Yeni Üyelik
8.
Bölüm

Yalan

@sarsfarah_

Yağız söylediği şey için şimdiden pişman olmuştu ama iş işten geçmişti artık. Karşısındaki kızın bir tepki vermediğini görünce önünden geçip eve yürümeye başladı. İçine bomba atıp yanından geçen adamın arkasından bir süre baktı Nazlı sonra "Sevdiğin varmış ya komiser... " dedi. Sesini kendisi bile zor duymuştu.
Kendimi her şeyi duymayı hazırlamıştım ama neden şimdi içimde bir şeylerin kırıldığını hissediyordum ?
" Neyi bekliyorsun, gelsene !" kızın gelmediğini görünce arkasını dönmeden bağırmıştı. Nazlı başını önüne eğdi, çaresizce yanına gitti.
Yağız anahtarıyla evin kapısını açtı ve ayakkabısıyla içeri girdi. Nazlı onun aksini yapmıştı. Bunu gören Yağız,

" Çıkarmana gerek yoktu" dedi, ayakkabıyı işaret ederek. "Ben dışarının kirini içeri taşıyamam" dedi Nazlı. Onun gibi yaptı, " Öyle olsun" dedi ve kendinkileri de attı dışarı. Kısa bir koridordan geçtikten sonra salona varmışlardı. Yağız önce ona sonra kendine baktı, "Gel misafir odasını gösteriyim sana. Hem duş alırsın hem de biraz dinlenirsin" dedi, Nazlı'yı utandırmıştı bu sözler.Üstüne baktı ne kadar kirlendiğini görmek için ve evet berbat haldeydi. İkisi de öyleydi. Yağız merdivenden çıkamaya başladı, Nazlı da ağrı adımlarla onu takip etti. Uzun koridorun sonundaki odanın önüne geldiklerinde durdu Yağız,"Sen burda bekle, ben sana temiz kıyafet getireyim" hemen yan tarafındaki odaya girip elinde üç beş parça kıyafetle çıkmıştı. "Bunlar temiz, şimdilik bunlarla idare et sonra alırız yenilerini" Eline uzatılan kıyafetlere baktı Nazlı.

Bana nişanlısının kullanılmış kıyafetlerini vermesine rağmen bu kadar rahat olması normal miydi ?

Kızın almadığını görünce " Neden almıyorsun ?" dedi Yağız. Gözlerini kaçırdı Nazlı. "Sorun olmasın sonra ?" dedi. Şimdi tereddütünün nedenini anlamıştı. Gözleriyle artık almasını işaret ederek " Hayır " dedi.

Titremesini durduramadığı eliyle kıyafetleri alıp kaçarcasına odaya girdi ve sessizce "teşekkürler" deyip kapıyı suratına kapatttı. Kilitlemeyi de atlamamıştı. Bu hareketine sadece gülmekle yetinmişti Yağız. Nazlı Sırtını kapıya yasladığı an yere çökmüştü. Başını dizlerine gömdü, bir süre de kalkamadı yerinden.

Daha önce kimsesizliğime, dayak yediğime ya da yok sayılmaya ağlarken şimdi neye ağlıyordum ? Hem de yeni kurtulmuşken.

Nazlı sıcak suyun altında bir saate yakın durmuştu. Bedenini yıkadıkça yıkıyordu sanki yılların kalıntılarını çıkartmaya çalışıyordu. Vücudu kıpkırmızı olana kadar buna devam etti. Canı yanmaya başlayınca kendine gelmiş buna son vermişti. Banyodaki temiz olduğunu düşündüğü bornozu giyip, küçük havluyu da saçlarına sarmıştı. İşi bitmiş çıkmıştı duştan. Yatağın üstündeki çamaşırlara baktı.

Adam resmen giyeceğim her şeyi düşünmüş, getirmiş. Üstelik bedenleri de neredeyse birebir. Bu kadar düşünceli olması korkutuyordu beni
İç çamaşırları yeniydi. Onları giyip üstüne de pembe eşofman takımını geçirmişti.
Gerçekten temizlik insanın hem ruhuna hem de bedenine iyi geliyormuş...İnsan gibi hissediyorum şimdi.

Ağlama krizinden sonra direk kendini suyun altına atmıştı. Odanın içine bakma fırsatı olmamıştı bile. Şimdi ise etrafını inceliyordu."Tek kişilik yatak, komidin ve küçük bir dolap tam da misafir odası" dedi kendine kendine. Kapının kilidini açtıktıktan sonra yatağına geçip oturdu. Saçlarının ıslaklığını havluyla alabildiği kadar aldı çünkü odada kurutma makinesi yoktu. Üstelik kirli kıyafetlerini de eliyle yıkamış peteklerin üstüne koymuştu kurusun diye. Başını yastığa koydu ve pikeyi üstüne aldı. Sıcak duş bedenini mayıştırmış, ne kadar direnmeye çalışsada göz kapakları yorgunluğuna daha fazla dayanamamıştı.

Melike'nin sonunda dersleri bitmiş heyecanla evinin yolunu tutmuştu. Uzun süredir onu görmediği için yüreği özlemle dolmuştu ama bugün hasretleri bitecekti. Arabasını garaja park etti ve koşar adımlarla eve yürüdü. Anahtarı olmasına rağmen kapıda karşılanmak istediği için zile bastı ve beklemeye başladı. Kapı açılıp onu karşısında görünce kendini hemen kollarına atmıştı.

" İnanamıyorum burdasın!" demişti sevinçle. Sarıldığı için sesi boğuk boğuk çıkmıştı. "Deli kız! Biraz daha beni böyle sıkarsan boğacaksın" gülmüştü onun bu haline Yağız.
Kendini geri çekti hemen.
" Haklısın ya! Üstelik daha yeni kavuşmuşken." Kol kol girip içeri girdiler. Yağız hemen kendini koltuğa attı.

"Birgün önce eve varmış olman gerekiyordu? " dedi Melike. Karşısına geçmiş iki kolunu birbirine geçirmişti. Hesap soruyordu. Başını iki elinin arasına aldı Yağız.
" Beni yolumdan alıkoyan bir şey vardı" dedi, bir şeylerin farkına yeni varıyormuş gibi. Melike şaşırdı, böyle bir şeyi duyacağını aklının ucundan bile geçirmemişti.
" Seni yolundan alıkoyacak kadar önemli olan şey de nedir?" dedi, fazlasıyla meraklı bir tavırlı vardı. Bu soru Yağızı derin düşüncelere daldırmıştı. Ağzından fark etmeden kaçırmıştı. " Biri"dedi, sustu sonra.
Ondaki bu değişimin mimarını öğrenmek istedi Melike. Koltuğa geçip yanına oturdu. Yağız'a doğru döndü" Kimmiş o ?" dedi.

" Çaresiz bir kız" aldığı yanıt gülümsetmişti Melike'yi. Yanındaki adamın, merhameti yüzünden yine başına bela aldığını düşündü.

" Nerde şu an peki ?" diye sorarken alacağı cevaptan emin gibiydi.

Kadın Sığınma Evi.

Yağız " Misafir odasında" dediğinde ayağa fırlamıştı. "Ne!" sinirlenmişti. Sonra bağırmaya başladı.
"Delirdin mi Yağız !"

Melike'nin verdiği tepkiye hak verdi. Bu yüzden sakinlikle karşılık verdi.

" Zararsız merak etme!"dedi, ama kendisi de bundan pek de emin değildi.

" Her sokakta gördüğün insanı eve alarak kurtaramazsın!" hak veriyordu buna Yağız.

" Biliyorum ama bu başka.."

"O zaman sen neden..." elini kaldırdı, Melike'nin sözünü kesti.
" Sonra konuşalım mı ? İnan şu an çok yorgunum" dedi. Adamın haline baktı. " Tamam ama sonra bana her şeyi anlatacaksın ?"şart koşmuştu. Yağız onun bu tepkiyi vereceğini bildiği için çoktan iki elini yukarı kaldırmış " söz" demişti bile. " Bu arada ben senin odanda duş aldım"
dedi Yağız ve devam etti, "Senin kıyafetlerinden birkaç parça ona verdim, görürsen şaşırma" sonra daha fazla kendini tutamadı, güldü. Tek kaşını kaldırdı Melike. "Demek bunu da bana yaptın ha!" deyip koluna bir tane vurdu. Hoşlanmıyordu kendine özel olan şeyleri başka biriyle paylaşmayı.
"Sana yenisini alırım.." sözünü verdi. İşin içinden böylelikle sıyrılmıştı Yağız. "Tabi yapacaksın!" dedi Melike, zafer kazanmışçasına sırıtarak.
" Odamda biraz dinlenecem sonra senin şu meşhur misafirinle tanışırım artık" gözlerini belertererek konuşmuştu. "Ne istersen yap ama şimdi değil " dedi Yağız. Onu başından savmıştı. Acelesi var gibiydi. Yanından uzaklaşan kızın ortalıktan kaybolduğunu görünce hızlı adımlarla merdivenleri çıkmaya başladı. Telaşlıydı hareketleri.
Koridoru iki adımda geçip kızın olduğu odanın kapısına geldi. Derin bir nefes aldı ve iki kere tıklattı. Birkaç saniye geçti ama hala yanıt yoktu. Kapının kulpunu tutttu, yavaşça çevirdi. Açılmıştı, gözlerini kapattı sonra Yağız. Kızın müsait olmayacağını düşündü ya da başka bir şeyi göreceği korkusu vardı.
"Kapıyı çaldım ama açmadın bu yüzden girdim" gözleri kapalı konuşuyordu, devam etti "ama merak etme hiçbir şey görmedim bak" dedi. Hiçbir karşılık alamayınca vazgeçti, elini çekip açtı gözlerini. Keskin bakışları yataktaki kızı bulmuştu hemen. Uyuyordu. Rahat bir nefes aldırmıştı ona bu görüntü. Sessizce yanına yaklaştı. Terlemekten saçları yüzüne yapışmıştı ve bedeni de huzursuzca kıpırdanıyorudu.

" Kabus görüyor olmalı.." dedi fısıltıyla. Yakınına biraz daha yanaştı.

" Yapmayın...yapmayın " ağlıyarak bunları sayıklıyordu Nazlı. Onun bu haline görünce yatağın köşesine oturdu" Uyanmalısın Kaçak.." dedi. Sesi titremişti. Gözlerinin önünde kızın acı çekerek uyuması az önceki rahatlamayı kursağında bırakmıştı.

"O suçsuz...." kabusu görmeye devam ettiğini görünce iki eliyle omzunu kavradı, sarstı.

"Uyan Nazlı !" dedi. Yükseltmişti sesini bu sefer ama işe de yaramıştı.
Bedenindeki sarsıntı Nazlı'yı kabusundan uyandırmıştı. Bir süre boş boş etrafına baktı, nerde olduğunu anlamak için. Yaşlarla dolu gözleri karşısındaki adamı bulunca şelale gibi akmaya başladı. Vücudu zangır zangır titremeye başlayınca Yağız dayanamadı, sıkıca sarıldı.

" Şşşş sakin ol! Gördüğün sadece bir rüyaydı " dedi, saçlarını da okşuyordu. Nazlı burnunu çekti.

"Beni buluyorlardı ve...." devamını getirmesine izin vermedi Yağız"Tamam geçti bak..." dedi.
" Korkuyorum... Ya ?" duraksadı. İhtimalleri düşündü sonra ama zaten bir tane olduğunu hatırladı Nazlı.
" Ben olduğum sürece kimse kılına bile dokunamaz!"dedi, güvence veriyordu kıza. " Sahi mi ?" buram buram şüphe kokuyordu sesi. İnanmıyordu ona.

Yağız " Evet " dedi, hiç düşünmeden cevap vermişti. Nazlı aklına gelen gerçekle kendini hemen geri çekti.
"Bunu yapmayın işte! Acıyıp yardım ettiğiniz birine farkında olmadan umut oluyorsunuz. Hele ki..." dili varmamıştı sesli söylemeye.

Başka bir kadına aitken...

"Bak..." açıklamaya çalıştı Yağız ama kız elini kaldırarak onu durdurdu.
" Hayır! Ne pahasına olursa olsun bunu kabul edemem, herkese haksızlık olur bu. Zaten yarın bu evden de ayrılacam" sonlara doğru sesi iyice kısılmıştı.

Nereye diye sorma çünkü şu anda bende bilmiyorum ama gitmem gerektiğini biliyorum.

Gördüğü muamele hoşuna gitmemişti Yağız'ın. Bu yüzden "Gidecek evin mi var sanki ?" dedi, sinirle. Acımasızca sarf etmişti bu sözleri. Kulaklarının şahit olduklarıyla bir süre hareketsiz kaldı Nazlı.

İnsanın bildiği bir gerçeği başkasından duyması daha ağır oluyormuş ya...

Yağız ağzından çıkanların ağırlığını sonradan fark etsede iş işten geçmişti

"Evet yok ama burası da benim evim değil"

"Nişanlının evi" diye devam etti Nazlı.

Nişanlının...
" Güvenli bir yer bulana kadar burda kalabilirsin" dedi Yağız. İçini rahatlatmak için böyle bir öneriyle gelmişti. "Teklifiniz için teşekkür ederim ama kalsın Komiser Bey!" kabul etmemişti Nazlı.
"Sadece bu gece beni idare ederseniz fazlasıyla kafi olur" dedi, çaresizliğin mahcubiyeti vardı sesinde.

"Öyle olsun" ayağa kalktı. Onu daha fazla zorlamadı çünkü söylediği şeyin aralarında aşılmayacak duvarları inşa ettiğini anlamıştı Geldiği gibi sessiz adımlarla bu sefer odadan çıktı Yağız. Kapı kapanana kadar bekledi Nazlı sonra başını yastığa gömdü. Ağlama seslerini bastırmak için bunu yapmıştı.

O kadar acizim ki bana bir iyilik yapana sorgusuz sualsiz bağlanıyorum

Sabah güneşiyle ilk uyanan Yağız oldu. Saate baktı, on biri gösteriyordu. "Ooo bu saate kadar nasıl uyumuşum ya" deyip kalkıp koltuka oturdu. Vücut esnetme hareketlerini yapmaya başladı. "Resmen tutulmayan yerim kalmamış" bunu söylerken telefonu çalıyordu. Eline aldı, arayana baktı önce sonra hemen yanıtladı.

"Hasretime bu kadar mı dayandın kardeşim ?" dedi gülerek.
"Yağız bu sensin değil mi ?" dedi karşı taraf. Onun olduğuna inanmıyormuş gibiydi. Bu tepkiyi beklemeyen Yağız,

" Evet oğlum benim, başka kim olacaktı?" dediğinde sevinç çığlıkları kulağını doldurmuştu.
" Çok şükür yaşıyorsun Devrem!" görmese bile ağladığını anlamıştı arkadaşının. Anlam verememişti ona, "Sabah sabah ne şakası bu ?" sinirlenmeye başlamıştı.

"Ne şakası oğlum!"

"Hepimiz şehit olduğunu düşünmeye başlamıştık, bu saate kadar " bağırarak söylemişti bunları Serdar. " Neden ?" dedi Yağız, meraklı bir sesle.
"Araban uçurumdan yuvarlanırken biri görmüş ve ihbar etmiş. Plaka araştırılınca senin olduğunu anlamışlar. Seni aramaları için hemen bir ekip yolladık ama hiç kimse bir şeyi bulamadı" Serdar'ın heyecanı sesine de yansımıştı. Yağız şimdi onun ne demek istediğini anlamıştı ama aklını kurcalayan başka bir şey daha vardı.

" Başka ?" dedi ve bekledi. Arkadaşının olayı ne kadar bildiğini bilmediği için fazla ayrıntıya girmemişti. Serdar derin bir nefes aldı,

"Yalnız değilmişsin..." dedi, bir itiraz duymak için bekledi ama arkadaşının sessiz kalışı evet demekti, biliyordu. Devam etti,

"Yanında bir kadın varmış Yağız" yutkundu, " Doğru mu bu ?" dedi sonra. " Evet..." sesi çıkmıştı Yağız'ın, uzun bir aradan sonra.
Korktuğu şey başına gelmişti Serdar'ın. "Peki onun kim olduğunu biliyor musun?" hayır diyeceğini adı gibi biliyordu ama emin olmak istemişti. Bu soruyu Yağız da ona defalarca sormuştu ama hiçbir cevap alamamıştı. Şimdi en yakın arkadaşından bunu öğrenecekti.

"O kim ki ?" dedi, bedeni de sesi gibi gerilmişti. Bilmediği şeyler içindi.
"Mardin'in en büyük kasabalarından birinde yaşayan Fahri Kızıltepe'nin ortanca geliniymiş. Gece, tüm aileye uyku ilacı içirdikten sonra evden kaçıyor ardından da kaçakçı Hüsnü'nün kamyonuna biniyor. Gerisini biliyorsun zaten." Evet biliyordu ama eksik. Duyduğu her kelime Yağız'ın defalarca yutkunmasına neden olmuştu.

" O yüzden kimliğini vermiyordu demek !" dedi kendi kendine. Öğrendiği gerçek onu derinden sarsmıştı.

"Az önce ne dedin, duymadım ?"

" Boşver, sen devam et!" her şeyi şimdi öğrenecek fırsatı varken gereğini yapacaktı. "Burda da bir şeyler dönüyor ama onu başka zaman anlatırım. Asıl önemli olan şey..." dedi ve durdu. "Ne ? Söylesene Serdar!" daha fazla sakinliğini koruyamamış, hiddetlenmişti. Arkadaşından yanıt beklerken bakışları merdivenin başında korkmuş bir suratla ona bakan Nazlı'yı buldu.

" Eğer kız hala yanındaysa onu geri getirip onlara teslim etmek zorundasın.."

 

Yorum, oylama ve takip etmeyi unutmayın🥰🙏

instagram; sarsfarah_kullanıcı adıyla editler görebilirsiniz. Daha iyisini yaparım derseniz benimle paylaşın

Yağız öğrendiklerinden sonra onu geri götürecek mi ?


 

 

 


 




 

 

 

 


 

 

Loading...
0%