@sarisiin_
|
Yapayalnız kaldığım bu dünyada tek destekcim her zaman kendim oldum. Her insanın arkadaşları bir yere kadar destek olur. Sonrasında tek başına uçmaya çalışan ipsiz bir uçurtma gibi çırpınır durursun. Geçmişimi değiştiremem ama geleceğim benim ellerimde. Bu yüzden onunla ne istersem onu yapacağım. “Duru ?” dedi biri. Kim olduğunu algılayabilecek kadar kendime gelememiştim hala. “Bizi duyuyor musun ?” diye ekledi o ses. Yavaş yavaş gözlerimi aralayıp görüşümün netleşmesini bekledim. “Poyraz, Yavuz buraya gelin Duru uyandı.” dedi. O an yanımdakinin Rüya olduğunu anlamıştım. “Hastanede miyiz ?” dedim görüşüm netleştiğinde. Kendimi iyi hissediyordum halbuki. “Evet bayılmışsın Poyraz getirdi seni. Ondan önce olanları hatırlıyor musun kafanı çok sert vurmuşsun.” dedi Rüya endişeyle. Hayır anlamında başımı salladım. “En son…” dedim ve duraksadım. “En son Yavuz’un youtube videosu için bana yalvardığını hatırlıyorum.” diye ekledim. Çocuklar birbirlerine şaşkın şaşkın bakarken bakışlarımı odada gezdirdim. Ne kadardır buradaydım bilmiyorum ama vücudum uyuşmuş gibiydi. “Evet Rüya hanım kendinize gelmişsiniz. Nasıl hissediyorsunuz ?” dedi odaya girerek doktor. “İyi hissediyorum kalkmak istiyorum.” dedim kalkmaya yeltenerek ama Rüya beni tekrar yatırdı. “Daha yeni uyandınız biraz daha istirahat edin yemek yedikten sonra kalkabilirsiniz. Son olanları hatırlıyor musunuz Duru Hanım ?” dedi doktor elindeki kağıda bir şeyler yazarak. “En son arkadaşlarımla okulda olduğumu hatırlıyorum sonrasında burada uyandım.” dedim. Doktor elindeki kağıda bir şeyler daha yazarak başını salladı. “Kısa süreli bir hafıza kaybı söz konusu Duru Hanım. Ama korkmayın zamanla her şeyi net olarak hatırlayacaksınız. Önceliğimiz iyi bakılmanız gerekiyor.” dedi doktor bana dönerek. Sonrasında Poyraz’ la doktor yalnız konuşmak için dışarı çıktılar. “Hiçbir şey anlamadım bana ne oldu ?” dedim bir Rüya’ya bir Yavuz’a bakarak. Onlar birbirlerine baktıktan sonra bana döndüler ve derin nefes aldılar. “Okulda bir anda düştün.” dedi Rüya. “Parkta bayıldın.” dedi Yavuz. İkiside bir anda söyleyince afalladım. “İkinizde farklı şeyler söylüyorsunuz hangisi ?” dedim yastığıma yaslanırken. “Okulun karşısındaki parkta.” dedi Rüya bir anda. “Oturmaya gitmiştik bir anda bayıldın ama önemli bir şeyin yokmuş.” diyede ekledi Yavuz. Başımı onaylarcasına salladım. Akşama doğru hastaneden ayrıldık. Kendimi iyi hissettiğim için hastaneden çıkabileceğime karar verildi. Bende hemen soluğu evimde almak istedim ama arkadaşlarım izin vermediler. Yalnız kalmamam gerektiğini düşünüp beni Rüya’nın evine götürdüler. Rüya’nın evine gelince hep birlikte oturma odasına geçtik. Yatmam konusunda diretmişlerdi ama kesinlikle kabul etmedim. Kendimi gayet iyi hissediyordum. “Ben o zaman sana meyve suyu getireyim bize de kahve yapiyim.” dedi Rüya. “Artık evin hizmetlisi sadece gündüzleri evi temizlemek için geliyor bu yüzden istediğiniz gibi hareket edebilirsiniz.” diyede ekledi ve mutfağa gitti. “Nasıl hissediyorsun ?” dedi Poyraz yanıma oturarak. “İyiyim.” dedim ama bir gariplik vardı sanki. Eksik bir yer, eksik bir hatıra kesinlikle hatırlanması gereken bir yaşanmışlık. Soğuktum onlara karşı içimde bir şey vardı anlamlandıramadığım. “Benden sakladığınız bir şey yok değil mi ?” dedim Poyraz’a bakarak. Poyraz gülümseyerek elimi tuttu. “Hayır tabikide.” dedi gözlerini kaçırarak. Ama hiç inandırıcı gelmiyordu ben Poyraz’ı tanıyordum. O yalan konuşmak zorunda kaldığında hep gözlerini kaçırırdı. Yinede üstelemedim nasılsa her şeyi zamanla hatırlayacaktım. Rüya içeceklerle yanımıza gelip oturdu. “Hadi” dedi. “Bir oyun oynayalım böylelikle Duru da kendini daha iyi hisseder.” diye ekledi. “İyi fikir.” dedim. “Hatta Yavuz youtube videosu çekmek istiyordu konu neydi hatırlamıyorum ama onu yapabiliriz.” diyince herkes sus pus oldu. “Çektik mi yoksa ?” dedim. Yavuz gülerek “Evet çektik sonra bir ara izletirim.” dedi. Başımı salladım diğerlerinin sus pus olmasında bir şeyler vardı belliydi. “Ne oynayacağız ?” dedi Poyraz konuyu kapatarak. “Doğruluk ve cesaret.” dedi Rüya. “Harika.” dedim. “O zaman oyun başlasın.” diyede ekledim. Rüya mutfaktan bir şişe getirdi ve şişeyi döndürdük. İlk Yavuz ve Poyraz geldi. “Yavuz Poyraz’a soruyor.” dedim. “Evet Poyraz bey uzun zamandır çok sormak istediğim bir soru vardı.” dedi Yavuz. Poyraz gözlerini kısarak yapmacık gülümsedi. “Gönder gelsin.” dedi. “Hoşlandığın biri var mı ?” dedi Yavuz. Hepimiz oo yapınca Poyraz bizi susturmaya çalıştı. “Ne gereksiz bir soru ya.” dedi Poyraz. Güldüm ve omzuna vurdum. “Söylesene ya mızıkcılık yapma.” dedim. “Evet ya hadi Poyraz.” dedi Rüya. Poyraz oflayarak; “Evet.” dedi. “Var ama kim olduğunu asla söylemem.” diyede ekledi. “Oo.” dedim. “Kim bu şanslı kişi acaba ?” diyede ekledim gülerek. Emin olamasamda ben olduğumu düşünüyordum. Çünkü ben ona karşı boş sayılmazdım. Poyraz tek kaşını kaldırıp bana bakınca “Tamam tamam sormak yok.” dedim. Şişeyi tekrar çevirdik ve bu sefer Poyraz bana soruyordu. “Evet Durucuğum soruyorum. Bu gruptan bir erkekle çıkacak olsan bu erkek kim olurdu ?” dedi Poyraz. “Hımmm” dedim. Hiç beklenmedik bir soruydu. Ama cevabından kesinlikle emin olduğum bir soruydu. “Seninle.” dedim utanarak. İçimden milyonlarca kez dua ettim inşallah anlamamıştır ve kıpkırmızı kesilmemişimdir diye. Poyraz gülümsedi. O gülümsemesi içimi ısıtmıştı. Hastaneden gelirken onlara karşı anlamlandıramadığım bir şekilde soğuk olsamda şimdi her şey düzelmişe benziyordu. Yavuz masadaki bardağı yanlışlıkla devirince hepimiz ona baktık. “Pardon yanlışlıkla oldu.” dedi. “Ben temizlerim.” dedi Rüya mutfağa ilerleyerek. “İyi o zaman bende bi lavaboya gidip geleyim öyle devam ederiz.” dedim yerimden kalkarken. “Yardım edeyim sana.” dedi Poyraz ve Yavuz aynı anda. “Yok ben giderim siz oturun.” dedim ikisinede bakarak. İkisi yerine oturunca ben üst kata çıktım. Rüyanın evini adım gibi çok iyi bilirdim çünkü çok kez ona kalmaya gelmiştim. Son basamağı çıkarken bir anda bir şeye takıldım ve yere düştüm. Neye takıldığıma bakmak istedim ama kolumun acısıyla ufak cırladım. Kolum çizilmiş ve kanamıştı. O kadar da kötü düşmemiştim ama kolum sanki bıçak yarasıymış gibi kanıyordu. Doğruldum ve beni neyin düşürdüğüne bakmak için döndüğümde bu sefer daha yüksek bir çığlık attım. “İmdat!” diye bağırdım. Çocuklar hemen yukarı çıktılar ama yanıma yaklaşamadan bağırdım. “Basmayın üzerlerine!” dedim. Hepsi yere baktı ama anlamamışcasına tekrar bana döndüler. “Görmüyor musunuz?!” dedim ağlayarak. Gördüğüm manzara o kadar korkunçtu ki korksam dahi gözlerimi üzerlerinden alamıyordum. Midem ağzıma gelmişti. “Neyi görmüyor muyuz?” dedi Poyraz bana yaklaşmaya çalışarak. “Gelme! Basma oraya!” diye bağırdım. Her yer kan gölüydü. Basamakta etrafımda her yerde hayvan cesetleri vardı. O kadar korkunç bir manzaraydı ki gözlerimi bir an bile kırpmıyordum. Çok kötü bir koku vardı havada, ceset kokusu. Gözlerimi cesetlerden çektim ve çocuklara doğru baktım. Hepsi perişan gözlerle bana bakıyorlardı. Gözlerimi yüzlerinden alıp ayaklarına doğru indirdim. “Ayaklarınız…” dedim donup kalmıştım. “Siz nesiniz kimsiniz uzak durun!” diye bağırıp ellerimle saçlarımı çekiştirdim. Bana yaklaşmaya çalıştılar her adımları ters atıyorlardı. “Yaklaşmayın gidin!” diye bağırdım. “Siz nesiniz böyle!” diyede ekledim. “Biz mi neyiz bunlar benim dostlarım bende senin aşkınım.” dedi kaba ve korkutucu bir ses. O an ağlamam durdu. Yüzlerine korkuyla baktım. Arkadakilerin yüzü o kadar kötü ve çirkindi ki gözlerimi hemen üzerlerinden çektim. Öndekine baktım ve yavaş yavaş yerden kalktım. Öndeki arkadakilerin tam tersiydi düzgün yüz hatları düzgün bir bedeni vardı. O kadar parlak bir güzelliğe sahipti ki kendimi ona yaklaşmaktan alıkoyamıyordum. Ona doğru ilerledim. Ona doğru attığım her adımda cesetler yok oluyor yerine çiçekler yetişiyordu. Bana elini uzattı ve elini tuttum. Kollarına doğru ilerledim ve bana kocaman sarıldı. “Bundan sonra benden kaçamazsın.” dedi. Kendimi o kadar huzurlu hissettim ki kalbimdeki heyecanı midemdeki kelebekleri sakinleştiremiyordum. “Sen nesin ?” dedim yüzüne dokunup. “O kadar güzelsin ki gözlerimi senden alamıyorum.” dedim. O sırada anlıma bir şey damladı ve geri çekildim. Anlıma dokundum ve neyin damladığını görmek için elime baktığımda siyah bir sıvı gördüm. O kadar iğrenç kokuyordu ki midem bulanmış kusma derecesine gelmiştim. Tekrar ona döndüm ama o gitmiş etrafım tekrar kanlı cesetlerle dolmuştu. Hemde o kadar çok cesetle dolmuştu ki yavaş yavaş içlerine çekiliyordum. Sanki bir girdaba takılmıştım be kurtuluşum yoktu. “Yardım edin!” diye bağırdım. Ama kimse beni duymuyor cevap vermiyordu. “Kimse seni duyamaz sen artık bana aitsin.” dedi yine o ses. “Beni rahat bırakın gidin!” diye bağırıp kurtulmaya çalıştım ama beni daha çok içeri çekiyorlardı. “Artık bitti!” dedi bir ses bağıra bağıra kahkaha atarak. Kulaklarımın zarını patlatacak kadar çok gülüyordu. “Gülme!” diye bağırdım buradan çıkmak için çırpındım ama çıkamadım. Sonunda cesetler beni içeri doğru çektiler ve ben boğuldum. Bölüm Sonu. Lütfen bana yorumlarınız ve oylarınızla destek olursanız çok sevinirim. ♥️ |
0% |