Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@sanis0

4. BÖLÜM

Eve girdiğimizde tahmin ettiğim kadar kötü bir durumla karşılaşmadık. Babaannemler buraya yakın zamanda gelmişlerdi, belliydi. Duvara yaslanmış el süpürgesini alarak her yeri iyice süpürdüm. Gece yarısı olmadan yatağa yattım. Evin sadece ısınma problemi vardı. Yayla olduğundan geceleri soğuk oluyormuş.

Sabah gözlerimi açtığımda ablam yanımda değildi. Telaşla kalkıp evin etrafına bakınmaya başladım. Sonrasında dışarıdan bir çığlık yankılandı. Aceleyle dışarıya çıktım. Biraz ileri de ablam boylamasına yere düşmüştü. Hemen evin sağ tarafında da abim çizmelerini giymiş, eldivenlerini takmış odun kırıyordu.

Daha doğrusu şu an ablama yardım etmek yerine ona bakıp gülüyordu.

“Abi ne oluyor böyle?” dedim şaşırmış tavırla.

“Eylül sabah koşusu yapmak istediğini söyledi. Bende onu kıramadım. Yerlerin çamurlu ve hayvan dışkılarıyla kaplı olduğunu söylemeyi unutmuşum. Salak düştü şimdi de.” dediğinde hâlâ kahkahasına devam ediyordu. Ablam ileriden,

“Naz! Yardım et!” diye bağırıyordu.

Abimin kahkahası daha da güçlenirken umursamadan ablamın yanına gittim. Güç bela ablamı kaldırmayı başardım. Ablamın sağ tarafı boylu boyunca hayvan dışkısı ve çamur olmuştu. Kokuyu duyduğum da yüzümü ekşittim. Ablamın diğer kolundan tutarak ilerletmeye çalıştım. Ablam,

“Naz, bir dakika.” diyerek beni durdurdu. Sağ kolunu kokladıktan sonra,

“Naz ben neden gübre gibi kokuyorum?” dediğinde,

“Abla azot, fosfor ve potasyum birincil gübrelerdir. Bitkiler azotu, amonyak, nitrat veya üre bileşimindeki azot formlarında, fosforu tekli veya triple süper fosfat içeriğinden çözünmüş olarak, potasyumu ise potasyum klorür veya sülfat halinde alabilmektedir.” dedim.

“Naz! Benim anlayabileceğim dilden konuş!”

“Bok kokuyorsun abla.” dediğimde yüzü düştü. Abim ileri de kahkaha atmaya devam ederken ablam abime bağırmaya başladı:

“Abi ağzına sıçayım! Bana bunu neden söylemedin?” diye bağırındı.

Abim sessiz kalınca, ablama ufak bir ders vermek istediğini anladım. Ablam bana yaslandı ve onu eve götürdüm.

Ablam üstünde ki kıyafetlerden kurtulmuş üstüne sıcak bir duş almıştı. Salonda boş boş oturuyorduk.

“Ay Naz! Ben çok sıkıldım.” dedi.

“Otur işte abla ne yapabilirim?”

“Naz telefon falan çekmiyor burada. Magazini merak ediyorum. Acaba ben yokken neler olup bitti?”

“Abla bir gün de magazinsiz kalıver.”

“Naz’ım. Canım kardeşim. Çarşıya inip bana magazin dergisi alır mısın?”

“Abla kafayı üşüttün galiba sen. Ben nereden bulacağım dergi.” deyip kestirip attım. Ablam bana bakarak şeytani gülümsemesini büyüttü. Hissediyorum bir vaat sunacak. Ama ne olursa olsun kabul etmeyeceğim. Çünkü her yerim ağrıyor! Onu umursamadan önüme bakıyordum. Bir anda konuşmaya başlamasıyla gözlerimi ona çevirdim.

“Oğuz’la buluşmana yardım ederim. Eğer bana magazin dergisi getirirsen.” dedi cadı.

Bunu dediğinde gözlerim fal taşı gibi açıldı. “Valla mı kız. Yardım eder misin?” dedim. Babamın sevgilim olduğunu bilmiyordu. Bu yüzden Oğuz ile gizli gizli buluşuyordum.

“Benim söz verip tutmadığım nerede görülmüş.” dediğinde. “Doğru diyorsun. Hemen alıp geliyorum.” diyerek evden çıktım. Oğuz’a duyduğum sevgi o kadar büyüktü ki her şeyi göze alabilirdim onun için. Yaklaşık on beş dakika yürüdükten sonra çarşıya giden otobüse bindim.

Hiç bilmediğim şehir de sırf Oğuz ile buluşabilmek için ablamın dergisini almaya gelmiştim ya helal olsun bana. Çarşıya indiğim gibi telefonuma mesajlar gelmeye başladı. Telefon yayla da çekmediği için Oğuz’un ve Banu’nun mesajları bana ulaşmamıştı.

Oğuz’um: İşim vardı Naz.

Oğuz’um: Yine ne var?

Açıkçası Oğuz’un böyle tepki vereceğini tahmin etmemiştim. Mesajıma bir gün sonra cevap yazdı. Koskoca bir gün boyunca işi varmış.

Naz: Seni rahatsız ettim sanırım.

Naz: Önemli bir şey yok.

Yazdım ve sohbetten çıktım. Banu da yazmış

Banu’m: Yine ne oldu Naz?

Niye ikisi de birden bu kadar aksi tepki verdiler ki? Banu’ya da bir cevap yazdım.

Naz: Bir şey olmadı, boş ver.

Telefonu cebime koyduktan sonra bir dergi arayışına girdim. Yaklaşık üç tane market, beş tane de bayii gezdim. Ama nafile. Yağmur hafif hafif çiliyordu. Yağmur daha fazla hızlanmadan dergiyi bulup yaylaya gitmeliydim.

Gözlerim fıldır fıldır bir market veya kitapçı arıyordu. Biraz ilerledikten sonra bir kitabevine rastladım. Yağmur hızlandığı için hemen oraya doğru ilerlemeye başladım.

 

4. BÖLÜM SONU

Bölüm ile alakalı düşünceleriniz bekliyorum

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın

Beni takip ederseniz çok mutlu olurum^^

Loading...
0%