@samiirex
|
"Ceemm! Seni pis ırz düşmanı çabuk buraya gel ne istedin canım uykumdan?" Oflayarak yüzümdeki suları yastığa sildim."Abla lütfen ben ettim sen etme!! kaçtım ben! aşağıda görüşürüz kahvaltı hazırrr. " Ah erkek kardeşler lütfen kapatılsın! Aylar yıllar sonra odamda ilk defa huzurlu bir uyku çekmişim gördüğüm muameleye bak. Kafamdan aşağıya bir bardak su ile uyandırıldım. Gözlerim uyandığına hala isyan ederken ayağımı sürte sürte valizime doğru ilerledim. Türkiyeye döneli iki gün oldu fakat hala adapte süreci yaşıyorum evde, odamda bir çöpün yeri dahi değişmemişken hala kendimi buraya ait hissedemediğim için valizimi boşaltma cesareti de kendimde bulamadım. Banyoya geçerek elimi yüzümü yıkayıp kendime aynada biraz çeki düzen verdim, üstümü değiştirerek odadan ayrıldım. Gece geç bir saatte geldiğim için handanı görmemiştim ve kahvaltı masasında akbaba gibi dört gözle beni beklediğine eminim. Merdivenlerin başına geldiğimde önce masanın başında oturan babamı sonra hemen bitişiğinde oturan tatlı uykumun katili olan sevgili kardeşimi en sonda babamın karşısında oturan handanı gördüm. Cemin karşısında ise benim için açılan servis tabakları duruyordu. Derin bir nefes alıp omuz silktim. Sen nelerin üstesinden gelmedin ki kızım onlar senden korksun. Adımın hakkını, adımı veren annemin hakkını bu evde sonuna kadar taşıyacağım. Bunun için dönmedik mi zaten ? Yürü kızım parla, asaletin ile ortalığı inlet. " Nerede o ırz düşmanı?" Ses tonumu en yüksek modda tutarak odaya giriş yaptım. " Ablaaa! Canım ablam hoşgelmişsin sefa getirmişsin. İyi ki geldin dünyalar güzeli ablam!" Bu çocuk beni öldürüyor, hem yandırıp hem söndürüyor. Nasıl kızayım ben şimdi buna? " Oo yağcılarda inecek var desene ne yaptı prensesim bu sıpa sana gelir gelmez de böyle kızdırdı? Dedi babam elindeki çatalı bırakıp beni dinlemeye başladı. " Günaydın canım babam. Bu hıyar oğlun başından aşağı bir sürahi su dökerek uyandırdı beni. " Dedim yanağına küçük bir buse kondurup benim için ayrılan yere geçtim. Yerime geçerken gözlerimle Cem'e öldürücü bakışlar atmayı da ihmal etmedim. Bu sırada tok bir Çatal düşme sesi geldi muhattap dahi olmak istemediğim bir taraftan. Yine de o tarafa çok bakmamaya çalıştım. Sabah sabah huzur kaçıracak belli ki. " Üvey ablan cem. O senin üvey ablan. " dedi bir anda cem'e doğru dönüp gözlerini pörtleterek. " Bize selam sabah yokmu parla hanım? Yoksa ayılamadınız mı?" Buyrun cenaze namazına. Cem ve babam heyecanlı bir düello izliyormuş gibi bir handan'a bir bana bakıyordu. Babam lafa girecek gibi oldu, elimle onu durdurdum. " Aa, sende mi buradaydın sevgili üvey anneciğim handan kusura bakma silik karakterleri görememe gibi bir durumum söz konusu ayrıca seni görene kadar günüm gerçekten aymıştı. Şuan karardı desem ? " elime aldığım çatala önümdeki zeytinlerden birine batırıp ağzıma attım. " "Ukala şey seni, hiç değişmemişsin büyüyünce akıllanırsın sanmıştım oysa ki" dedi handan, öfkeyle yerinden kalkıp salonu terk etti. Babam ise bir hayli kızgın şekilde koşar adım peşinden gitti. Babamda olan bakışlarımı önüme çektiğimde yüzüme dik bakan Cem'i gördüm. " Ne! Sende kalkacaksan kalk boşuna oturma ayıp olacak diye bekleme. Ayıp olmaz çünkü alışığız bu durumlara, " Dedim. Çocukluğundan beri annesinin bana karşı olan sevgisizliğine her defasında bizzat şahit olsa da annesi sonuç olarak sözlerim onu da rahatsız etmiş olabilir. " Of abla, salak salak konuşma klasik annem iste herzamanki gibi laf sokma derdinde, ama kızım sana yurtdışında okullarda üvey anneye laf sokma dersleri falan mı verdiler nasıl laflardı öyle? Süperdin!" Cem'in sözleri karşısında şaşkınlığımı gizleyemedim. " Ne yani annene laf söyledim diye kızmadın mı ? "Dedim önümdeki soğumaya yüz tutmuş çaydan bir yudum alarak. " Gurur duydum kızım seninle annemde olsa kimseye kendini ezdirme. " Dedi yerinden kalkarak benim tarafıma doğru dolaştı. " işlerim var dışarıda, özel işler anlarsın yaa. Ama akşama kimseye söz verme benimlesin." Dedi yanağımdan bir makas alarak yanımdan ayrıldı. Bir kaç saniye sonra kapı kapanma sesi duyuldu. Bu çocuk, belki de hayattaki tek şansım olabilir. Annesine çeken en ufak bir yanı yok. Büyümüş ve kendince benimle gurur duyuyor. Asıl ben onunla gurur duyuyorum haberi yok. " Ahh! uyandın mı kınalı kuzum benim. Uyusun elleme dedim ama cem bey dinlemedi beni. " kapıdan bana doğru gelen Esma teyzem. Ne sandıysam beni ancak bu evde bir o bu şekilde sever. Kınalı kuzum. Çocukluğumdan beri Saçlarımın kızıllığını annemden aldığımı söyler ve anneme dair bir şeyler beni her zaman mutlu eder. " yaa, ne kadar özlemişim güzel Esma teyzem benim ayrıca hala çok güzeliz maşallah. " Dedim onu baştan aşağı süzerek." Git şuradan deli kız görmüyor musun yaşlandım artık." Dedi gülerek. Yanıma gelmesiyle ayağa kalktım ve uzunca süredir kimseye içten bir şekilde sarılamadığım kadar sarıldım ona. " Nasıl özlemişim nasıl!!" Dedim yanaklarına sulu birer öpücük bırakarak. " "Dur kız handan hanım duyacak, sonra bak laflara. Sahi ne oldu? Canını mı sıktı gelir gelmez? " yüreği güzel Esma teyzem benim. Bu evde olması bana öyle huzur ve güven veriyor ki anlatamam. " Her zamanki şeyler boşver." Dedim onu rahatlatmak için, çünkü tüm gün zaten yeterince handan cadısına dertlenip duruyor, birde benim için dertlenmesin. " Odama çıkayım bende hazırlanayım dışarıya çıkacağım bir sürü iş beni bekliyor sonra bol bol hasret gideririz. " Dedim o masayı toplamaya başlamıştı çoktan, bende merdivenlere yöneldim bu sırada. "Kınalı kuzum tamam git gel sen hallet işlerini. " Dedi uzaktan bir öpücük gönderdi aldım ve iade ettim. Hızla merdivenleri tırmandım. Odama geçtim, bugün okadar çok halletmem gereken iş var ki, kuracağım resim atölyem için alışveriş yapmam lazım, Odama birkaç yeni eşya almam lazım, bu arada annemin mezarına da gitmek istiyorum. " Hadi bakalım parla, aylaklık zamanı değil" Dedim kendi kendime. Valizden çıkardığım midi boy bir etek ve kazağı üzerime geçirdim. Hafif bir makyaj yapıp, kızıl saçlarımı doğal hali ile salık bıraktım. " Tamamdır, yine güzeliz" Dedim aynada gördüğüm yansımama. Bir tabloydum ben, kendi çizdiğim ve kendi yaşamına yön verebilen bir tablo. Çantama telefon ve araba anahtarımı da koyup kapıya doğru yöneldiğim sırada, kapının tıklama sesini duydum. " kızım müsait misin iki dakika? " gelen babamdı, sevgili karısının yanından geliyor olmalı. "Gel babacım tabi ki." İçeriye giren babam biraz sinirli duruyordu. " güzel kızım şöyle oturalım iki çift konuşalım seninle." Dedi odamdaki çalışma masamı işaret ederek. Masaya doğru giderek Karşılıklı oturduk. " Seni dinliyorum baba." Dedim omzumdaki çantayı çıkarıp masaya koyarken. " Sen benim hayatıma bundan 23 yıl önce Hoşgeldin parlam, ben o günden sonra kendimi yenilmez sandım. İnsanın olgunlaşması için bir kız çocuğuna ihtiyacı varmış meğer. Beni adam eden senin doğumundu. Sana öyle minnettarım ki, miniciktin hayatıma dokunmaya başladığında halen de dokunmaya devam ediyorsun. Tekrardan evine Hoşgeldin prensesim. Bu gelişin beni nasıl gururlandırdı bilemezsin. Kahvaltı masasında olanlara gelecek olursak, handan'ı biliyorsun yıllardır böyle, özellikle kızını kaybettikten sonra çok daha katı oldu. Ama bu sana rahat bir şekilde kötü davranabileceği anlamına gelmiyor. Onunla konuştum sana karşı sınırını bilecek. Ama olurda seni kıracak üzecek bir hareket yaparsa, incineceğin en ufak bir davranışta dahi bulunsa bana söylemelisin. " Dedi babam yavaştan oturduğu yerden kalkarken bende az önce bıraktığım çantamı aldım ve onunla birlikte kalktım. " Seni korumak benim görevim unutma güzel kızım " dedi elimi tutarak avuç içime bir öpücük bıraktı. " Seni çok tutmayayım işlerin var." Dedi başımı olumlu anlamda salladım. " Ama hala şirketin başına geçme teklifimi kabul etmen için geç değil." Dedi muzipçe gülümserken." Teşekkür ederim babacığım teklifin için fakat biliyorsun resimlerimle ben çok mutluyuz. " Dedim onun gülüşüne karşılık vererek. " Peki o halde kendine iyi bak, işin erken biterse şirkete uğra beraber baba kız yemek yeriz." Dedi, odadan çıkmamızla kapıda bizi bekleyen handanı görmemiz bir oldu. Yüzüne bakmadan babamı onaylayıp evden ayrıldım. Korumamın kapının önüne getirdiği arabama binerek alışveriş merkezine doğru yol aldım. Güne puanım handan yüzünden sıfır olacakken şuan yeni atölyem ve yeni hayatım için alışverişe gidiyor olmak günümü yine de çekilir hale getirdi. Buraya gelirken İsviçre deki atölyemi orada yaşadığım süre boyunca bana yardımcı olan marry'e emanet edip geldim. Orada tanınan bir sanatçıyken burada sıfırdan bir şeyleri kurmak zor olsa da bununda üstesinden geleceğime olan inancım tam. Burada uğraşlarıma sevgili üvey annem ve annemin ölümünü araştırmak da eklendi. " hay böyle işin" arkadan gelen korna sesleri beni kendime getirdi." Ablacım trafiğin ortasında ne diye duruyorsun" abicim hayatımı sorguluyorum diyemedim. Tüm içinde bulunduğum durumlar beni dibe çekse de ben parlaydım. Benim için daima bir çıkış kapısı olacak bu hayatta. Yeni bir düzen kurmanın heyecanı ile gaza bastım tekrar. Yol aktı, benim zihnimdeki düşünceler akıp giden yola eşlik etti.
⚡️⚡️⚡️
1. Bölüm ile karşınızdayım. Parlayı nasıl buldunuz? Düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız şu garip yazarı mutlu edersiniz. Sizin düşüncelerinize ve fikirlerinize daima açığım. 💜🙈 Bir diğer bölümde görüşmek üzere....💐
|
0% |