@sarezgi
|
Zihnimde sürekli dönen düşünceler, birer karanlık fırtına bulutu gibi ağırlaşmış durumda. Her bir anı, her bir sözcük, içimdeki derin yaralara tuz basıyor. Kalp atışlarım düzensiz ve sert; sanki göğsümden dışarı fırlamak istercesine atıyor. İçimdeki bu huzursuzluk, bana her şeyin bir adım uzağında olduğunu fısıldıyor. Dünya dönüyor, insanlar gülüyor, hayat devam ediyor. Ama ben, bu akışın dışında kalmış gibiyim. Kendi iç dünyamda, boğulmak üzere olan bir yüzücünün çırpınışlarını yaşıyorum. Umut ve çaresizlik arasında asılı kalan ince bir ipte, dengede durmak her geçen saniye daha da zorlaşıyor.
Efe'nin , bana dışarıda olduğunu söylediğinde ne yaptığını şimdi anlamıştım. Abim geldiği için pasta alıyordu. Uyumak için hazırlığımı bitirdiğimde saat gece yarısını geçiyordu. Yatağa girdiğimdimde ise direkt uyumuştum. Gözlerimi araladığımda, odama süzülen o ilk sıcak ışıkla kalbimde bir kıpırtı hissettim. Gecenin soğuk ve karanlık örtüsünü yavaşça kaldıran güneş, sanki içimdeki tüm karanlığı da alıp götürüyor. Gökyüzü, sabahın ilk ışıklarıyla pembe ve altın sarısına boyanırken, ruhumda bir huzur dalgası yükseliyor. Her şey o kadar dingin ve güzel ki, bu anı sonsuza dek saklamak istiyorum. Güneşin yükselişi, bana yeniden doğuşu, umutları ve her şeyin eninde sonunda yoluna gireceğini fısıldıyor. Bu an, yaşamın tüm ağırlığını hafifletiyor; kalbimde sevgi, umut ve minnettarlıkla dolup taşıyorum. Yeni bir gün, yeni bir başlangıç… Ve bu başlangıçta kendimi kaybolmuş, ama bir o kadar da yeniden bulunmuş hissediyorum. Uyku mahmurluğımdan arınmak için duş alıp, kahvaltı yapan abim ve annemin yanına oturdum bende. Masada ablam olmadığı için nöbetinin olduğunu anlamıştım. "Günaydinn" "Günaydın kızım" "Günaydın Sare" Bugün gün içerisinde ne yapacağımı bilmiyordum. Herhangi bir planım yoktu. Acaba Sevim ile dışarı mı çıksaydık? Ama o gelmezdi. Gündüz dışarı çıkmayı hiç sevmiyordu. Hem de öğle sıcağında çıkmayı hiç sevmiyordu. Yüksek ihtimalle yatağıma oturup Efe ile konuşurdum. Efe'den hoşlanmaya mı başlamıştım bilmiyordum ma onunla konuşunca mutlu olduğuma emindim. Kahvaltımı yapıp, odama geçtim. Gitmek istediğim bölümün bulunan üniversitelerini araştırmaya başladım. Ben hep İzmir'e gitmek istediğim için ilk olarak Ege Üniversitesi 'ni araştırmaya başladım. Bulduğum sonuçları defterime yazıyordum. Yaklaşık 30 dakika kadar Ege Üniversitesi hakkında araştırma yaptıktan sonra telefonumun çalması ile ara verdim. Efe Tekin'den gelen instagram sesli araması. Benim artık numaramı vermem gerekiyordu sanırım. "Efendim Efe?" "Napıyosun?" "Üniversiteler hakkında araştırma yapıyordum. Sen napıyosun?" "Sare, ne zamana kadar beni erteleyeceksin?" "Efe, emin değilim ama sanırım kabul edeceğim teklifini" "Şaka falansa baştan söyle" "Hayır Efe. Böyle bir şakayı neden yapayım?" "Sare, sonunda bir karar verdin. Düşünme yerini kaybetmenden bile şüphelendim" "Neden diye sormaya yüzüm var mı bilmiyorum" Dedim gülerek. Telefonun ucundan gelen Efe'nin kahkası ile içimin kıpır kıpır olduğunu hissettim. "Hangi üniversiteyi düşünüyosun peki?" "Şimdiye kadar hiç üniversite hedefim olmadı. Sadece İzmir'de okumak hayalimdi. Yüksek ihtimalle Ege Üniversitesini başa yazarım tercihlerimde." "Ankara'yı hiç düşlemedin mi?" "Aklımın ucundan bile geçmedi. Hem Ankara soğuk üşürüm be orda kışın" Dedim gülerek. "Soğuk insanlarla, sıcak bir ilişki kurmayı beklemediğin sürece Ankara sıcak bir şehir" Ne dediğini düşününce kısmen anlayabiliyordum. "Sanmıyorum." "Sare, buluşalım mı bugün?"
|
0% |