@sarezgi
|
Aşk... bu, sadece bir duygu değil, bir varoluş biçimi. İnsan, aşkın içindeyken kendini kaybediyor gibi hisseder ama aslında buluyor. Sanki bir başkasına bağlı olmadan eksikmişim gibi... Kafamın içinde dönen düşünceler, geçmişten gelen yaralar ve gelecek korkuları, hepsi bir araya geliyor ama onun yanında bu karmaşa bir anlam kazanıyor. Kalp atışım hızlanıyor, tenimdeki her hücre onun varlığını hissediyor. Aşk, aklımı karıştıran bir bulmaca gibi ama çözüldüğünde anlıyorum ki, ben onunla tamamlanıyorum. Sanki bir kısmım ona aitmiş ve onu bulmak beni tam anlamıyla ben yapıyor. Aşk, beni hem güçlendiriyor hem de savunmasız kılıyor. İçimdeki en derin korkuları, en büyük arzuları ortaya çıkarıyor. Ama en önemlisi, onun gözlerine baktığımda, kim olduğumu ve ne olabileceğimi görüyorum. Efe'nin kapıdan gelen sesi ile midemde korku ile karışık heyecanı hissettim. Kalbim yerinden çıkmak istercesine atıyordu. Arkama dönüp kapıda abim ile konuşan Efe'yi görmekten neden bu kadar korkuyordu? Hızlı adımlar atıp mutfağa girdim. Hemen bir bardak soğuk su içmiştim. Böyle olayın üstüne ancak bir bardak soğuk su iyi giderdi zaten. Efe'nin, abim ile olan konuşmalarını buradan net bir şekilde duyamıyordum. Lanet olsun. Abim ve Efe'nin seslerini salonda duymam ile balkona çıkmıştım. Fakat sesleri gittikçe yakınlaşıyordu. Kendimi yok etme isteğim ile korkum birleşince aşağı atlamayı bile düşündüm. Adım sesleri artık mutfaktaydı. Kaçan kovalanır mı oynuyorduk biz? "Efe, sen neler yaptın benim yokluğumda" Abimin sesi ile tabak, çatal sesleri de birlikte geliyordu. Ne yapacaktım? Ne yapmam gerekiyordu? Neden heyecanlıydım? Arkamı sessizce dönüp perdenin arasından görmeye çalıştım. Fakat bana bakan bir çift göz ile korku dolu heyecanım ikiye katlandı. Efe ile göz göze gelmiştim. En olmaması gereken kişi ile şu an göz göze gelmiştim. "Gökhan, biz pastayı balkonda yiyelim mi?" Efe cidden gıcık biriydi. "Olur" Abim ve Efe ellerinde pasta konulmuş tabakları ile balkona doğru yürüyorlardı. Aptal hislerimi kenara bırakıp, on dakika önce Efe ile konuşmamışım gibi davranacaktım. Abim balkona adım attığında şaşkın bakışlarına karşılık ben sadece aptal sırıtışım ile bakıyordum. Abimin ardından Efe balkona girdiğinde bana göz kırptı. BANA? Efe ile göz göze gelince dudaklarıma peydahlan aptal sırıtışımı silmek zorunda kaldım. "Abim sen uyumadın mı ?" Gökhan abime döndüm. "Uyuyacaktım da susadım şimdi uyurum" Dedim elimdeki yarısı şu dolu bardağımı gösterirken. Balkondan çıkacağım esnada Efe'nin sorusu ile tekrardan balkona çıktım. "Sare, senin sınav sonucun nasıl geldi?" Bilmiyor muydu? Boğazımı temizleyip, abim ve Efe'nin karşısındaki sandalyeye oturdum. "5000 e girdim. Beklediğimden daha iyi sayılır" Efe ilk defa duyuyormuş gibi gözlerine şaşkın bakışlarını yerleştirmişti. "Ee bölüm olarak nereyi tercih edeceksin?" Salak mıydı? Hafızasını mı yitirmişti? Bunları zaten ben ona söylemiştim ki. "Tıp istiyorum" "Çok güzel. Nerede okumak istiyorsun? Kafamda bir şehir var mı?" Efe'nin ne yapmaya çalıştığını şimdi anlamıştım. Gitmemi istemediği için soru yağmuruna tutuyordu beni. "İzmir aslında istediğim ama başka şehirler de kafamda var" Abim, Efe ile benim olan sohbetimize anlam veremiyormuş gibi şaşkın ve meraklı bakışlarıyla bizi izliyordu. Abim elindeki tabağı havaya doğru hafifçe kaldırıp bana uzattı. "Efe ,pasta almış güya gelmemi kutlamaya istersen mutfaktan pasta al gel" "Yok abi. Benim uykum var" "Neyse sen uykun gelmiş gibi görünüyorsun tutmayayım ben seni. İyi geceler" "İyi geceler" Abime ve Efe'ye el sallayıp balkondan çıktım.
|
0% |