@sarisiin_
|
Şiddetli yağmurlu bir geceydi. Gece lambasının yaydığı loş ışıkta kitap okuyordum. Pencerenin kitaplığa bir hışımla çarpması ile yerimde zıpladım. Kitaplıktaki bütün kitaplar rüzgârın etkisiyle yere dağılmıştı. Yerimden kalkıp pencereyi sıkıca kapattım gerçekten de hava o kadar kötüydü ki, ağaçların bir o yana bir bu yana sallantısını görmemek için perdeyi çektim. Yere eğilip dağılan kitapları toplayıp yerine dizdim. Kitap okuma hevesim bir anda bitmişti, o yüzden yüzden okumaya dönmek yerine oturma odasına geçip koltuğa uzandım. Orada ne kadar uzandım bilmiyorum içim geçmiş. Sol omuzumdan beni saran bir sıcaklıkla beraber uyandım. Hayır... Bu mümkün olamazdı değil mi? 1 hafta olmuştu. Yoksa bu o muydu? 1 Hafta önce... Selam ben Duru. Duru Araz. 18 Yaşımda evden kaçıp kendi düzenimi kurdum. Ve bundan hiç pişman değilim. Ertan Yenenler Baba demeye bin şahit lazım. Kendisi annemin kocası olur. Sapık kocası desek daha doğru olur. Önceden lokanta zinciri olup, Şimdiyse sadece oto yıkama işleten eski bir iş adamı. İflas etmesine şaşırmamak lazım. Akıl olsa üvey kızına böyle davranmazdı hasta herif. Sena Yenenler Kendisi annem olur. Emeği çok lakin hala da o adamla beraber olması... Ne diyim bilemiyorum. Umarım gerçekleri bir gün görürsün anneciğim. Kendisi ev hanımı önceden öğretmendi. Lakin kocası istemediği için çalışmayı bıraktı. Mira Yenenler Annemin kocasından olma kızı. Aslında iyi kızdır ama o adamın kızı olması beni birtık ondan soğutuyor. Arada yanıma gelir otururuz. Kendisi daha yeni 18 yaşına bastı. İyi bir lise son sınıf öğrencisi. Şu an 23 yaşındayım. 18 yaşında evden kaçma sebebimi az çok anlamışsınızdır. Annemin kocasının tacizlerinden ne kadar anneme bahsetsem de bana inanmamıştı. Ve bana evden gitmemi söylemişti. Ne kadar kırılsada alışmıştım artık. Bana para verip evden gönderdi ve geride kalanlara da kaçtığımı söyledi. Ne desem bilemiyorum ama kurtulduğuma seviniyorum. Şehir değiştirip babamdan kalan müstakil üç katlı bir eve yerleştim. O gün benim hayatımın dönüm noktası olmuştu. Baba demişken size öz babamdan bahsetmedim. Kalp yaramdan. Babamı iki yaşındayken bir trafik kazası sonucu kaybettim. Onu hiç tanımadım ama tanımadan tek özlediğim kişi oydu. Onun sayesinde Allah razı olsun, bıraktığı ev ve emekli aylığı ile geçimimi sağlayabiliyordum. Kenan Araz benim nefes alma sebebimdi. Onun için ne olursa olsun gülmeliydim. Okul hayatıma gelirsek üniversite üçüncü sınıf öğrencisiyim. Harika bir arkadaş grubum var. Aile diyebilecek kişiler, hepsinden teker teker bahsedeceğim. Onlar bana İzmir'i gerçekten sevdiren tek kişiler. Rüya Yılmaz Okulun en popüler kızı sayılabilecek güzellikte bir kız. Aynı bölümdeyiz ve grubun en eğlenceli kızı diyebilirim. Bölüm demişken bölümümüz Moda Tasarımı. Yavuz Yazıcı Arkadaşlar arasında en uçuğumuz, kaçığımız diyebilirim. Fal, tarot her şey onda mümkün. Bir gün başına bir iş alacak ama neyse biz çok uyardık. Yinede çok şeker bir çocuktur. Aurasına hayranım. Arada bir gelir derslere girer hayatı böyle geçer. Tabii babası zengin halleder bir şekilde. Ve son olarak; Poyraz Karahan 20 yaşındayken bütün yük omuzlarına binmiş ve babasının işini devralmıştı. Babası ünlü bir tasarımcıydı. Fakat iş seyahatinde kalp krizi geçirip hayata gözlerini yumdu. Üniversiteye gittiğimde ilk tanıştığım kişi Poyraz'dı. Okulun bütün kızları peşindedir lakin o kimseye yüz vermez. İş peşinde koştururken bir yandan üniversiteyi bitirmek için büyük bir çabası var. Ve hepimiz ona destekçiyiz. "Ya hadi Duru." dedi Yavuz kolumu bir o yana bir bu yana sallayarak. "Aslında eğlenceli olabilir alt tarafı ruh çağıracağız." dedi Rüya gülerek. Yavuz Rüya'nın alnına vurarak homurdandı. "Ruh değil cân yani cin çağıracağız. Babaannemin ruhunu çağırmayacağız Rüya." dedi Yavuz. Poyraz sessizdi hiçbir şey söylememişti. "Sen ne düşünüyorsun Poyraz?" dedim elini tutarak. Sonra utanarak hemen geri çektim. O ise geri çektiğim elimi tutarak gülümsedi. "Eğlenceli olabilir ben tamamım." dedi. "İyiyim iyiyim. Bir şey düşünüyordum sorun yok." dedi gülerek. "Ee hadi yapıyor muyuz bu akşam?" dedi Yavuz. "Off tamam patladın." dedim ve kolumu kurtardım. "Yaşasın yaşasın." diyerek küçük bir çocuk gibi sevinmeye başladı. Şapşal çocuk. O sevinirken ben nerden bilebilirdim ki hayatımın değişeceğini. Akşam olunca benim evde toplandık. Oturma odasının tam ortasına bir masa yerleştirip etrafına oturduk. Yavuz dairesel bir biçimde tek tek alfabedeki harfleri yazdı ve ortaya bir fincan koydu. Fincanı ters koymuştu ve hepimizden parmağımızı fincana tutmamızı istedi. Yavuz hemen yerinden kalktı ve kamerayı getirdi. Rüya elimi tuttu. "Ben yanındayım merak etme." dedi. Yavuz kamerayı ayarladıktan sonra yanımıza gelip oturdu. Poyraz sessizdi. "Poyraz." dedim. Hepimiz tekrar fincanı tuttuk ve Yavuz dualar okumaya başladı. O dualari okudukça ben daha çok geriliyordum. 1 gün önce (Yavuzdan) "Hadi Poyraz Alt tarafı Duru'ya şaka yapacağız." dedi Rüya. "Saçmalamayın bu nasıl şaka. Kızın yüregine inecek." Rüya'yla ben oflayarak kollarımızı birbirine bağladık. Zar zor Poyraz'ı ikna ettikten sonra çalışmalara başladık. Gerçekten mükemmel bir şaka olacaktı. Günümüz (Durudan) Fincan oynadığında elimizi çoktan fincandan çekmiştik. Kanım donmuştu yerimden kalkıp dışarı kaçacakken, pencere vurma sesiyle dona kaldım. "Sakin ol kontrol bende." dedi. İşte o an çok gürültülü bir şimşek çaktı. Rüya'yla korkudan birbirimize sarıldık. Fincan E-V-E-T harflerine gidip gelirken başım ağrımaya korkudan tir tir titremeye başlamıştım. "Saçma saçma işler yapıyorsunuz ben gidiyorum." diye bağırıp ayağa kalktım. Tam o sırada fincan tekrar oynadı ve harflerin üstünde gidip geldi. O-T-U-R Harfleri bir araya getirirken bembeyaz kesildiğime emindim. Bacaklarım beni tutamayacak derecede titrerken yere kapaklandım. Çıtım çıkmıyordu aslında kimseden çıt çıkmıyordu. Yavuz sonunda sordu. "Gruptan birinin diğerine arkadaşlıktan öte beslediği duygular var mı ?" dedi. Fincan ilerlerken Yavuz'un sorduğu saçma soruya mı yoksa hala burada bulunmamamı tepki vermeliydim bilemiyordum. Başım agridan patlamak üzereydi midem felaket bulanıyordu. 1 gün önce (Yavuzdan) "Bazen ben bazende siz fincanı hareket ettireceksiniz." dedim. Poyraz istemeye istemeye cevap verdi. Rüya oradan atladı. "Fincanın içine mıknatıs yapıştıracak kesin." dedi. "Aynen öyle." dedim Rüya'yı onaylayarak. "Oğlum kız çocukluktan beri böyle şeylerden çok korkuyor biliyorsunuz vazgeçelim bu işten." dedi Poyraz kızarak. Oflayarak Poyraz'a döndüm. "Ya zaten o kadar basit değil çağırması. Videolardan gördügümü yapacağım. Ben profesyonel değilim sonuçta. Alt tarafı şaka sen olmasan da yapacağız bu işi." dedim. Duru'nun tepkisini aşırı merak ediyordum. Bıkkınlık gelmişti Poyraz çok fazla abartıyordu. "Duru'yu o halde asla bırakmam tamam bende varım." dedi. Poyraz fazla kızmıştı ve bunun sebebi bariz ortadaydı. Günümüz (Durudan) "Keselim mi artık şu işi korkuyorum ben." dedi Rüya titrek sesle. Ama fincan cevap vermeye devam ediyordu. Herkes o an birbirine baktı. Aramızdan biri diğerine bir şey mi hissediyordu yani. O ana kadar sessiz duran Poyraz bir anda söze atıldı. "Bende bir şey sormak istiyorum." dedi. "Ne olur keselim şunu." dedim. "O kişi duygularına karşılık alacak mı?" dedi. Alttan alttan sırıtışını görebiliyordum ama bir türlü anlamlandıramıyordum. Fincan harflerde gidip geldi ve bu çok uzun sürmüştü. İlk kez bu kadar uzun yanıt vermişti. B-E-N O-L-D-U-K-Ç-A A-S-L-A Tam o anda ışıklar gitti ve biz Rüya'yla çığlık attık. İçimden Felak, Nas ne varsa okumaya başladım. Yavuz ve Poyraz hemen telefonlarının ışıklarını yaktılar ve biri şartellere bakmaya gitti. İki dakika sonra ışıklar geri geldi ama ben Rüya'ya sıkıca kenetlenmiş bembeyaz kesilmiştim. Ağlamaktan ve düzensiz nefes alışverişlerimden dudaklarım kurumuştu. Poyraz yanımıza gelip bize sarılırken Yavuz'a bağırdı. Yavuz Hemen masaya eğildi ve masadaki harfleri sildi. Kameraya döndü ve bir kapanış yaptıktan sonra kamerayı kaldırdı. Sonra da bize döndü. Ben olanları yeni yeni idrak edince Poyraz ve Rüya'yı ittim. Üç gün boyunca hiç biriyle konuşmadım. Rüya'larda Kalmaya devam ettim ama onunla da pek muhabbet etmedim. Her sabah ezanın da ağlayarak uyandım ve karnımı tuttum. Sanki biri karnımı deşiyor bıçaklar saplıyordu. Tuhaf tuhaf rüyalar görüyor uyanmak istesem de ezandan önce uyanamıyordum. Bütün psikolojim yerle bir olmuştu. Poyrazlar Beni psikoloğa götürmek istediler ama konuşmayıp yüzümü çevirdim. Hiçbirini dinlemek istemiyordum. Sanki içimden bir ses onlardan uzaklaşmamı söylüyordu. Bu hissettiklerim neydi anlamlandıramıyordum. 4. Günün Gecesi bir rüya daha gördüm. Rüya diyorum çünkü gerçek olması imkansızdı. Rüyamda uyuyordum ve sol tarafımdan biri bana sarılıyordu. O tarafa döndüm ve çok çirkin bir varlıkla karşılaştım. O kadar çirkindi ki çığlık atmamak için kendimi zor tutmuştum. Ama tuhaf bir şey vardı. Ben onun yanında kendimi çok iyi hissetmeye başlamıştım. Ona sarıldım ve gözlerimi açtım. Sabah ezanı okuyordu. Saatler geçti yatakta kaç saat oturdum bilmiyorum düşünüp duruyordum. Korkuyordum ama aynı zamanda kendimi iyi hissediyordum. Yataktan kalktım ve üstümü değiştim. Rüya'ya Eve gittiğime dair bir not bırakıp oradan ayrıldım. Nedense evime gitmem gerekiyormuş gibi hissediyordum. Beni oraya bağlayan bir şey vardı. Evin önüne geldiğimde hiç beklemediğim biri beni kapının önünde bekliyordu. Yanına gittim ve "Ne işin var senin burada ?" dedim. Kolunu tuttum ve onu ittim. "Hiçbir yere gelmiyorum defol evimin önünden."dedim sinirle. Niye bu kadar sinirlenmiştim bilmiyordum sadece içimde öfke vardı. Poyraz beni tutup sarıldı. "Yapma sana yardım etmeye çalışıyorum." dedi kırgınlıkla. Onu ittim ve koşarak kilidi açıp içeri girdim. Girer girmez çığlığı basmam bir oldu. Karnıma her yerime sanki bıçak saplanıyordu ve duvarlarda kandan el izleri vardı. Poyraz yanıma gelip beni tuttu ve kaldırdı. O beni kaldırırken benim gözüm sadece tek bir yerdeydi. Duvardaki kanla yazılmış yazılarda. S-E-N B-E-N-İ-M-S-İ-N Bölüm Sonu. Bölümü beğendiyseniz beklemede kalın. ♥️ |
0% |