Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@sanis0

6.BÖLÜM

Hepimiz salonda oturuyoruz. Bir köşe de ablam magazin dergilerinde okuduğu her satıra abartı tepkiler veriyordu. Abim de sobayı yaktı ve hemen yanına oturdu. Ben de ne yapayım. Bir köşeye kıvrılmış kitabevindeki gıcık herifi düşünüyordum. Bak şimdi geliyor aklıma. Keşke “Ben Rıza Biltekin’in torunuyum.” deseydim. Ama iş işten geçti.

“Abi uzun zaman sonra ilk defa aynı odadayız ve elimizde telefonlarımız yok.” dedim.

Gülümsemesini büyüttü. “Evet Naz’ım.”

Ablam da o sırada “Oha Sinem sen mal mısın?” niye hayretle dergiye bakıyordu.

Abimle birbirimize bakıp güldük.

Tam bu sırada dışarıdan birisi kapıyı ansızın tekme atarak içeriye girdi. Hepimiz olduğumuz yerden fırladık.

“Vay şerefsiz uşaklar. Ben bir tane sanıyordum üçmüş ya bunlar!” diyerek elindeki tüfekli tabancayı bize doğrulttu.

“Abi siz kimsiniz?” diye sordu abim hayretle.

“Bir de bana soruyor. Asıl siz kimsiniz kafasızlar!” diye bağırmaya devam ediyordu. Yanına bir adam daha geldi ve “Ellerinizi kaldırın, Allah’ıma vururum sizi!” diyordu. Ellerimizi yukarıya kaldırdık. Korkudan ecel terleri döküyorduk. O anda kitabevindeki salak herif elinde tüfekle eve girdi.

“Yakaladınız mı babacım.” dedi ve hemen gözü beni buldu. Bu sırada nasıl olduysa elektrikler gelmiş herkes herkesin yüzünü netçe görebiliyordu.

“Aha sizi geri zekâlı uşaklar! Artık elimizden kaçamazsınız!” dedi bir adam.

“Ay abi beni öldürmeyin. Ben daha çok gencim.” dedi ablam.

“Biz genç değil miyiz Eylül. Ne saçmalıyorsun?” dedi abim.

“Bizi oyalıyorlar Rüstem görmüyor musun? Hadi teslim edelim şunları polise.”

Bir andan cesaretimi topladım ve kitabevinde demem gereken şeyi şimdi dedim.

“Durun! Biz Rıza Biltekin’in torunlarıyız! İstanbul’dan geldik! Biz hırsız değiliz!” adamlar tüfeklerini indirdiler. Derin bir nefes aldım.

“Bize hırsız demediler ki salak Naz.” dedi ablam.

“Abla bize hırsız demeseler neden polise götürmek istesinler?” diye bağırdım.

“Evde kalma iznimiz olduğu da söylenemez Naz.” dedi ablam. Sırf üste çıkmak için yaptı.

“Anlamadım. Siz bu evde izinsiz mi kalıyorsunuz?” dedi tüfeği bize doğrultarak adam.

“Yani öyle sayılır bey amca. Dedem bize kızgın olduğundan bizi evden kovdu. Babaannem de bize kıyamayıp bu evin anahtarını verdi. Yani suçumuza yardım ve yataklık etti.” dedi ablam.

Hay dilin kopaydı da bunları söylemeseydin.

“Yardım ve yataklık… ney?” diyerek herkes bize tüfeklerini tekrardan doğrulttular. Ellerimiz tekrardan yukarıya havalandı.

“Hayır, hayır, hayır! Siz ablamı çok yanlış anladınız olay öyle değil!” dedim ama nafile.

“Rıza Bey sizin bu dediklerinizi duysa iki dakika yaşatmaz sizi.” dedi çok bilmiş kitap kurdu.

“Sana ne be! O benim dedem!” dedim.

“Öyle mi? Hadi ara da sor bakalım.” dedi.

“Tamam lan arıyorum iki dakika bekle!” dedim ve telefonumu çıkardım ve dedemi aramaya başladım. Yayla da olduğumuz için lanet olası telefon çekmiyordu.

“Çekmiyor telefon!” dedim sinirle.

Pis pis sırıttı elinde ki tüfeği bana doğrultarak. Tam bu sırada elinde Pazar poşetiyle babaannem girdi eve. Derin bir oh çektim.

“Ne oluyor burada Rüstem?”

“Rıza Bey’in torunları olduklarını söylüyorlar Sevim Hanım. Merak etmeyin biz şimdi onları polise teslim edeceğiz.”

“Ulan yavaş! Onlar benim torunlarım. Ben istedim onların burada olmalarını.”

Canım babaannem ya!

“Öyle mi Sevim Hanım. Ha bunlar şimdi sizin torunlarınız mı?” dedi Rüstem denen adam.

“Sana yalan borcum mu var Rüstem? Tabi benim torunlarım.”

Rüstem amca kollarını açarak üçümüze birden sarıldı. Biraz önce bize tüfek doğrultan adamın içinden şeker gibi biri çıktı. “Oy yavrularım! Ben sizin burada hırsızlık yaptığınızı sandım.” dedi. İçimiz rahatlamıştı. Rüstem amca kütüphanedeki bana sataşan herifi tutarak,

“Tanıştırayım. Bora beni evladım. Tam karşıdaki evde oturuyor. İşiniz düşerse ondan yardım isteyebilirsiniz. Çok iyidir Bora.” dedi babası.

Aynen çocuğunuz çok iyi biri. Bugün şahit oldum:/

Ablam Bora’nın karşı evde oturduğunu duyunca Bora’nın karşısına geçip elini uzattı,

“Merhaba ben Eylül.” dedi saçını kulağının arkasına atarak.

“Ben de Bora.” dedi ve ablamın elini sıktı.

Ah ablacım o bizi zengin züppe olarak görüyor. Kaç kurtar kendini!

Ablam Bora’nın elini kendine doğru çekip,

“İyi anlaşacağız gibi duruyor.” dedi.

“Yemek için tuz falan gerekirse her zaman evdeyim.” dedi kendinden emin şekilde kitap menteşesi.

“Tuz mu?” dedi ablam. Elini çekerek yüzünü ekşitti. Bora’nın gülümsediğini gördüm.

“Biz size yeterince rahatsızlık verdik çocuklar. Her şey için özür dileriz.” diyerek evden çıktılar.

Babaannem bize çeşit çeşit yemek yapıp getirmiş. Çorbasından, ana yemeğine… Meyve sebze getirmeyi de unutmamış. Getirdiği poşetleri mutfak dolaplarına yerleştirdim. Uzun zamandır bu kadar lezzetli yemekler yemediğimizi fark ettik.

Babaannem bizi bugün felaketten kurtardı. Yoksa şu an sıcak yemekler yemek yerine nezarethane de tebeşirle duvarları çiziyorduk.

6.BÖLÜM SONU

.

yorum yapmayı unuutmayın! Oy verip takip ederseniz çok mutlu olurum.

Loading...
0%