21. Bölüm

Kırılmış Kanatlar 💫

Sevgi̇ Gökay
samiirex

Hangi düğün, ölüme bir davetiyedir?
Azrailin gölgesinde,
Kör kurşunla dans etmek...
Hangi yiğide yaraşır?

-SAMİİREX-

****

 

 

-Doğu Kılıç Aslan'dan-

Değişen tek şey yıllardı, belki de yılların yanında anlamsızca dizilmiş rakamlardı. Onu bahçede gördüğüm ilk anda hayatımda değişmeyen tek şey olacağını anlamıştım. Tıpkı okul sıralarında onunla oturmak için deli gibi ders çalışmam ya da çam ağacının tozlarına alerjim olmasına rağmen onun için çam ağaçlarını sevmem gibi, yıllar sonra karşıma geçtiğinde hala kalbimin dört nala yoluna koştuğu gibi, kaderimizin yazıldığı gün çarpan kalbim gibi...

Duyduklarım bir bir kafamda yankılandı. Benden başkasıyla olmasına inanmadığım gibi evlenmesine de inanmıyorum ve tüm bunlar İnanmadığım tonlarcasının arasına eklenen bir oyundu.
Biliyorum! Biliyorum çünkü; çarpan tek benim kalbim değildi, bakışlarım boşuna ona mühürlenmemişti. O bakışları iyi tanıyorum. Beni terk edip başka biriyle olacak bakışlar değildi.

Söz sana güneş, terk ettiğim her şeyi senin için var edip, senin için yaşatacağım. Bu kez göğsümde sevdanla beraber dalganan bir de şanlı bayrağımız olacak...

" Evleneceği kişininde örgütle bağlantısı olabileceğini düşünüyoruz, ayrıca bu bağlantısı Erhandan daha üst bir konumda olabilir." Dedi, ters bakışlarıma maruz kalırken.

" Evlenmeyecek. " Dedim ilk önce kendimi ikna etmeye çalışarak.

" Bizde onu diyoruz, hemen harekete geçersek durdurabiliriz. " Dedi onur güven veren bakışlarıyla bakarak.

"İlk başta inci içeriye girecek, davetli olarak. Gülceyi bulup onunla iletişime geçmeye çalışacak. Bu sırada biz çoktan hizmetli kılığında içeriye gireceğiz. İnci gülcenin aklını karıştırırken bizde çoktan seni içeriye sokmuş olacağız. Yani umuyoruz ki seni görünce bizimle gelmeyi kabul eder. Aksi durumda da sıcak çatışmaya hazır olun. "

" Komutanım, ya oradakilere bizi ispiyonlarsa? "

" Gülce öyle birşey yapmaz cenk!" Onur da bana katılmış olacak ki aynı anda aynı kelimeleri sarf ettik. Öyle ki şu zamana kadar ondan bir kere bile şüphe duymadım. Ondan şüphelenmem demek kendimden de şüphelenmem demekti. Başımızda hangi bit eniği dönüyorsa da onu öldürmeden bana rahat yok. Mizgin cenk'i çekiştirerek susmasını sağladı.

" Albaydan olası her şeye karşı yardım talebinde bulunsak? " dedi botan. Hepsinin bakışları birden beni buldu.
" Albay varsa ben yokum, gülceyi de kendi imkanlarımla kurtarırım. Size ihtiyacım yok. Siktiri boktan görüşlerinize hiç yok. " bunca ay meslegimden kardeşlerimden kendi benliğimden uzaklaşmama sebep olmuş biri o. Baba yerine koymuşken, babam kadar ihanetine uğradığım adam.

" Peki kendi başımızın çaresine bakacağı o halde ama bizi buraya gönderenin o olduğunu da unutma kardeşim." Dedi onur ima ettiği şey çok netti. Albay hep hayatımın bir yerinde olacak verdiğim tüm kararlar onun süzgecinden geçecekti. Allah kahretsin ki, şu konumdayken daha fazla efelenemezdim.

Ama için rahat edecekse görmezden gelebilirsin kılıç...

" Okey, her şeye tamam. Yeter ki gülce kurtulsun. " verdiğim kararla, timin yüzünde derin bir rahatlama oluştu. Bu sırada onur önüme bir kaç dosya koydu. Onları incelemeye başladım. Dosya da gözüme takılan fotoğrafla seslice yutkundum. Fotoğrafı olduğu yerden söktüm. " Şerefsiz ibneler sizi." Dosyayı elimden bırakarak ayağa kalktım.

Seslice yutkundum.

" Bu..."

" Bu herifle mi evleniyor? "

" Arkası dönük olan gülce mi? "

Kartallar sessizleşirken, doktor incinin ağzından çıkacak bir kelimeye odaklandım. O ise sadece başını sallamakla yetindi. Resme döndüm tekrar, güneşin sırtı dönüktü. Fakat adam tüm pis gülüşüyle gözlerime bakıyordu sanki. Tekrar gülceye çevirdim bakışlarımı, arkadan olduğu için mi çok zayıf görünüyordu? Yoksa cidden çok mu zayıflamıştı?

Gece saçları....

Gece saçları kısacık kesilmiş çocukken onu ilk gördüğümde bile bundan daha uzundu. Ve... farklı bir renkti. Boyanmıştı saçları! Güneşim olamayacak kadar farklı bir renkti. Dokunmaya kıyamadığım saçları ne hale gelmişti. Duruşu bana aitken gülcemden hiçbir iz yoktu bedeninde. Hızlı adımlarla ayrıldım yanlarından odama zor attım kendimi. Kapıyı kapatıp olduğum yere çöktüm. Parmak uçlarım resimde gezindi. Güneşin kesilen saçlarında, zayıflayan bedeninde.
" Ne yaptılar sana güneşim? Ne yaptın kendine? " avucumda kaybolan fotoğrafı buruşturup fırlattım bir kenara. Allah'ım bana dayanma gücü ver. Bana sabır, en çokta güç ver. Çıktığım bu yolda gerekirse onlarca kan akıtırım biri yaşasın diye.

Gülcem...

Günün ilk ışıkları odanın siyah perdelerini delip geçmek için can atıyordu, bedenimdeki gerginlik geçen her saniyede geride bıraktığım her an için gerilmeye devam ediyordu. Onu görecek olmanın stresi yetmezmiş gibi onu bir gelinlikle yanında kim olduğunu dahi bilmediğim biriyle görecektim belki de. Oysa en son onu odasında uyurken benim için giydiği beyaz bir gelinlikle hayal etmiştim.

Bunu da yaptın mı güneş? Aramızdaki tüm saf sevgiyi barındıran beyaz rengini bugün başkası için mi giyeceksin? Deli gönlüm nasıl dayanacak tüm bu olanlara...

" Oğlum lan, ya uyuyorsa? Komutanım uykusunun bölünmesinden nefret eder."

" Yok anasının nikahı, biz bile uyumadık. Sevdiği kadın yarın nikah masasına oturacak uyku tutmamıştır birkere hadi çal şu kapıyı. " kapının önünden gelen fısıltı seslerini eski doğu olsa duymazdı belki eski çok eski doğuydu o. Hatta doğu bile değil kılıçtı, güneşten önceki bendi.

" Duyuyorum sizi, açın kapıyı." Dedim oturduğum duvar dibinden destek alarak ayağa kalktım. Gün uzun, yol uzun, yolcular tedirgin beklenen bir yolcu var yanlış durakta bekleyen gidip alınması lazım. Kapı açıldı, karşımda duran iki hergele. Az önce söyledikleri tüm gerçeklerin arkasına saklanarak girdiler odaya.

Yalan mı doğu? Bugün şahit olacağın manzaralara şimdiden hazırlanman lazım.

"Komutanım, albay ve yüzbaşı gelmiş bizi buradaki merkezde bekliyorlarmış. " dedi botan .

" Ayrıca saatte yaklaşıyor komutanım, gülce hanım evet demeden oraya çoktan sızmış olmamız lazım yoksa en çok bana çektirirsiniz siz bilirim." Dedi cenk. Az daha konuşursa olacaklardan habersizdi. İhtimali bile yetiyor, yalandan bir evlilik bile olsa yetiyor içimdeki dünyanın durmasına.

" çok konuşmayın, hazırlanıp geliyorum çıkın odamdan. " Dedim onlar odadan çıkarken ben dolaba dönerek üstüme değiştim. Gizli görev olduğu için kamuflaj giyemezdik. Göreve dönmüş bile olsam hala üniforma hasretini çekmeye devam edecektim.

Belki de bugün yaşanacaklar hiçbir zaman giyememene sebep olacak bilmiyorum doğu....
Gülceye yapılan ders bir davranış, yapılmış veya yapılacak herhangi bir kötülükte kendimi ben bile frenleyemem bugün. Hele ki şerefsiz erhanı görürsem oracıkta alacağım canını. Yetmedi yıllarca ayırdığı, yetmedi bana yaptıkları. Birde kendi canını ateşe atıyor, benim güneşimi. Odadan çıkacağım zaman aklıma gelenle odadaki kitaplığa doğru ilerledim. Kitapların arasından çıkardığım 6 ay önce bana yazmış olduğu mektubu ceketimin iç cebine iliştirdim. Salonda beni bekleyen onur ve timin yanına gittim. Odaya girmemle hepsinin gözü birden beni buldu.

"Yok birşey sakinim. Ama daha sakin günlerimde dağdaki bir mağarayı başlarına geçirmişliğim var. Oyüzden sakinim desemde inanmayın ve size tavsiyem bana yaklaşmayın. " Dedim dış kapıya yönelirken.

" komutanım, o günü hatırlıyorum da ne güzel de mağarayı mezar etmiştiniz itlere. Aslan komutanım benim ya sizin gibisi birdaha nerede gelecek dünyaya halt etmiş terk edenler. " dedi cenk. Kapıyı açmayı bırakıp dediklerini dinlemeye başladım.

" Sussana oğlum onlardan önce sen celladınla tanışacaksın şimdi." Dedi Lale benim yerime cevabı vermişti. Kapıyı açıp merdivenlerden inmeye başladım peşimde kartallarım ve onlar kadar heybetli görünen abim vardı. Dağ olsalar düşünmem yaslanırım. Başka kimim varki el kadarcık hayatımda. Apartmanın dış kapına geldiğimizde bizim için gönderilmiş araçla karşılaştık. Albay yine jestleriyle başladı operasyona ama ben aylar sonra onu ve yanındaki zerre ana yüreği taşımayan kadını görmeye hazır değilim. Bizim için gönderilen minibüse bindik. Onur ve zafer abi önde sanki bilerek koymuşlar gibi cenk tam da gözümün önündeydi. Tüm yol boyunca gözümü ondan ayırmadım. Elbette az önceki laflarını unutmadım. Normale döndüğümüzde acısı fena çıkacak bu sessizliğin oda bunun farkında olduğu için kaçamak bakışlar atıyordu korkusundan.

" merkeze gittiğimizde kendine hakim ol, ne olursa olsun onlar senin üstün ve saygı duymak zorundasın." Dedi onur arkasına döndü, endişeli bakışları beni buldu. Bu dediklerine başta mavi kartallar olmak üzere kendiside inanmamış olacak ki, kafasını sallayarak önüne geri döndü. İster Üstüm olsun ister başka bir şey, ortada yapılan haksızlık varsa ya da şuan içinde bulunduğum durum gibi canım dediğim insanların canı, onların saçma egoları yüzünden sıkılacaksa feriştahı gelse de beni tutamazdı. Bu durum ise öyle istisnai bir şey ki pazarlığı bile canımı sıktı. Gülcemi düşündüm sonra onların bitmek bilmez koltuk sevdaları yüzünden benden aldıklarını. Şuan beni hala hayata bağlayan bir şey varsa oda güzel günlerin gelecek olmasına olan inancım. Kötülerin birgün cezasını çekeceği ve hatta kendi ellerimle o cezaları vereceğim güne olan inancım.

" Geldik, haydi bismillah! Mavi kartallar başlıyoruz hazır mısınız? " dedi onur arabadan inerken.

" Her zaman! "

Evet mavi kartallar her zaman hazırdır. Bu hazırlık her şeydir; gecenin bir körü ani bir operasyon'a , gittiği operasyondan dönmeme ihtimaline, her zaman bir eksik ile çatışabilmeye ama en çokta ölüme. Biz ölmek üzere eğitilmiş 7 kartalız. Bir gün son pençe izini düşmanda bırakıp gideceğiz buralardan. Al bayrağa bezenmiş tabut bizim düğünümüzdür. İşte o güne kadar yaşayabilmek yaşatabilmek bana farz oldu. Güneş ben yaşadığım sürece daima en tepede parlıyor olacak. Ve bir diğer vazifem olurda göçüp gidersem diye ona güzel bir dünya bırakabilmek.

En çokta yaşıyorken sevebilmek...

" İyi misin? "

Karşımda duran merkez dedikleri yere bakıyorum.

" Kartal askeri güvenlik bölgesi mi ? Ne zamandır var? ben hiç görmedim burayı." Dedim hayretle gerçekten de 6 aydır her sabah geçerim belki de önünden ama bir kere bile dikkatimi çekmedi. Özellikte ismi, dikkatimi çekmeyecek bir şey değilken nasıl görmem burayı.

" fark etmemişsindir belki de gerçekten çokta kurcalama. Vakit yok haydi içeriye geçelim. " Dedi onur beni giriş kapısına doğru itekleyerek. İçeriye girdiğimizde kapıda bizi bir güvenlik ordusu karşıladı. 3 katlı bir bina olarak görüyordu dışından yerin altında da bir 3 kat olduğu kimsenin aklına gelmez özellikle Mardin gibi bir yerde. Bize öncülük eden güvenliklerin şefi olduğunu düşündüğüm adamı takip ediyorduk. Zemin kattan girdiğimiz gizli bir bölmenin içinde labirentllerin arasından geçerek ilerlemeye devam ettik. Biz ilerledikçe ışıklar yanıyor arkamızda ise zifiri bir karanlık kendi cumhuriyetini kuruyordu.

" Komutanım, çok gerginim sizce ne olacak? " Arkamdan gelen cenk'in fısıltı labirentlerin arasında yankılanıyordu. Dikkat çekmemek için duymamazlıktan geldim.

" Sussana pezevenk yerin kulağı var kılıç'ın ise kimse de olmayan duyu kabiliyeti."

" Yok korkut komutanım cenk'te de susma
Kabiliyeti yok nerde zevzeklik orada cenk."

" Bak iddiaya giriyorum sizinle gördüklerinden sonra ilk önce beni sikecek sonra sizi. "

" Hasbinallah! Lan cenk bu görevden sonra istifa et. Ha etmedin ben ettirene kadar döveceğim"
" Komutanım, cenk doğmakta geç kalmış biraz kendi bokunu yemiş şerefsiz ondan böyledir ellemeyin. "

" Kılıç komutanınız her şeyi duyuyor arkadaşlar, isterseniz hepiniz susun." Onurun nefes alışımdan bile ne düşündüğümü anlamasına gıcık oluyorum. Sırf bu yüzden süs köpeği olmaktan çıkamıyor benim gözümden.

" Ne konuştuklarını anlamıyorum ki bok beyinlilerin, söylesinler hele neymiş onları sikeceğim konu? " beni takmayarak yürümeye devam ettiler. Büyükçe simsiyah bir kapının önünde durduk. Görevli kapıyı çaldığında içeriden iki üniformalı asker ile peri çıktı. Perinin ne işi var burada albay böylesine tehlikeli bir durumda onu nasıl yanında getirebilir? Anlaşılan onun için gözden çıkan tek ben değilmişim.
İçeriden çıkan askerler selam verdi. " Albay içeride sizi bekliyor komutanım buyrun." dedi onur'a bakarak

" Abi!" Dedi peri, Yerdeki taşların renkleri beni içinde bulunduğum durumdan daha cezbettiği için onları bakıyordum peri'nin sesi ile yerdeki bakışları ona kaldırdım. Sıkıca sarıldı önce, ben ne olduğunu anlamadan konuşmaya devam etti. " Babam her ne yaptıysa senin içindi. Ona kızma ya da timine, önce dinle olur mu ? " Neyi kast ettiğini anlamasam da olumlu anlamda başımı salladım. O labirent gibi duvarların arasında ona eşlik eden askerlerle gözden kaybolurken bende içeriye giren timin peşinden 6 ayın içimde birikenleriyle yavaş adımlarla geçtim kapının eşiğinden. Geniş, askeri tarz mobilyalarla döşenmiş duvarları az daha utanmasa dolaplardan oluşacak penceresiz, odanın orta yerinde küçük sayılmayacak bir toplantı masası ve masanın baş kısmında bizi bekleyen albay duruyordu. Onunla göz göze geldiğimde onur'un dürtmesiyle selam verdim. Hayret yandaşı yüzbaşı görünürlerde yoktu. Albayın bize doğru yaklaşan adımlarıyla gerginlikten ellerimi yumruk yaptım tırnaklarım avuç içlerimi delmeye başladı çoktan. Ona karşı bu kadar öfkeli olmam zamanında onu öz babamdan çok sevdiğimden, kendi anne babamdan görmediğim sevgiyi merhameti onda bulduğumdan. 6 ay önce manevi babamı kaybettiğimden. Yokluğunda anladım ki varlığının önemi benim için çok fazlaydı. Ondandır bu öfkem. Yanıma geldiğinde yüzüne bakmadım, bakamadım.

" Evlat..."

" Hoşgeldin evine, ailene ait olduğun yere. "

Yüzüme bakıyordu, sustum.

" Kızgınsın, kırgınsın en çokta öfkelisin. Şu içinde akan deli kan var ya, seni tanıdım tanıyalı hiç durulmayan; deliriyor şuan öfkesinden. Ama hayranım o deli kana seni hep diri tutacak güçlü bir vatan evladı yapacak bunu da biliyorum. " Soluklandı.

" Seni kazanacağım evlat. Seni bu vatan kazanacak. Benim, vatanın, en çokta onun sana ihtiyacı var." Kaşlarımı çatarak gösterdiği yöne yere baktım. Timin uğultuları, cenk'in küfürleri, gelirken sessizliğinden varlığını unuttuğum doktor incinin tiz sesi benimle birlikte havalandılar. Gördüğüm şey gerçek olamaz ki, gerçek olması için 10 ay önce o cenaze'nin hiç yaşanmamış olması lazım. Az sonra katılacağımız düğün?

" Gülce?"

 

 

 

****

 

 

Uzun bir aradan sonra merhabalaarr💜
Nasılsınız? İnşallah bu bölüm kadar heyecanlı ve umut dolusunuzdur. 🤭

Nasıl buldunuz bölümü? Yorumlarda buluşalımmmm 💖

Kendinize cici bakın💜🌸🌸

Tiktok: Samiirex7
Instagram: samiirex16
















Bölüm : 14.11.2024 23:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...