Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Merhamet

@sarsfarah_

Salih komiser kendisine gelen bilgiden sonra soluğu direk müdürü Mesut Arslan’ın yanında almıştı. Kapısını çalıp izin aldıktan sonra içeri girmişti.

“ Size arz etmem gereken acil bir durum var Amirim" demişti telaşlı telaşlı.Karşısındaki adamının bu haline anlam veremeyen Mesut,

”Hayırdır Salih, nedir bu kadar mühim olan mesele ?”

Öğrendiği gerçekleri lafı dolandırmadan bir bir aktarmaya başladı. ”Yağız komiserin bu sabah gerçekleştirdiği operasyonda beklenilmeyen bir şey olmuş.”

Her şeyden haberi olduğunu sanan adam şaşırmıştı bunu duyduğuna.

”Devam et!” dedi öfkeyle, olay ne ise haberiz bırakıldığı için.

“Kamyonun arkasında bir kız varmış ve kaçakçı Hüsnü ile ortak olduğunu düşündüğü için tutuklamış bunu şimdi ise sorgu odasında ifadesini alıyor.”

Az önce haberinin olmadığı şey için sinirlenen müdür duyduklarından sonra biraz daha sakinleşmişti.”Bundan daha normal ne var ?”

"Asıl mesele burdan sonra başlıyor" dedi ve devam etti Salih. ”Müdürüm görünürde bir sıkıntı yok ama eğer o kız Fahri Kızıltepenin gelini olmasaydı…”Mesut Arslan’nın koltuğundan kalkmasına neden olmuştu bu son söylediği şey.“Peki Yağız’ın bundan haberi var mı ?” Endişelenmişti.

”Sanmıyorum.”

Yağız'ın onu kolundan çekiştirip sorgu odasına soktuğunu görünce anlamıştı onu tanımadığını.

”Ne işi varmış peki orda ?” Tuhaf şeylerin olduğunu anlamıştı, sonuçta otuz yıllık tecrübesi vardı.

”Bizde bunun nedenini henüz bilmiyoruz ama sorgu esnasında Yağız kimliğini istediğinde ısrarla vermek istemediği için sadece 'yok 'deyip durdu.”

“Sen onu nereden tanıyorsun ?”

”Yaşadıkları yer Mardin'in çok da büyük olmayan bir kasabası, birde haber oranın en önde gelen aşiretlerinden biri olan Kızıltepe ile ilgili olunca daha hızlı yayılıyor."

İki elini masaya koyarak,

”İşler karmaşık bir hale gelmeden acilen buna bir son vermem gerekiyor.”dedi.

” Haklısınız müdürüm, o kızın neden kamyonda saklandığını bimiyoruz ama eğer ailesi burda tutuklu olduğunu öğrenirse işte o zaman ne olacağını hepimiz biliyoruz.”

Bütün emniyet daha önce böyle durumlarla karşılaşmıştı, kız evden kaçardı sonra ailesi gelincede pişman olup geri giderdiler. Ya da hiçbir şeyi anlatmazlardı, korkudan. Ekibin eli de boş kalır hatta kayıpları olurdu bu davalarda.

“Yani henüz kimsenin haberi yok değil mi emniyette olduğundan ?”

” Hayır ama her yerde onu arıyorlarmış, üstelik kalabalık gruplar halinde. Kız herkese uyku ilacı verdikten sonra gece yarısı evden kaçmış ve yolda tesadüf eseri bu kamyonu görünce biniyor. Ondan sonrası belli zaten."

Salih’e de bir arkadaşından bu duyum gelmişti ama sadece o değil tüm Mardin bunu öğrenmişti çoktan.

“ Peki neden yapmış bunu ?” Sesinde merak vardı, böyle bir şeyi yapacağını hiç düşünmemişti çünkü. Herkesin merak ettiği şey de aslında buydu. Koskoca Kızıltepe konağında güllük gülistanlık yaşayan bu kadın neden kaçardı ki?

”Bilinmiyor..”

Mesut ne yapacaklarını düşündü bir süre ve yapacağı şeyi Salih'e söyledi.

”Şöyle yapıyoruz, emniyet de o kızın hiçbir kaydı dahi yapılmayacak ve onu hemen burdan çıkartacaksın"

”Yağız komiser istediğini öğrenmeden bırakmaz ki!” dedi ve amirinin de adı gibi bildiği şeyi dile getirdi.
"Hele ki konu bir kadının çaresizliğiyse"Bunu da düşünmüştü Mesut.

”Haberi olmayacak, o çocuk son gününde bile çalıştı şimdi başının boş yere belaya girmesini istemiyorum. Zaten bu akşam yolcu, bu yüzden ben onu arayıp buraya çağıracam, sende gidip şu kızı yollayacaksın. Allah bilir kendi aralarında ne oldu sırf bu yüzden bir polisimi daha feda edemem.”

Mesut Arslan daha önce onlarla tanışmıştı ve ne kadar tehlikeli olduklarını biliyordu. Her haltı yaparlardı ama kanıt bulamazdınız bulsanız bile biri çıkıp suçu üstleniyordu ve olay kapanıyordu. Bu yüzden onlara bulaşmak dahi istemiyordu.

“Anlaşıldı müdürüm..”

….

 

”Senin arabamda ne işin var ?”

İşte şimdi bittin Nazlı. Adam seni fark etti ve sana bir şey yapsa bile kimse yardım edemez.

”Neyi bekliyorsun, çık şurdan!”

İkinci defa yaptığı ikazından sonra sürünerek girdiği yerden mecburen çıkmıştı. Arabanın arka koltuğuna oturup ellerini birbirine geçirdi çünkü açıklama yapmak için zayıf da olsa bir güce ihtiyacı vardı.

“Şey ben….”

Nazlı ne diyeceğini düşünürken o birden hızını arttırınca alnı önündeki koltuğa çarpmıştı. “Ah! Ne yapıyorsunuz ya ?”derken eli acıyan alnına gitmişti.

“ Ben mi ? Asıl sen yapıyorsun arabamda! Başıma bela mısın kızım ?”bunu söylerken suratı öfkeden kıpkırmızı olmuştu, bir yandan aynadan ona bakıyordu bir yandan yola.

”Lütfen dinleyin, açıklamam izin verin.”Yatıştırıcı olduğunu düşündüğü bir ses tonuyla konuşmuştu. Haklı olan adamdı bu yüzden sakin kalması gereken taraf kendisi olmalıydı diye düşündü Nazlı.

“Bir dakikan var!”

Yaşadığım onca şeyi bir dakikaya sığdırmamı istemişti, sadece bir dakika.

“Saklanmam gerekiyordu..” dedi. Tırnakları eline batıyordu artık sıkmaktan.

”Bunun için burayı mı uygun gördün ?” Alay barındırıyordu komiserin sesi.

”Durum bir anda gelişti..” devamını getirecekti ki Nazlı ama adam buna izin vermedi. "Sen beni salak mı zannettin ?” Aniden arabayı sağa çekmişti. “İn arabadan!”

Geldikleri yere baktı, ıssız ve sadece arabaların geçtiği bir yola benziyordu. Yakınlarda ne bir ev görüyor ne de başka bir şey.

“Bu saatte beni burda bırakıp öylece gidecek misiniz ?” dedi alacağı cevaptan da çok korksada. “ Evet…”dedi komiser rahatlıkla, hiç düşünmeden.

“Ama…”

sesindeki hayal kırıklığı hissedilir cinsteydi çünkü ona yardım edeceğini umut etmişti. ”Ne aması ?”
Sadece biran, neyse önemli değil zaten mecbur değilsiniz

“ Haklısınız, sonuçta sizin sorununuz değil ki.”

“ Evet değil..”

“ O zaman bende yoluma gideyim “dedikten sonra bir şey demesini beklemeden kendini arabadan dışarıya attı zaten komiser de bir saniye sonra ışık hızıyla yanından ayrılmıştı.
Yine yanılmıştım çünkü onu ilk gördüğüm zaman ne kadar sinirli biri olduğunu düşünsemde, gözlerinde gördüğüm şey ona inanmam gerektiğini söylüyordu ve bende kolaylıkla kanmıştım. İnsan kimsesiz olunca sürekli inanacağı bir dal arıyor ama ben o dalı tutamadan kopmuştu.

"Kaldın mı yine tek başına Nazlı ? Hadi düş yollara bakalım"

Kendi kendine konuşarak caddede yürümeye başladı. Sonbahar aylarının getirdiği sert rüzgarlar yüzüne yüzüne vuruyordu, yanından hızla geçen araçlar da hiç yardımcı olmuyordu ona. Üstünde sadece bir kazak vardı, ne montu ne ceketi vardı, altında sadece dizine kadar gelen bir etek vardı ve ayağında da bot tarzında bir ayakkabı.

Ne kadar süre yürüdü o da bilmiyordu ama artık korku yavaş yavaş bedenine sinmeye başlamıştı, artık araçlarda tek tük geçiyordu. Üstelik dün geceden beri hiçbir yiyip içmemişti bu yüzden baş da dönüyordu, gittikçe gücünü kaybediyorum. Aklına gelen fikirle ellerini kaldırarak arabaları çevirmeye çalıştı, illaki içinden insan gibi biri çıkar umuduyla.

Tam arkasından gelen sesle ödü patlamıştı,

”Yol diye kendini arabaların önüne mi atlıyorsun ?”

Gördüğü adamla derin bir nefes aldı, az daha kalp krizi geçirecekti.

“ Ödümü patlattınız, hem siz gitmemiş miydiniz ?”

derken elini göğsünün üstüne koymuş sakinleşmeye çalşıyordu.

” Gördüğün üzere hala burdayım. Ayrıca Allah aşkına az önce ne yapıyordun ?”

”Ne yapacam otostop çekiyordum.” dedi anlamamış olmasına şaşırarak.

Komiser sabır diler gibi havaya baktı, " Hani saklanman gerekiyordu, böyle mi oluyormuş bu ?”

Nazlı sonunda onun ne demeye çalıştığını anlamıştı.

” Başka çarem yoktu.." iki kolunu birbirine geçirmiş yere bakıyordu şimdi de.

Komiser ” Demek öyle…” dedi arkasını dönüp arabasına doğru giderken ama sonrasında,”Çabuk buraya gel başımın belası” dediğini de duymuştu. Bu cümle mutluluktan yerden sıçramasını sağlamıştı.

Onu takip ederken sevinçten gözlerinden akan yaşları siliyordu. Onu böyle de görmesini istemiyordu ama zaten en acınacak halini gördüğünü fark etti Nazlı.

”Biliyordum ya biliyordum! “ Arkasından bağırmıştı.

“ Neyi ?”

”Beni bırakmayacağınızı….”

İçime doğmuştu bunu siz bilmesenizde

Söylediği şeyle duraksadı adam ve ona doğru döndü,

”Yanlış anlama sakın!” dedi uyarı verir gibi.

İma ettiği şeyi hiç düşününce gözleri fal taşı gibi açılmıştı çünkü imkansızın ötesinde olduğunu biliyordu, hatta tamamen kurtulmasından bile…

” Yok anlamam merak etmeyin, siz merhametinizden bunu yaptınız ve biliyor musunuz bir erkeğe yakışan en güzel şey bu…”

”Demek böyle düşünüyorsun ?” ilk defa tebessüm etmişti adam.

” Yanlış anlamayın lütfen!” dedi aynı onun ima ettiği gibi. Yapmaya çalıştığı şeyi anlamıştı adam.

“Anlamadım zaten…”

Arabanın yanına kadar gelmiş arka kapıyı açtığımda bana tuhaf tuhaf baktı.“Ne oldu ?”

”Ben senin şöförün müyüm de arkaya biniyorsun ?”

Bakışlarının nedeni belli olmuştu, aslında Nazlı'nın aklından öne oturmak geçmişti ama daha fazla onu görüp rahatsız olmasını istememişti. “ Öne bineyim o zaman.” Kızın kolay kolay dediğini yapması onu şaşırtsada bir tepki vermemişti.

Yerlerine geçer geçmez ,”Emniyet kemerini tak!” dedi.Sinirlenmesin diye söylediği şeyi yapmak için acele ediyordu Nazlı ama elindeki titreme ona hiç yardımcı olmuyordu.

“Bilerek mi yapıyorsun ?” dedi başını onun tarafına çevirmişken. Sabırsız çıkan sesinden anlaşılacağı gibi geç kalmıştı.

“Neden böyle bir şey yapayım bak oldu işte.” derken taktığını göstermekten de geri bırakmamıştı kendini.

Allah’tan sonunda yapabilmiştim yoksa ömür boyu diline düşecektim, bir kemer bile takmadın diye.

Adam gördüğü şeyden sonra belki de ilk defa onun yanında kahkaha atmıştı. Bu sefer arabanın içi sinirli sesiyle değilde kahkahalarıyla dolmuştu resmen.

“Neye bu kadar güldüğünüzü söyleyin de bende güleyim bari…”

İki kolunu birbirine geçirmiş dik dik bakıyordu ona Nazlı çünkü onunla ilgili bir şeye güldüğüne emindi.

“Tamam şimdi sana göstericem…” dedikten sonra kendi kemerini çözüp kıza doğru yaklaşmaya başladı.Bu bile kalp ritmini değiştirmeye yetmişti çünkü böyle yakınlaşmalara alışkın değildi, evli olduğu halde.

Kızın yanlış taktığı kemeri çözerken bedenine temas etmişti. Nazlı'nın bu hafif dokunuşu bile hissetmesi titremesine neden olmuştu. Yüzü kızarmıştı. Komiser sonra baştan takmaya başladı. Kız duyduğu utançla yan tarafa başını çevirmiş adamın gözlerine bakmaktan kaçmıştı. Gereğinden fazla yakındılar.

“Bitti…” dediğinde rahat bir nefes alıp yaptığına bakmak için başını çevirdi ama...aniden beklemediği bir şey oldu.
Dudakları adamın yanağıyla çarpıştı.
Anın verdiği şokla ikisi de birbirinden hemen uzaklaşmıştı.
" Özür dilerim, ben siz geri çekildiğinizi zanettmiştim " dedi panikle.
" İnanın lütfen!" Yanlış anlaşılmak istediği son şey bile değildi.
"Tamam" dedi komiser gergin bir sesle eliyle ensesini sıkıyordu.
Bir nebze de rahatlamıştı kız ama onun tarafa bakamadı bir türlü.
Arabının müzik çalarında Derya Bedavacı'nın 'ama geçecek' şarkısı çalarken saat 22.30’u gösteriyordu bu demek ki nerdeyse yirmi dört saattir dışardaydı Nazlı. Hala tam olarak başarmış sayılmazdı çünkü hala il dışına bile çıkamamıştı.

Acaba birgün gerçekten peşimi bırakacaklar mıydı, tamamen özgür olacak mıydım ya da birgün gerçekten mutluluğu bulacak mıydım ?

Nazlı kendi içinde sorularıyla boğuşurken yanındaki adam da merak ettiği şeyi dile getirmişti,

” Sen kimsin aslında ?”

 

 

Nazlı her şeyi anlatacak mı ?"

Yorum ve oylamayı unutmayın 🥰

instagram: sarsfarah_
En güzel bölümler yolda

 

 

Yorum ve oylamayı unutmayınız

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%