Geceler manasız gelirdi,
senin gözlerine rastlayana dek.
Geceler sahipsiz sanırdım,
seninle kavuşuncaya dek...
SAMİİREX
****
-Doğu Kılıç Aslan-
İnsanın evi gibisi yok, sözünü iliklerime kadar yaşadığım bir geceydi. O gecenin sabahında, yine onun varlığıyla güne başlamak ise tarif edilemezmiş.
Mesleğimden ve yıllardır yakamı bırakmayan hasretlikten dolayıdır ki, uykuyla hiç aram yok. Günde 1 saat bile uyusam beni geri kalan 23'te idare edebilir. Dün gece ise Kılıç'ın miladında bir ilk olarak tarihe geçecek. Ara ara Gülce'nin ateşini kontrol etmeye uyanmam dışında hiç sabaha kadar uyumuştum.
Uyumayıp manzaranın tadını çıkarmam gerekiyordu. Fakat onun kollarını uykuya öylesine davetkar ki dayamadım uyuyup kaldım.
Gözüme çarpan gün ışığıyla kımıldanarak uyandım, kollarımın arasında yatan masum bir kelebek vardı, o ise mışıl mışıl uyumaya devam ediyordu. Dünkü ateş faciasını atlattık gibi gözüküyor. Benim o an olduğum paniği albay görse eminim tekrar eğitimlere gönderirdi. Söz konusu gülce olduğunda sınırlarımın olmadığını söylemiştim.
Onu uyandırmamaya özen göstererek yavaşça kollarından sıyrıldım. Komidinin üzerindeki telefonuma uzanıp saate bakacaktım, telefona yetişemediğim gibi elime çarpan telefon gürültülü bir şekilde zeminle buluştu.
Hay bin bela...
Gülce kıpırdanıyor.
Kızı uyandırdın salak kılıç, gülce yanında ne yapacaksın sanki saati, telefonu.
"Kılıç, o ses neydi ? " dedi gözlerini ovuşturarak.
" Özür dilerim, uyandırmak istememiştim. Telefon elimden kaydı. "
" Sorun değil dün çok uyudum zaten, kendimi gayet iyi hissediyorum.
Teşekkür ederim tüm gün benimle ilgilendiğin için, sayende hemen toparladım." Uykulu ses tonu bile o kadar güzel ki. Hayal değil kılıç, gerçek. Uyku mahmuru gözlerle şuan tam olarak bana bakıyor.
Hayal değil, fazlasıyla gerçek.
"Benim için büyük bir zevkti, kendini iyi hissetmene sevindim. "
Büyük bir zevk ?
"Yanii, seninle ilgilenmek her zaman isteyeceğim bir şey. " Dedim elimle saçlarımı karıştırarak, o ise gülümseyerek yatakta oturur pozisyon aldı. Sırtını yatak başlığına yasladı. Gülüyordu, hoşuna gitmiş olmalı söylediklerim. Sen böyle gül, ben hep hoşuna gidecek şeyler söylemeye razıyım güneşim.
"Günaydın bu arada."
" Günaydın, gün 15 sene sonra ilk defa aydı gülcem. " Kendi duyacağım şekilde mırıldandım.
" Anlamadım." Dedi
" Günaydın, günün güzel geçsin dedim." Herzaman duymaması gereken şeyleri en başta duyardı.
"Umarım, günümüz güzel geçer. Ben kalkayım artık kendimi iyi hissettiğime göre ev sahipliği yapma zamanı. Güzel bir kahvaltı hazırlayayım. Hem belki o sırada konuşacak olduğumuz konuları konuşuruz. Dün bahsetmiştin ya. "Dedi
Benden cevap beklemeden üzerindeki pikeyi kenara iterek ayağa kalktı. Bende onunla beraber yataktan kalktım. Minicik ayaklarına, yatağın kenarında duran terlikleri geçirdi. Bu kızın her hareketi seyir zevki veriyor bana.
Sapık mıyım acaba?
" Doğuuu!"
"Ayy kılıııç!"
Bağırmasıyla, etrafıma bakındım. Bu sırada çoktan komidinin üzerinde duran silahımı elime almıştım.
Sabah sabah ne oluyoruz?
"Ne oldu?, ne oldu gülce? " çığlıklarıyla tüm İzmir'in inlediğine yemin edebilirim. Öyle bir çığlık attı ki, saniye de binlerce senaryo kurdum kafamın içinde.
" Ne yapıyorsun? Koy silahı yerine, şeytan doldurur Allah korusun."
" Niye çığlık atıyorsun kızım?" Gözleriyle birşeyler anlatmaya çalışır gibi üzerimi işaret edip duruyordu.
Ah! Havlu tabi.
" Kılıç, dün gece sen yatağa havlu ile mi girdin? "
" Ay inanmıyorum, biz bütün gece bu şekilde mi uyuduk ? " gülcenin soruları ile Gözlerimi devirdim. Az önce elime aldığım silahı geri yerine koydum.
Çağırırken böyle demiyordu ama!
"Bende birşey oldu sandım. "
" Havluyla yatağa girmen birşey değil mi yani?"
" Anlamıyorum, havluyla yatağa girmeme mi içerledin sen? Çıplak mı girseydim? "
" Pis sapık, sussana sen. Pantolonun nerede senin ? " eliyle gözlerini kapatmaya devam ediyordu.
" Dün gece birilerine iyilik yaparken ıslandı da, keşke ıslak ıslak giyseymişim. Baksana teşekkür edeceğine sabahtan beri cır cır böceği gibi ötüp duruyorsun."
" iyi be, Kusura bakma. Ben bir anda öyle görünce ne yapacağımı bilemedim, refleks olarak çığlık kaçıverdi ağzımdan" Dedi.
Refleksleri çok kuvvetliymiş maşallah!
" Neyse, ben ineyim de kahvaltı hazırlayayım."
" İyi olur, bende o sırada daha fazla sapık muamelesi görmeden pantolonumu giyeyim. "
" Aşk olsun Kılıç."
" Aşk olsun tabi ya, bize sadece aşk olsun." Bunu sesli söylemiştim duysun diye, buraya boşuna gelmedim ya. Gülceyi de alıp ait olduğu yere götürmeye geldim.
Bize hep aşk olsun...
Gülcenin yeri artık sadece benim yanımdı. Bu uğurda herkesi karşıma almaya hazırım.
Bizi Şırnakta ne gibi entrikalar, ne gibi tehlikeler beklediğinden habersiz yine sözler veriyordum, tutamayacağım sözleri vermekte artık ustalaştım...
Üstümü giyinip, sapık damgası yemekten kurtulduktan sonra, merdivenlerden inip mutfağa doğru ilerledim. Mutfaktan gelen neşeyle söylenen şarkı sesi, duraksamama neden oldu. Çocuklar gibi neşeyle şarkı söyleyip ocaktaki menemeni karıştırıyordu. Sanki Şırnak'taki gülce ve şuan buradaki gülce aynı kişi değiller gibiydi.
Orada daha karamsar bir gülce vardı. Hem nasıl aynı olsunlar kıza Şırnak'ta nasıl davrandın hatırlasana.
Yine kendime küfürler savurup mutfak kapısından onu izlemeye başladım. Bir süre içimdeki heyecanla onu kapıdan izledim. Daha fazla dayanamayıp, beni görmeyeceği şekilde arkasından ona yaklaştım. Sesi beni büyülüyordu, radyoda rastgele çıkan sevdiğimiz bir parça gibi, dinlemeye doyamıyorum.
" Böyle hünerlerin olabileceğini tahmin etmemiştim. " Benim konuşmamla olduğu yerde sıçradı. Kendi sesinden benim geldiğimi duymadı muhtemelen.
" Ödümü kopardın, niye öyle sessiz geliyorsun? "
" Çok neşeli görünüyordun, anı bozmak istemedim. "
" Şimdi bozdun amaa!"
" Devam edebilirsin, dinlerim." Masaya koyduğu patates tabağından bir dilim patates alıp mideye indirdim. Birdaha almaya çalışıyordum ki Ellerime vuran narin, bembeyaz ellerle durdum.
Annem gibiydi aynı, onun yansıması gibi. Eğer annem hislerimi anlayabiliyorsa ondan mutlusu yoktur.
Buldum anne, gülcemi buldum. Hemde sana benziyor tüm huyları. Keşke ikinizde yanımda olabilseydiniz şuan.
" Haydi geç otur bakalım menemen yaptım sana, sevecek misin görelim? " masaya koyduğu menemen gerçekten de iştah açıcı görünüyordu.
" Bakalım, benimkisi kadar güzel yapabilmiş misin? " Ben menemeni tadına bakarken o sırada gülce bana alaycı bakışlar atıyordu.
" Hadi canım, sen ne anlarsın menemen yapmaktan." Dedi, ben bir yapayım parmaklarını yemezsen adımda doğu kılıç değil gülce hanım.
" Ayıp ediyorsun ama dağ başında 5 yıldızlı şefimiz olmuyor maalesef ki, kendi imkanlarımızla doyuruyoruz karnımızı. Tim de menemen yapma görevi bana aittir. " Dedim çok büyük bir gurur kaynağıymış gibi.
Şaşırmış bir şekilde bana bakıyor, hemde bal sürdüğü ekmeğinden ısırıklar alıyordu. Kendisinin de bal gibi olması dışında karşımdaki karede beni rahatsız eden hiçbir durum yoktu.
" Ooo, o zaman bunu saymam. Bir gün sizin ellerinizden yemek isterim kılıç bey. "
" Elbette, size menemen yapmak benim için bir şereftir efendim. "Dedim, menemenden bir çatal daha alıp ağzıma atarak.
" Sende fena sayılmazsın bu konuda, bayağı lezzetli olmuş menemenin. Ellerinden bulaşmış olmalı lezzeti." Dedim, fakat utanacağını hiç hesaba katamadım. Gülce ise çoktan domates kıvamına gelmişti.
" Afiyet olsun, beğenmene sevindim. " Başını tabağından kaldırmadan cevap verdi.
Onu daha fazla utandırmamak için, kahvaltı yaptığımız süre boyunca çok konuşmamaya gayret gösterdim. Kahvaltımızı güzelce yaptıktan sonra ortalığı toplamasına yardım ettim. Ben bulaşıkları makineye dizerken, o sırada gülce bize kahve yapıyordu.
Ben bulaşıkları bitirdikten sonra, salona geçip gülceyi beklemeye başladım. Sanırım kahvelerde yapıldığına göre ciddileşme sırası gelmişti. Konuşmamız gerekiyordu. Burada keyfimiz gayet yerinde olsa da Şırnakta bizi bekleyen gerçekler var. Ayrıca gülcenin okulu yarın açılacak. Eğer ikna edebilirsem en geç bu gece yola çıkmamız lazım.
"Kahveler de geldii." Dedi beni düşüncelerimden sıyırırken. Alıcı gözü ile kahveye baktım.
"Bol köpüklü hemde gözüme girmeye başladın bak, şu hayattaki 2. Zaafım kahve olabilir. " Dedim patavatsız bir şekilde ilkini sorsa açıkça söyleyecek misin yani ?
"Sana kahveyi 1. Sıraya koydurmayan da neymiş? "
Hay bin bela. Cevapla bakalım kılıç.
Cevap vermekten kaçacak değilim ya.
"Bir çift gece gözler, her şeyden çok kıymetli benin için."
Evet öyleydi, o gözler için kulda olunur köle de.
" hıımm, bak sen, 1. Sıradaki de güzelmiş. " Dedi gece gözleri benim kadar yakinen tanıyan biri varsa oda kendisiydi.
Yaptığı kahveden bir yudum aldım. Onun elinden içtiğim acı kahve bile şeker küpüne düşmüş gibi tatlıydı.
Güzel şeylerin benim için sadece tek bir tanımı vardı; gülce.
"Bu anı bozmak istemem ama artık konuşmamız gerekiyor. " Dedim bir anda ciddileşerek. Oda elindeki fincanı sehpaya koyarak gözlerini bana dikti, bu kadar gerilmesi normal mi ? Bu konunun o bu kadar germesi hiç hoşuma gitmiyordu.
" Kılıç, ben böyle olsun istemedim inan. Seni orada görmeyi beklemediğim gibi, bu sonucu da kestirmedim. Buraya kadar gelmene de gerek yoktu. "
" Senin bir suçun yoktu gülce korkutun kendi başına buyruk davranması konuyu buralara kadar getirdi. Fena olmadı diyemem, burada mükemmel bir gün geçirdim. Ama ondan daha hıncımı alamadım. Seni üzdü. "
" Hayır! Kesinlikle onun bir suçu yok, o sadece beni uyardı, haklıydı. Bu hikayede tek suçlu varsa o da benim kılıç. Her şeye geç kaldım, çok geç hemde ."Dedi, gülcenin buraya gelmesine sebep olan korkut, gülcenin ona duyduğu saygı ve merhamet... Benim ise kardeşimi ardımda enkaz gibi bırakıp buraya gelişim...
Ayıp ettin ha kılıç bu sefer ?
Çok da abartmaman gerekirdi.
Gidince gönlünü alman gereken bir de korkut oldu şimdi iyi mi ?
Konuşmanın başından beri düşmek için bekleyen gözyaşları, firar edercesine yanaklarına doluşmaya başladı.
Bunlar hoşuma gitmeyen görüntüler güneşim. Sanki o gözyaşların benim içime ateş olup akıyorlar.
Oturduğum yerden kalkıp iki koltukta oturan gülcenin yanına geçtim. Mesafeli olmayı sevmiyorum.
Biz böyle güzeliz işte mesafesiz.
"Bizi bize bıraksaydılar eğer çoktan kavuşmuştuk. Artık nedeni niçini önemli değil. Yanımdasın gülce, yan yanayız. Kimse yok aramızda, yüreğim sevdanla dolu. Kalp atışların kendini ele veriyor. Yüreğin sevdamla dolu hissediyorum. Artık ayrılık bize ölüm getirir. " çok ağlamaktan akan burnunu çekti.
Küçükken de her ağladığında salya sümük olurdu, değişmemişti.
" Deme öyle ölüm falan, yaşayalım. " Dedi. Bir elimle gözyaşlarını silerken diğeriyle sırtını sıvazlıyordum.
" Ben senin yokluğunda, bir operasyonda şehit olmayı diledim hep. Ölüm bana uzak değil, nefes kadar yakınımda. Ama bu saatten sonra; ne ölmeye, ne sensiz yaşamaya niyetim var. Bizim ayrı geçen 15 yılın bedelini ödememiz lazım gülce. Benimle gel, Şırnak hayallerin kadar güzel değil belki ama ben varım. Geri dönelim birlikte. "
Aklıma birden süs köpeği geldi .
Süs köpeğini orada unuttuk ya sus, sus çaktırma, inşallah gülcenin aklına gelmez orada olduğu.
Gidince görecek, hatta aynı evde yaşayacaklar. Gerçekten neden dönmüyor artık o ?
Bunu gülceye sormalıyım.
" Ben oraya gelip yine başına bela olurum kılıç. Geldiğim ilk günü hatırlasana. Sanki tehlike göbek adım gibi. Sürekli kendimi türlü tehlikelerin için de buluyorum. Seni daha fazla zora sokamam. Benim yüzümden Mesleğinden de olursan asla kendimi affetmem. " Dedi inatçı keçi, ikna etmenin zor olacağını biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum.
Onun yüzünden başka neyi kaybettim ki ? Annemi mi kast ediyor acaba?
" Ben senin yüzünden kaybetmedim rütbeyi, sen olmasan da ben başımı belaya sokar yine kaybederdim onu. Sen bir bana baksana, oradan bakınca rütbe meraklısı biri gibi mi duruyorum ? "
" Aşığım kızım ben, beni delirten sana, deliliğimi dinginleştiren vatana. Ne rütbe, ne başka birşey umrumda değil."
" Kılıç korkuyorum, buradaki senle Şırnakta ki sen aynı değilsiniz ya büyüsü bozulursa? " dedi.
Haklıydı.
" Artık korkma, yanındayım her şey gün yüzü gibi açığa çıktı. Özür dilerim sana oradayken kötü davrandığım için. Artık her şeyi biliyorum, birdaha asla öyle ikilemde bırakmayacağım seni. "
" Neyi öğrendin, tam olarak anlayamadım? "
Nasıl çıkacaksın bakalım işin içinden şimdi kılıç ?
" Ben sana kötü davrandım, çünkü o süs köpeği ile seni sevgili sandım." Gözlerini belertmiş, şaşkınlıkla bana bakıyordu.
" Yok artık, onurla beni mi ? "
" Sözümü kesmezsen anlatacağım nedenini " dedim.
" Annemin ölümünden sonra sana gelmeye cesaretim yoktu, bende peşine adam takıyordum ara ara senden bana haber getiriyorlardı. Bir gün seninle o süs köpeğinin dudak dudağa fotoğrafını geldi karşıma. O günden sonra ben yaşamın bir önemi olmadığını anladım işte.
" Sözünü balla kesiyorum ama saka mı yapıyorsun? Asla öyle bir şey olmadı!"
Öfkelenince daha da güzel oluyordu.
Her koşulda bana güzel geliyordu, aşk böyle bir şeydi demek.
"Dur sakin ol, biliyorum. Tamam bize birkaç yıla mâl olmuş olabilir ama biliyorum. Babanın oyunuydu. Sus köpeği anlattı bana her şeyi."
" Ama inanmıştın, bu yüzden bana kötü davrandın. Ben yıllarca her anımda seni yaşatırken, sen benim sana olan hislerimden şüphe ediyordun. O babamı saymıyorum bile insan öz kızına neden böyle bir şey yapar ki? Aklım almıyor. " Dedi, gözlerindeki hayal kırıklığını görmemek için kör olmak gerekir.
Baban daha neler yapıyor bir bilsen güneşim...
" Sen olsan sende inanırdın. Gözümün önünde sana güzelim nasılsın dedi. Sen sadece benim güzelimdin unuttun mu?
Doğunun güzeli.
Öpüyordu, sarılıyordu sana. Nasıl inanmazdım. Sen ona bir şey hissetmesen de o sana karşı boş değil. İnanmasaydım da ne yapsaydım? "
" Saçmalama, arkadaşım o benim" dedi.
" Asıl sen saçmalama, mizginle Lale de benim arkadaşım, ama onları durduk yere öpmüyorum. Gecenin bir körü evlerinden çıkmıyorum, onlara güzelim demiyorum, bunlar özel şeyler tek kişiyle yaşanacak şeyler, tek bir kişiye söylenecek şeyler. O piç nereden bilsin tabi." dedim. Sert bakışları bir anda yumuşadı. Yavaş yavaş gülümsemesi de eklenmeye başladı. Bu kız da normal değil. Şurada tartışıyoruz, o gülüyor.
" Sen kıskandın? " dedi, benimle dalga geçiyordu.
" Yok daha neler ."
" Evet, eveet sen kesinlikle kıskandın!" Neyden emin olmaya çalışıyorsa... insanın sevdiğini kıskanmasından doğal ne var şu hayatta ? Dalgınlığını fırsat bilip, dibine kadar geldim. Bir nefes kadar yakınına.
" diyelim ki öyle, ne olacak ? "
" Hiç, sadece bu kadar açık olman hoşuma gitti." Dedi bir adım gerileyerek.
Benden kaçıyordu, üstünde bıraktığım etkinden kaçıyordu.
" Ben hep açığım, sadece görmen gerekiyor. Bakmakla görmek çoğu zaman aynı olmuyor. "
" Belki de " dedi. İhtimaller yoktu gülcem. İhtimalleri ben buraya gelirken uçaktan aşağıya savurdum. Bizim olduğumuz yerde ihtimal yok artık.
Herkes az önceki yerlerine oturdu. Uzun bir süre o da bende sessiz kaldık. Söylediklerimi düşündüğünü elbette biliyorum. Kafası çok karışık, bana güveniyor ama güvenemiyor,Haklı olarak. Ben daha kendime güvenemiyorum. Benim kendime faydam yok. Ama gülcesiz geçireceğim fazladan bir dakikam da yok. Mecbur alışacağız, güveneceğiz...
Sessizliği bozan ben oldum. O ise ne zaman eline aldığını bilmediğim kozalakla oynayıp duruyordu.
" Ee öğretmen hanım bir karara varabildiniz mi ? Biliyorsunuz ki çok naz aşık usandırır."
" Usanacak olan sevmesin bir zahmet."
Yanakları domatese çalarken daha bana laf yetiştiriyordu, bundan da utanma be güneşim.
Etrafına tedirginlikle bakıyordu, emin değildi ama neyden?
"Oraya hemen dönemem artık, kimsenin yüzüne bakamam kılıç. Timin benden nefret ediyordur muhtelemen. Onuru da tek başına orada bıraktım kim bilir ne yapıyor."
" Koca adam gülce, merak etme başının çaresine bakabilmiştir. Döneceğiz ve kimseye hesap vermeyeceksin. " dedim
" Korkutla çok mu samimiydiniz? " Diye soru yöneltti bir anda, beklemediğim yerdendi. Halbuki basit bir soruyken cevap vermesi neden bu kadar zor geldi ki şimdi ?
Cevap veremedim.
O benim dostumdu. Ailemdendi diyemedim. Son yaşadıklarımızdan sonra kimse bu dediklerime inanmazdı.
" Öyleydiniz, Onun bir suçu yoktu, sakın onu suçladığını söyleme. Korkut sana çok değer veriyor. " Dedi
Biliyorum, Allah kahretsin biliyorum. Bende ona değer veriyorum, o benim yıllardır ailem oldu.
Güzel kalbiyle bir kez daha kendimden utanmama sebep oldu.
Belki de çok fazla tepki verdin kılıç, korkut kendince halleder tüm sorunları. Buna da öyle bir çözüm bulmuş işte. Timi de karşına aldın. Dönünce gülce zorlanır mı bilmem ama, beni çok iç açıcı günlerin beklemediği aşikar...
♡
Gülceye kaç saat dil döktüm, kaç saat yalvardım bilmiyorum. Bu kız büyüdükçe daha inat olmuş. Asla ikna olmuyor. Senin hayatında, senin hayatın diye tutturdu. En sonunda hayatımın o olduğuna karar kıldık. Saat 22.50 ve biz şuan Şırnak uçağındayız.
İzmiri ve izmirde geçirdiğimiz hastalıkla mücadeleli bir günü, asla unutmayacağıma eminim. Onlar gülcemle ilk anılarımızdı. Yanlarına daha birsürü anı ekleneceğinin müjdesini şimdiden veriyorum.
Sahi kılıç onu ikna ettim, Şırnak'a geri dönüyoruz, iyi hoşta tüm tehlikelerden koruyabilecek miyim ben onu ? Her an yanında olamayacağım. Benim görevim, onun okulu olacak. O hain babası desen ortalarda yok, kim bilir hangi taşın altından çıkacak.
Ahh, birde sorunların en büyüğü, ölü ama diri anneye sahibiz. Ya gülce ile karşılaşırlarsa?
Ne güzel pozitif düşünceler bunlar, birde artık negatifliğe yer yok diyorum. İki dakika da felaket senaryosu yazdım.
Kafamın içindekini olumsuz düşünceleri susturup yan tarafımda oturan pozitifliğe baktım. Sanki gece gözleri yokmuş gibi, hayran hayran uçaktan dışarıya, gece karanlığına bakıyordu. Bakışlarımın odağında olduğunu anladı galiba. Bakışları birden beni buldu.
" Neden öyle bakıyorsun? "
" Herkes manzarasına bakıyordu, bende manzarama bakıyorum iyi değil mi ?
Manzaram sensin, sen en güzel seyir zevki verensin güneşim...
" iyi, iyi" dedi hala gözleri ile camdan dışarıyı süzüyordu.
" Sen ne diye dışarıya bakıyorsun? "
" Gecenin karanlığı çok güzel de ondan. Tüm yıldızlar ne kadar da net görüyor musun ? "
" Gece de karanlıkta sensin güneşim, güzel olan sensin. " Güldü,fazlasıyla sesli güldü.
Gülcenin domatesler horon tepmeye başladı bile...
Birde kendi utancını gizlemek adına bana laf atıyordu.
" Sende tezatlar kralı oluyorsun galiba. Gece ve karanlık ben, güneş olan yine ben." Dedi sitemle.
" Öylesin; gece de, karanlıkta, güneşte sensin. Bunlar dünyanın varoluş temelleri değil mi ? Tıpkı senin varoluş sebebim olduğun gibi. "
" Bu kadar açık sözlü olmak zorunda mısın?" Dedi başını yerden kaldırmadan.
Sadece gülümsedim, bu ona fazlasıyla yeterli bir cevaptı...
Uçaktan indik, benim eşyam yoktu ama gülcenin valizleri vardı, bir ara tüm evi koyacağını düşündüğüm valizler...
Şırnak gözüme ilk defa bu kadar anlamlı geliyordu, dolu dolu. Her şey tam, bir eksiğimiz gülcenin yüzündeki gülümseme. İniş yaptığımızdan beri fazlasıyla gergin, bulunduğu durumdan hiç hoşnut değil. Her ne kadar ikna olup gelmişse de hala kendini suçluyor. Düzelteceğim önümdeki 1 aylık uzaklaştırma sürecimi, bunun için kullanacağım. 1 aylık süreçte yapmam gereken tek şey, gülce ve değer verdiğim herkesin gönlünü geri kazanmak olacak.
Gülce ve korkut.
Bir taksi çevirdim, saat gece yarısını geçmek üzereydi, bu saatte taksi bulabilmemiz bir şanstı, gülce bana şans getiriyordu. Gülceyi evine bıraktıktan sonra bende evime geçerdim. Yarın okullar açılıyor ilk günü çok güzel geçsin istiyorum, elbette diğer tüm günleri de.
Başına gelebilecek tüm tehlikelerden koruyacağım onu, madem yıllardır hayatında yoktum, şimdi canım pahasına da olsun koruyacağım, gülceye giden yol benim canımdan geçecek bile olsa, ona uzatılan bir silah önce bana ateş edecek. Ona yapılan tüm kötülüğü bana yapılmış kabul edeceğim. Mavi kartallar da bana her ne kadar kızsa da biz bir aileyiz. Bu uğurda mücadele ederken yanımda olacaklarını biliyorum.
Onlar ne yaptı acaba? Hiç aramadım. Göreve falan mı gittiler ?
Taksi gülce'nin evinin önünde durdu.
Şaşkınım.
Gülce adresi verirken benim evimle yakın olduğunu tahmin etmiştim ama aynı bina da oturduğumuzu asla tahmin edemezdim.
" Evin burası mı? " Dedim sesim heyecanlı çıkıyordu.
" Evet burası" Dedi, mesafeleri bir bir yok ediyoruz, bu hoşuma giden şeylerden. Eliyle gösterdiği yere baktığımda bir alt dairenin bana ait olduğunu gördüm.
Bunca tesadüf gerçek olabilir mi?
" komşu olduk desene. "
"Gerçekten mi ? " Dedi oda benim kadar heyecanlanmıştı.
"Evet gösterdiğin dairenin hemen bir alt katındayım. "
"Güzell, sevdim bunu, Seni her dakika rahatsız edebilirim. " dedi sanki onun varlığı beni rahatsız edecekmiş gibi, konuştuğu lafa bak.
Neye çok sevindin kılıç tam olarak anlayamadım. Senin evin dağlar oğlum. Varıpta kaç gece yattın sanki bu evde?
Demek ki artık operasyonlar dışında burada kalacağım.
Valizleri asansörle yukarıya taşımak daha kolay oldu. Gülce çantasından evin anahtarını bulmaya çalışırken kapı birden açıldı.
İşte bunlar görmek istemediğimiz manzaralar sınıfına giriyordu.
Süs köpeği.
Onun burada olduğunu bir anlığına unutmuşum. Obir an, çok güzeldi.
"Gülcee, aklım çıktı kızım neredesin sen? kaç kez aradım, açmadın. " Dedi gözleri beni buldu sonra .
Bu herif evde böyle üstsüz mü dolaşıyor? Kasları İyi olsa neyse de daha çok çalışması lazım.
Sanane adamın kaslarından kılıç sen gülcenin bununla aynı evde kalmasına izin mi vereceksin şimdi onu düşün?
" Görüyorum ki meşgulmuşsun boşuna meraklamışım."Dedi sitemkar bir şekilde.
" yaa onur,seni çok özlemişim." Dedi gitti süs köpeğinin boynuna sarıldı.
Daha bana böyle içten sarılmadın gülce.
Ayıp.
Bak hala sarılıyorlar.
" Şeyse kapıda kaldıkta şu eşyaları içeriye koyalım. Gören de bir yıldır görüşmediğinizi düşünecek. " Dedim onları ittirerek içeriye girdim. Benim evle aynı dizaynda olduğundan odaların yerini tahmin etmesi zor olmadı.
" birader orada dikileceğine az yardım ette bitsin. Gülce de dinlensin yarın erkenden okula gidecek. " Dedim.
Bana ters bakışları eşliğinde kalan iki valizi alıp benim az önce koyduğum valizin yanına koydu.
Gülcede içeriye girmiş montunu çıkarıyordu.
" Gülce ev biraz soğuk mu ? " suratıma ne alaka der gibi bakıyordu.
" Birader sen üşümüyor musun öyle üstüne bir şey alsana!" Dedim bende ipler kopuyordu.
"Yok iyi gayet içerisi." Dedi alayla, ben seni eksi derecelerde bu şekilde gezdirmez miyim ?
Gezdiririm.
Gülceninde baskısı ile süs köpeği odasına üstüne birşeyler giymeye gitti.
Şimdi müdahale ettik etmesine, peki ben yokken ?
Gülce ise kapıya kadar bana eşlik ediyordu.
Hiç gerek yoktu giderdim ben. Ne meraklıymış beni evden göndermeye. Abartma kılıç, yarın kız erkenden okula gidecek saat gecenin 2'si uyuyacaktır.
" Teşekkür ederim her şey için, sen olmasan muhtelemen gelmezdim birdaha buraya. Hayallerime kavuşamazdım."
Sadece hayallerine mi? Ben ? Ben de o hayallerin içinde miyim ki ?
" Benim yüzümden gitmiştin, gerekeni yapıp alıp geldim seni."
" Yani suçlu hissettiğin içindi? " Dedi sitemle.
" Öyle demek istemediğimi biliyorsun gülce. Tartışmak için bahane bulup durma. " Dedim gülerek.
" iyi be tamam, git hadi uyuyacağım" dedi esneyerek.
Kapıyı açtı, ayakkabılarımı giyerken hala içim rahat değildi.
o süs köpeği ne zaman gidecek ki?
" Gülce içerisi cidden biraz soğuktu, yeni de hastalık atlattın acaba bu gece bende mi kalsan? " Dedim, son denemelerimi de yapayım da ben, belki hasretime dayanamaz gelir.
" Abartma kılıç, görende içeriyi sibirya soğuğu basmış sanacak. Hem hasta olsam bile memnuniyetle benimle ilgilenecek kişiler tanıyorum." Dedi gülümseyerek.
Cilve mi yapıyordu o ?
" Durduk yere de hasta olmanı istemeyiz ama değil mi ? " Dedim hala ısrarlarıma rağmen kayıtsız kalmaya devam ediyordu.
" Haydi kılıç, haydii git artık. Ben bilmiyor muyum onur olduğu için böyle yapıyorsun. Üzgünüm ama senin yokluğunda yanımda hep o vardı. Yani şuan kıskansanda bir ara fazlasıyla göz yumdun." Dedi kalbimin üstüne bıçak yemiş gibi sarsıldım.
" Tamam gidiyorum, iyi geceler." Son sözlerinden sonra cevap beklemeden merdivenlere yöneldim. Bir alt katta olan evime gidiyorum.
Halbuki evim şuan tam arkamdan bana bakıyor olmalı, onun bakışlarını arkamda hissetsem de dönüp bakmadım. Merdivenleri seri şekilde inip eve girdim.
Kendimi salondaki L koltuğun üzerine bıraktım. Aklım hala az önce gülcenin dediklerinde kalmıştı. Çevremdeki insanlar neden bana karşı hep haklıydı. Bu kadar yanlış bir adam mıyım ben ?
Süs köpeği daha mı değerliydi onun için?
Hayır, öyle demek istemediğini sende biliyorsun kılıç, kıskanmamın yersiz olduğundan bahsediyordu.
Belki de bilemiyorum.
Ama yine de geldiği için ona minnettarım gelmeyebilirdi, beni tamamen silebilirdi.
Aman kılıç ne boş beleş adamsın, yersiz yere trip attın kıza az önce.
Uyumuş muydu acaba ?
Arasam mı?
Mesaj atayım daha iyi, uyumuşsa uykusunu bölmeyeyim.
O hastayken numarasını almıştım Allahtan. yoksa numara vereceği falan yoktu onun.
GÜLCEM: uyudun mu ? (Gönderildi.)
Ayrılalı çok olmadı ama beni geçirirken kapıyı kapatıp yatağa atlayacak bir hali vardı, uyumuşta olabilir.
Telefonuda kendimle getirerek yatak odasına ilerledim. Kendimi buz gibi suyun altına bıraktım. Yaz kış fark etmez, soğuk suyla duş alırdım. Meslekten gelen bir alışkanlıkta olabilir. Bazen su bulduğumuza şükrederdik. Duştan çıkıp üstümü giyindim. O sırada komidinin üstünde olan telefonuma bildirim geldi. Kalbim bir anda heyecanla atmaya başladı.
Liseli ergenlere de döndük sayende güneşim.
DOĞU'M : uyumadım, ama uyumam an meselesidir. Bu arada daha yaratıcı olamadın mı ? DOĞU'M nedir tam olarak? Benim telefonuma kendini neden o şekilde kaydediyorsun. Ya sevgilim görüp kızsa?
Sevgili mi ?
Sevgili değiliz dedi ya.
GÜLCEM: sevgilin mi? Değiliz demiştin.
( Gönderildi.)
Gerilmeye başladım bak gece gece, bu kız benle dalga mı geçiyor ?
DOĞU'M: Ben onurla sevgili değiliz dedim. Başkasıyla sevgili değilim demedim ki.😊
Utanmadan birde gülücük emojisi koymuş. Şakadır değil mi ?
GÜLCEM: şaka değil mi ? Şaka olduğunu söyle yoksa gelirim kapına.
(İletilmedi.)
Beni içimdeki ateşle öylece bırakıp uyumaya mı gittin gülce?
GÜLCEM: cidden beni bırakıp bu şekilde uyudun mu ? vicdansız. sabah seni okula ben bırakacağım, bu konuyu da o zaman konuşuruz detaylıca. İyi geceler.
İyi mi geceler, kafanda binbir türlü tilki dönerken? Sahiden iyi mi Kılıç?
Gel şimdi uyuyabilirsen uyu. Kendime büyük bir kupa kahve yaptım, muhtelemen ilk kupaydı sonrası gelecek, bir sigara yakıp balkona çıktım. Soğuk bir nebze olsun düşünceleri donduruyor ve beni kendime getiriyordu.
Dediğim gibi de oldu, sabaha kadar sayısız bardak kahve ve 2 pakete yakın sigara bitirdim. Balkondan içeriye geçtim, kendime çeki düzen verip, üstümü değiştirdim.
Üst komşuma mesleğinin ilk gününde okula kadar eşlik etmek için evden ayrıldım.
Merdivenleri üçerli beşerli çıkarak, gülcenin kapısının önüne geldim. Saat 8'e geliyordu çoktan hazırlanmış olması gerekiyor. Zile bastım, bir süre sonra kapı açıldı.
Yok bana attığın yumruk yetmedi, ağzımı burnumu kır diyor. Süs köpeği ve yine üstünde bir şey yok.
" Günaydın." Dedi sanki onu görünce gün ayacaktı.
" Sana da gülce yok mu ? " Dedim kapının görünen kenarından içeriye bakarak.
" Günaydın kılıç." Dedi naif bir ses arkadan. Ayakkabılarını giyerek.
" Günaydın gülce, hazırsan çıkalım." Dedim, montunu da üzerine alarak bana döndü.
" Haydi, çıkalım . "
Okul çok yakın olduğu için, yürümeyi teklif ettim. Böylece vakit kazanırdım.
"Dün geceki mesajdan sonra gelmezsin diye düşünmüştüm." Dedi gülerek.
" Geç sen dalganı, sabah oldu bende oldum. Şakaydı değil mi ? " Dedim çocuk gibi .
Ben gülcenin yanında hep çocuk gibiydim.
" Yani gerçekten öyle bir durum olsa ne yaparsın diye denemek istedim ama, sınavı geçtin."
"Bazen karşımda bir öğretmen olduğunu unutuyorum. Sınav tabi güzel." Dedim. Beni sınava tâbi tutmasına kırılsam da, diğer seçenek olmadığı için her şeyi tolere edebilirim.
" Seninle bu şekilde olmak, buraya ilk geldiğimde tahmin bile edemezdim. " Dedi yürümeye devam ediyorduk. Okulun duvarını gördüğümden beri adımlarını küçülterek ilerliyorum.
" Güneşim ben teşekkür ederim. Bana ve okula bir şans daha verdiğin için." Dedim, cevap vermek yerine sadece gülümsedi.
Hala tam olarak güvenmediğini görebiliyorum güneşim.
" Geldik." Dedi heyecanlı bir şekilde.
" Yolda çok çabuk bitti. " dedim sanki bilmiyordum kısa olduğunu.
" Teşekkür ederim, ilk günümde bana eşlik ettiğin için." Dedi ve sarıldı. Ben ise boynumda nefesini hissedene kadar ne olduğunu idrak edemedim.
Alışacağız kılıç.
Bedenlerimiz ayrıldığında tenime çarpan soğuk ile ayıldım.
" Hoşgeldin okuluna ve yeni hayatına. Haydi git bakalım güzel bir gün diliyorum. "
Gülümsedi, bu seferki gülümseme içime aktı. Öyle içten öyle samimiydi.
Dilerim bir gün beni de kabul edersin hayatına gülcem. Her anında olmak isterim. Babanla mücadele ederken, annen için üzülürken. Veyahut bana heyecanla öğrencilerini, derslerini anlatırken...
Dilerim yakındır.
Okulun kapısından içeriye girerken dönüp arkasına baktı, hala buradayım gülce, senli olan düşüncelerden sıyrılıp bir milim ilerleyemedim. El sallayarak tamamen gözden kayboldu. Benim yüzümden ise aptal bir sırıtma peydâ oldu.
Tamam aşıksın anladık.
Hala okulun önünden ayrılamamıştım. Gülce çoktan sınıfla tanışmıştı belki, ben daha buradayım.
Nereye gideceğim ki ?
Gülce burada, tim yok. Askeriye yasak. Ev boş...
Son dakika aklıma gelen fikirle çarşıya inmeye karar verdim. Çarşıda ki kitapçıdan gülceye ilk gün hediye alacaktım. Sonuçta her gün mesleğe başlamıyor. Çarşıya kadar yürüdüm zaten her yer yakın mesafede olduğu için Çarşıda 10 dakikalık yürüme mesafesindeydi. Kitapçıya geldiğimde, en zor kısım kalmıştı. Gülcenin odasında koskocaman bir kitaplık vardı, muhtemelen okumadığı kitap bulamayacaktım. Bende izmirdeyken masasında gördüğüm, benimde çok sevdiğim kitabı aldım.
" Kürk mantolu Madonna. "
Belki tekrar altını çizerek okur. Belki bu sefer beraber okuruz ...
Cebimde çalan telefon ile kitapçıdan çıktım. Sessiz bir ortamdı, ve benim zil sesim tüm dükkanda yankılandı.
Kim arıyor acaba? Gülce olamaz.
Tim de sanmıyorum. Telefonu çıkarıp ekranına baktığımda Albayın arıyor olduğunu gördüm.
" Emredin komutanım."
" komutanım cezam?"
" Tamam, hemen geliyorum." Dedim ve telefonu kapattım.
Uzaklaştırmam olduğu halde, askeriyeye çağırdı. üstelik sesi endişeli geliyordu...
****
EVEET, HEYECANLI BİR BÖLÜMÜN DAHA SONUNA GELDİK.💖💐💐
Bölümü nasıl buldunuz. Yorumlarda buluşalımm...
Yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemeyin. 💐💖💖
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
7.26k Okunma |
540 Oy |
0 Takip |
28 Bölümlü Kitap |