Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm: Düşüş

@sare_alkan

Merhaba, ben Sare Alkan. Sizlerin içine dokunabileceğim umudu ile bu hikayeyi yazıyor ve milyonlarca okunmasını diliyorum.

Hepimizin pes edişleri , hayal kırıklıkları , özlemleri var. Bunları aşmak için başvurduğumuz yöntemler her zaman doğru olmuyor. Sorunlarımızı çoğu zaman tek başımıza çözmeye çalışıyoruz ve bu eminim ki çok yorucu..

Yazmak ve tanınmak konusunda pek çok hayalim vardı çünkü bana göre yazmak insanlara sesini duyurmanın türlü yönlerinden yalnızca biriydi. Sessiz çığlıklar bazen rahatsız edicidir o yüzden gelin hep birlikte bir hayal kuralım , bambaşka bir dünyaya adım atalım bu bizim hikayemiz olsun.

Gün gelecek ve ben yeniden pes etmeyi deneyeceğim belki sende pes etmek isteyeceksin, buraya öyle bir hikaye bırakalım ki beraber gülüp beraber ağlayalım , her satırını dolu dolu yaşayalım. Karakterlerin kalbini sizler için tüm çıplaklığı ile yazdım.

Her satırda belki bulmak istediğiniz huzuru ve samimiyeti bulmanız dileğiyle..

Şimdi düşünmeye ve çabalamaya ara ver ve beraber her zorlukla yalnız başına mücadele etmeye çalışan bir kızın hayatına uzun bir yolculuğa çıkalım, belki her hangi bir satırda kendinide bulursun kim bilir ?

İyi okumalar dilerim..

Arkanıza yaslanın ve yolculuğun tadını çıkarın sevgili arkadaşlarım çünkü bu uzun ve engebeli bir yolculuk olacak ama kim bilir belki sonunda perileri bile görebiliriz ?

:)))


-------

Kuşların ötmekten vazgeçtiği o sabah herşeyin başladığı o sabahtı. Haykırışlar, yakarışlar ve iç sızlatan gözyaşları...

Unutulmak üzere yola çıkmış bir kadın, aşkın yanıltıcı bir oyun olduğunu öğreten bir kadın; Annem.

13 mart 2018 senesi babamın ikinci evliliği ve annemin vedası..

Yıllar yılları kovaladı ve ben büyüdüm, masallara kanmamayı ve ansızın gelebilecek vedalar olduğunu öğrenerek hemde.

Ailemi kaybettim, duygularımı , çocukluğumu, herşeyimi..

Hani tam böyle anlarda biri girer ya hayatınıza, renklerin varlığını öğretir ya! İşte hepsi dizilerde ki saçmalıklardan ibaret yalandan başka birşey değil.

Ben Alya belkide hayatta olması bile mucize olan o kızım, sessiz, sakin ve durgun demek isterdim ama ne yazık ki hiç öyle olmadım, Benim huysuzluğumdan şikayet ederler genelde.

Babaannemlerle kalıyorum hemde yıllardır!

Babam..evet sanırım ondan da biraz bahsetmelyim O..evli ve mutlu. Evet! O..mutlu peki ya ben, ben mutlu muyum? Hayır, sanmıyorum.

"Zeynep, okuma sırası sende!" Diyen Nisan'ın sesi beni düşüncelerimden ayırdı. Ah bu okul neden var ki?

Önümde açık olan sayfaya kısaca göz gezdirdim ve dikkatimi çeken o cümle ile birlikte okumaya başladım,

"En güzel hikayeler umutsuzlukla başlar. Tam pes edeceğiniz sırada durun ve gökyüzüne bakın belkide ulaşmak üzeresinizdir.." Umutsuzluk eminim ki hiçbir şeyin başlangıcı değidir çünkü benim hikayem umutsuzluklarla dolu.

"Senin aklın nerede, dersi dinlememekte nereden çıktı?" Diye çıkıştı Nisan. Her zaman ki gibi sevgili arkadaşım, düşünüyordum. Yüzüme samimi bir gülümseme takınıp ona döndüm,

"Özür dilerim sadece biraz uykum var." Dediğimde oda gülümsedi ve hemen ardından yüzü asıldı,

"Biliyorsun bu sene lisenin son yılı ve çok çalışmalıyız." Dedi. Başarıya olan inaçsızlığımı şimdilik bilmesine gerek yok.

"Evet haklısın bir dahakine dikkat edeceğim söz." Söz mü? Sen verdiğin hiçbir sözü tutamazsın Alya..

Adım Zeynep evet ama benim için değil ailem için öyle. Ben o ismi sevemedim ve aslında annem öldükten sonra ben hiçbir şeyi sevmeye çalışmadım, kendimi bile..

"Dersin bitmesine ne kadar var Eylül?" Diye sordum çünkü artık eve gitmek istiyordum.Kendimi ait hissedemedim o eve..evsizliğime dönmek istiyordum.

"10 dakika var." Dedi Eylül arkasını dönmeden. O bizim hemen önümüzde oturuyordu. Nisan ve Eylül birlikte zaman geçirmeyi sevdiğim arkadaşlarımdı, Tek arkadaşlarımdı..ve ben yinede yalnızdım.


...


Geçmek bilmeyen o 10 dakika bitmiş yine kendimi evin kapısının önünde bulmuştum. Her gün geri geldiğim ama hiç huzuru tatmadığım o evin önünde..

İçeriden gelen kavga gürültü seslerini umursamadan kapıyı çaldım. Kavgalar..hayatımın eksilmez parçalarıydı.

Kapıyı ablam açtı, yüzünde artık görmekten bıktığım o somurtkan ifade vardı.

"Ne oldu?" Diye fısıldadığımda omuz silkerek içeri gitti bense ayakkabılarımı çıkarıp eve girdim. Eve, belkide cehenneme hoşgeldin Alya.

Mutfakta üvey annem İrena ve babam kavga ediyordu babaannem ise ortamı yumuşatmaya çalışıyordu.

İrena..hayatımı mahveden o kadın, duygalarımı benden çalan bir ruh emici ve en önemlisi babamın karısı olan kadın.

Yıllarca gönlünde önemli bir yer edinmeye çalıştığım babamın kalbinden beni söküp atan birisi ve bense hayatında hiçbir şeyi başaramamış o kızım. Sevilmeyi bile..

Ablam, ben ve kardeşim Gülnaz aynı odada kalıyorduk, ablam bizim odada olmalıydı çünkü orası onun güvenli alanıydı. Bizim güvenli alanımız nefes aldığımız her yerdi. Biz sevmeyi bilen çocuklardık, sevilmeyi öğrenmemiştik.

"Yine neden kavga ediyorlar?" Diyerek yanına oturdum. Bana hiç bakmadan öylece duvara bakıyordu. Biliyorum onları dinliyor ve kendini suçlu hissediyordu.

"Babamla buradan gitmek istiyormuş." Dedi fısıldayarak. Kaşlarım çatıldı, babam bunu kabul etmezdi. Etmemeliydi.

"Babam.." Derken sözümü kesti,

"Babam bunu kabul etmedi." Bir gün bizi bırakacak diye korkuyordu. Korkuyorduk çünkü vedalar hep yakındı.

"Zeynep." Dediğinde ona baktım. Nefret ettiğim o isme bir kez daha lanet okudum.

"Sence bunlar hep neden bizim başımıza geliyor?" Diye sordu. İşte cevaplamaktan en çok korktuğum soru. Çünkü biz bu dünyada fazlalığız ablacım belkide o yüzdendir.

Gülümsedim ve elimi omzuna koydum. "Bunların hepsi birer imtihan, Allah sevdiği kullarını sınarmış." Dedim. Sahiden bizi, beni seviyor..öyle değil mi ?

"Her neyse." Diyerek bana döndü. O güzel bir kızdı, Açık kahve tonuna sahip uzun kıvırcık saçları vardı bir kere! Uzun kirpikleri, kaydırak bir burnu, dolgun sayılan dudakları ve beyaz bir teni vardı. Kaderinde uzaktı her bir kesimi...

"Zeynep!" Diye bağırdı bir ses. Bu ses hikayemin varlığının sebebi olan o ses. Babamın sesi...

"Efendim?" Diye bağırarak ayağa kalktım ve koşar adımlarla mutfağa gittim. İçeri girdiğim an herkesin gözleri bana döndü, yerde kırık bir saat vardı. İrena'nın saati..

"Kızım bunu sen mi kırdın?" Diye sordu babam ama beklediği bir cevap değil bir kabullenişti. Evet eminim onuda Zeynep yapmıştır..çünkü ben hiç kimseyi çekemeyen biriyim ve İrena'yı kıskanıyorum.

"Üzgünüm." Dedim sadece ve bunun üzerine İrena bağırmaya başladı.

"Üzgünmüş her seferinde aynı şeyi söylüyor artık bıktım bu kızdan!" Ben değildim dediğimde inanmıyorsunuz başka ne yapabilirim..

Donuk gözlerle bir babama birde ona baktım. Ölmeyi diiyorum hemen şimdi.. ablam beni gitmek istediklerini söyleyerek geçiştirmiş meğerse asıl olay asıl sorun benmişim.

İrena elini havaya kaldırıp yüzüme hızlı bir tokat attı, Onun bana vurması ile birlikte yüzüm hızla sağa döndü ve o sırada gözümden bir damla yaş yere..özgürlüğe düştü. Yavaşça babama döndüğümde kınayıcı bakışlarının altında ezildiğimi hissettim.

"Bir kez daha bunu tekrarlarsan..." Dedi babam, oldukça sinirliydi. İçim hayal kırıklığı ile parçalanırken fısıldadım.

"Ne olur baba?" 

"Burada kalamazsın." Dediğinde gözümden bir damla yaş aktı.

"Özür dilerim baba." Dedim gözlerim halının desenlerindeydi. Bir kaç saniye öylece durduktan sonra yavaşça odama gittim. Ablamla kısa bir süreliğine göz göze gelince gülümsedim ve uyumak istediğim -belkide kaçmak..- için yatağıma uzandım ve yorganı kafama kadar çektim. İyi geceler Ze- Alya...


...


Saat 08.40, okuldayım ama yarı uyuyor yarı uyanığım. Eylül sınıftan içeri girer girmez yanıma koştu ve heyecanla konuştu.

"Seninle çok önemli bir şey yapmalıyız!" Sabahın köründe ne yapabiliriz ki ? Gülümseyerek elimi çenemin altına koydum.

"Neymiş bu önemli şey?" Dediğimde gülümseyerek yanıma oturdu.

"Hani Baran varya.." Diyerek yüzüme baktı ve ne tepki vereceğimi anlamaya çalıştı. Bayık gözlerle ona bakıyordum, derin bir iç çekip "Eee" Dedim.

"Onu fake bir hesaptan işletmemiz gerekiyor."

"Sende var ya zaten tonla hesap." Diyerek kafamı sıranın üzerine koydum. Elini saçlarıma getirip nazikçe saçlarımla oynamaya başladı.

"Zeyneepp." Dedi şımarık bir ses tonuyla, "Lütfen hadi!" Benim bir hesap açmamı istiyor olmalı ama bu benim için fazlası ile sakıncalı.

"Aklından geçen her neyse onu unut Eylül çünkü mümkün değil !" Dedim telaşla İrena görürse mahvolurdum, biterdim.

"Sadece bir kaç günlüğüne benim için." Sadece bir kaç gün. Ne olabilir ki?

Onaylayıp onaylamadığını görmek için Nisan'a baktım. Ona baktığımı fark ettiği an kafasını aşağı yukarı salladı.

"Pekala" Dedim "Bunu yapalım ama fazla vakit ayıramam." Diye ekledim, Eylül sevinçle boynuma sarılınca güldüm.

"Adı ne olacak hesabın?" Dedi Nisan.

"Zeynep olsun işte." Diye atıldığı Eylül, anında "Hayır." Diyerek karşı çıktım.Herşey olurdu ama Zeynep asla olmazdı.

"O zaman ne koyalım adını?" Dedi Nisan. Gözlerimi pencereye doğru çevirdim ve gökyüzünü izlemeye başladım. Ne olabilirdi?

Gökyüzü..

"Nisan." dedim düşünceli bir sesle , "Evet?" Diyerek merakla yüzüme baktı.

"Anlamı gökyüzü olan o ismi istiyorum, Alya'yı"

"Peki tamam." Dedi Nisan ve bir kaç dakika sonra telefon ekranını bana döndürdü, dikkatimi ilk çeken hesabın adı olmuştu.

Alyaww

"Bu şimdi benim hesabım mı?" Diye sordum. İtiraf etmeliyim biraz heyecanlanmıştım.

"İstersen daha sonra da bu hesabı kullanmaya devam edebilirsin." Dedi Eylül

"Bencede ben sana yardımcı olurum." Diye heyecanla konuştu Nisan.

"Bakarız ya." Diye geçiştirdim, içimden bir ses pekte iyi bir fikir olmadığını söylerken başka bir sesse bunu yapmam gerektiğinden söz ediyordu.


...


8 dersten sonra hayatta kalmayı başarmış bir şekilde eve dödüm, Eylül'ün hatırlatma ve ısrarları sonucu eve varır varmaz tuvalete girmiş ve son zamanlarda popiler olan instar'a girebilmiştim. Baran denen o Habeş maymununun kullanıcı adını aratarak bulduktan sonra hemen istek attım ve keşfette takılmaya başladım. 2 dakika sonra telefonum bir bildirim sesi ile titredi. Küçük tatlı zil işaretinin üstüne basarak bildirimlere girdim.

Baran.01 sizi takip etmek istiyor.

Onayla tuşuna basarak isteği kabul ettim ve hemen onun mesaj sayfasına girdim. Ne yazacağımı kısa süre düşündükten sonra "Selamm" yazıp yolladım ve hemen mesaj sayfasından çıktım. Profilime girip biraz incelemek istedim şu anda 30 takipçim vardı. Telefonum bir bildirim sesi ile titredi Eylül yazmıştı.


eylülbenimm.zkll size bir mesaj gönderdi.A

Yazdın mı ?

Evet selam yazdım.

Yazarak mesaj sayfasından hızla çıktım ve telefonum iki bildirim sesi ile yeniden titredi.


​​​​​Baran.01 size bir mesaj gönderdi.

Mustafa98 size bir mesaj gönderdi.

Buda kimdi şimdi? İlk önce Baran denen o çocuğun mesajını açtım.​​​​​

Baran.01

Selam tanışıyor muyuz ?

Ne desem diye Kısa bir süre düşündükten sonra amacımın onu test etmek olduğunu hatırladım.

Hayır ama tanışabiliriz.

Anında cevap geldi.

Olur, adın nedir ?

Alya ben.

​Oha adın çok güzelmiş, kaç yaşındasın?

Ah erkekler hepsi yalancı gerçekten şu tavırlara bak kusacağım şimdi!

17 yaşındayım, sen ? 

Bende 17 yaşındayım ,

Birşey soracağım sevgilin var mı ?

İşte asıl konumuz burasıydı. Kısa süre düşündükten sonra yazdım çünkü bu işin sonunda Eylül üzülecekti.

Hayır, senin var mı? 

Ve beklenen o cevap anında geldi.

Hayır , yok.

İçimde kalmasını istemediğimden ona son bir mesaj yazdım.

Habeş maymunları bile senden daha yakışıklı.

Gelen ilk cevap bir soru işareti ve sonrası bilmediğim bir dilde küfürlerdi. En son ona "Dırlama göt." yazıp engelledim. İçimde kalacağına onda kalsın canım!

Mesaj kutumda Musafa ismini görmemle irkildim ama yinede sohbete girdim.

Mustafa08

Merhaba Alya, burada yenisin galiba.

Çatık kaşlarımla bir kaç saniye ekrana baktım ve sonrasında çocuğa cevap verdim.

Merhaba Mustafa, evet burada yeniyim

İlgin için teşekkürler.

Sohbetten çıkıp Baran ile olan konuşmalarımızı ekran görüntüsü aldım ve Eylül'e gönderdim. Tuvaletin kapısı tıktıklanınca hızla uygulamayı kapatıp telefonu cebime soktum ve tuvaletten çıktım. Kapıda dedem vardı, gülümseyerek yanından geçtim ve odama gittim.

Kardeşim Elesa odada Gülnaz ile oynuyordu.

"Gülnaz başka yerde oynasanız benim uykum var uyuyacağım." Dememle Gülnaz büyüttüğü gözleri ile bana döndü. "Ya ablaa" Diye cırladı, "Bu saatte uyunur mu?" Dişlerimin arasından "Uyuyacağım." Dedim.

Tahammül seviyemin fakirliğinden olsa gerek iki dakika içerisinde Gülnaz ile saç başa girmiştik. Neyse ki kavgamız kısa sürmüştü ve gâlip ben gelmiştim. Üzerimi değiştirip hızla yatağa uzandım. Şimdi güzel bir uyku çekmeliydim ama bu pek mümkün değildi. İrena'nın bağırtısı tüm evi kaplamıştı.

"Ne demek Afet ile Zeynep konuşmuyorlar sebebini öğrenebilir miyim?" Diyordu.

Afet benim kuzenim ve birbirimizi pek sevdiğimiz söylenemez. Beraber büyüdük ama o benim olanlarıda hep isterdi, istemese bile kıskanırdı. Anladığıma göre İrena telefon ile konuşuyordu. Ben bunları düşünürken telefonumdan bir bildirim sesi geldi. Masanın üzerine koyduğum telefonu alıp açtım ve instara girdim.gidöderdi.

Mustafa98 size yeni bir mesaj gönderdi.

Yakalanmaktan korkarak mesaj sayfasına girdim.

Mustafa98

Rica ederimmm , biliyor musun konuşacak cok şeyimiz varmış gibi hissediyorum.

Korkudan hızlı bir şekilde aklıma ilk gelen şeyi yazdım.

Ne gibi?

Anında cevap geldi.

Hayatlarımız gibi , biliyorum sende mutsuzsun.

Mutluluk bu dünyaya ait değil.

Mutluluğu bileceğin bir yer biliyorum.

Biri geliyor mu diye kısa bir süre kapıyı inceledikten sonra cevap yazdım.

Neresi?

Söylersem gelecek misin ?

Bir kaç saniye ekrana baktıktan sonra yazdım.

Bilmem.

Anında gördü ve hızla yazdı.

O zaman geleceğin zaman söyleyeceğim.

Mesajını beğenip uygulamadan çıktım ve telefonumu yeniden masanın üstüne biraktım o sırada içeriye İrena girdi.

"Ne yapıyorsun?" Dedi fısıldayarak sesinde tehditkar bir tonlama vardı.

"Alarmı açmayı unutmuşum onu açıyordum." Diyerek geçiştirmeye çalıştım. kafasını aşağı yukarı sallayınca rahat bir nefes aldım ve yastığıma sarılarak gözlerimi kapattım. İyi geceler Alya.


...


Çalan bir alarm sesi tüm rüyalarınızı ve belki yıllar sonra kapınızı çalmış olan huzuru hızla yok edebilir. Gözlerimi yavaşça açıp çalan telefonuma uzandım ve alarmı kapattım.Karanlıkla başlayan yeni bir gün daha içimdeki aydınlığa susamış kız çocuğunu öldürüyor. Zeynep ben tarafından affedilememiş o çocuk.

Yavaşça yataktan kalkıp okul formalarımı giyindim ve babamın uyanmasını beklemeye başladım, onların odasına girmemiz yasaktı. Yarım saat kadar sonra babam odasından çıktı ve tuvalete girdi, arkasından öylece baktım. Telefonum bir bidirim sesi ile titreyene kadar gözlerimi dar koridordan ayırmadım. Gelen bildirim İnstar uygulamasındandı, hızla uygulamaya girdim. Mustafa yazmıştı.

​​​​Mustafa98 size bir mesaj gönderdi.

Hiç düşünmeden sohbete girdim.

Mustafa98

​​​​​​Günaydın.

Bir kaç saniye ekrana baktıktan sonra yazdım.

Günaydın.

Anında çevrimiçi oldu.

Yazıyor...

Okuduğumuz okullar pek yakın bu kader olmalı.

Ekrana şaşkınlıkla bakarken bir mesaj daha geldi.

Gerçekten seninle tanışmayı çok isterdim.

Henüz seni tanımıyorum.

Yazıyor...

Çevrimiçi.

Yazıyor...

Sende istersen birbirimizi tanıyabiliriz hemen şimdi.

Babam tuvaletten çıktığı için hızla yazdım.

Okula gideceğim daha sonra konuşuruz.

Uygulamadan çıkıp telefonu kapattım ve babamın panik yapması sonucu evden apar topar çıktım ve arabaya bindim.

10 dakika kadar sonra okulun önündeydim, arabadan inip yavaşça yürümeye başladım, Öylece etrafa bakarken Eylül'ü gördüm. Küllü sarı düz omuzlarının üzerine dökülen saçları rüzgarla birlikte uçuşuyordu, ela gözlerinde yorgunluk vardı ki anlaşılan dün gece pekte uyumamıştı. Kaydırağımsı bir burnu ve ince sayılacak dudakları vardı, birde beyaz bir teni. 1.60 boylarında tatlı bir kızdı. Koşarak yanına gittim.

"Eylül!" Diye bağırdığımda beni farketti ve gülümsedi.

"Üzülme lütfen o seni zaten hiç haketmiyordu." Değimde güldü, elimi omzuna attım.

"Sen ona çokkk fazlasınn." Gerçekten o orangutana benzeyen oğlanı nasıl sevdi anlayamıyorum.

Beraber sınıfa girdiğimizde yerime oturup Nisan'ı beklemeye başladım. Bir kaç dakika sonra Nisan geldi ve yanıma oturdu, O oturur oturmaz konuştum.

"Size bir şey söyleyeceğim."

Eylül ve Nisan aynı anda ban döndüğünde ikisinede yaramaz bakışlar gönderdim.

"Dün bana bir çocuk yazdı." Nisan bileğimi tutup "Kim, ne yazdı?" Diye sordu.

"Mustafa diye birisi, buluşmak istedi." Diyerek telefonumu açtım ve mesajları onlara gösterdim.

"Yaşını falan öğren bugün sonra buluşup buluşmaman gerektiğine karar veririz." Dedi Eylül. Kafamı aşağı yukarı salladım. Kısa süre Baran muhabbeti yaptıktan sonra zil çaldı ve derslere mahküm edildik.


...


Delirmiyorsam geçmişim yüzünden..

Gelir diyorlar bir gün gidenler..


Araba camından dışarıyı izlerken müzik dinlemek pek çok insanın ilk tercihidir. Kimisi yalnız başına, kimisi bir bütün olarak dinler.

Araba evin önünde durunca indim, dış kapıdan içeri girince telefonumu çıkarıp instara girdim.

Mustafa98 size bir mesaj gönderdi.

Vakit kaybetmeden mesaj sayfasına gidim.

Mustafs98

Okuldan çıkmış olduğunu umuyorum.

Evet çıktım.

Anında çevrimiçi oldu.

Artık tanışabiliriz o halde,

Kaç yaşındasın? 

19 yaşındayım , sen ?

17 yaşındayım.

Yazıyor...

Çevrimiçi.

Yazıyor...

Rwşit olmaman üzdü.

Kaşlarımı çattım, reşit olmamla ilgili ne derdi olabilirdi ?

Neden ? 

Hiç , eğlenceli bir şeyler yapamayız gibi.

Bu cümle iyice korkmama sebep oldu.

Eğlenceden kastın nedir ? 

Sana hiç bir şeyi önemsemeyip eğleneceğin bir gün sunabilirim.

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

Derken ? 

Merak etme bir sürü insanın olacağı bir yerden bahsediyorum.

Dış kapı açılınca telefonumu kapatıp asansörün düğmesine bastım, babam yanıma gelip durdu.

"Neden eve çıkmadın ?"

"Asansörü bekliyordum meşguldü." Diyerek yalan söyledim.

Hayatım kim bilir daha kaç yalanın üzerine kuruluydu, aileme uzun zamandır yalan söylüyordum, annem öldüğünden beri.

Asansörün kapısı açılınca beraber içeri girdik ve hiç konuşmadık. Biz genelde zaten hiç konuşmazdık. Ne babam beni anlamak için bir çaba gösterirdi ne de ben onu anlamak için, tam bu an aklıma birden bir düşünce düştdüştü.

Ne olacaksa olsun belki de Mustafa'ya bir şans vermeli ve istediği yere gitmelisin..belki de bu hayatının dönüm noktasıdır kim bilir?

Kaybedecek pekte bir şeyim olmadığından kendimi ateşe bırakmaya karar verdim. Ne olacağını bilmiyordum ama yine de bunu yapmak istiyordum.

Eve girdiğimizde banyoya girdim ve uygulamayı açıp mesaj kutusuna baktım.

Görüldü atmamın üzerine bir şey yazmamıştı.

Hızla ona cevap yazdım.

Geleceğim, bana yeri ve zamanı yaz.

Bir kaç dakika sonra cevap geldi

​​Tamam, yarın okuldan sonra Devran kafenin yanında ki parka gel.

Tamam.

Uygulamadan çıkıp tuvaletten çıktım.

Yarın oraya gidecek ve iyi mi kötü mü yaptığımı anlayacaktım.


______


Veee birinci bölüm sonuna hoşgeldiniz.

Gelecek bölümden biraz fragman havası verelim bakalım.

Alya gelecek bölümde buluşma yerine gidecek ve orada hayatını değiştirecek o çocukla Aras'la karşılaşacak.

Bu küçük kaçamak hayatının değişmesine mâl olacaktı ve o bunun farkında bile değildi.


Loading...
0%