Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. Bölüm

@sanis0

13. BÖLÜM

İkiye ayrılmış düşüncelerimden doğru olanı bulmaya çalışıyorum.

“Abla yapamayız. Babamı yüz üstü bırakamayız.”

Ellerimi tuttu. “Biz babamızı yüz üstü bırakmıyoruz Naz. Sadece kendi geleceğimiz için annemin yanına taşınıyoruz.”

Ellerimi sertçe çektim. “Abla sen neler dediğinin farkında mısın? Annem bizi terk etti.”

Yüzü ciddi ifade almış ablama hayretle bakıyordum. “Naz hayatımız alt üst oldu. Kusura bakma ama her koyun kendi bacağından asılıyor. Babam yeni şirket kurana kadar yıllar geçecek. Ben hayatımı bu boktan yerde sürdüremem.”

“Abla o kadının yanına gidip yaşamaya devam mı edeceksin gerçekten!”

“Naz aklını kullan biraz. Tülin Biltekin bizim annemiz. Moda camiasının en ünlü tasarımcılarından. Giray Aydın ile evlendiğinde ne olacak sanıyorsun? En lüks arabalar, evler, yatlar, katlar… Bunlardan kendimi mahrum bırakamam.”

Bedenimi hareket ettiremiyordum bile. Duyduklarım karşısında ellerimi saçlarımın arasına götürerek sıktım. Ellerimi saçlarımdan ayırdığımda,

“Abla manyak mısın sen? Sadece para için annemi destekleyemezsin. Giray abi babamın en yakın dostuydu. Annem ile Giray abiyi aynı evde karı koca rolünü oynarken hiçbir şey yaşanmamış gibi davranamazsın! Bu kadar haysiyetsiz olamazsın! Sen bu değilsin!”

“Ben buyum Naz. Kariyeri için her şeyi yapabilecek biriyim. Kendi geleceğimi düşünüyorum. Kendimi düşünüyorum!”

Annemin küçük versiyonu. Küçük Tülin.

“Yazık. Sana gerçekten yazık. Utanç vericisin.”

“Ne olacağını söyleyeyim mi Naz? Beş yıl sonra sen babamın ve abimin köpeği olmuş şekilde o kulübede yemek yapmaya devam edeceksin. Ben ise annem sayesinde ünlü ve saygınlığı olan bir modacı olacağım. Eğer sen de gelirsen dünyanın en ünlü şeflerinden olursun. Gerçekten çok yeteneklisin. Seçim senin. Şimdi benimle gelirsen hayatın kurtulur. Hayır ben gelmem diyorsan da sefalet içinde yaşamaya mahkumsun.”

“Ben senin gibi değilim abla. Kendimi kurtarmak için benim için senelerce çalışmış insanları bırakamam. Yapamam. Çünkü bencil değilim.”

“Yarına kadar düşün Naz. Fikrini değiştirirsen…” sözünü keserek,

“Değişmeyecek abla.” Ablam bana son kez baktıktan sonra arkasını dönüp gitti. Ben de sanmıştım ki abla kardeş günü yaparız, eğleniriz falan.

Demek ki neymiş hemen gelin güvey olmuyormuşuz.

Açıkçası ablamın böyle davranacağını asla düşünmezdim. Asla düşünmediğim kişi tarafından hançerlenmişim gibi hissediyorum. Berbat bir duyguymuş.

Ağır adımlarla eve doğru ilerliyorum. Ablamın ne yapacağı hakkında en ufak fikrim yoktu. Büyük ihtimal bu gece Edirne’ye doğru yola çıkardı. Peki abim ve babam gelince onlara ablamın gittiğini nasıl söyleyecektim? Ablam acaba geri döner miydi? Hiç sanmam.

Bunca düşünce arasında eve gelmiştim. Bora abinin evinin önünde bulunan arabalar azalmıştı. Demek ki yavaş yavaş parti bitiyordu. Ama duyduğum seslerden şu an çok eğlendiklerini söyleyebilirdim.

Eve girdim. Kimse yok. Yalnızım.

Kendimi mutfağa attım. Her zaman beni sakinleştirir, aklımdaki karmaşayı çözmemi sağlardı. Babaannemin getirdiği malzemeleri çıkardım. Yumurta, çilek, un… Çilekli pasta yapacağım. Bol çikolata soslu. Ağzımın suyu aktı bile.

Keki ikiye kesip arasını krema ve çilekle doldurdum. Etrafını krem şanti ile güzelce kapladım. Son olarak üstüne çikolata sos döktüm ve buzdolabına koydum. Camdan dışarıya baktığımda hava karamıştı. Bora abinin, evinin önünde sadece kendi arabası vardı. Parti bitmiş demek ki.

Salona geçip elime telefonumu aldım. Telefonum çekiyor! Hemen internetimi açıp Oğuz mesaj yazmış mı diye baktım. Yazmamış. Şu sıralar çok yoğun demek ki. Yoksa illa ki yazardı. Hemen sohbetimize girip yazmaya başladım.

Naz: Sevgilim nasılsın?

Naz: Uzun zamandır konuşamıyoruz.

Naz: Sana anlatmam gereken çok şey var!

İletildi. Lütfen hemen bak sevgilim. Yaşadıklarımı bir bilsen! Senin desteğini alarak bu durumları aşabilirim.

Aradan iki saat geçti. Oğuz mesajlarıma hâlâ bakmadı. Bu sıralar neden böyle yaptığını anlayamıyorum. Ama illa ki bir sebebi vardır.

Buzdolabında ki şaheser pastamı çıkardım. Dilimlere ayırdığımda bile iştahım açılmıştı. Çünkü pastam leziz görünüyordu! Bir dilim tabağıma koyduktan sonra buzdolabına geri koydum. Pastamdan bir çatal aldım. Mükemmeldi! Sonuçta ben yaptım. Kötü olması sizce mümkün mü? Bence değil.

Elim sürekli telefona gidiyordu. Oğuz’dan gelecek tek bir mesaj bile bana o kadar iyi gelecekti ki. Ama atmıyordu. Artık oğuzun benden soğuduğunu düşünmeye başladım. Evde tek başıma kaldığım için duvarlar üstüme geliyormuş gibi hissediyorum.

İnce bir battaniye aldım ve sırtıma doladım. Dışarıya çıktığımda abimin kırdığı odunlar dikkatimi çekti. Evin tam önündeki boşluğa odun, çalı, çırpı ne bulduysam dizdim. İçeriden kibrit alıp yaktım ve yanmaları için tam ortalarına attım. Yan tarafta kalın odunlar vardı. Onu da ateşin etrafına koydum ve yanmalarını izledim. Ateşin sesi çok hoşuma gitti.

Telefon elimdeydi. Gelecek mesajı bekliyordum. Bir şey yazdığı anda her şeyi anlatacaktım. Anlatmaya ihtiyacım vardı. Çükü kötü hissediyordum kendimi. Anca kendimi ona açarak rahatlatıyordum.

Bora abinin kapısı açıldı. Elinde büyük bir çöp torbası vardı. Torbayı çöpe attı. Yavaş adımlarla yanıma geliyordu. Günün yorgunluğunu üstünde görebiliyordum. Saçları ne kadar dağınık olsa da çok güzel gözüküyordu. Yanıma geldi.

“Sana katılabilir miyim?” dedi ufak tebessüm ederek.

“Tabii ki.” dedim

İlerideki kalın odunu benim karşıma koydu ve üstüne oturdu. Ateşin turuncu ışığı yüzüne yansıyordu. Dirseklerini dizlerine bastırıyordu. Elleri önünde nizami şekilde bağladı.

“Nasılsın?” dedi.

Ablam bile bugün beni düşünmeyip çekip gitmişken, Oğuz beni bugün gram önemsemiyorken nasıl olabilirdim ki?

13.BÖLÜM SONU

Loading...
0%