@sarsfarah_
|
Herkesin hayatında dönem dönem kötü şeyler olabilir ama bu onu tekrar tekrar yaşayacağımız anlamına gelmiyor fakat kendimi son zamanlarda geçmişimi ve kaybettiğim insanları düşünürken buluyorum. Kaybettiğim. Hayır, hiçbiri toprağın altında değildi yalnızca içimde öldürebilmiştim onları. Bugünlerde ise yine aynı şeyleri yaşayacakmışım hissi, sinsice zihnimde dolaşıyor beni huzursuz ediyordu. Yoksa her şey bu elimdeki resim parçası yüzünden miydi ? Onlardan geriye kalan tek şey. Arada sırada çıkartıp öylesine bakardım, pişman olmamak için. Kapımın çalmasıyla elimdeki fotoğrafı içgüdüsel olarak çekmeceye atıp kapağını hemen kapatttım, içindekilerini gizlemek için.Tüm hayatım boyunca yaptığım bir şeydi bu, gizlemek. Ardından bakışlarımı açılan kapıyı çevirdim. "Müsaitseniz içeri girebilir miyim ?” dedi başının yarısını içeri sokan genç bir kız. “Elbette..”dedim, böyle izinsiz odaya dalmadığı için ona ayrıca teşekkür etmem gerekiyordu sanırım çünkü günümüzdeki çoğu insan destursuz odaya giriyorlardı.Benim onayımla içeri girip arkasından kapıyı kapattı. Sarı saçlı, mavi gözlü ve düzgün bir burnu vardı. Boyu da kısa değildi. Aslında kız günümüzdeki güzellik algısına birebir uyuyordu ama bu onu buraya getirmekten alıkoyamamıştı, anlaşılan. ”Ben Melisa ....” dedi sustu, devamını getirmedi. Soyadını da keşke söyleseydi. Neyse önemi yoktu bunun, kendimde öğrenebilirdim sonuçta. Bilgisayar ekranındaki randevulu hasta listesini kontrol ettm. Bu isimde sadece biri görünüyordu ve o da tam karşımda ayakta dikilip boş boş bakan kişiden başkası değildi. Soyadı Karahanlıydı Elimle önündeki koltuğu işaret edip,” oraya oturabilirsin” dedim. Ağır adımlarla, başı önünde geçip karşıma oturdu. Seansın ilk birkaçı dakikası öyle sessizlik içinde geçti ama ondan konuşmaya dair hiçbir atak gelmedi. Benimle konuşup şikayetlerini anlatmasını beklerken o masanın üstündeki şeylere dikkatini vermiş huzursuzca tırnaklarını kemiriyordu. “Hoşgeldin" dedim. Hastayla aramdaki resmiyeti meslek hayatım boyunca ilk defa kaldırırken. Daha önce bu kadar genç bir hastam olmamıştı çünkü. O henüz on sekiz yaşındaydı ve ona siz diye hitap etseydim belki hiçbir zaman açılmayacaktı bana. Duyduğu sesimle nihayet bakışları beni bulmuştu bulmasına ama gözlerinde gördüğüm şey de neyin nesiydi! ”Teşekkür ederim” dedi, sesi sanki son nefesini veren biri gibi çıkmıştı. ”Bana biraz kendinden bahseder misin ?”dedim ve seansı başlatmış oldum. ” Anlamadım ? Şikayetlerimi sormayacak mısınız ?” dedi. Yüzünde afallamışlık vardı. Ne demek istediğini anladığımda tebessümüme engel olamadım. "Yapmayı en sevdiğin şeylerden başlayabilirsin" dedim ve ona süre verdim. Ne diyeceğini düşünürken ki heyecanı görmeye değerdi ama sonra yüzünde oluşan ifade değişimi bir şeylerin ters gittiğini işaret ediyordu. Bırakmak zorunda kalmış gibi. Elinin parmaklarını kullanarak saymaya başladı,“Dans etmeyi, spor yapmayı, müzik dinlemeyi, kitap okumayı ve gezmeyi seviyordum" dedi. Hızla sıraladığı için nefes nefese kalmıştı. ” En son nereye gezdin ?” Gözleri uzaklara daldı, belli belirsiz tebessüm etti. ”Bir daha hiçbir yere gidemedim" dediğinde bakışlarını kucağını indirmişti. Eliyle oynuyordu bu sefer. "Neden, ekonomik şartlar mı yoksa ?”İşi birazcık şakaya vurmuştum çünkü eğer büyük bir kayıp yaşamışsa bunu direk sormak onu daha fazla sarsabilirdi. O ise beklemediğim bir tepki verdi, şaşırdı.”Siz beni tanımıyor musunuz ?”dedi. Sorusu yine onu incelememe neden olmuştu ama hayır hiç kimseyi anımsatmamıştı. “ Ünlü müsün yoksa ?” dediğimde güldü. Komik bulmuştu sorumu. " Hayır ama ülkede tanınan bir aileden geliyorum" dedi, neden öyle bir tepki verdiği belli oldu. "Peki ailen bunu biliyor mu ?" dediğimde suratı utançtan beyazdan kırmızıya dönüşmüştü. "Hayır hayır "dedi, geldiğinden beri ilk defa sesini yükseltmişti. " Neden ?" Aklıma gelen birçok sebep vardı ama ondan nedenini duymak istemiştim. " Bu yüzden mi rahatsızlığından ailene söz etmedin ?" dedim. Bir süre düşündükten sonra "Sanırım. Utanç verici bir şey çünkü. Düşünsenize koskoca kız olmuşum ama tek başıma bir yere gitmekten korkuyorum. Daha güçlü olsaydım bu duyguların üstesinden gelebilirdim belki." İnsanların, psikiyatrik hastalıkları bir zayıflık ya da utanç kaynağı olarak görmeleri beni aşırı rahatsız ediyordu çünkü bu düşüncelerin sonuçları son derece yıkıcı da olabiliyor. Özellikle de tedavi edilebilecekken aileleri ve yakın çevreleri tarafından dışlanacam korkusu, hiçbir şey olmamış gibi davranmasına neden oluyor. Günün sonunda da kişi kendini zayıf ve yetersiz gördüğü için her şeyden soyutlamaya gidiyor. "O kadar kolay değil. Beni gerçekten kurtaracağınızı inanıyor musunuz Dr Hanım ?" Kendince yolun başındayken beni uyarıyordu. Kolay olamayacak, uçurumun kenarında asılı kalan birini düşmemek için tutunacağı son dal olmaya gücünüz varmı diyordu. "Elimden gelenin fazlasını yapacam ama seninde bana bir söz vermeni istiyorum." " Tüm seanslarımız boyunca bana yalan söyleme ki sana doğru teşhisi koyup ona göre tedavi uygulayayım." Melisa bir an durup bana baktıktan sonra "Çalışırım ama benim de size güvenmem gerekiyor" dedi. Güven kelimesinin üstüne gülmemek için kendimi zor tuttum. Neyseki devam etti konuşmasına "Buraya geldiğimden kimsenin haberi yok ve olmasını da istemiyorum" derin bir nefes aldı."Özellikle de ailemin" dedi sonra. "Merak etme, burda gizlilik esastır" dedim, en anlayışlı sesimle. Artık esas konumuza dönebilirdik, vaktimiz de az kalmıştı. "Nedeni ne olabilir sence ?" "Kanıtlarımın yok olması" Sanrı gördüğünü söylüyordu. Şizofreni hastalığının tipik belirtisiydi bu ama emin olmak için daha erkendi. "Teşekkür ederim, beni dinlediğiniz için" dedi. Şaşırdım çünkü gereğinden fazla minnettar bakıyorudu. Daha önce hiçbir hastamdan böyle bir cümle duymamıştım. Bu senin işin zaten diye düşünerek seansları biter bitmez koşarcasına kaçarlardı ama Melisa farklı davranmıştı. Bu iş sandığım kadar kolay olmayacaktı. Mesai bitmiş, hastane koridorlardan çıkarken aklım hala o kızdaydı. Acaba bir daha gelecek miydi yoksa rahatsızlığını yok sayıp hayatı kendine zindan mı etmeye devam mı edecekti ? Ana yola çıkmış beni bekleyen araca doğru yürüdüm. " Teşekkür ederim, seni de alıkoydum yolundan" mahcup olmuştum ona karşı çünkü evimiz birbirine ters yönde kalıyorudu ve benim yüzümden mesafesinin iki katını gidiyordu. Yıllardır benimle olan tek şeydi, onu kolayca bırakamam "Biliyorsun Aslı" dedim, kısmen de olsa konudan ona birazcık bahsetmiştim çünkü çok fazla zorlamıştı beni. İnatçının tekiydi. " Bak şöyle düşün; Eğer karanlıktaysan sadece anahtarı bulman gerekiyor sonra ışık yanar zaten. O araç seni sürekli yarı yolda bırakıyor ve senin tek yapman gereken değiştirmen." Karanlığıma değil bir anahtar güneş doğsa bile aydınlatamaz " Ne kadar afilli sözlerin var öyle!" dedim. Birine akıl vermek her zaman daha kolaydır ama konu kendine gelince öyle olmuyordu. O da yıllardır kullandığı ruju değiştirmemişti mesela. " Öyle de sana sormak istediğim başka bir şey var Eylül" Tereddüt etmişti devamın getirmeye. Huyu değildir bu. " Nedir ?" Pat diye "Selim abim seninle görüşmek istiyormuş"dedi. Bunu sormak için biraz daha düşünseydi vazgeçecekti belliki. Düşündüm. Hangi anlamda söylediği belliydi. Abisi biz tıp fakültesindeyken arada gelip onu alırdı ama öyle bir konuşmuşluğumuz hiç olmadı. Mesafeli davranan bendim, her zamanki gibi. Şimdi ise araya kardeşini sokarak böyle bir teklif yollamıştı. Bilmiyordu ki imkansız bir şeyi istediğini. Aldığı yanıt onu hem mutlu etmiş hem de şaşırmasına neden olmuştu. " Ama sadece ön görüşme yani sonrasını bilemem tabi" dedim, yalan söylemiştim. " Merak etme aynı böyle iletecem ona" dediğinde neredeyse evimin önüne varmıştık. Nezaket gereği " Kahve içer misin ?" derken sesim yeterince istekli çıkmamıştı. Zaten o da kabul etmemişti, çok şükür. " Yok, gidip dinlensem iyi olacak yarında iş var sonuçta" dedi ve bana sıkıca sarıldı. Dile getirmese de görüşmeyi kabul ettiğim içindi bu sanırım." Tekrar teşekkür ederim beni bıraktığın için " dediğimde ondan ayrılmış arabadan inmiştim. "Dağları devirmişim gibi davranmayı kes" deyip gazı basıp çekip gitmişti. " Dr. Hanım ?" " Ben Selda Aykaç, karşı komşunuz" dedi. Onu hatırlamamı beklercesine baktı ama ben boş boş bakmaktan başka bir şey yapmadım. Evime girip çıkarken etraftaki insanlara dikkat etmiyordum ki. " Bekaraınız her halde ?"dedi, biliyor da emin olmak istiyor gibi bir hali vardı. Sitenin dedikodu kazanının kim olduğu belli oldu, bu kadındı kesinlikle. Yalnız bilmediği bir şey varsa o da dünyadaki en yanlış kişiye çattığıydı. " Sizi ilgilendirseydi muhakkak söylerdim hanımefendi, iyi günler!"deyip gıcık bir gülümseyle yanından ayrıldım. Ağzı açık kalmıştı, bu tavrıma. & Önündeki dosyayı incelerken çalan telefonla dikkati dağılmıştı adamın. "Abi kız eve girdi " Aldığı bilgiyle"Sonunda" dedi, rahat bir nefes aldı. " Neden beş dakika gecikme yaşadı?" Başına bir şey geleceğinin tedirginliği vardı üzerinde. O kadar düşmanı varken her şeyin olabileceğini biliyordu.
Desteklernizi bekliyorum Oylamadan ve yorum yapmadan geçmeyiniz Tek bir solukta okuyabileceğiniz bölümler yolda, sabırlı olmalısınız Melisa'nın hastalığı ne olabilir ? Dr. Eylül'ün nasıl bir geçmişi var ?
|
0% |