Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@sanis0

15. BÖLÜM

Haftanın ilk günü okulu sonlandırdık. Saat öğlen ikiye gelirken okulun bitmesi mükemmel bir şey! Mehlika kitabevinde çalışmaya başladığımı Işık’a ve Seda’ya söylemedim. Zaten iki haftalık kısa bir süreydi. Gerek duymadım.

Bugün heyecanlıyım. Hem ilk defa bir yerde çalışacağım hem de Oğuz’umun yanına gideceğim.

Kitabevinin kapısını açarak içeriye girdim. Bora abi ortalıklarda yoktu.

“Bora abi! Ben geldim! Naz!” diye bağırdım ama ses çıkmadı. Etrafa bakınırken arka tarafta rafların arasında pufun üstünde uyuyakaldığını fark ettim. Yanında bir yığın kitap vardı. Anlaşılan fazla yorulmuştu.

“Bora ben geldim.” diyerek onu sarstım. Bir dakika Bora mı dedim ben?

“Yani… Bora abi hadi kalk.” diyerek düzelttim. Gözlerini açtığında şaşkın yüz ifadesi komikti. Gülerek,

“Sanki biraz yorulmuşsun.” dedim.

Esneyerek, “Biraz mı?” dedi.

“Dinlenebilirsin artık ben geldim. Bundan sonrası bende.” diyerek olduğu yerden kalkmasına yardım ettim.

“Tamam bir şeye ihtiyacın olursa ben odadayım.” diyerek kapısı kapalı olan bir oda gösterdi.

“Bora abi…”

Gözlerini bana çevirdi.

“Bora abi ben kaçta çıkacağım?”

“Yedi de çıkarsın. Ayrıca bana abi deme.” söylediği karşısında şaşırmıştım.

“Neden abi demeyeceğim.”

“İş esnasında laubalilik sevmem. Bora Bey demen ikimiz için de makul olur.”

Derin bir oh çektim.

“Peki Bora Bey.” diyerek kitaplara döndüm. Bunları bitiresiye kadar bayılmasam iyi!

Az laf çok iş diyerek kitapların hepsini rafa yerleştirmiştim. Biraz etrafı gezmeye karar verdim. Bora’dan hiç ses çıkmamıştı. Ne Bora’sı! Bora abi! Hatta Bora Bey! Neyse herhalde uyuyordu. O yüzden ses çıkarmadan yavaş yavaş kitabevini geziyordum. Bu sırada bir müşterinin dükkâna girdiğinin sesi duyuldu. Ardından da seslendi.

“Bora evladım ben geldim!”

“Geldim teyzecim.” diyerek teyzenin yanına gelmiştim. Saçları hafif önden çıksa da kafasına tülbent bağlamıştı. Diz altında eteği ve bu luzu çok şıktı. Ellili yaşlarda duruyordu.

“Evladım sen de kimsin? Bora yok mu?”

“Ben burada çalışmaya başladım teyzeciğim. Yardımcı olabilirim.”

“Bora çalışan mı aldı?” ne garip bir soru.

“Evet ben burada çalışıyorum.” dediğimde yüzünde ki şaşırmış ifade daha da büyüdü.

“Kızım sen kimsin, kimlerdensin?”

“Rıza Biltekin’in torunuyum teyzeciğim. Neden sordun?”

“Evladım yanlış anlama. Bora iş konusunda kendisine çok katıdır. Her gün burada canı çıkıyor ama yine de çalışmaya devam ediyor. Defalarca bir tane çırak al rahatlarsın dememize rağmen bizi umursamadı. Seni nasıl oldu da kabul etti?”

Eğildim ve kısık ses ile, “Çıkar doğrultusunda teyze. Yoksa benim ne işim olur kitabevinde.”

Gözlerini açarak, “Kimin çıkarı için çalışıyorsun burada kızım. Bora seni zorla tutmuyor burada değil mi?”

“Yok teyzecim zorla tutmuyor. Ben bir hata yaptım. Onun bedelini ödüyorum.”

“Kızım sormayayım diyorum da senin bizim Baran ile aranda gönül ilişkin mi var?”

Arkaya yaslanarak “Gönül mü? Yok teyzeciğim. Daha neler.”

Gülümsüyordu. Gülümserken kısılan gözleri çok tatlıydı. “Kızım bana söyleyebilirsin. Benden sır çıkmaz.”

“Yok gerçekten aramızda bir şey yok.”

Ciddi bir hal aldı yüzü. “Seni neden aldı kızım o zaman. Sana gönlü kaymış belli.”

“Teyze gönül falan yok ortada. Anlaşmalı bu olaylar.”

“Neyse kızım şiir rafını yeniledi mi Bora?”

“Yeniledi teyze. Şu taraftan.” diyerek şiir tarafını gösterdim.

“Kızım ben yıllardır avcumun içi gibi bilirim burayı. Göstermene gerek yok.”

Ay çok bilmiş teyze! Her şeyi de bilin. Neymiş gönül ilişkisi varmış aramızda. Abart.

Teyze iki tane şiir kitabı aldıktan sonra gitti. Mesaimin bitmesine bir saat kalmıştı. Dönen koltukta bir sağa bir sola hareket ediyordum. Arada oflama seslerim beni daha çok bunaltmıştı. Masanın üzerinde ki melek biblosuyla oynuyordum.

“Ay ne kadar güzelmiş bu!” diyerek kısık sesimle bibloyu elime alarak daha dikkatli bakmaya başladım. Meleğin kanatlarını incelerken,

“Ne yapıyorsun?” diye bir sesle irkilerek elimdeki bibloyu yere düşürdüm. Ağzımdan isteksiz çığlık çıktı. Çömelerek kırdığım bibloya baktım.

“Niye beni korkutuyorsun? Kırıldı işte!”

Rafların arasından sırıtarak,

“Naz seni korkutmak istemedim. Ayrıca ben gelmemiş olsam da sen bir şekilde onu düşürüp, kırardın.”

“Niyeymiş o?”

“Sakarsın!”

“Çok bilmiş patronum sizinle kavga etmek istemiyorum. Çünkü bugün çok önemli bir gün. İzninizle çıkabilir miyim?”

15.BÖLÜM SONU

yorum yapmıyorsunuz darılıyorum haberiniz olsun:(((

Loading...
0%