Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@sanis0

6.BÖLÜM

 

“Tamam, tartışalım.”

 

Lee Seung Gi-Losing My Mind

 

Niye beni biri durdurmadı? Manyak mısın Naz ya! Bora abiyle zaten tanışıyorsunuz. Talihsiz tanışma olayını da malum biliyorsun. Bile bile kendini yem etmeye gidiyorsun. Kızlarla kitabevine girdik. Bora abi kasa da oturuyordu. Bizim geldiğimizi görünce kalktı.

“Bora abi biz geldik!” dedi Işık. Bora bizim olduğumuz tarafa geldi ve Işığa sarıldı.

“Nasıl geçti okulun ilk günü kızlar?” diye sordu Bora abi.

“Çok güzel geçti Bora abi! Hatta bak Naz ile tanıştırayım seni. Aynı sınıftayız. İstanbul’dan yeni gelmiş.” dedi Işık.

Bora abi lütfen pot kırma lütfen!

“Biz zaten..” sözünü kesip elimi uzattım.

“Ben Naz.” soğuk soğuk terler döküyorum. Vücudum korkudan titriyor.

Bora abi beni hiç bozmadan elimi tuttu. “Ben de Bora.” Göz göze durmamız daha gericiydi. Elimin de terlediğini fark ederek ellerimizi ayırdık.

“Bora yeni gelen kitaplar var mı bize verebileceğin?” dedi Seda.

Bora derken tatlım? Hayırdır?

“Var, hadi gelin kızlar.” diyerek bizi kitaplığın başına götürdü.

“Burada istediklerinizi seçebilirsiniz.” dedi ve ileri de bulunan odaya girdi.

Seda, Işık’a bakarak,

“Işık bu adam her sene daha yakışıklı oluyor. Artık beni fark etmesini istiyorum. Ne yapmam lazım?”

“Seda, tamam hoşlanıyorsun Bora abiden. Ama adam bizden dört yaş büyük. Bora neden diyorsun?”

“Samimi olur diye düşündüm. Demeyeyim mi?”

“Samimi değil terbiyesiz oluyorsun böyle yaparak.”

“Abartma Işık. Sevdiğim adama ismiyle hitap ettim sadece.”

Tartışmaları uzayacak gibi görünüyordu. Araya girdim. “Tamam kızlar hadi şuraya da bakalım.” diyerek başka tarafa doğru çekiştirdim. Tam benim tarzıma uygun kitaplar buldum. İki tane kitap seçtim ve kızlarla kasaya gittik. İkisi de birkaç kitap seçmişlerdi. Kasa tarafına geldiğimizde Bora abi orada oturuyordu.

“Bora abi! Seçtik biz kitapları. Her zaman ki gibi çok güzel kitaplar getirtmişsin.” dedi Seda.

“Sağol Seda. İşim bu. Beğendiyseniz ne mutlu.”

Üçümüz de kitapların parasını ödedik.

“Bora abi poşetler nerede? Normalde çantama koyarım ama bugün kitaplar dağıtıldı, tıka basa doldu. Buradan mı alayım?” diyerek kitapların altında ki poşetleri gösterdi.

Sakın yapma Işık! Sonra hesap sana patlıyor.

“Hayır. Kasanın tam yanında poşetler var.” diyerek kasanın yanında ki poşeti kopardı.

“Bir müşterim o poşeti bir anda çekmişti. Her yer kitap oldu. Bir özür bile dilemeden çekip gitti üstüne.” dedi bana bakarak.

“Yuh! Sana sormadan neden çekti poşeti?” dedi Işık.

“Böyle gıcık müşteriler bazen denk gelebiliyor. Takmaya gerek yok.”

Beyefendi takmaya gerek yok diyor ama bu olayı burada anlattığına göre baya bir kafasına takmış anlaşılan.

“Bora abi seni burada herkes tanır. Acaba yabancı biri miydi?” dedi Seda.

“Aynen öyle Sedacım. Başka bir şehirden Rize’ye taşınmış. Bir de size ne aldığını söyleyeyim mi?”

“Söyle Bora abi!” dediler Işık ve Seda aynı anda.

Söyleme lütfen!

“Magazin dergisi aldı.” dedi.

Işık ile Seda aynı anda “Iy!” dediler.

Abla bütün dergiler kadar başına taş düşsün. Beni getirdiğin hale bak!

“Bora bu çok varoşça! Bu devirde magazin okuyan mı kaldı?” dedi Seda.

Seda sana varoşluğu göstereceğim. Dur sen.

“Zevkler ve renkler tartışılmaz Seda’cım. Belki kendisinin ilgisi vardır zengin erkeklerin hayatına karşı.”

E YUH ARTIK! Adam gözüme baka baka bana hakaret ediyor.

“Bora abi sen bu kızı tanıyor musun? Önyargılı davranıyorsun bana göre.” dedim.

Yine lanet olası pis pis sırıttı. Sırıtması bitince,

“Yani çok sayılmaz abicim. Ama bir insana bakınca az da olsa fikrin oluyor.”

“Bence onu tanımaya çalış belki senin fikirlerin yanlış çıkar?”

“Belki de doğru söylüyorsun. Denerim.” dedi.

Şu an seni bir kaşık su da bile boğabilirim! Gıcık herif. Gıcık kitap kurdu.

“Neyse bu mevzu fazla uzadı hadi gidelim.” dedi Seda.

Seda ve Işık kitabevinden çıktıktan sonra bir kitabın içini açarak Bora abinin yanına gittim. Maksadım kızlar neden gelmedin derse ufak bir şey sordum diyecektim. Tam yanında durdum. Uzun olduğu için,

“Bora abi eğil!” dedim. Dediğim gibi eğildi.

“Bana niye hakaret ediyorsun! Niye beni de anlamaya çalışmıyorsun? Ben sana ne yaptım ya!” diyerek gözünün içine bakmaya başladım.

“Sana o günün benim için çok önemli olduğunu söyledim.”

“Uff! Çağır sevgilini gerekli açıklamayı ben yaparım. Uzadı bu konu!”

Yapmacık bir kahkaha attı.

“Benim sevgilim yok Naz! Ayrıca niye bu konuyu burada konuşuyoruz? Kızlar bize bakıyor!”

“Bakarlarsa baksınlar çok da umurumdaydı! Sen bana binlerce şey söyleyeceksin bende hiçbir şey söylemeden buradan gideceğim öyle mi? Ayrıca zengin erkeklerin hayatını ben niye merak edeyim?” sahte bir kahkaha patlattım.

“Naz ne söyleyeceksen söyle. Bir daha şansın olmayabilir.”

Sinir bütün vücuduma yayıldı. Zar zor kendimi toparlayarak

“Bana bak kendini beğenmiş gıcık kitap kurdu. Hiç tanımadığım bir şehre hiç istemeyerek geldim. Tamam hatamı kabul ediyorum. En azından pişmanlığımı dile getirebilirdim. Ama beni de anlamaya çalış. En azından sen anla!” gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. Kitabı göstererek.

“Bora abi arada kitaba bak da kavga ettiğimiz anlaşılmasın!”

Ben kitaba bakıyor bir şeyler soruyor gibi yapıyordum. Bu sırada,

“Naz biz kavga etmiyoruz. Kavga gürültülü ve şiddetli sesler barındırır. Şu an bunlar yok.”

“Tamam tartışıyoruz.”

“Tamam tartışalım.”

Uzun uzun bakmaya devam etti. Gözlerinin siyahlığı beni içine çekiyordu. Kemeri olmayan ve dik inen burnu erkeksiydi. Biçimli dudaklarına gözümün kaymasıyla durumu toparlamaya çalıştım. Gözlerimi kaçırdım. Elimde ki kitabı kapatıp masaya koydum. Bir elimi masaya koyup ona yaslandım. O da tam karşımdaydı.

“Özür dilerim Bora abi. O gün o lanet olası poşeti çekip bütün kitapları yere düşürdüğüm ve önemli olan gününü mahvettiğim için özür dilerim.”

“Naz sen benim karşıma geçip asla özür dilemezsin. Sebeplerini dürüstçe söyle affedeceğim.”

Oflayarak “Kızlar daha fazla şüphelenmeden gideyim.”

“Naz ne kadar sen beni çok hatırlamasan da ben senin küçüklüğünü dünmüş gibi hatırlıyorum. Yaptığının her zaman arkasında duran biriydin. Sebeplerini söyle.”

“Abimin arkadaşısın.”

“Başka?”

“Komşumsun.”

“Başka?”

“Hemen gidip kızlara bahsettiğin müşterinin ben olduğumu söylersin.”

“Başka?”

“Kızlara aslında daha önceden tanıştığımızı söylersin.”

“Başka?”

“Başka yok.”

“Emin misin?”

Kafamı yukarı aşağı hızlıca salladım.

“Affetmiyorum.” dedi.

“Ne… ne demek affetmiyorum! Neden?”

“Canım istemiyor.”

“Oldu canım. Paşamın gönlü ne zaman isterse o zaman affeder zaten! Senden özür dileyende kabahat. Özür dilememişim say.” dediğim gibi sinirle çantamı aldım ve koluma taktım.

“Kızlara söylerim.”

Arkamı döndüm “Pardon da ne söylersin?”

“Seninle daha önceden tanıştığımızı. Senin onlara yalan söylediğini.”

Gözlerimi kısarak, “Pis ispiyoncu seni!”

“Seçim senin. Ya kızlara yalancı olduğunu söylerim ve bu yıl okulda arkadaş edinemeden yalnız başına kalırsın. Ya da…”

“Ya da ne?”

“Seni affetmem için iki hafta burada çalışırsın.”

“Ya Bora abi! Affet de gideyim işim gücüm var.”

“Kararım net abicim. Ayrıca kızlara senin bir yalancı olduğunu söylersem bütün okula yayılır bu konu. Işık dedikoducu bir tiptir.”

“Maalesef ki öğrendim bugün.”

“Kararın ne?”

“Kabul.”

“Ne kabul?”

“Zaten iki haftacık. Hem de affedilirim.” Diyerek kollarımı bağladım.

“Vay. Sevdim bunu. İstekli bir çırak.”

“Ne zaman başlıyorum?”

“Haftaya pazartesi.”

“Tamam haftaya pazartesi görüşürüz.”

“Görüşürüz.”

Kitabevinden çıktığımda ikisi de sorularını sıraladılar.

“Ne konuştunuz?”

“Niye bu kadar uzun sürdü?”

“Kavga mı ettiniz?”

“Bora abi sana kızdı mı?”

“Neden tartıştınız?”

“Önceden tanışıyor musunuz?”

“Aaaa! Kızlar sakin. Çok sevdiğim bir kitap vardı. Orada bir satır gösterdim. İkimizin de sevdiği karakterler farklı olduğu için de ufak tartıştık.”

İkisi birden “Heee!” dediler.

Naz profesyonel yalancı oldun! Bir de üstüne gıcık kitap kurduyla iki hafta aynı çatı altında çalışacaksın iyi mi! Neyse en azından iki hafta:)

6. BÖLÜM SONU

Düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın.

Tekradan kitabın düzenlenme aşamasında olduğunu hatırlatmak istiyorum.

 

Loading...
0%