Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Gizlemek

@sarsfarah_

Herkesin hayatında dönem dönem kötü şeyler olabilir ama bu onu tekrar tekrar yaşayacağımız anlamına gelmiyor fakat kendimi son zamanlarda geçmişimi ve kaybettiğim insanları düşünürken buluyorum.

Kaybettiğim.

Hayır, hiçbiri toprağın altında değildi yalnızca içimde öldürebilmiştim onları. Bugünlerde ise yine aynı şeyleri yaşayacakmışım hissi, sinsice zihnimde dolaşıyor beni huzursuz ediyordu. Yoksa her şey bu elimdeki resim parçası yüzünden miydi ? Onlardan geriye kalan tek şey. Arada sırada çıkartıp öylesine bakardım, pişman olmamak için. Kapımın çalmasıyla elimdeki fotoğrafı içgüdüsel olarak çekmeceye atıp kapağını hemen kapatttım, içindekilerini gizlemek için.Tüm hayatım boyunca yaptığım bir şeydi bu, gizlemek.

Ardından bakışlarımı açılan kapıyı çevirdim.

"Müsaitseniz içeri girebilir miyim ?” dedi başının yarısını içeri sokan genç bir kız. “Elbette..”dedim, böyle izinsiz odaya dalmadığı için ona ayrıca teşekkür etmem gerekiyordu sanırım çünkü günümüzdeki çoğu insan destursuz odaya giriyorlardı.Benim onayımla içeri girip arkasından kapıyı kapattı. Sarı saçlı, mavi gözlü ve düzgün bir burnu vardı. Boyu da kısa değildi. Aslında kız günümüzdeki güzellik algısına birebir uyuyordu ama bu onu buraya getirmekten alıkoyamamıştı, anlaşılan.

”Ben Melisa ....” dedi sustu, devamını getirmedi. Soyadını da keşke söyleseydi. Neyse önemi yoktu bunun, kendimde öğrenebilirdim sonuçta. Bilgisayar ekranındaki randevulu hasta listesini kontrol ettm. Bu isimde sadece biri görünüyordu ve o da tam karşımda ayakta dikilip boş boş bakan kişiden başkası değildi.

Soyadı Karahanlıydı

Elimle önündeki koltuğu işaret edip,” oraya oturabilirsin” dedim. Ağır adımlarla, başı önünde geçip karşıma oturdu. Seansın ilk birkaçı dakikası öyle sessizlik içinde geçti ama ondan konuşmaya dair hiçbir atak gelmedi. Benimle konuşup şikayetlerini anlatmasını beklerken o masanın üstündeki şeylere dikkatini vermiş huzursuzca tırnaklarını kemiriyordu.

“Hoşgeldin" dedim. Hastayla aramdaki resmiyeti meslek hayatım boyunca ilk defa kaldırırken. Daha önce bu kadar genç bir hastam olmamıştı çünkü. O henüz on sekiz yaşındaydı ve ona siz diye hitap etseydim belki hiçbir zaman açılmayacaktı bana. Duyduğu sesimle nihayet bakışları beni bulmuştu bulmasına ama gözlerinde gördüğüm şey de neyin nesiydi!

”Teşekkür ederim” dedi, sesi sanki son nefesini veren biri gibi çıkmıştı. ”Bana biraz kendinden bahseder misin ?”dedim ve seansı başlatmış oldum.

” Anlamadım ? Şikayetlerimi sormayacak mısınız ?” dedi. Yüzünde afallamışlık vardı. Ne demek istediğini anladığımda tebessümüme engel olamadım.
“Ona da sıra gelecek ama şimdi sorumu cevapla bakalım..”dememle koltuğunu tamamen bana döndürüp rahat bir şekilde oturdu. Bu iyiye işaretti, ona yumuşak yaklaşımım işe yaramıştı galiba.“Nasıl şeylerden mesela ?” dediğinde birazcık canlandığını gördüm sanki. Buna göre doğru yoldaydım o zaman.

"Yapmayı en sevdiğin şeylerden başlayabilirsin" dedim ve ona süre verdim. Ne diyeceğini düşünürken ki heyecanı görmeye değerdi ama sonra yüzünde oluşan ifade değişimi bir şeylerin ters gittiğini işaret ediyordu. Bırakmak zorunda kalmış gibi. Elinin parmaklarını kullanarak saymaya başladı,“Dans etmeyi, spor yapmayı, müzik dinlemeyi, kitap okumayı ve gezmeyi seviyordum" dedi. Hızla sıraladığı için nefes nefese kalmıştı.

” En son nereye gezdin ?”

Gözleri uzaklara daldı, belli belirsiz tebessüm etti.
”Dört yıl önce Antalya’ya tatile gitmiştik, ailecek." Buruk bir tavrı vardı. O günlere hasret kalmış gibi. “Peki sonra ?”dedim, merak etmiştim.

”Bir daha hiçbir yere gidemedim" dediğinde bakışlarını kucağını indirmişti. Eliyle oynuyordu bu sefer.

"Neden, ekonomik şartlar mı yoksa ?”İşi birazcık şakaya vurmuştum çünkü eğer büyük bir kayıp yaşamışsa bunu direk sormak onu daha fazla sarsabilirdi. O ise beklemediğim bir tepki verdi, şaşırdı.”Siz beni tanımıyor musunuz ?”dedi. Sorusu yine onu incelememe neden olmuştu ama hayır hiç kimseyi anımsatmamıştı. “ Ünlü müsün yoksa ?” dediğimde güldü. Komik bulmuştu sorumu.

" Hayır ama ülkede tanınan bir aileden geliyorum" dedi, neden öyle bir tepki verdiği belli oldu.

"Peki ailen bunu biliyor mu ?" dediğimde suratı utançtan beyazdan kırmızıya dönüşmüştü. "Hayır hayır "dedi, geldiğinden beri ilk defa sesini yükseltmişti. " Neden ?" Aklıma gelen birçok sebep vardı ama ondan nedenini duymak istemiştim.
"Kimse bilmiyor buraya geldiğimden" eliyle yüzünü kapattı, "Doğrusu utanıyorum durumumdan" diye devam etti. Benden bile gizlemeye çalışıyordu bunu.
Kim bilir başına ne geldi de bu hale geldin

" Bu yüzden mi rahatsızlığından ailene söz etmedin ?" dedim.

Bir süre düşündükten sonra "Sanırım. Utanç verici bir şey çünkü. Düşünsenize koskoca kız olmuşum ama tek başıma bir yere gitmekten korkuyorum. Daha güçlü olsaydım bu duyguların üstesinden gelebilirdim belki."

İnsanların, psikiyatrik hastalıkları bir zayıflık ya da utanç kaynağı olarak görmeleri beni aşırı rahatsız ediyordu çünkü bu düşüncelerin sonuçları son derece yıkıcı da olabiliyor. Özellikle de tedavi edilebilecekken aileleri ve yakın çevreleri tarafından dışlanacam korkusu, hiçbir şey olmamış gibi davranmasına neden oluyor. Günün sonunda da kişi kendini zayıf ve yetersiz gördüğü için her şeyden soyutlamaya gidiyor.
" Melisa, bu durumu yaşayan tek insan sen değilsin" dedim ve devam ettim"Sana bu konuda yardımcı olabileceğimi düşünüyorum." Bu sözler bana bakmasını sağlamıştı. Ufak da olsa umut yeşermişti onlarda.

"O kadar kolay değil. Beni gerçekten kurtaracağınızı inanıyor musunuz Dr Hanım ?" Kendince yolun başındayken beni uyarıyordu. Kolay olamayacak, uçurumun kenarında asılı kalan birini düşmemek için tutunacağı son dal olmaya gücünüz varmı diyordu.
Haklıydı da. Hiçbir zaman sahip olduğum bir umudum yokken ona nasıl olacaktım sahi ?

"Elimden gelenin fazlasını yapacam ama seninde bana bir söz vermeni istiyorum."
Gözlerini kıstı. " Nedir ?" dedi. Ona tamamen güvenemeyeceğimi biliyorum ama bu sözü de ondan almalıydım. Klasikleşmiş yöntemle ilaç yazıp onu eve öylece yollamayacaktım. Genç bir hastaydı, bu yüzden daha detaylı incelemem gerekiyordu onu.

" Tüm seanslarımız boyunca bana yalan söyleme ki sana doğru teşhisi koyup ona göre tedavi uygulayayım." Melisa bir an durup bana baktıktan sonra "Çalışırım ama benim de size güvenmem gerekiyor" dedi. Güven kelimesinin üstüne gülmemek için kendimi zor tuttum. Neyseki devam etti konuşmasına "Buraya geldiğimden kimsenin haberi yok ve olmasını da istemiyorum" derin bir nefes aldı."Özellikle de ailemin" dedi sonra.
Ailenden bile saklama gereği duyacak kadar ne yaşamış olabilirsin ki Melisa ?

"Merak etme, burda gizlilik esastır" dedim, en anlayışlı sesimle. Artık esas konumuza dönebilirdik, vaktimiz de az kalmıştı.
"Seni buraya ne getirdi ?" Kollarını bedenine doladı ve gözlerini camın kenarındaki çiçeğe dikti.
"Kimseyle konuşamıyorum"

"Nedeni ne olabilir sence ?"

"Korkuyorum çünkü.." sonra başını benim tarafa çevirdi "onlara söyleyeceğim şeylerden sonra delirdiğimi düşünebilirler" dedi. Melisa'nın insanların yargılarına göre yaşadığı belliydi ama neyden bahsettiği belli değildi.
"Böyle düşünmenin bir sebebi olmalı" dedim. Hocamın dediği gibi yapıyordum, açık uçlu cümleler kuruyordum.

"Kanıtlarımın yok olması" Sanrı gördüğünü söylüyordu. Şizofreni hastalığının tipik belirtisiydi bu ama emin olmak için daha erkendi.
Konuşmanın ilerleyen dakikalarında daha da rahatlamış gözüküyordu. Seanslara haftada bir kere gelmeyi kararlaştırdıktan sonra bitirdim.
" Dediğim gibi bu uzun bir süreç olabilir, sabırlı olmalısın ve mutlaka randevularına düzenli bir şekilde gelmelisin" Ayağa kalkıp elimi omzuna koydum kapıya kadar.
Bakışları usulca bana döndü, başını salladı."Tamam, Dr. Hanım" dedi ve kapıdan çıkmak üzereyken arkasına döndü.

"Teşekkür ederim, beni dinlediğiniz için" dedi. Şaşırdım çünkü gereğinden fazla minnettar bakıyorudu. Daha önce hiçbir hastamdan böyle bir cümle duymamıştım. Bu senin işin zaten diye düşünerek seansları biter bitmez koşarcasına kaçarlardı ama Melisa farklı davranmıştı. Bu iş sandığım kadar kolay olmayacaktı.
" Rica ederim, haftaya görüşürüz" dediğimde çıkıp gitmişti. O gittikten sonra diğer hastalarımı da sırayla almıştım.

Mesai bitmiş, hastane koridorlardan çıkarken aklım hala o kızdaydı. Acaba bir daha gelecek miydi yoksa rahatsızlığını yok sayıp hayatı kendine zindan mı etmeye devam mı edecekti ?

Ana yola çıkmış beni bekleyen araca doğru yürüdüm.
" Oooo Dr. Hanım ağaç olduk burda! " Aslı'nın sitemine gülmeden geçememiştim. " Kusara bakma son hastam biraz sıkıntılıydı" dedim ve kapıyı açıp yan tarafına oturdum. Yola çıktık.

" Teşekkür ederim, seni de alıkoydum yolundan" mahcup olmuştum ona karşı çünkü evimiz birbirine ters yönde kalıyorudu ve benim yüzümden mesafesinin iki katını gidiyordu.
" Saçmalama, lafı mı olur" dedi, her zamanki güler yüzüyle.
Benimde külüstür bir aracım vardı ama onu yine tamire vermiştim. Ustalar daha bir haftası var diyordu.
" Sana gel yenisini alalım diyorum ama dinlemiyorsun ki !"

Yıllardır benimle olan tek şeydi, onu kolayca bırakamam

"Biliyorsun Aslı" dedim, kısmen de olsa konudan ona birazcık bahsetmiştim çünkü çok fazla zorlamıştı beni. İnatçının tekiydi.

" Bak şöyle düşün; Eğer karanlıktaysan sadece anahtarı bulman gerekiyor sonra ışık yanar zaten. O araç seni sürekli yarı yolda bırakıyor ve senin tek yapman gereken değiştirmen."

Karanlığıma değil bir anahtar güneş doğsa bile aydınlatamaz

" Ne kadar afilli sözlerin var öyle!" dedim. Birine akıl vermek her zaman daha kolaydır ama konu kendine gelince öyle olmuyordu. O da yıllardır kullandığı ruju değiştirmemişti mesela.

" Öyle de sana sormak istediğim başka bir şey var Eylül" Tereddüt etmişti devamın getirmeye. Huyu değildir bu.

" Nedir ?"

Pat diye "Selim abim seninle görüşmek istiyormuş"dedi. Bunu sormak için biraz daha düşünseydi vazgeçecekti belliki.

Düşündüm. Hangi anlamda söylediği belliydi. Abisi biz tıp fakültesindeyken arada gelip onu alırdı ama öyle bir konuşmuşluğumuz hiç olmadı. Mesafeli davranan bendim, her zamanki gibi. Şimdi ise araya kardeşini sokarak böyle bir teklif yollamıştı. Bilmiyordu ki imkansız bir şeyi istediğini.
" Ama..." dedim ama sözümü kesti Aslı," Biliyorum canım ama sadece sana sormamı istedi o kadar. Kendini sakın buna zorlama, abimde olsa hayır dersen anlarım" dedi.
Yapma bana bunu işte. O kadar iyi olman bana kendimi kötü hissettiriyor ama senin için de olsa sadece bir görüşme yapabilirim.
"
Tamam" dedim.

Aldığı yanıt onu hem mutlu etmiş hem de şaşırmasına neden olmuştu. " Ama sadece ön görüşme yani sonrasını bilemem tabi" dedim, yalan söylemiştim.
Üzgünüm ama asla ilerisi olmayacak

" Merak etme aynı böyle iletecem ona" dediğinde neredeyse evimin önüne varmıştık. Nezaket gereği " Kahve içer misin ?" derken sesim yeterince istekli çıkmamıştı. Zaten o da kabul etmemişti, çok şükür. " Yok, gidip dinlensem iyi olacak yarında iş var sonuçta" dedi ve bana sıkıca sarıldı. Dile getirmese de görüşmeyi kabul ettiğim içindi bu sanırım." Tekrar teşekkür ederim beni bıraktığın için " dediğimde ondan ayrılmış arabadan inmiştim. "Dağları devirmişim gibi davranmayı kes" deyip gazı basıp çekip gitmişti.
Evime doğru giderken adımın seslenmesiyle durdum.

" Dr. Hanım ?"
Yan tarafımdan gelen sese döndüm. " Buyrun ?" Kırklarında kısa boylu ve kızıl saçlı bir kadındı. Meraklı gözlerle bana bakıyordu.

" Ben Selda Aykaç, karşı komşunuz" dedi. Onu hatırlamamı beklercesine baktı ama ben boş boş bakmaktan başka bir şey yapmadım. Evime girip çıkarken etraftaki insanlara dikkat etmiyordum ki. " Bekaraınız her halde ?"dedi, biliyor da emin olmak istiyor gibi bir hali vardı. Sitenin dedikodu kazanının kim olduğu belli oldu, bu kadındı kesinlikle. Yalnız bilmediği bir şey varsa o da dünyadaki en yanlış kişiye çattığıydı.

" Sizi ilgilendirseydi muhakkak söylerdim hanımefendi, iyi günler!"deyip gıcık bir gülümseyle yanından ayrıldım. Ağzı açık kalmıştı, bu tavrıma.
" Vah vah! Gençliğe bak ne kadar terbiyesiz olmuşlar!" Arkamdan bağırarak şikayet etmeyi de ihmal etmemişti.

&

Önündeki dosyayı incelerken çalan telefonla dikkati dağılmıştı adamın.
Ekrandaki ismi görünce hemen yanıtladı. "Efendim Sedat ?" dedi, sesi gergindi, koltuğundan kalkıp odada camın önüne geldi.

"Abi kız eve girdi "

Aldığı bilgiyle"Sonunda" dedi, rahat bir nefes aldı.

" Neden beş dakika gecikme yaşadı?" Başına bir şey geleceğinin tedirginliği vardı üzerinde. O kadar düşmanı varken her şeyin olabileceğini biliyordu.
"Yabancı bir kadınla sohbet ediyordu" dedi karşı taraf. Başını iki yana sallayarak," Saçmalama oğlum o hayatta böyle bir şey yapmaz" dedi. Onu tanıyordu.
" Haklısın abi, azarlıyordu galiba kadını " bunu duyduğuna hiç şaşırmamıştı işte.
" Tamam Sedat, evine git artık ve bir ara o konuştuğu kadını da araştır." Kadının zararsız olduğundan emin olmak istiyordu çünkü şüpheye yer yoktu hayatında. " Emredersin abi !" sonra telefonu kapatıp cebine attı ve pencerenin önüne gidip bir sigara yaktı. Holdingin en tepesinden manzarayı izlemeye koyuldu.
" Çok yakında görüşecez Deva'm " dedi kendi kendine. Yıllardır bu ismi dile getirmediği için sesi titremişti Samir'in.

 

Desteklernizi bekliyorum

Oylamadan ve yorum yapmadan geçmeyiniz

Tek bir solukta okuyabileceğiniz bölümler yolda, sabırlı olmalısınız

Melisa'nın hastalığı ne olabilir ?

Dr. Eylül'ün nasıl bir geçmişi var ?

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%