16. Bölüm

Ebediyen kalpdaşlık 2 💫

Sevgi̇ Gökay
samiirex

Ben her defasında niye belayı çekiyorum Allahım, gün yüzü göremeyecek miyim hiç?

Peri ve selin...

" vallahi haberim yoktu güneşim." dedim gülcenin öldürücü bakışlarına maruz kalırken. "olsa seninle o kızı aynı ortama sokar mıyım hiç?" Dedim batmadan önce son çırpınışlarımı yapıyordum.

" Benim olmadığım ortamda ikiniz görüşeceksiniz buradan bunu mu çıkartmalıyım ?"

" Elbette hayır güzelim ben öyle bir şey mi dedim."

Dedin, tam da öyle dedin salak kılıç!

"Abiiii" Ah peri hatırlat bir ara abinin seveyim senin. Yanımıza geldiklerinde gülcenin kulaklarından duman çıkarken, peri ve selinin de ondan aşağı bir yanı yoktu. Periye ne oluyor? Güneşime yenge deyip sahipleneceğine... o öfke fışkıran kulaklarını kesmek lazım onun anca akıllanacak.

" Sen mi geldin abicim? " Dedim muhatabım sadece periydi. Canımı seviyorum. Canımın sevdiğini daha çok seviyorum bu yüzden tehlikeli sularda yüzmeye hiç gerek yok.

" Selinde burada abii! " dedi peri, son abi diye seslenmeleri olduğundan habersiz.

" Öyle mi?" Dedim, selinden tarafa pek bakmamaya çalışarak. " fark etmemişim. Siz niye geldiniz? "

"Korkut abinin durumuna bakmaya, hem seni de görmüş oluruz diye düşündük ama yanında başkaları olduğunu akıl edememişim. " Dedi peri.

" Niye edemedin? Sen hiç güneşsiz doğu gördün mü? " Dedim. Selin ve peri ikiside aynı anda cevap vermeye hazırlanıyordu ki arkadan mizginin dışarı çıktığını gördüm.

" Müsadenizle, gülce sen de gel istersen mizgine bir bak. " Dedim gülcenin elini tutarak aralarından çektim çıkardım güneşimi. " He bu arada bekleyin biraz sizinle yani..." Selini gösterdim elimle ismini söylemek istemedim. Her türlü konuşmak bile beni rahatsız edecekti en azından peri olsun yanımızda. " Seninle konuşmam gereken bir konu var."

" Tamam,tamam biz buradayız dedi heyecanla yerinde kıpırdanarak. Ne konuşacağımı bilmeden yersiz bir şekilde sevinmişti.

" Ben seni bir de konuşmadan sonra görürüm yelloz. " diye bir tıslama çıktı gülceden.

Yerini buldu mu asla affetmeden Aslan kesilen sevdam benim...

" Bana bak, bizim için bir şey yapmak istiyorsan eğer; önce şu yellozdan kurtul." Dedi elinden zor çektim iki yumruğunun arasına sıkıştırdığı ceketimi. Başımla onayladım onu.

"Komutanım" dedi mizgin, elindeki korkutun künyesi parmaklarının arasından sallanırken.

" Doktor belki birinin girip konuşmasının iyi olabileceğini söyleyince.. sizde yoktunuz."
Utanmaya, utancından kekelemeye devam ediyordu.

" Tamam mizgin sorun yok, bize bir şey anlatmak zorunda değilsin. "

" Komutanım, biz..." Yanaklarından yaşlar firar etmeye başladı. Devam edemedi konuşmasına. Gülce yanına giderek koluna girdi, onu en yakın yere oturttu.

" Biliyorum, biliyorum yorma kendini."

" Siz nasıl? "Dedi gözyaşlarını silerek.

" Mavi kartallardan ne kaçmış bu zamana kadar, sezgi diyelim. Bu olay olunca da emin olduk."

" Biz söyleyecektik. Korkut tepkinizden çekindi. Sonra zaten olaylar hiç bitmedi. " Dedi ağlaması artıyordu. " Ama komutanım kızmayın ona yeniydi çok yeni daha..."

" Tamam, tamam kimseye kızmayacağım, önce sen sakin ol. Sevda için kim kime kizabilir? Hem böyle bir konu yüzünden niye size kızalım? Aksine tim de bende çok mutlu olduk sizin adınıza. Düşünme şimdi bunları korkutun yanında dur, güçlü bir şekilde . Başıyla onayladı beni. Gülce çantasından çıkardığı suyu ona içirmeye çalışıyordu.

Merhameti de kalbi gibi güzel yarim... Her gittiği, her dokunduğu yeri çiçek bahçesine çeviriyor...

" Siz burada durun isterseniz bir lavaboya gidin ben hemen döneceğim. " Dedim gülceye bakışımdaki manayı anlamış olmasını umuyorum...

Gülceyle mizgini arkamda bırakıp, korkut için geldiklerini söyleyen fakat korkutla alakalı tek bir soru dahi sormayan o ikilinin yanına gidiyorum.

Yanlarına geldiğimde ikiside oturduğu yerden ayaklandı.

" Ee abi ne diyeceksin seline? " Diye sordu merakla peri.

Arkama dönüp baktığımda gülcelerin lavaboya doğru gittiğini gördüm.

"Ben konuya nasıl gireceğim bilmiyorum."

" Abii, korkut abi bu haldeyken şuan da da teklif etmezsin yani."

" ay ne teklifi?" Diye bir tiz sesle konun sarpa sardığını anladım.

" Saçmalama kızım, ne teklifi? Ben selinle konuşmayı kesmek istediğimi söyleyecektim. "

" NE " Diye iki kafadan bir ses çıktı.

" Evet, üzgünüm selin. Muhtelemen seninde aradığın o beyaz atlı prens ben değilim."

" O kız yüzünden değil mi ? O kız senin aklını karıştırdı abi. Geldi düzenini mahvetti." Dedi peri gülceye olan kıskançlığı yüzünden okunuyordu. Perinin Gülceye olan önyargısının korkutun ki gibi olduğunu düşünmüyorum. Çok fazla bir şey anlamadım çünkü gülce hakkında. Selinin dolduruşlarına geliyor muhtelemen.

" Gülcenin bu kararla hiçbir alakası yok. Gülceyle karşılaşmamıştık bile ben bu kararı aldığımda. Bana ve meslegime saygısı olmayan bir kadın hayatımda olamaz. "

"Ay daha fazla aşağılanmaya dayanamayacağım. Gidiyorum ben peri. Keyfin bilir kılıçcım, bir kılıç gider bir diğeri gelir." Dedi Selin, yüzsüzlüğünü de alıp götürsen keşke.

" Bekle seliin, Ah abi ayıp yaptığın gerçekten. Uzun süre gözüme gözükme lütfen." Dedi peri ve selinin peşinden oda ayrıldı yanımdan.

" HA BU ARADA BELKİ SÖYLEMEYİ UNUTMUŞUMDUR BENİM KALBİM GECE GÖZLÜ BİRİNE MÜHÜRLÜ..."

Peri söylediğimi duymuş olacak ki arkasına dönüp bıkkınlıkla el salladı.
Oh be, güneşimle arama giren bir yükten kurtuldum. Yaptığım belki yanlış, fakat konuşmayı da ben istememiştim. Her şey zoraki ilerlerken gülcem çıkıp geldi...

Bakalım diğerleri bu kadar basit olacak ? Her şeyden habersiz kendimce planlar yapıyorum... Hep unuttuğum bir nokta var, biz plan yaparken kader çoktan kendi planını devreye sokmuş oluyor.

Peri ile selin kayıplara karışırken, gülce ve mizgin yanına gitmeye karar verdim. Arkamı döndüğümde görmeyi beklemediğim bir manzara ile karşılaştım...

"Allahım lütfen düşündüğüm şey olmasın, lütfen." Dedim mırıldanarak. Mizgin ağlıyor, gülce ise onu teselli etmeye çalışıyordu. Yanlarına koştum hemen. Kargaşanın arasında umut dolu gözler beni buldu.

" Kılıç." Dedi, ses tonunda anlam veremediğim bir tını vardı."

Sevinç gibi...

" Ne oluyor burada güneşim, yoksa?"

" Arkadaşın sonunda gözlerini açtı, size geri döndü " Dedi, gülcenin lafi biter bitmez Kollarının arasındaki beden bana doğru atıldı.

" Komutanım, yaşıyor. Bırakıp gitmedi bizi komutanım" dedi mizgin ah şu bağrı yanık sevdalar, insanı dumura döndürüyor. Deli kız nasıl da mutlu oldu, onu ilk defa bu şekilde görüyorum.

" Ben sana dedim, size dedim Uyanacak diye kimse beni dinlemedi." Dedim gururla. Bu gurur korkutuma aitti, günlerin sonunda tekrar yaşamayı seçmesine aitti. Omzumdaki kollar bir anda benden uzaklaşınca ne olduğunu anlamadım.

" Komutanım, ben bir anda sevinçle size sarılmışım. Kusura bakmayın." Dedi mizgin, mahcup bir şekilde.

" Biz bugün birbirimize sarilmayacağızda ne zaman sarılacağız, gel buraya" Dedim mizgini işaret ederek. Hemen yanımda duran gülceye döndüm, " Sende gel!" Dedim. Tüm fırsatları değerlendirmek lazım değil mi ama? Onunda kollarıma gelmesiyle sarıldık, Sevinç gözyaşları benimde gözümden firar etti. Erkekler ağlamaz diye bir şey yok. Ben ağlarım, değer verdiğim biri için yeri geldiğinde oturur salya sümük de ağlarım. Erkekmiş ağlamaz, askermiş ağlamaz diye bir şey yok. Bu bedende bende bir kalp taşıyorum. Tıpkı sevebildiğim gibi ağlayadabilirim...

" Oooo, tim koş koş birşeyler kaçırıyoruz anlaşılan." Üçümüz de döndük ileriden gelen sesin sahibine baktık. Cenk!

" Komutanııım, ne oluyor neyi kutluyoruz? Yoksa...."

" Korkut komutanım mı uyandı?" Diye sordu merakla, içindeki heyecanlı bir kuş taşıyor sanki, kanat çırpınışlarını buradan duyabiliyorum. Mizgin bir eliyle göz yaşlarını silerken onayladı onu.

"Allahhh! Komutanım uyanmış. Heyt beee. " Dedi, sonrasında peşinden botan ve laleyide sürükleyerek. Hepimizle kucaklaşmaya çalışıyordu.

" Dedim size komutanım bizi bırakmaz diye, ne oldu hüngür hüngür ağlıyordun değdi mi ? " Diye bir soru yöneltti mizgine. Bu çocuk tam anlamıyla bir manyak. Mizgin'e bu soruyu yöneltebilme cesareti, gülcenin benim karşımda kurduğu o cesaretli cümlelerle yarışır....

" Sussana sen!!" Diye bir Emir çıktı mizginin ağzından.

Lan gülcem nerde? Ezildi bu ayıların arasında!!

" CENK! çek kollarını gülcenin üstünden. " Bunun olabileceğine ihtimal verirken nasıl izin verdim hepimize sarılmasına ben bunun....

" Emredersiniz komutanım!" Ekmekçi bedenini ortadan çekince karınca sürüsü gibi hepimiz dağıldık. Çok da uzağıma gitmesin diye hemen gülcenin kolunu tuttum. Tutmamla bir bedeni bedenime çarptı, dibimde bitti. 1.50 boyundaki kızı, 2 metre adam severse böyle olur işte.

" Kim nereye giderse gitsin, sen daima yanıma..." dedim diğerlerinin duymaması için kulağına eğilerek. Kendi gürültülerinden pekte duyacak gibi değillerdi.

" utandırma beni, milletin yanında." Dedi, yüzünde muzip bir gülümseme oluşurken. Ah gülcem güldüğünde oluşan gamzelerini bana bir ömür rezerve etsene. Doymam için bir ömür de kısa bir zaman dilimi oysa. Nasıl doyulur sana bilmiyorum ki.

" Öhö öhö öhö..."

" Gıcık tuttu da bir anda komutanım. " Dedi cenk, biliyorum ben o gıcıkları.

" Senden âlâ gıcık mı var oğlum burada? "

"Komutanım yalnız, ayıp oluyor..." dedi Gözleriyle gülceyi işaret ederek.

" Ne ayıbı, bizden oda alışsın sana, senin deliliklerine. Bazı deliliklerde sana rakip olabilir haberin olsun şimdiden." Dedim lafim bitmeden kolumda bir sinek ısırığı oldu. Sineğinde gözleri ne güzel öyle gece gibi bakıyor, Maşallah....

"KORKUT KORKMAZIN YAKINLARI? "
Hemşire odanın kapısından bize bakarak bağırdı. " Buyrun biziz" diye cevap verdi mizgin hemen.

" Hastamız kendine geldi, isterseniz görebilirsiniz. " Daha hemşirenin sözü bitmeden bizimkiler içeriye daldı. Operasyona gider gibi, her yerde kendilerini belli etmeseler olmuyor....
Bende hareketlendim odaya girmek için. Fakat gülce olduğu yerde duruyordu.

" Hadisene, gel" Dedim elimi ona uzatarak.

" Ben gelmesem daha iyi, uyanır uyanmaz beni görmesi hoş olmaz bence. Malum benden çok da hoşlandığı söylenemez. " Dedi

"Ben varım yanında bu kez. Gel benimle lütfen. " Dedim elimi tutmasını işaret ederek. Israrımdan pek hoşnut olmadı, fakat beni kırmayacağını biliyordum. Ona doğru tutması için uzattığım elime bakarak omuz silkti.

" Tamam geliyorum ama..." dedi elimi diğer elimin yanına indirerek. " El ele içeriye girip adamın yüreğine indirmeye hiç gerek yok. " Dedi, haklıydı. Mazallah korkutun bana olan duyguları depreşir, kalbi tekrardan durar falan güneşimin de dediği gibi hiç gerek yok böyle şeylere.

Gülce önde ben arkasında odadan içeriye girdik. Bizimkiler çoktan akbaba gibi üşüşmüşler adamın başına.
Beni ve gülceyi görünce doğrulmaya çalıştı.

" Geçmiş olsun" dedi gülce mahcupça başını yerden kaldırmadan. Ona burada olduğumu hissettirmek, biraz olsun heyecanını giderebilmek için araya girdim hemen.

" Çok korkuttun bizi." Dedim yüzünü inceledim korkutun kırgınlığa dair en ufak bir iz yoktu. Biz böyleydik işte.
Aynısını o bana yapsa bende ne kırılır ne küserdim. Gerçek kardeşlikte öyle değil mi ? Et tırnaktan ayrılıyor mu ?
Benim fevri hareketlerime, kontrolsüzlüğüme aralarından en alışık an korkuttu. Zaten kırılmasını ve kızmasını beklemiyordum.

" Belli korkmuşsun, sanki birazda ağlamış gibisin ne dersin" dedi iyi iyi gördüm onu hinlikte yapabildiğine göre formundan birşey kaybetmemiş bizimki.

"iyisin iyi, çok şükür. " Dedim

Korkut, time döndü.

" Öldüm mü ben? Bu adam en son beni dövüyordu. " Dedi korkut

"Ölmedin, gerçeğim. Sende hiç olmadığın kadar gerçeksin. Kalk Sende beni döv, ödeşelim."

" Hasta birine dövüş teklif ediyorsun farkındaysan." Dedi omuz silkerek.

"Yatmaya da ne kadar hevesliymişsin korkut komutanım sen öyle? İlla bizi üzmen mi lazımdı? Söylesen biz sana kafa tatili verirdik." Dedi ekmekçi.
Korkut onu susturmam için her zamanki gibi bana baktı.

"Hiç bakma öyle bu sefer haklı, bir gün ağladık 2 gün ağladık. Eee artık baktık bu keyfe uyuyor herkes kendi hayatına baktı, kardeşim. Uyanmak bilmedin. " Dedim gülerek.

" Dalga geçmeyin, bir an gerçektenden de benden kurtuldunuz sandım bende." Dedi kaçamak bakışları mizgindeyken. O ise kedi gibi kıvrılmış korkutun yanına halinden gayet memnun görünüyordu. Korkutun bakışları mizginden time kaydı. Biz daha Ne olduğunu anlamadan ayaklanmaya çalıştı.

" Zafer abi nerede ? Birşey mi oldu ona?" Dedi telaşla.

" Dur dur sakin ol, iyi o merak etme taburcu bile oldu. Dedi mizgin korkutu rahatlatmak ister gibi. Bomba patladığında timin komutası ondaydı, haliyle endişelenmişti birine birşey olacak diye.

" Küçük doğu bile geldi komutanım dünyaya, muhtelemen sen daha uyanmasan kılıç üsteğmenimde bize bir yeğen verirdi. Dedi timin gereksizi ekmekçi.

" Botan ben uzanamadım buradan, sen patlat bir tane ona" Dedim cenki işaret ederek.

" Emredersiniz komutanım."

" Ne vuruyon lan, acıyın bana da gelen geçiriyor, giden geçiriyor. " Dedi cenk. Gülcemde dahil olmak üzere hepimiz kahkaha attık.

" Bir dakika küçük doğu ne lan? Terbiyesizler."

" Komutanım sizin haberiniz yok tabi 3 gün uyuyunca çok normal. Zafer abinin oğlu biz operasyondayken doğmuş, kılıç üsteğmenim ile gülce öğretmen yetiştirmiş hastaneye yoksa bebeği ve anneyi kaybedebilirmişiz. Zafer abide komutanımın adını koydu bebeğe. "
Dedi Lale karşısında bir salak varmış gibi. Çok doğru bir anlatım yöntemiydi Lale...

Korkut inanmaz bakışlarla time döndü.
" Ciddi misiniz? " hepsi başını olumlu anlamda salladı. " yazık, çok yazık olmuş çocuğa. Biri bize fazlayken ikisini nasıl idare ederiz bilmem..." dedi bana bakarak ve güldü.

" Defol şuradan, pis zampara neyim var benim. "

" Ooo komutanım sayayım mı? " dedi cenk. Bu çocuk elimde kalacak yemin ederim.

" Sen sus cenk " dedik korkutla ikimiz aynı anda. Bizi bölen ise güneşim oldu. Yoksa bunların gırgır şamatası hiç bitmez.

" Şeyy... Ben gideyim kılıç, daha fazla rahatsızlık vermeyeyim. Geçmiş olsun tekrardan. " Dedi odaya girdiği ilk anki mahcubiyet hala yüzünde silinmeyi bekleyen makyaj gibi duruyordu.
Timle geçen günler içinde biraz vakit geçirip kaynaşmış olsalarda korkutun ona karşı olan tavrı onu çekingen yapıyordu.

" Ne rahatsızlığı, kal lütfen biraz daha. " Dedi korkut, ağzımız beş Karış açık kaldı, korkutun sözlerinden sonra.

Belki de herşey yavaş yavaş yoluna giriyordur. Her ailede olduğu gibi, tatsız bir gerilim sonrası, anlaşma.

" Teşekkür ederim, Fakat saat geç oldu. Sizde dinlenin" dedi gülce saate baktığımda gece yarısına gelmek üzere olduğunu gördüm. Muhtelemen yarın okula gidecekti. Onu evine bırakıp bende bir askeriyeye uğrasam fena olmaz.

" Ben seni bırakayım. "

"Zahmet etme hiç, arkadaşınla ilgilen." Dedi düşünceli güneşim.

" Ben buradayım, hem saat epey geç oldu tek gitmen doğru olmaz. " diye konuşmaya atladı mizgin. Korkutla yalnız kalmayı mı amaçlıyor,yoksa cidden gülceyi mi düşündü emin olamadım. Belki de her ikisidir.

" Komutanım telefonunuz çalışıyor." Dedi Lale cebimi işaret ederek.

" Bakarım yolda, hadi gülce gidelim biz. Sizde çok oyalanmayın, gidin milletin özel konuşacağı vardır belki. O kadar ayrılıktan sonra hasret gidersinler. " Dedim imalı bakışlarım iki suçlunun üstünde gezinirken gülcenin elini tuttum ayrıldık odadan.

" Ne kadar kötüsün, bana böyle bir imanı yapsalar yerin dibine girerdim." Dedi gülce beni kınama modu açılmıştı belli ki.

" Onlar saklarken iyiydi ama, az bile laf ettim. Hem alış bu söylemlere bizimkiler özellikle de cenk fazlasıyla boş boğazdır. Bugün onlara hoop yarın sana. "Dedim arabanın kapısını açıp önce onun binmesini bekledim sonra kendi tarafıma geçip kendim bindim.

" Delisiniz gerçekten, biriniz değil ama hepiniz." Dedi

" Güzelim, deli olmasak bu mesleği seçmezdik zaten." Dedim göz kırptım. Onun evinin yolunu tuttum. Yani evimizin, çünkü kendisi komşum oldu artık. Yolculuk boyunca ikimizde konuşmadık. Belki de yan yana durup öyle sessizliği dinlemeye ihtiyacımız vardı. onun kokusuyla kalabalıklaşan sessizlik ruhuma dinginlik getirmişti.
Bir süre sonra evlerimizin olduğu site görüş açıma girdi. Arabayı yavaşlatarak güvenliğin önünde durdum. Tam o sırada gülcenin bulunduğu katın ışıklarının açık olduğu dikkatimi çekti.

Süs köpeğini unutmuş olamazsın değil mi Kılıç?

Bir hırsla gülceye döndüm.

" Bu parazit senin evinde daha ne kadar yaşayacak? Gitsin artık İzmir'e küçük yer burası laf söz olur. " içimdeki kıskanç kıronun dışa vurumu an itibari ile gerçekleşmiş bulunmaktadır.

" Git diyorum gitmiyor ne yapayım zorla mı koyayım kapının önüne, bırak istediği zaman gitsin hem sanane? Ne hakla karışıyorsun benim hayatıma? " dedi gülerek. Haklı daha bir sıfatımız dahi yoktu.

"Tamam hiç sorun değil, ben şimdi gidip kapının önüne koymasını bilirim. Süs köpeği birde evde çıplak geziyor utanmadan. " Dedim sağa, sola bakmadan arabadan indim.

" Defolup gidiyor şimdi o buradan." Dedim kendi kendime söylenerek.
Ardımdan gülce indi arabadan.

"Ben halledeceğim şimdi sen gidiyorsun arkadaşında uyandığına göre işini halledip evine gelip dinleniyorsun. " dedi beni sakinleştirmeye çalışarak, bu arada parmakları avucumun içini okşuyordu. Küçük bir temasın bile kölesi olmuşum haberim yok.

" Hoş değil diye diyorum ben. Yoksa banane sonuçta ben yokken o vardı değil mi ? "

" Sen hep buradaydın. " dedi kalbini göstererek.

" Sonra burada." Dedi başını işaret ederek.

" Sen hep benimleydin, oyüzden kimseyle kıyaslama kendini. Şayet o evimde kalsa ne olacak? Senin evin burası, buraya senden başka girebilen olmadı." Dedi kalbini tekrar göstererek.
" Şimdi git ama işin bitince gelip uyu. " Dedi emir vermeye ve Emir almaya hep alışığım, fakat bu Emir içimi titretti. Annemi kaybettiğimden beri bir kadın, menfaati için değilde ilk kez benim için birşeyler istiyordu. Bunun bendeki anlamı öylesine derin ki...

" Geleceğim, senin için gelip uyuyacağım ve sabah seni okula bırakacağım. "

" Tamam o vakit anlaştık.... Ben gideyim, sabah görüşürüz." Dedi arkasını dönüp gidecekti, kolundan tuttum yuvasına, kollarımın arasına hapsettim onu. İpek saçları avucumun içinden kayıp giderken kokladım her bir telini, hepsi bana ait olduğunu burnuma çalan kokuyla basbas bağırıyordu.

Bu kıza deli oluyorum, başıma ne gelecekse bu sevdadan gelecek bunu da biliyorum...

" Şimdi oldu işte, bu beni sabaha kadar idare eder." Dedim güneşim yuvasından ayrılırken. Gece gözlerinin içi parlıyordu, yıldızları kıskandıracak az kalsın parıltısı. Bir iki adım geri çıkıp bana el salladı. Sonrasında arkasını dönüp gidişini izledim. O benden uzaklaştıkça içime yılların yarım kalmışlığı ekleniyordu...

Yarın sabah yine yanında olacak herşeyi bu kadar dramatize etme be kılıç!

Arabaya bindigimizde bakacağım dediğim telefonum yol boyunca çalmış, sırf gülce tedirgin olmasın diye açmamış sessize almıştım. Cebimden çıkardığım telefondan kimin aradığını gördüm.

18 CEVAPSIZ ARAMA: AYŞEGÜL YÜZBAŞI

Bu sefer gelen çağrıyı açtım, telefonu kulağıma götürdüm. Fakat gözüme ilişen gülcem ve arkasında onu takip eden bir gölge, gülceyi kolundan tutup durdurdu. Boğazıma takılan yumru çekilmiyordu çekilse bağıracağım.
Telefondan gelen sesle gülcenin zor bela anlaşılan kelimeleri karıştı. Beynim sadece algılaması gerekeni algılıyor.

Güneşimin dudaklarından dökülen tek kelime. Benim beynimde fişekler çakmasına sebep oldu...

" Baba!"

*****

Yeni bölümden hepinize selamlar ❤️

Bölümü nasıl buldunuz?

Korkut sonunda uyandi. Bir an onu unutup normal hayatlarina devam edecekler sandım.🤣

Bölüm hakkındaki görüşleriniz benim ilham kaynağım hep söylüyorum, lütfen yorumlarınızı iyi kötü benimle paylaşın .

🤍

Tiktok: samiirex7
İnstagram: samiirex16

Yorum yapmayı ve oy kullanmayı unutmayiinn💖💐




































































Bölüm : 30.10.2024 13:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...