerek. Evlilik cüzdanın içini açıp baktı, bomboştu. Hemen ardından cenk belinden silahı çıkartarak drakula'nın kafasına dayadı.
" Demek ki neymiş; vampir de olsan Drakula da olsan Gerizekalı olabiliyormuşsun değil mi komutanım?" Dedi cenk yüzünden akan zaferle.
" Bırak lan kardeşimi pezevenk." Dedi onur Erhan'ın elindeki silaha tekme atarak.
" Kolay mı kardeşimin kafasına silah dayamak öyle ibne." Onur belinden çıkardığı plastik kelepçe ile Erhan'ın ellerini kelepçeledi.
" Bu korumaların nerede Alex?"
" Bizde iki tane peri var biliyor musunuz onlar iksirle uyutmuştur. " Dedi zafer abi karşıdan ellerindeki kanı temizleyerek gelen lale ve mizgini işaret ederek.
" Yolun sonu Erhan şahin. Kızına ve bana yıllarca yaşattığın her şeyin bedelini ödeme zamanı. " Dedim yaklaşıp yüzüne bir tane tekme de ben attım.
" Anne!!"
"İstersen sık kafama öldür. Tek gitmiyorum ya bana yeter." Yerde hareketsizce yatan yüzbaşıya baktı.
" Ne yaptın anneme kurtar onu!" Drakula gülmeye devam ediyordu.
" Ama karıcığım az önce ne kadar da mutluydun gece geçireceğimiz özel anları düşünüp gülümsüyordun bana ağlamak yakışmıyor sana" dedi .
" Lan, orospu evladı seni elimden kimse alamaz. "
" Sen!"
"Benim!"
"Güneşim'e!"
"Öyle!"
" Şeyler!"
"İma!"
"Edemezsin!"
" Duydun mu ? Edemezsin seni öldürürüm leşini de dağdaki itlerine yediririm."
" Doğu bırak, ölecek vurma "
" Gebersin pislik!"
" Doğu yapma, annem ölüyor." Zar zor işittiğim gülcenin sesi beni kendime getiren şey oldu. Ellerimin arasındaki leşini yere fırlattım. Cenk tuttuğu gibi bağladı ellerini. Ellerimdeki kanı üstüme silerek gülcenin yanına diz çöktüm.
" Doğu annem ölüyor bir şeyler yap!"
Yapamazdım, bir çaresi olsa kendi annemi bunlara kurban etmezdim. Biz yaşayalım diye annelerimiz ölüyordu.
" Gülcem..." yüzbaşı gözünü araladı. Erhanın dediğine göre son saniyelerdeydik.
" Sana layık bir anne olamadım, Affet beni. Koruyamadım. "
" Yorma kendini." Dedi gülce yüzbaşının saçlarını okşarken.
" Sen her zaman haklıydın." Dedi bana bölük bölük konuşarak. Ağızdan kan gelmeye başladı.
" İyi bir anne olamadım, iyi bir asker..."
" O söyledi, burada olacağınızı o..."
" cip'i öyle çalıştırdılar size gelmeden ölmem için."
"Anne kim o ? " dedi gülce hıçkırıklar arasında.
" O... Alb..."
" Hayır,hayır anne Gitme. İkinci kez de gitme ne olur."
"Anne!!! "
" Gülcem annen öldü, yapma."
" Hayır bir şeyler yap doğu, lütfen birşeyler yap."
" Gülce çıkmalıyız buradan. Söz anneni almak için geri geleceğiz ama haberi alanlar şuan gelmek üzeredir hadi gidelim buradan." Dedi onur gülce'nin kolundan tutup kaldırarak.
" Annem öldü onur!"
" Biliyorum, biliyorum. Ama ilk ölüşü değil. Senin için zaten ölmemiş miydi? Hadi gel çıkalım konuşacağız."
" Komutanım geliyorlar Gitmemiz lazım."
Onur gülceyi peşinden sürüklerken Drakula şerefsizini kaldırdım sızdığı yerden. Bir yumruk geçirdim yüzüne ayılması için.
" Buradan çıkamayacaksınız. "
" Biz çıkamazsak sende çıkamazsın."
" Gülce ile ölüme de varım"
" Ben senin..."
" Geldiler komutanım. " Dedi Lale
" Saklanın, herkes yanındaki ile saklansın bir köşeye. " Dedim aklıma gelen ilk fikirdi. Böylece sessizce çıkabilirdik buradan.
" Sana çıkamayacaksınız dedim."
" Kes sesini!"
" Onur gülce sana emanet, zafer abi sende o ite sahip çık " Dedim Erhanı kast ederek.
" Tamam haydi, çıkışta görüşüyoruz."
" Çıkamayacaksınız!!" Bu ses.
Albay?
"Albay gelmiş komutanım." Dedi cenk saklandığı yerden kafasını çıkarıp etrafa bakarak.
" Geri sok kafanı cenk." Bağırdım.
" Çıkışınız yok! Size çok bile dayandım. Şimdi kaderiniz parmaklarımın arasında. " Dedi albay.
" Ne diyor o ?"
" Tabi ya! Korkut dikkat et çekil hemen oradan uzaklaşın hemen. Gülce hadi kalk kaç! "
"NE OLUYOR!" Diye bağırdı onur.
" İçimizdeki hain, albaydı. Az önce yüzbaşı bunu anlatmak isterken can verdi. "Vakit yok kaçın bomba patlatacak .
" Senin zekana hep hayrandım Kılıç! Sivri zekan. Fakat sivrilik bir yerden sonra insana batar, içten içe çürür ve kökünü yok etmeye başlar. "
"Mavi kartaldınız değil mi? "
" Siz gökte uçmayı özlemişsinizdir. Şimdilik bununla idare edin. Buda benden size kıyak olsun, uçmayı sevenlere..."
Oysa ben gecenin karanlığını yalnızca gülcenin saçlarında severdim...
Karanlıkta uçan kartallar içimi hep ürpertir. Ama galiba, bu kez uçan turnalardı....
****
Eveeet, bir bölüm sonunda sizlerleyim sevgili öksökö ailem 💜
Kah güldüğümüz, kah ağladığımız, kah heyecanlandığımız bir bölümdü. Bölümü nasıl buldunuz?
Sizce albay gerçekten hain mi?
Tim sağ salim oradan çıkabilecekmi?
Yorumlarda buluşalımmmm 🌸💜
İnstagram: Samiirex16
Tiktok: samiirex7
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
7.26k Okunma |
540 Oy |
0 Takip |
28 Bölümlü Kitap |