
Defne:
Yetiştirme Yurtları:
2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununda Yetiştirme Yurtları; 13–18 yaş arası korunmaya muhtaç çocukları korumak, bakmak ve bir iş veya meslek sahibi edilmeleri ve topluma yararlı kişiler olarak yetişmelerini sağlamakla görevli ve yükümlü olan yatılı sosyal hizmet kuruluşları olarak tanımlanmıştır.
Ben Defne SÖZÜÇOK. Soy adım gibi konuşmayı severim.Annem ve babam bana neden bu ismi verdi bilmiyorum. Yaz kış yeşil kalmasıyla bilinen bir ağaç ismi gibi düşünsem de anlamı Güzel kokulu bir ağaç olan defne ağacı belki de annemin en sevdiği bitkilerdendi.
Bu sebeple annemin güzel kokulu kızım Defnem diye beni çağırdığını, babamında annemin o haliyle hemhal olduğunu hayal meyal hatırlıyorum. Kim bilir, belki nice anıları vardı bir hatırlayabilseydim.
İsmimin anlamını öğrendiğimde bu şekilde hayaller kurmuştum. Çünkü anne ve babam rahmetli olalı üzerinden tam 7 sene geçmişti. Söylenene göre bir amcam varmış. Ama durumu iyi olmadığı için beni yanına alamamış. 10 yaşında olmama rağmen ben böyle bir amcamın olduğunu hatırlamıyorum. Ya öz amcam değildi. Yada beynim birçok anılarımı silerken amcamı da silmişti.
Ben ve Selda ''Çiçek yetiştirme yurdu'nda'' büyüdük. Bu yurt bize, yuva oldu, soğukta ev oldu, arkadaşlarımız ailemiz oldu. Tabi aile kavramı nasıldı çok bilemiyorum. Çünkü toprağın çökmesiyle oluşan obruklara benzer içimde anılarımın çöktüğü büyük boşluklarım vardı benim.
Düşünsenize anne ve babanızı kaybetmişsiniz, bir amcanız olduğunu öğreniyorsunuz ama hafızanızda öyle bir karakter yok, daha da kötüsü madem bir amcam var neden bana sahip çıkmadı? Neden gelip halimi hatrımı sormadı?
Doktorlar bir tranva yaşadığımı ve zamanla hafızamın yerine gelebileceğini söylüyor. Evet bunca senedir Selda'm sayesinde birçok şeyin üstesinden geldim. Selda inançlı bir kız. Bu yüzden ne yaşarsa yaşasın dimdik ayakta.Ona imreniyorum.Onun gibi olmak istesemde olamam.Benim çok büyük kayıplarım var.Ama ondan çok şey öğrendim. Bana yeri geldi anne, yeri geldi abla oldu, en çokta kardeş. Nasıl ki zincirler ardı sıra birbirini takip eder ve ayrılmaz. Selda'm da her koşulda bana zincir olur, gönlümü bağlar, yaralarımı sarardı.
Bazı durumlarda beynim harekete geçiyor. Mesela rüyalarımda gördüğüm meşhur tren, köşe başında gördüğüm delikanlı, bunlardan bir kaçı. Geçmişe dair bir kare ile karşılaşırsam beynimin içindeki anılar adeta dört nala bir lobdan diğerine koşuyor. O kadar hızlı hareket etmeleri başımı döndürüyor. Anılarımı bir araya toplayamadan avuçlarımda ufalanıp gidiyorlar. Bu sebeple ara ara baş dönmesi yaşıyorum. Peki tüm anılarımı hatırlayabilecek miyim? Ne zaman? Takdiri ilahi...
...
Akşam olmuş Selda, Defne'nin eline pansuman yapmıştı. Defne düşünceli bir halde :
"Ne zaman geçecek? " dedi.
Selda arkadaşının o masum çehresine bakıp, yeşil gözlerine odaklandı.Defnenin elini göstererek:
"Birkaç güne bir şey kalmaz kuzum."
Defne başını salladı :
"Hayır Selda'm o değil bu geçmiyor işte.''dedi kalbini göstererek.''Buramdaki sızı...'' Boşluğa doğru baktı.'' Bir sıcak su beni alıp anılara sürüklüyor. İlkokulda ki o masum annesine sarılmak isteyen küçük kıza dönüşüyorum. 17 yaşına geldim. Ama o tren halen daha bana korku veriyor. Anne ve babam o trende hayata gözlerini yumdu biliyorum ama bunu yenemiyorum. Ben annemi, babamı çok özledim Selda. Bende ölsem keşkee kavuşsam onlara. "
Selda hızlı bir hareketle Defnenin boynuna sarıldı.
" şışşşşt Defne neler söylüyorsun sen? . Hem ölmek kavuşmak mıdır?Nasıl kavuştuğun önemli değil midir?”
Defne kısık ses ile ağlamaya devam ederken Selda eli ile sırtını sıvazlıyordu.
''Ne için geldik bu dünyaya? Zevki sefa sürmek için mi?Varsayalım sürdük ve ömür sermayemizi boş yerlerde tükettik.Peki ya sonra?Ölünce beşer şaşar biz yok mu olacağız haşa? Tabi ki yeniden bir diriliş ile sevdiklerimize kavuşacağız en güzeli de bize bu sevgiyi bahşeden,bizi bizden çok düşünen Rahman'a kavuşacağız.Ama her şeyin bir vakti saati var.
İslamda yok olmak diye bir kavram ancak dünyada iken vardır.Vücuden varsındır ama gönül dünyan başka alemlerde yok olmuştur.Kendini bulmaya çalışıyorsundur.Hem ne diyor İbn-i Sina 'Bilgisizliğin en kötüsü kendini bilmemedir.'
Defne arkadaşının hoş sohbeti ile biraz olsun kendine gelmişti.Oturduğu yerde doğruldu.Elleri ile göz yaşlarını sildi. Selda sohbetine kaldığı yerden devam ediyordu.
“Cenab-ı hak ruhlarımızı yarattığı vakit bunlara hitaben ''Elestü birabbiküm'' yani ben sizin rabbiniz değil miyim?diye sordu.Onlarda ''Bela,evet Rabbimizsin'' dediler.İşte biz o zamandan beri müslümanız ve inançlıyız.Eşşükrillah Sitare'm.”
Selda dostu Defneye ,Sitare'm diye seslenmeyi severdi.Sitare 'yıldız'demekti.Defne farkında olmasada Selda'nın da sancılı bir geçmişi vardı.Tamda bu zamanda karşısına yıldızım dediği arkadaşı Defnesi çıkmıştı.
Sitare sözünü duyunca Defnenin yüzü yumuşadı.
''Güzel gözlüm.Sana bu güzel gözleri veren Mevlam elbet senden bu gözlerin hakkını isteyecek.O(cc)Gözlerimizi en güzel şekilde yarattı.Peki biz bu gözler ile neleri temaşa ettik?Bu gözler nerelerde bulundu?Bakmayı bildi mi?Bakmak ile görmek farklı meziyetler.Ayna misali gönlünü yansıtabildi mi?”
''Ah be Sultanım sen çok güzel konuşuyorsun.Konuştukça ben huzur buluyorum.Ama sen çok derinlerdesin korkarım ben boğulurum.Keşke sen gibi olabilsem ama şuan hazır değilim.”
''Haydi haydi ağlayınca her zaman olduğun gibi gözlerinin yeşili çimene döndü, daha belirginleşti. Tam güzelsin diyeceğim ama ve burnun palyaço gibi kızarması seni ele veriyor.Git yüzünü yıka azcık temiz kız bakim''diyerek latifede bulundu.
Defne koşarak elini yüzünü yıkadı.Odaya geldiğinde oda arkadaşları Ayça'nın çoktan uyuduğunu farketti. Selda'nın cam kenarında oturup gökyüzünde ki yıldızları izlediğini gördü.Arkadaşının yanına oturdu.Senelerdir olduğu gibi birlikte yıldızlar ile sohbet edip başka ülkelerde neler oluyormuş öğrendiler.
Mevlana'nın dost için söylediği gibi ''Dost ise düşünme ver ömrünü gitsin.Dost değilse hiç bekletme yol ver gitsin.''
Yıldız geceye kavuştu.Ay geceye kavuştu.Güneş kaybolmuştu.Fakat yarın yepyeni bir güne doğmak için hazırlıklar yapıyordu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |