Yeni Üyelik
17.
Bölüm

Çaresizlik

@sarezgi

Çaresizlik, sanki dünyadaki tüm renkler bir anda solmuş ve geriye yalnızca gri tonlar kalmış gibi hissettirir. İçinde bulunduğun durumun ağırlığı omuzlarına çökmüş, her adımında daha da ağırlaşan görünmez bir yük taşıyormuşsun gibi. Zaman ilerler ama sen yerinde sayıyormuşsun hissi doğar; sanki ne yaparsan yap, her şey kontrolünden çıkmış. Kafanda dolanan çaresizlik, derin bir kuyunun dibinde olduğun ve ne kadar yukarı baksan da ışığa ulaşamayacakmışsın gibi bir umutsuzluk yaratır. Sadece durup beklemekten başka hiçbir seçenek yokmuş gibi görünür.

 

 

 

Efe, açıklamamı isteyen şaşkın gözlerle bana bakarken ben sadece susmakla yetiniyorum. Efe ile kurduğum kısa bir göz temasının ardından oturma odasına doğru ilerlemeye başladım.

 

✧・゚: *✧・゚:*

 

Aradan uzun bir zaman geçmişti. Ben hayallerimi hiçe sayıp sadece Efe için Ankara'da üniversite okumayı kabul etmiştim. Tercihlerine tıp da dahil bazı sayısal bölümleri de eklemiştir. Ve tabii ki sıralamam Ankara'da tıp okumaya yetmemişti. Çünkü ODTÜ'de tıp bölümü yoktu. Olsada orada okumak istemiyordum. Sevim de oradaydı ama onun saçma arkadaşlarıda oradaydı. Hacettepe üniversitesinde işletme bölümünü kazanmıştım.

 

Efe KYK'de kalmayıp eve çıkmıştı ve tek yaşıyordu. Ben ise KYK başvurusu çoktan yapıp, yerleşmiştim. Bugün üniversitenin ilk gününü bitirmiştim. Henüz doğru düzgün tanışamamıştım bölümümdeki kişilerle. Sadece benimle gün içerisinde sadece ben girdiğim için derse giren Arven diye bir çocukla tanışmıştım. Kahverengi gözlü , kahverengi saçlı ve esmer tenliydi. Kendisi ikinci sınıf olmasına rağmen alttan ders aldığı için benimle bazı dersleri ortaktı. Genel olarak bana derslerde yardımcı olabileceğini söylemişti. Ve numaramı almıştı.

 

Yurda gelip, eşyalarımı yerleştirmiştim. Sonrasında yorgunluğuma yenilip uyumuştum. Ve uyandığımda Efe'den gelen 38 cevapsız arama ve 57 mesaj ile karşılaşınca şaşkınlığım üç katına çıkmıştı. Efe'yi arayıp tüm günümü anlatmak için resmen can atıyordum. Hemen aradım. Birkaç çalışta telefonu cevaplamıştı.

 

"Efe, napıyosun?"

 

"Sare, neden bakmadın aramalarıma ve mesajlarıma?" O kadar çok derin uyumuştum ki telefona bakmayınca çocuk şüphelendi tabii.

 

"Efe gün çok yoğundu. Direkt uyumuşum bende özür dilerim"

 

"Özür dileme bir daha" Evet, Efe'nin hassas noktalarından biri de ondan özür dilemem.

 

"Tamam."

 

"Günün nasıldı? Üniversite iyi bir yer miymiş?"

 

Gülerek cevapladım.

 

"İyiymiş. Kimse kimseyi tanımıyor bile"

 

Kahkaha sesleri kulağıma dolunca bende gülümsedim.

 

"Yurt nasıl? Oda arkadaşlarınla falan tanıştın mı? "

 

"Yani şu an odada yoklar ama gelmişler galiba eşyalar var. Yemeklerin kötü olduğunu duydum. Ama ben yemek saatini de kaçırmışım o yüzden tadım yapmam yarına kaldı"

 

"Sare ben seni almaya gelsem. Bende daha yemek yemedim. Bende yeriz"

 

"Olur"

 

"Kaçta gelip alayım seni?"

 

Hemen saate baktım. Akşam yediyi geçiyordu.

 

"40 dakikaya gel"

 

"Tamam sen hazırlan"

 

"Görüşürüz"

 

"Görüşürüz"

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%