@sarsfarah_
|
Alarmın sesiyle yatağından fırlayarak kalktı, Gazel. Sağ tarafına baktığında kocasının mışıl mışıl uyuduğunu görünce gülümseyip eğildi, yüzüne ufak bir buse bırakıp çıktı odadan. Hemen mutfağa girip hızla kahvaltıyı hazırlamaya başladı, Anıl'ın işe aç gitmesini istemiyordu. Gazel, iki yıl önce kimseyi dinlemeyip onunla yıldırım nikahıyla evlendiğinde dünyanın en mutlu kadını olduğunu düşünmüştü. Öyle de hissetmişti ama bu beklediğinden kısa sürmüştü çünkü evliliğinin artık bir alışkanlığa dönüştüğünü, içten içe biliyordu. Ama bir türlü kabullenmek istemiyordu çünkü beklediğinden çok erken olmuştu. Derin düşüncelere dalmışken onu bölen şey, Anıl'ın uykulu sesi oldu." Günaydın, sevgilim!" Ona döndü, Gazel. " Sana da hayatım!" dedi içtenlikle sonra gözlerini kocasının üzerine dikti. Gri bir takım ve içine de siyah bir gömlek giymiş, saçların da güzelce arkaya doğru taramıştı, Anıl. Bu özenmiş hali Gazel'in içinde umut yeşertmişti, Evlilik yıldönümlerini unutmadığını düşündü. Heyecanla kollarına koştu. " Anıl..." diye gülümseyip "Teşekkür ederim" dedi. Gazel'in bu haline anlamsızca bakıp onu kendinden uzaklaştırdı, Anıl. " Saçlarımı bozdun ya!" diye azarlarcasına konuşup masaya oturdu. Gazel'in suratı düşerken önünden geçip giden adamın arkasından öylece baktı, bir süre sonra ona döndü. Boğazını temizledi. "Bende onu soracaktım" dedi üstünü gösterdi. "Bu özenmeni neye borçluyuz?" diye sordu, tek kaşını kaldırarak. Anıl, ona bakmadan "Şirkette bugün çok önemli bir toplantı var ondan sonra belki beni müdür yapabilirler" dedi heyecanla sonra hızlıca bir şeyler atıştırmaya başladı. Bende sanmıştım ki diye içinden geçirse de, sustu bozuntuya vermedi. " Bekle, çay koyayım !" diyerek önce onun bardağını doldurdu sonra kendinkini. Karşısına geçip otururken, " Yavaş ye, boğulacaksın!" dedi, zoraki bir gülümsemeyle. Anıl, bğazındaki lokmayı yuttu, " İşe geç kalmak istemiyorum" dedi, patronun bu konuda çok katı olduğunu öğrenmişti ve müdür olma yolundayken gözünden düşmek istemiyordu. " O zaman biraz erken kalkmayı düşünebilirsin" dedi, Gazel. Gece geç saatlere kadar telefonda oynayacağına erken uyu dememek için kendini zor tutmuştu. Anıl ona bir saniyeliğine bakıp"Uykusuz kalamam!" dedikten sonra hızla yerinden kalktı, masanın üzerinde ki dosyayı alıp kapıya koştu. Kapının kapanma sesini duyunca Gazel'in gözünden akmayı bekleyen yaş daha fazla durmadı. "Önceden olsa beni öpmeden asla işe gitmezdi" diye mırıldanırken alayvari gülümsedi. " Şimdi ise yüzüme bile bakmıyor" diye kendi kendine söylenip kalktı masadan. Ortalığı çabucak toparlayıp odasına gitti, hazırlanmaya başladı. Üzerine sıfır kol, dizinde biten bordu bir elbise giyip, başındaki tokayı çıkarıp kahverengi kıvırcık saçlarını açık bıraktı. Makyaj masasına oturdu, Yeşil gözlerini ortaya çıkaran bir makyaj yaptıktan sonra eline deri ceketini alıp, aşağı inmeye başladı. Gazel, bugün uzun süredir görmediği birilerini ziyaret edecekti. Ailesini. Aradan geçen iki yıldan sonra onları göreceği için çok heyecanlıydı. Anıl ile evliliklerini onaylamadıkları için onu evlatlıktan red etmişlerdi. O günden beri hiçbirini görememişti. Ama daha fazla hasretlerine dayanamayıp geçen gün annesini arayınca; "Bunca zaman niye bekledin ki " deyip onu kabul etmişti, Berna Hanım. ...... Gazel çocukluunun geçtiği evin kapısındaydı ama çalmak için eli gitmiyor, titriyordu. Babasının son sözleri aklıma gelmişti.O beş para etmez herifle evlenirsen bu kapı sana sonsuza kadar kapanır. Onu dinlememişti. Derin bir nefes alıp, zile basarken tüm bedeni gerilmişti. Kendi evindesin diye mırıldandı, sakinleşmek için. Kısa bir süre sonra kapı açılmıştı. Berna Hanımdı. Dolu gözleriyle " Kızım!.." diye haykırırken beklemden onu çekip kollarına aldı. İki yıldır hasreti bitiyordu. " Anne!" Berna Hanım "Yavrum benim...." deyip hüngür hüngür ağlamaya başladı. Gazel de ağlamamak için kendini zor tutarken "Seni çok özlemişim" dediğinde daha fazla dayanamadı. Uzun bir süre sonra anca sakinleşip birbirlerinden ayrılabilmiştiler. Berna Hanım gözündeki yaşları sildi. " Hadi, içeri gir" dedi kızını kolundan tutup çekiştirerek. Tekrar kaçmasından korkuyor gibiydi. Gazel, duraksadı. "Babam ?" dedi, tereddüt ederek. Onu hala görememenin verdiği tedirginlik vardı üzerinde. Berna hanım bakışlarını kaçırdı. "O, eski bir arkadaşıyla buluşmak için dışarı çıktı" dedi, mahçup bir tavırla. Berna Hanım ona dönüp "Sana bir sürü güzel yemek yaptım" dedi sevinçle, mutfağa girerken. Elinden tuttu. "Aç değilim ben sadece seninle oturmak istiyorum" dedi, Gazel. Sadece annesiyle hasret giderip geri gitmek istiyordu, babası gelmeden önce önce çünkü henüz onunla karşılaşacak cesareti kendinde bulamıyordu. Onu dinlemedi ve zorla sandalyeye oturttu, Berna Hanım. " Baksana incecik olmuşsun." Haklılılık payı vardı çünkü son iki yılda Gazel fazlasıyla kilo kaybetmişti. Anıl sadece işiyle uğraşırken o hem evi hem de işlettiği cafeyi yönetmekle meşguldü. Bu da fazlasıyla onu yormuştu. Berna Hanım önüne dolu bir tabak koyup başında dikilmeye başladı. " Bunlar biticek!" dedi, itiraz kabul etmiyorum gibi bakıyordu. Onun emri kılıçtan keskin olduğunu unutmamıştı, Gazel. Başını salladı, eline çatalı alınca annesinin ona buruk bir tebessümle baktığını gördü. On dakika sonra boğazın kadar dolduğunu hissedince pes ederek annesine baktı, Gazel. "Benden bu kadar " deyip kalkıp elini yıkamaya başladı. Nerdeyse her şeyi yediğini görünce memnuniyetle gülümsedi, Berna Hanım. " Tamam kızım, sen içeri geç bende bize bir kahve yapıp gelirim" dediğinde ona ters ters baktı, Gazel. " Ben yaparım anne, sen içeri geçer misin lütfen ?" diyerek onu mutfaktan kovdu. Annesinin onu misafir gibi görüp ağırlamasına kırılmıştı ama söyleyecek bir şeyi de yoktu. Yerini çok iyi bildiği cezveyi eline alınca mutlulukla gülümsedi, Gazel. Kahve hazır olunce önce yüzünü silip sonra içeri girdi. Annesini dalgın bir şekilde dışarıyı izlerken bulunca "Bir şey mi oldu ?" diye sordu, endişeyle. Babasının gelip sorun çıkartmış olabileceği aklına gelmişti. Berna Hanım ona dönüp gülümsedi. " Hayır, kızım" dedi oturması için yanını işaret etti. Önüne kahveyi koyduktan sonra, yanına geçti, Gazel. Berna Hanım, hemen elini omzuna koyup onu kendine çekip sarıldı. "Keşke daha erken gelseydin ya da ben seni arasaydım " dedi, pişmanlıkla. "Önemli değil, bak burdayım" dedi Gazel, neşeyle. Yıllarca eli her telefona gittiğinde babasının o sözlerini hatırlayınca geri bırakıyordu ama artık daha fazla dayanamamış annesini aramıştı. "Mutlusun değil mi ?" diye sordu Berna Hanım, aniden. Kızının bunca zaman sonra onu aramış olması içine şüphe tohumunu ekmişti. Annesinin sorusuyla rahatsızca yerinde doğrulup gözlerini kaçırdı, Gazel. Buraya gelme amacını hatırladı, içini dökmek için. Onunla ilk evlendiğimiz gün ki kadar birbirimize düşkün olmadığımızı, ilişkimizin bir alışkanlığa dönüştüğünü ve artık hiçbir heyecanın kalmadığını söylemek dilinin ucuna kadar gelsede susmuştu, vazgeçmişti. Annesini bir defa daha üzmek istemiyordu, Gazel. Boğazındaki yumruyu yutarken ona çevirdi gözlerini. Zoraki bir gülüşle "Evet" diye yanıtladı, yalan olmasına rağmen. "Yanıldığım için ilk defa sevindim" dedi Berna Hanım, memnuniyetle gülümserken. Geçmişte, onun hakkında pek iyi konuşmadığını hatırlarken. "Sen beni boşver de" diyerek "Babam ve Gökhan nasıl ?" diye sordu, Gazel. İkisi de evde değildi ve merak etmişti nerde olduklarını. "İyiler çok şükür, bir sıkıntı yok" dedikten sonra kaşlarını çattı. "Abin haylazın teki oldu, daha ne olsun!" dedi, kızgınca. Onunla ve kocasıyla tek başına uğraştığı için günün sonunda baş ağrısından mutlaka bir ağrı kesici içiyordu. Gazel'in kaşları kalkarken "Anne, o abim falan değil aramızda sadece üç dakika var. Unuttun mu ?" dedi. Gökhan ve Gazel çift yumurta ikiziydi ve aralarında sadece üç dakika vardı. Bu da sürekli kavga etmelerine neden olmuştu, kim daha büyük diye. Hiç anlaşmasalar da Gökhan şu anda Gazel'in burnunda tütüyordu. Evlendikten sonra ailesinden tamamen kopmuş ve hepsinden ayrı kalmak zorunda kalmıştı. "Nerde peki şimdi ?" "Baban başka bir şirketle ortak olacak ve onun için yarın önemli bir toplantı var. Gökhan da ona hazırlık yapmak için şirkete gitti." Gazel kafasını ağır ağır sallarken "En azından oğlunu yanında tutmuş" dedi, buruk bir sesle. Babası ona ne kadar kızgın olsa da Gazel de o kadar kırgındı. Katı kuralları olduğu için, onu hayatta bir başına kalmasına neden olduğu için. "Gazel..." diye seslendi Berna Hanım ama elini kaldırıp onu durdurdu. "Ne diyeceğini biliyorum ama ben bu kadarını hak etmemiştim, anne!" dedi, hayal kırıklığına uğramış bir halde. "Çocuğun var mı ?" dedi birden, gözleri Gazel'in karnına bakarken. Böylece onu anlayabileceğini düşünüyordu. Annesinin ani sorusuyla bakışlarını yüzüne çıkardı."Hayır." Berna Hanım şaşırdı. "Neden ?" dedi afallayarak. Evlenmek için o kadar acele etmişlerdi şimdi ise çocukları olmamasına anlam verememişti. Duraksadı, Gazel. Daha önce bu konuyu Anıl ile konuşmuştular ve ikisi de henüz bunu için erken olduğuna karar kılmıştılar. "Daha 24 yaşındayım" dedi Gazel, erken olduğunu anlatmaya çalışarak. Kaşlarını çattı, Berna Hanım "Evlenmeniz içinde erkendi" dedi, hatırlatırcasına. Sonra " Peki düşünüyor musunuz ?" diye sordu, heyacanını gizlemeye çalışarak. Kızının düğünü için hiçbir şey yapmamıştı ama torunu olursa şimdiden hazırlık yapmayı düşünüyordu. Durgunlaştı, Gazel. En son ne zaman Anıl'la yakınlaştığını hatırlayamadı. "Şimdilik, hayır" diye yanıtladı, annesini beklettiğini fark edince. Berna Hanım, elini tuttu. "Biraz daha kalsan olmaz mı kızım ?" dedi, ısrar ederek. Daha hasretini giderememişti. Başını iki yana salladı, Gazel. "Maaesef, işlerim var." Evlilik yıl dönümleri için mekan ayarlamıştı ve artık gidip Anıl'ı alıp oraya gitmesi gerekiyordu. "Sonra yine gel, olur mu ?" "Ne zaman istersen ama bence sen gel" dedi Gazel, ayaklanırken. Onunla kapıya kadar gitti. Veda etmek için ona sarılırken "Sana doyamadım ama" dedi, kokusunu içine çekerken. Yarım saat süren bir yolculuktan sonra istediği yere gelmişti. Arabayı hemen uygun bir yere park etti,aynadan kendine bakıp bir çeki düzen verdikten sonra aşağı indi. Şirketin kapısına yöneldi. Onu gören güvenlik görevlisi hemen kapıyı açmıştı, daha önce de geldiği için artık tanınıyordu Gazel. Asansöre binip 8. kata bastı. Heyecanla beklerken asansör kısa bir süre sonra varmıştı. Odasıyla arasında biraz mesafe kalınca çantasından telefonu çıkartıp aradı, Anıl'ı. Yutkundu, Gazel. Belki çok yoğundur diye düşünüp onu duymamazlıktan geldi. "Sana bir sürprizim var hayatım!" dedi, kalbi küt küt atarken. Anıl "Nedir ?" dedi, uzun bir duraksamadan sonra. Gazel daha fazla onu bekletmek istemediği için derin bir nefes alıp aniden kapısını açtı. "Ben geldim!" diye bağırdı,neşeyle. "Gazel..." dedi, panikle. Kaskatı kesildi, Gazel. Karşısındaki görüntü kalbini paramparça etmişti. "Sen..sen....nasıl ?" diye kekeledi.
Yorum,oylama ve takip 🙏
|
0% |