
Biliyordum. O zamanlar, ona karşı duyduğum aşk büyük bir yanlıştan ibaretti. Kendimi, bunun için yıllarca ayıplarken duyduğum utancı içimde sakladım. Sevdiğim insanların yüzüne bakamaz olmuştum. Şimdi ise, Cihan'ın az önce dediği şeyi anlamakta zorluk çekiyordum.
"Neyden bahsediyorsun?" diye tekrar ettim, kalbimdeki ölü kelebekler tekrar canlanmadan emin olmam gerekiyordu.
"Doktor randevusundan sonra...." dedi, bana dönüp göz kırptı. "Biraz daha sabredeceğine eminim!"
Suratım düştü, kollarımı birbirine geçirirken kafamı dışarıya çevirdim. Beni böyle merakta bırakması büyük bir haksızlıktı.
"Küstün mü yoksa ?" dedi, eğlenen bir tonda. "Eğer kızım da bu huyunu senden alırsa vay halime!"
Aniden ona döndüm. "Kızım mı ?" diye sordum, afallamıştım.
Kafasını sallayıp, eliyle direksiyona hafifçe vurarak ritim tuttu. "Hı Hı..."
"Daha cinsiyeti belli değil ki..." diye mırıldandım. Elimi kocaman olan karnımın üstüne koydum. "Bu kanıya nerden vardın ?"
"Öyle hissediyorum!" dedi, tatlı bir tebessümle. İç çekti. "Sen ne düşünüyorsun?"
Şaşırdım. Bebeğin, kız olması halinde bu kadar sevineceğini tahmin etmezdim. Yüzüme düşen saçları kulağımın arkasına iterken içimden geçeni heyecanla dile getirdim. "Erkek."
Hamile olduğumu öğrendikten sonra, tamamen onu nasıl yetiştireceğimi odaklanmıştım. Önceliğim, merhamet duygusunu kazandırmaktı. Geri kalan her şey, umumiydi.
"İddiaya var mısın ?" dedi Cihan, birdenbire.
Kaşlarım havalandı. "Ne üzerine ?" Meydan okumam karşısında, bir zafer gülümsemesi dudaklarında belirdi.
"Kazanan kişinin, diğerine üç soru sorma hakkı olacak ama yanıtlar dürüstçe olacak tamam mı ?"
Bir an düşündüm. Teklifi gayet makul görünüyordu. Üstelik benim kazanma olasılığım daha yüksekti, bir anne olarak ondan daha fazla iç güdülerim kuvvetlidir. Memnuniyetle başımı sallarken "Peki ama caymak yok!" diyerek, kabul ettim. "Söz ver!"
Arabayı sağa çekerken "Tamam!" dedi.
Dışarıya baktığımda, Özel bir kliniğin önünde duruyorduk. Çok bilinen bir yer değildi ama Cihan güvenilir bir doktorun burda çalıştığını söylemişti. Bizim için tüm riskleri önceden düşünüp on göre hareket etmesi güzeldi ama nereye kadar devam edeceğini bilmemek beni fazlasıyla geriyordu.
"Hadi inelim!"
Onun gür sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp yavaşça aşağı indim. Cihan, iki adımda yanıma gelirken aniden elimden tuttu. Şaşkına döndüm. Gözlerim onun ve elim arasında gidip gelirken sessizce peşinden yürümeye başladım. İlk defa tutmasına rağmen, sanki yıllardır tutuyor gibiydi. Öyle sahiplenici.
İçim gıdıklanıyordu, başımı eğip gülümserken bunu gizlemeye çalıştım. Bu ufak hareketi beni o kadar mutlu etmemliydi. Ama, lanet olsun! Daha önce hiç olmadığım etmişti. Onun kocaman elini biraz daha sıkıp koluna azıcık yanaştım.
Otomatik kapıdan içeri girdikten sonra, danışman yazısını görünce hemen oraya yöneldik. Esmer, siyah saçlı ve yüzünde bir kilo makyaj olan kadın "Buyrun ?" dedi.
"Dr. Feride Solmaz'a randevumuz vardı."
Cihan'ın yanıtından sonra parmağını kaldırıp "Bir dakika!" diyerek, önündeki ekranı kontrol etti. Sonra başını kaldırıp "Kim adına?"
"Gazel Yalçın!"
Yalçın...
Uzun bir süre sonra bunu duymak garip geldi. Ailemden gitmiştim ama soyismim hala aynıydı. Babamla karşılaştığımız an bunu benden alacağına adım gibi emindim.
Kadın ayağa kalkarken solumuzu işaret etti. "Odası, koridorun sonunda" dedi, bana döndü. "İsminizi ekranda takip edin, lütfen!"
"Peki, teşekkürler!"
O tarafa doğru ilerledikçe kalbim hızlanmaya başladı. Doğmasına az bir süre kalmış ve babasıyla birlikte cinsiyetini öğrenmemize sadece dakikalar kalmıştı.
"İyi misin ?" dedi Cihan, bana göz ucuyla bakıp. "Titriyorsun!"
"Sanırım biraz fazla heyecanlandım!"
Elimi bırakıp, kolunu omzuna koydu. "Bu normal olmalı, sonuçta hergün böyle bir şey yaşamıyorsun" dedi anlayışla.
Kapının önüne gelirken, sandalyeye oturup ekrana baktık. Başka birinin adı yazıyordu ondan sonra benim ki.
"Cihan...." diye mırıldandım.
Başımı omzuna yasladım. "Cinsiyeti ne olursa olsun, onu her zaman sevicek ve koruyacaksın değil mi ?" dedim, buruk bir sesle.
Benim babam bunu yapmamıştı. Gökhan ile ikiz olmamıza rağmen çocukluğumudan beri hep önceliği o oldu. Evinin geleceğini onu görüyor ve ona göre yatırım yapıyordu. Onun hiçbir zaman kabul etmediği bu eksikliği yüzünden sevgiyi yanlış kişilerde aramıştım. Çocuğumun da aynı kaderi yaşamasını kesinlikle istemiyordum.
Cihan uzun bir duraksamadan sonra "Gazel..." dedi, kendini biraz geri çekip çenemden hafifçe tuttu. Gözlerimin içine baktı. "Sana söz!"
Dudaklarını alnıma bastırmadan önce "Ama sadece onu değil!" diye devam etti.
Gözlerimi sevinçle yumdum. Dünyanın sonunun geldiğini düşünmeye başladım aksi takdirde hayatımın son günlerini yaşayordum. Ama Cihan'nın bu değişimine bayılmıştım.
Kapı sesiyle, kendime gelirken ekrana baktım. İsmimi görünce Cihan ile birlikte hemen kalktık. Kapıyı çalıp içer gördük.
Koltuğunda oturan, orta yaşlarında ki gözlüklü kadın ayağa kalktı. Cihan'a bakıp
elini uzattı. "Hoşgeldiniz!" dedi.
"Bizi kabul ettiğiniz için teşekkürler, Dr Hanım!" diyerek karışık verdi. Doktor sonra bana dönüp aynı şekilde tokalaştı. Gülümseyip, göz ucuyla karnıma baktı."Anne adayımız siz olmalısınız ?" diye sordu.
Başımla hafifçe salladım. "Gazel..."
"Memnun oldum, lütfen şöyle oturun!" dedi, karşılıklı duran koltukları gösterdi.
Herkes yerine geçtikten sonra, elini masanın üstüne koydu. Gözlüğünü düzeltip "Bebeğimiz kaç aylık ?" diye sordu.
"7.5"
"En son ne zaman kontrole gitmiştiniz ?"
"Belki üç hafta önce, hatırlayamadım" dedim. Peru'da, Bayan Trica ile gitmiştik. Herhangi bir sıkıntı yok demişlerdi.
"Biz cinsiyetini öğrenmek istiyoruz" diyerek araya girdi, Cihan.
Ona döndüm. Yerinde duramıyor, stresten bacağını sallayıp duruyordu. Az önce, kapıdaki sakin adamdan eser yoktu.
"Bu zamana kadar nasıl dayandınız ?" diye sordu Dr. Hanım. "Çoğu çift başta sürpriz olsun diyor ama çok geçmeden bundan vazgeçip öğrenmek istiyorlar."
Şaşırmıştı.
Kafamı öne eğerken, tırnaklarımla oynamaya başladım. Cihan ile aramızda büyük sorunlar vardı ve bir arada değildik. Ama onsuz öğrenmek de gelmemişti. İçimde ki sesi dinlerken, birgün bize döneceğini hissetmiştim.
"O zamanlar, şartlar uygun değildi" diye açıkladı Cihan. "Ama şimdi istiyoruz."
Hüzün vardı sesinde.
Dr. Hanım yerinde doğrulurken "O halde, annemizi şöyle alalım!" dedi, perdenin arkasında ki sedyeyi gösterdi.
Cihan, elimden tutup beni kaldırırken, birkaç adımda oraya varmıştık.
Sedyenin üstüne oturacakken "Lütfen karnımızı açalım, birazdan geliyorum!" diyerek yanımızdan ayrıldı, Doktor.
O yanımızdan ayrılır ayrılmaz, Cihan'a baktım. "Arkanı döner misin, lütfen?" dedim, hemen. Utanmıştım.
Elini ensesinden geçirip "Sen ciddi misin?" diye sordu, inanmıyordu. Yanaklarının içini ısırdı."Daha önce görmediğim bir şey değil."
Gülmemek için kendini zor tutuyordu. Gözlerimi devirdim. Uçakta karşılaştığımızdan beri her ne kadar arada öpüşsek de bundan öteye geçemiyorduk. Nedeni, sadece bebeğin varlığı değildi. Aramızda ki ilişkide büyük eksikliklerin oluşuydu; Onun hayatında ki konumum henüz belli değildi ve söylenmeyen sözler vardı. İkimiz da bunun farkındaydık.
"Cihan!" dedim, kolundan tutup arkasına çevirdim. "Ben diyene kadar sakın önüne dönme!"
Arada ona bakıp, sedyenin üstüne çıktım. Elbisemi yukarı sıyırdıktan sonra kenarda duran örtüyü çıplak bacaklarımın üstüne örttüm.
"Tamam mı ?" dedi sabırsızlıkla.
"Dönebilirsin!"
Cihan, baş ucumdaki tabureye otururken Feride Hanım da geldi. "Hazırsanız, başlayalım!" dedi, ultrason cihazının olduğu tarafa oturdu.
Renksiz jeli karnıma sürmeye başladı."Tahminleri alayım ?" dedi.
Birbirimize bakıp gülerken aynı anda yanıtladık. "Erkek!"
"Kız!"
Cihan' ın gözleri, şimdiye kadar görmediğim bir şekilde parlıyordu. Heyecanla emi tutup sıktı. "Annesi kadar güzel bir kızım olursa hiç fena olmaz!" Feride Hanım, aleti karnımın üstünde dolaştırınca, gözlerim doldu.
"Babasının kopyası olan bir oğlan çocuğu istiyorum" dediğimde, Cihan'ın kirpikleri titredi. Alnını alnıma yasladı, derin bir iç çekti.
Heyecanlı bir sesle"Az kaldı, geliyor!" diye araya girdi, Feride Hanım. Bebeğimizin cinsiyetini açıkladı.
"Babasının prensesi..."
"Kız mı ?" dedim, sesim titremişti. Gülerek, başıyla onayladı. Sonra, Cihan " Biliyordum! Biliyordum!" diye sevinçle bağırıp bana sarıldı.
Kollarımı ona sararken " Nasıl ?" dedim. Başını boynuma gömüp boğuk bir sesle yanıtladı.
"Rüyamda görmüştü m."
Demek bu yüzden, kesin konuşuyordu. Biz kendimizden geçmişken "Sağlıkla dünyaya gelsin!" diye araya girdi, Dr Hanım. "Bir sonraki kontrolden sonra doğum planını yaparız. Şimdi kalkabilirsiniz!"
Hemen geri çekilip ona döndüm. "Her şey için, teşekkürler!" dedim, toparlanmaya başladım.
*****
Hastaneden çıktıktan sonra normalde aklımda Gazel ile ilgili başka planlarım vardı ama son anda Mert arayınca iptal etmek zorunda kaldım. Bugün bebeğin cinsiyetini öğreneceğimizi biliyordu, onun için Derin ve Tarık ile birlikte ufak bir kutlama yapmak istemişler. Bunun için güvenli bir alanda masa ayarlayıp, yiyecek içecek de ayarlamış, şu an bizi bekliyordular.
"Cihan ?" diye seslendi, Gazel.
Dikkattim yoldayken "Efendim ?" dedim.
"Direk eve mi gidiyoruz ?"
Sesi, keyifsiz çıkmıştı. Göz ucuyla ona bakıp " Hayır!" dedim. Önüme döndüm. "Bizim çocukların yanına gidiyoruz."
"Sahi mi ?"
Heyecanlanmıştı. "Beni hemen eve bırakacağını düşünmüştüm."
"Az önce, bu yüzden mi keyfin kaçmıştı ?"
Bakışlarını kaçırdı. Uzun bir duraksamadan sonra "Evde, dört duvar arasında kalmaktan bunaldım" diye konuştu.
"Bunun ne kadar süreceğini bile bilmiyorum."
İsyan etmekte, haklıydı ama onları korumaya çalıştığım kişi bir zamanlar en yakınıydı, babasıydı. Güçlü, eli kolu uzun ve her şeyi yapacak kadar gözünü karartmıştı. Yaklaşık bir yıl önce, sırf şirket anlaşmalarımızı fesh ettiğim için bile hala beni görünce büyük bir nefretle bakarken, kızının onu herkesin içinde rezil etmesini ve arkadan vurmasını kolay affetmeyecekti. Temkinli adımlarla ilerlemek zorundaydık. İlk hedefim, Gökhan'ı sonra Berna hanımı kendi tarafımıza çekmek olacaktı. Halit Yalçın'a karşı, kazanmamızın tek yolu birlik olmaktı.
Arabayı yolun ortasında durdurup, tamamen onun tarafına döndüm. Hayran olduğum yeşillerinde o çaresizliği görünce yutkunamadım. Bunda benim de büyük bir payım vardı, içim pişmanlıkla dolarken büyük bir söz verdim. "Biraz daha dayan, her şeyi yoluna koyacağım!"
Beklentiyle bakıp "Bir alışveriş merkezinde rahatça gezebilecek miyim ?" diye sorunca dayanamayıp, onu kollarımın arasına çektim.
Bir hıçkırık ağzından koptu, içli içli ağlamaya başladı. Gözyaşları gömleğimi ıslatırken,onu susturmayıp sessiz kaldım. Birazdan rahatlayacaktı. "Yoruldum, Cihan!" dedi acılı bir iniltiyle. "Ordan oraya savrulmaktan. "
Çaresizliği karşısında, kaskatı kesildim. Saçlarını hafifçe okşayıp "Bitecek, güzelim! Bitecek.." diye mırıldandım, yumuşak bir tavırla. "Bundan sonra, benim yanımdan bir santim bile ayrılmayacaksın." Gazel'i tanıdığımdan beri ilk kez bu kadar savunmasız görüyordum, kollarımın arasında ağlaması ve elim kolumun bağlı olmasından duyduğum acıyı bugüne kadar hiç hissetmemiştim. Ne annemin gidişi ne de Merve'nin.
Birkaç dakika geçmeden kafasını kaldırıp, eliyle gözlerini sildi. Yüzü ve gözlerinin içi ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Arabanın aynasından kendine bakıp "Arkadaşlarının yanına böyle gidemem" deyip çantasını açtı, makyaj malzemelerini çıkarttı.Gözlerim irileşirken ona bakıyordum. Az önce ki halinden eser yoktu. Sonra aklıma geldi, hormonları yine devreye girmişti.
Akan makyajinı hızla silip, yenisini birkaç dakika da yaptı. Şimdi yüzü daha canlı bir görünüm kazanmıştı.
Bana dönüp "Gidebiliriz!" dedi.
Elime cebime atıp içinde ki emaneti kontrol ederken, yola baktım. Mert'in ayarladığı mekanla aramızda çok mesafe yoktu, biraz gecikmeyle bir şey olmazdı ama aklımda ki soruların cevabını şimdi almalıydım.
"Gazel...."
Kapıyı açacakken, bekledi. "Neden hislerinden hiç haberim olmadı ?" dedim, pat diye.
Durdu, vücudu kaskatı kesildiğini gördüm. Bunu duymayı asla beklemiyordu.
Boğazını temizleyip "Nasıl öğrendin ?" diye sordu.
Kardeşinden diyemedim. Esas noktaya parmak bastım."Mühim olan o değil, sorumun cevabı."
Afalladı. "Başka zaman konuşsak olmaz mı ?" dedi, yine kaçmaya çalışıyordu. Kabul etmedim. "İddiaya girmiştik, hatırlatırım."
Bıkkın bir nefes verdi sonra sessizce söylendi. "Hayatın buna müsait değildi!" dedi, bana dönmeden.
Dudaklarım alayla kıvrılırken, kendi kendime mırıldandım. "Sen de her zaman ki gibi kaçmayı seçtin."
Şimşek hızıyla bana döndü. Kaşlarını çatıp "Başka birini seviyordun. Bunu izlemenin benim için kolay olduğunu mu sanıyorsun?" dedi sertçe, bakışlarını çekti. "Anlayamazsın ama değildi."
İçindekilerini boşaltıp, itiraf etti sonunda. Bir zamanlar beni sevmişti, gerçekten. Hem de günlüğüne yazacak kadar. Nefesim sıkılaşırken, tüm hayatımızı etkileyecek o son soruyu sordum.
"Söylesene Gazel..." dedim, durdum. Kalbim ağzımda atıyordu.
"Tamamen unutmuş muydun, beni?"
Bölüm Sonu......
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |