@sarahlaneyom0421
|
10 dakika içinde yetişebilmiştim. Bugün günlerden çarşamba yani en yoğun gün. Hafta ortası olduğu için çok falza müşteri geliyordu. Çalıştığım mekan da çok lüks bir mekandı ve ben yana yırtıla işe alınmıştım. Şuan içeri giriş yapmıştım hızlı adımlarla soyunma odasına gidiyorum. Içeride meltem elinde telefonuyla uğraşıyor. Ben yanından geçince anca geldiğimi farketmişti.
" Günaydın canım " sakızını şişirmeye devam ediyordu.
" Sanada günaydın meltem "
" Bugün yeni bir müşteri gelicekmis. Kız kardeşi için doğum günü partisi düzenleyecekmiş"
" Yani " " ciddimisin adam çok zengin ve turkiyeye yeni gelmiş ingiltereden " oha yani meltem garson olacağına magazinci olsaydın 'ya.
" yani meltem müşteri gelicek bizde hizmet edicez bu kadar " kafasını yana eğerek kollarını göğsünde birleştirdi.
" Neyse zaten hem doğum günü hemde geri dönüş partisi ikisi bir arada olacakmış"
" Yani meltem napiyim " öyle bir ellerini saçlarına geçirdiki korktum resmen.
" Kızım sen beni delirticekmisin acaba "
" meltem abartma napiyim yani ben işimi yaparım gerisine vaktim de halim de yok " hemen yanıma gelip ellerimi tuttu .
" Ya sadece sen benim yanımdan ayrılma belki müşteriler türkçe bilmiyordur yardımcı oluruz " tabi canım bir o işime yarıyordu zaten .
" tamam bakarız meltem geç kaldım sonra hadi isim var "
" Bak söz verdin tamammı "
" Tamam meltem hadi sende geç kalma " Soyunma odasından çıkıp mutfağa girdim. Herkese kısa bir merhaba deyip siparişleri alarak masalara yöneliyorum. Müşterilere başka bir istekleri varmı diye soruyorum. Cevap alamayınca diğer siparişlerle ilgileniyorum. Biraz mola vaktim vardı şuan bahçeye çıkıp hava almak istiyorum bir nebzede olsa kendime gelirdim. Hâlâ uykusuzum ama çalışmamda gerekiyor. Dışarı çıkınca tepedeki güneş bana el sallıyordu. Bu sıcak fazlaydı. Banka ilerlerken karşı masada Nil' i gördüm. Biraz tedirgin gibi bir hali vardı. Elleri tekrar dirseğine gitmişti. Yönümü değiştirip o masaya ilerledim. Nil beni görünce hızla yanıma gelip ellerimi tuttu
" Lütfen yardım et benden numaramı istiyorlar vermediğim içinde ısrar edip duruyorlar vermezsem beni patrona şikayet edeceklermiş " Başımıza ne gelse bundan geliyordu zaten. Bu beyefendilerin iyi bir derse ihtiyacı vardı. Ah Nil bula bula seni mi buldular. Nil acayip bir şekilde erkeklerden korkuyordu. Sebebini bizde bilmiyorduk ama olabildiğince onu erkek müşterilerden uzak tutardık. Bugün ki yoğunluk yüzünden onlarla ilgilenmek zorunda kalmıştır.
" Nil git ve mutfakta bekle ben halledeceğim " gözlerini bir bana birde masadakileri çevirdi. Kolunu tutup onu giriş kapısına yönlendirdim. Arkasına bakmadan içeri geçti. Bende az önceki masaya yaklaştım.
" Kusura bakmayın acil bir durumdan dolayı yardımcı arkadaşımız gitti , sizinle ben ilgileneceğim " masanın başında oturan sarışın çocuk söze atıldı hemen " Ben sizin değil o arkadaşın hizmet etmesini istiyorum " rüyanda beklersin tabi .
" Sizi anlıyorum ama maalesef küçük bir aksilik oldu ve kendisine ihtiyacımız vardı "
" Yollaya yollaya seni mi yolladılar masamıza " beğenemedin mi paşam.
" bir yanlışım olduysa kusura bakmayın ama dediğim gibi şuan tek boş olan kişi benim " esmer olan cevap verecekken yanındaki kumral bize döndü. Önce esmerin kulağına bir şey söyledi bunun üstüne ikiside kahkaha atarak gülmeye başladılar. Diğer masadaki müşteriler allahtan bizi duymuyordu, uzak bir yerde sadece onların masası vardı. Neden güldüler bilmiyorum ama sebepsiz olmadığı kesin.
" peki bize birer kahve " kağıda yazıp menüleri topladım.
" Başka isteğiniz varmıydı efendim " " Yok ama çabuk olun " nezaket yoksunu hıyar. Yüzüme yapmacik bir gülümse yerleştirip masadan uzaklaşarak mutfağa yöneldim. Baristaya 4 kahve siparişini verip beklemeye başladım. Siparişler hazır olunca tekrar o hıyarların masasına gittim. Derin bir sohbet içine girmistiler ne konuşuyorlar acaba. Masaya gelerek kahveleri tek tek dağıttım. Sarışının kahvesini önüne koyacağım zaman elini etegimin altında bacağımda hissetmem ile olan oldu. Kahve üstüne dökülmesin diye bardağı kendime cekince benim üstüme döküldü. Bir an bağıracaktım son anda kendimi tuttum. Tişörtümden etegime kadar olan kısım kahve olmuştu. Canım yanıyordu ama asıl beni sinirlendiren bu salağın gülümsemesiydi. Masadaki peçeteyle üstümü silerken gördüğüm manzara hiç hoş değildi. Islak tişörtüm çıplak tenimi belli ediyordu. Seni pislik.
" Ne biçim garsonsun sen az daha beni yakıyordun " dedi çiyan kafalı. Sanki hiç bir suçu yokmuş gibi kendini savunuyordu. Elimi belime dayayıp yüzüne baktım.
" Kim kimi yaktı bilemem ama ben şimdi seni yakicam gerizekalı sapık herif " bağırıp saçlarına asılmam bir oldu. O bağırırken ben saçını çekmeye devam ediyordum. Masadaki arkadaşları oturdukları yerden bana doğru geldiklerinde sarışını onların üstüne ittim. Hepsi birden yere düştü. Sarışın yerden kalkıp bana doğru gelip kolumu kavradı.
" Salakmisin kızım sen ha şimdi ben seni yakicam " bana tokat atmak için kolunu kaldırdığında ona fırsat vermeden bu sefer bacak arasına dizimi geçirdim. O iki büklüm yere yapışırken bu sefer kumral olan bana atılacakken arkamdaki ses hepimizin bir süre durmasını sağlamıştı.
" Mihrimah " aha şimdi ben yandım gelde söndür mihrimah. Ceren hanım koşar adım yanımaza gelerek dibimizde bitti. Sarı platin saçlarını savurmayida unutmamıştı. Bir bana birde yerdeki sarışına bakıp gözlerini bana dikti tekrar . " ne oluyor burada hemen açıkla mihrimah " tam ben ağzımı açıcam esmer atladı lafa
" Burası ne biçim bir yer böyle çalışanınızın bizi dövmediği kaldı bir tek resmen. Gerçi onuda yaptı sayılır " " ulan senin dilin varmıydı be salak "
" Öyle değil Ceren hanım su yerdeki sarı kafa bacaklarıma dokundu ve kahve benim üstü-" Ceren hanım elini kaldırıp susmam için bana döndü.
" Mihrimah hemen özür dile " gerçekten ne bekliyordumki.
" Kime diyorum mihrimah özür dile cenk beyden ve arkadaşlarından"
" Ben yanlış bir şey yapmadım o beni taciz etti " ceren hanım saçlarına elini daldırıp tekrar bana döndü. Her an neden çekici görünmeye çalışıyorduki
" Özür diliyormusun "
" Hayır bu pislik beni taciz etti diyorum size niye anlamak istemiyorsunuz " çiyan kafa ve arkadaşları bana bakıp sırıtıyordular. Bilerek yapmıştı tabiki. Bu kadar kolaydı bir insanın işiyle oynamak.
" Mihrimah hemen muhasebeye git çıkışın verilecek kovuldun" Ne yani şimdi haksız yere İşten mi kovulcam. Buna nasıl izin verebilir. O kadın değil miydi yani. Tam itiraz edecektim ama aklıma gelen şeyle durdum Ceren hanıma döndüm " şimdi ben Kovuldum Öyle değil mi"
Ceren Hanım " Evet hem de bugün derhal çık git "
" Peki " diyerek başımı salladım ve elimi kaldırıp Ceren Hanım'a okkalı bir tokat attım Kafası yana giderken saçları da havada savrulmuştu. Bir kadın olarak onu bunca insan içinde küçük düşürmek istemezdim ama haketti.
" Sen ne hakla bana vurursun " seside kendi gibi gıcık.
" Madem beni işten kovdunuz artık sizin çalışanınız değilim. Bir kadın olduğunuz için ben sizden utanıyorum bu sapık müşterilerinizle istediğiniz kadar ilgilenin Allah belanızı versin" üstümdeki etekli önlüğü bir çırpıda çıkarıp yüzüne firlattım.
" Allah sizi bildiği gibi yapsın "
Ceren hanımın konuşmasına müsaade etmeden hemen oradan uzaklaşıp koşar adımlarla soyunma odasına gittim kapıyı çarparak içeri geçtiğimde kimse yoktu hemen üstümdeki Islak tişörtü çıkarıp Dolaptaki yedek tişörtümü giyerek çantamı da aldım ve kafeden hazla çıktım. Hem canım yanıyordu hem de ağlamak istiyordum işimden de olmuştum haksız değildim o sapık beni taciz etti resmen eliyle bacaklarımı okşadı. Bir de ben onu düşünüp üstüne kahve dökülmesin diye kahveyi kendime çektim benim üstüme döküldü salak mihrimah niye insanları düşünürsün ki. Şimdi ne yapacağım ben gelde iş bul. zaten evin kirasıda vardı. Ben hangi birine yetişecektim. Şansıma dolmuş ilerden geliyordu. Elimi kaldırıp dolmuşu durdurup binerek boş bir koltuğa oturarak pencereden dışarıyı izlemeye başladım.
Hayat başkaları için güzel olsa gerek. Buda bir haksızlık degilmiydi. Elindekiyle yetin fazlası aç gözlülük olur mihrimah derdi hep yurt müdürümüz. Allah rahmet eylesin mezarında ters dönmemiştir inşallah. O günahlarla biraz zordu tabi. Cebimdeki parayı çıkarıp şoföre uzatıp indim. Yolda kendim tek başıma yürüyordum. Hava iyice kararmıştı. Evimin olduğu sokağa girince kapımın önünde ömeri gördüm. Yapışkan bırakmıyor peşimi. Bahçe kapımı açarak içeri geçtim. Ömer de beni fark edip hemen olduğu yerden bana doğru gelmeye başladı.
" Ömer yine ne için geldin saçma sapan bir şeyse hiç uğraştırma beni Defol git"
" Hayırdır bugün bir sinirlisin güzelim " senin o ağzını dağıtmak varda işte neyse. Ben tavır aldıkça o daha da çok benimle ilgilenmeye çabalıyordu.
" Sinirim sana ne diye pesimden ayrılmıyorsun sülük gibisin " Ben suratımı asarken o aptal çapkın gülüşünü bana gösteriyordu. Bazen düşünüyorum gerçekten beni seviyor mu diye ama hayır tek istediği gönül eğlendirmek. Ona karşılık vermediğim için daha da istekli oluyordu.
" Neyse seninle uğraşamam çekil önümden " onu geçmek için adım attığımda oda benim önüne geçti. Yana kaydım tekrar aynısını yaptı.
" Ömer bak fazla oluyorsun defol git şuradan hemen " iyice bana yaklaşıp kollarımı iki yandan tutup sıkmaya başladı. Hâlâ sırıtıyordu.
" Ne olur sanki bir kere bana şans versen ha çok mu şey istiyorum " canım acımaya başlamıştı ama beyefendinin derdi başka tabi.
" Ömer bak bırak yoksa kötü olur " kafasını yana eğip dudaklarını büzerek beni taklit etti " Ömer bırak kötü olur " beni bir kere sarstığında anahtar elimden düştü.
" Hiç bir bok yapamazsın kızım seni istiyorum ve alicam ha bugün ha yarın " yeter artık. Dizimi kasıklarına geçirip onu kendimden uzaklaştırdım. O iki büklüm bana küfür ederken yerdeki ağaç kökünün yanında olan bahçe hortumunu alıp üstüne tuttum.
" Al allahın belası al,yeter artık uzak dur benden seni pişman ederim " heryeri ıslanmıştı. Bahçe hortumunu elimden alacağı zaman hortumla bacaklarına vurmam ile tekrar diz çöktü. Sırtınada tüm gücümle vurdum. Islak olduğu için canı daha da çok acımıştır kesin. Beter olsun inşallah. Benimde üstüm ıslanmıştı. Hortumu elimden bırakıp yerdeki anahtarımı alarak kapıma yöneldim. Ben kapıyı açmaya çalışırken birinin saçlarıma asılması bir oldu. Kafam geriye giderken ömer diğer eliylede çenemi tutmuştu.
" Seni orospu iki yüzüne güldük diye kendini bir bokmu sandın ha " öyle bir bağırdıki inşallah birileri duyardı da yardıma gelirlerdi. Ben ellerinden kurtulmaya çalıştıkça o daha çok saçlarımı çekiyordu. Çenemi tutan elinide iyice sıkmıştı. Canımın acısını bir ken iki ediyordu. Tırnaklarımı kollarına geçirip bağırıyordum bırak diye ama nafile benden güçlüydü. Dizine Ayağımla vurdum ama bu onu dahada kızdırdı. Saçımı tutan elleri ile bir kere daha saçlarımı çekip kafamı karşıdaki duvara vurdu. 3 defa vurduğunda başım dönmeye başlamıştı ve hala kafamı vuruyor bir yandan da bana küfür ediyordu.
" Al bak istediğin oldumu salak kız al yüzünü mahvediyimde gör gününü millete var bize yok hemi " ona engel olamıyordum kollarım bile yanlarıma düşmüştü. Vücudumun kontrolünü kaybetmiştim. Birden saçlarımdaki eller çekilmiş ve ben tutunacak bir yer bulamadığım için ellerim havada asılı kalırken yere düştüm. Son gördüğüm manzara yerde ömeri yumruklayan bir adam ve geri kalan insanlar. Gözlerim direnmeyi bırakıp karanlığa teslim oldu, yanağımı ısıtan bir ılıklık boynuma doğru akıyordu. Etraf karanlığa bulanınca bende onun kollarında yer edindim.
Zaman zaman düşünürdüm , neden mutlu olmak için mutsuzluğu tatmamız gerekirdi. Bedel ödemeden elde edeceğimiz bir duygu yokmuydu. Aç gözlü olmamak için elindekiyle yetinmek yeterlimiydi. Sevgi için bile gözümüzü tok tutmamız gerekirdi. Ne kadar açlığını benimsemesekte.
Gözlerim aralandığı vakit etrafımdaki ışık tekrar kapanmasına neden olmustu. Başımdaki sızı kendini belli ediyor ve midemin bulanmasına sebep oluyordu. Neredeydim acaba. Sanırım bir yatakta uzanıyordum. Kollarımdan destek alıp doğrulmaya çalıştım. Gözlerim hala kapalı ama etraftaki ışığı algılayabiliyorum. Oturur pozisyona gelerek gözlerimi açtım. Beni beyaz duvarlar karşıladı. Üstüme örtülmüş bir battaniye vardı ve kolumdan bir kablo uzanıyordu. Biraz düşündükten sonra anlayabilmiştim. Hastanedeydim , galiba. Elimdeki bandajlar kırmızı renge bürünmüştü. Battaniyeyi üstümden atıp ayaklarımı yere basabilmiştim. Kollarımdan destek alıp ayağa kalktım. Bir an yalpaladım ama hemen toparlamıştım. Serumun takılı olduğu demiri tutup kapıya yürüdüm. Biraz aksayarak yürüyordum ama asıl beni zorlayan baş ağrımdı. Sahi ne olmuştuk ki bana, neden buradaydım. Kapıyı açıp kafamı dışarı çıkardım. Koridorda hemşireler ve hastalar vardı. Gerçekten hastahanedeydim ama kim beni getirmişti. Aklıma en son ömerin beni dövdüğü an geliyordu ama gerisini düşünemeden başımdaki acı artmıştı. Iki elimle kafamı tutarken dengemi kaybettim ve düştüm benimle birlikte serumun asılı olduğu demirde düşmüştü. Ve karanlık beni tekrar içine çekmişti.
" Ne zaman uyanır doktor hanım " bu ses tanıdıktı sanki. " Merak etmeyin birazdan uyanır bakın uyandı " bana çevrilmiş iki çift giz vardı. Görüşüm netleşince kim olduğunu anlayabilmiştim. Meltem bana sarılıp ağlamaya başladı. Arkasındaki doktorda " Ben sizi yanlız bırakayım " diyerek odadan çıktı.
" Ahh çok korktum 1 gündür uyanmadın mihrimah sana bir şey olucak diye mahvoldum " sesi beni hepten öldürecekti. O kadar sıkı sarsılmıştık ki sanki nefessizlikten bayılacaktım. Ellrimle omzuna vurup dikkatini çekebilmiştim.
" Meltem kalk boğdun beni salak kız " hızlıca üstümden kalkıp ellerimi tuttu " iyimisin gerçekten ha doğru söyle "
" Iyiyim meltem sadece başım ağrıyor biraz " Meltem doğrulup elleriyle saçlarını çekiştirmeye başladı. Bir yanda da ağzının içinden küfür ediyordu.
" Tabi başın ağrır allahın belası ömer öldürücem onu puşt pezevenk "
" O nerede en son sanki biri onu dövüyordu " doğrusu merak ettim kimdi diye teşekkür etmek istiyordum.
" Ahmet o benim kuzenim bugün kafeye geldi beni almaya sonra içerden senin bağırış seslerin geldi. Ben daha ne olduğunu anlayamadan sen koşarak çıktın. Peşinden gelecekken nil geldi herşeyi anlattı. Sonra da " bu sonra iyi bir şey değil gibiydi sanki
" Sonra ne meltem ne oldu " dudaklarını dişleyip derin bir nefes verdi .
" Bende gittim ceren karısının platin saçlarını yoldum ahmet te o sapıkları dayak manyağı yaptı işte polis gelmeden bizde senin peşinden geldik. Ahmet benden önce koşup aldı o şerefsizi senin üstünden " melteme hayretle baktım. Yüzüm nasıl bir hal almıştı bilmiyorum ama omzunu silkip
" Hiç pişman değilim zaten sen birde ömeri gör ifadesini polisler almaya gelince onun olduğuna inanmadılar "
" Neden " " Neden olucak ahmet onu tanınmayacak hale gelene dek dövdü oh canım kuzenim elleri dert görmesin" bu kadar şey ben uyurken olmuştu yani
" Meltem niye çocuğu bulaştırdın 'ya onada ceza verilirse " elini aman boş ver dermiş gibi sallayıp durdu. " Ya mihrimah sen gerçekten malsın arkadaşım senin için herşey hem ahmet daha beterini yapacaktı polisler ayırdı. Korkudan kimse yanaşmadı ona "
" E şimdi ne olucak " " Bir şey olmayacak bende kalacaksın uzun bir süre doktor tek bırakmayın dedi kafana 6 dikiş , kaşınada 2 dikiş atıldı yani gözetim altında olacaksın " ellerim başıma gitti. O an sargı bezlerini hissettim dokunduğum zaman acı veriyordu .
" Şimdi ben doktorla konuşup gelicem sabah ta eve gideriz tamammi " başımı sallayıp tamam dedim oda gülümseyerek odadan çıktı. Benide uyku basmıştı. Daha fazla vakit kaybetmeden gözlerim işlevini yitirmişti.
Her şerde bir hayır. Her hayırdada bir şer vardır.
|
0% |