Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Yolculuk

@sarsfarah_

Bazı sorular vardır, bizi derinden düşünmeye iten ve cevabını vermekte zorlayan.Bu soru da onlardan sadece biriydi ve adam merakında çünkü sabahtan beri başına bela olan bu kızın kimin nesi olduğunu bilmek istiyordu.

Sahi ben kimdim , nereye aittim, evim neresiydi ? Evet bir anne babanın evladıydım ama ikisi de o kadar uzun süredir yanımda yoktu ki var oldukları zamanı zar zor hatırlıyordum. Biri başka bir hayattayken diğeri de mezardaydı.

Geriye ne kaldı: Asım’ın küçük karısı, Esra’nın yengesi ya da Kızıltepe konağının hizmetçisi mi ? Hangisiydim?

Hayır, ben bu yabancı adam için hiçbirisi olmayacaktım sadece kendim olacaktım.

” Nazlı…” dedi uzun bir aradan sonra.

Komiser cevabını duyduktan sonra bir süre ona öylece boş boş baktı, konuşmamın devamını bekliyordu.
"Sadece ismini sormamıştım ama bu kadar düşündükten sonra böyle bir cevap vermen de enteresan”
Şaşırmıştı.

”Neyi değiştirecek?”

”Ne ?”

”Hakkımda daha fazla şey öğrenmeniz" dedi Nazlı. Merak etmişti ne diyeceğini sonuçta bugünden sonra bir daha karşılaşmayacaklarını biliyordu.

”Kimin için bu kadar zahmete girdiğimi merak ediyorum!” dedi onu işaret ederek ve devam devam etti,

”Bir katil, hırsız ya da başka bir şey olmadığın nerden bilebilirim ?” Haklılık payı çoktu.

Tebessüm etti Nazlı,“İçinizi rahatlatacaksa söyleyeyim, bunlardan hiçbiri değilim. Ben sadece başındaki sorunlardan kaçan bir kızım ve siz de merhamet edip bana yardım ettiniz. O kadar" dedi.Anlatacakları anca bu kadarla sınırlıydı.

Korktuğum ve güvenmediğim için size hiçbir anlatamıyorum diyemedim.

Komiser dediklerinden sonra sessiz kalıp sadece yola odaklandı. İlerde ki mavi tabelayı görünce, Nazlı emin olmak için camı açıp kafamı dışarı çıkardı.Artık Mardin’in il sınırının dışında oldukların söylüyordu.

Bitiyor muydu bunca yıllık esaret, başarmış mıydım yani?

Kızın bu davranışını tehlikeli bulmuştu," Başını içeriye sok, seni arabaya aldığıma pişman etme beni!” Beklediği hareketlenmeyi görmeyince sesini biraz daha yükseltti.

"Hey kime diyorum, duymuyor musun beni ?”

Kız karanlığa doğru bağırdı”İnanamıyorum ya, resmen kurtuldum… kurtuldum” diye. Zaferini kendince böyle kutlamaya çalışıyordu.

Sevincinin heyecanıyla yanında söylenen adamı duyamamıştı bile. “Kimden ?”

Rüzgarın artan şiddeti saçlarını karman çorman yapmıştı bu yüzden camı yukarı çekip kapattı , arkasına yaslandı.

” Affedersiniz, ben dalmışım da az önce ne demiştiniz ?”

” Önemi kalmadı.”Aklına aniden gelen şey ile mutluluğu kursağında kalmıştı Nazlı'nın.
“Bir şey sorabilir miyim ?”
başını salladı komiser.

“Sizin uçuşunuz yok muydu bu gece ?” dedi. Arabaya gizlice binmeden önce arkadaşıyla konuştuklarını duymuştu ve ona göre şimdi havaalanını yolunda olmalıydı. .

Ona' günaydın’ dercesine baktı. “ Vardı ama iptal oldu” dedi sonra.

”Nereye gidecektiniz ?”

”Ankara’ya”

Peki biz şu an nereye gidiyorduk ? Açlıktan olsa gerek bugün aklım bir şeyleri çok geç fark ediyordu. Ya cellatlarımdan kaçarken başkasına yakalandıysam ?

“Şey…. biz şimdi nereye gidiyoruz acaba ?” dedi, alacağı cevaptan ölesiye korkarken.

”Bu kadar yol geldikten sonra bunu sorman sence de anormal değil mi ?"
Yine haklıydı kendince komiser "haklısınız bazı şeylerin farkına geç varıyorum."

Kendi hayatımı elimden aldıklarını fark etmem yıllarımı almıştı.

“Çoğu şeyin…” Komiser ağzından bir şeyler daha gevelemişti ama anlaşılır değldi. ” Efendim ?”

 

”Yok bir şey..” dedi hemen ve devam etti” Ankara’ya gidiyorum"

Gidiyorum demişti ve çoğul ekini kullanmamıştı, o zaman tek başına gidecekti. Peki ya ben ?

”Anladım…” Kabullenişti bu. Çıktığı bu çetrefilli yolda yalnız olacağının hüznü vardı sesinde. “ Neyi anladın ?” dedi komiser şakın bir ifadeyle. ”Ankara’ya gideceğinizi.”

Onun saf saf verdiği adama tebessüm ettirmişti,

” Eksik anlamışsın, ben nereye gidersem sende oraya geleceksin taki kalmak istediğin bir yeri bulana kadar.”

dediğinde kızın içinde oluşan umuttan birhaberdi. Nazlı sahte bir korkuyla gözlerini kocaman açıp;

“ Seninle gelirsem bana bir zarar vermezsin değil mi ?”

dediğinde aradaki resmiyeti de kaldırmıştı.

”Sen hiç aynadan kendine baktın mı ? Benim küçük kızlarla işim olmaz" Sinirlermişti.

Kızın ağzı bir karış açıldı “Yanlış anladın, ben sadece…”
”Ordan bakınca nasıl birine benziyorum ?” dedi sözünü keserek, açıklamamın devamını bile getirmesine izin vermemişti.Biraz sonra da ani bir frenle arabayı yol ortasında durdurdu, elleri sinirden direksiyonu fazla sıktığı için kıpkırmızı olmuştu. Anın verdiği şokla Nazlı'nın eli kalbine gitmişti, yine gereğinden fazla hızlı atıyordu çünkü korku tüm bedenimi sarmıştı, bu ona yıllar önce olan bir şeyi hatırlatmıştı.

 

Kayınvalidem Semra Hanım ile bir alışveriş dönüşü arabadaydık “ Senin o şerefsiz baban yüzünden tüm ailem dağıldı” demişti asla azalmayan öfkesiyle.

”Sadece suçlu olan o değildi ki..” demiştim ama aşka duyacağını bilmiyordum sonra kızgın bir boğa gibi kendini üstüme atmıştı.

” Demek kızıma suç atıyorsun ha! Senin o dilini koparırım namussuzun kızı!” dedikten sonra sağ yanağımda hissettiğim o koca eliyle başım yana düşmüştü. Yediğim tokat ona yetmemişti çünkü saçlarımdan tutup beni arabadan atmıştı o gün. Oysa yıllar sonra öğrendiğim gerçeği ilk defa sessizce dile getirmiştim ama bedeli çok ağır olmuştu.O gün üç saat boyunca yazın en kavurucu sıcağının altında yürümüş, akşama doğru eve varmıştım ama kapıdan içeri giremeden yere yığılmışım.

 

“Hey….? “

 

Gözlerimi açtığımda bir hastane odasında tek başımaydım, meğersem başıma güneş geçmiş ve bayılmıştım. Evde uyandırmaya çalışmışlar ama tepki vermediğimi görünce son çare buraya getirmişlerdi.

 

“Kendine gel kaçak…!””

 

O kadar işkenceye rağmen beni asla hastaneye götürmeyen aile, öldüğümden şüphe ettikleri için getürmüşlerdi.

 

Karşısındaki kızın atak geçirdiğini gören Yağız,

“Lanet olsun…! “ deyip arabadan inmişti.

İki adımda onun tarafındaki kapıya gelip açmış zaman kaybetmeden kızı kucağına almıştı. Kollarının arasında zangır zangır titreyen kıza baktı,

“Şşşşş… korkma, sakin ol! Bak ben yanındayım tamam mı küçüğüm ?”dedi kulağına fısıldarken.

Söylediği onca şeye rağmen kızdan bir tepki alamayan adam içten içe korkmaya başlamıştı.Yolun kenarındaki büyük bir kayalığı gördüğünden oraya doğru adımladı. Onu oturtmak için taşın üstüne bırakıcakken kızın biranda kollarını ona sıkı sıkı dolayıp;

” Korkuyorum..Bırakma beni yoksa düşerim.” demesini beklemiyordu. Bu yakarışı duyduktan sonra ona kıyamamış, kucağında onunla oturmuştu.

”Bak tutuyorum, izin vermedim…”diyordu bir yandan Yağız onu düşmesin diye sıkı sıkı tutarken. En büyük umudu veriyordu kıza, güvenebilecek birnin yanında olduğunu göstermeye çalışıyordu.

 

Nazlı gecenin karanlığında onun sesiyle ve esen sert rüzgarlarla beraber birazcık kendine gelmişti ama bedenindeki yorgunluk bir türlü kalkmasına izin vermiyordu. Adamın onu bırakmayacağına emin olduğunda, yılların verdiği birikmişlikle hüngür hüngür ağlamaya başladı. Yaşadığı ve yaşayamadığı her şey için sesli bir haykırıştı bu.

Yağız ise sessizce bekliyordu sadece, geçecek gibi cümleler bile kurmuyordu çünkü işe yaramayacaklarını biliyordu. Belki dakikalar böyle geçmişti ama kızın ağlama sesinin iniltiye dönüştüğünü görünce,

”Sakinleştin mi biraz ?”dedi.

 

“ Hı hı ” demişti ağladığı için boğuk çıkmıştı sesi.

Dakikalardır ağzından tek bir kelime çıkmayan Nazlı'nın cevap verdiğini görünce derin bir nefes almıştı Yağız.

 

“Yerin de rahat galiba" az önceki olanaları yok saydı.

 

“Aslında o kadar da değil..”

 

”Demek öyle… “ dedikten sonra onu yere atmaya hazırlandı, bunu yapacağını hisseden Nazlı onu daha sıkı sarıldı.

 

” Beni burdan atarsan sende benimle düşersin ona göre!” dedi sahte bir sinirle. Bir yandan da gözünden akan yaşları siliyordu. "Beni tehdit mi ediyorsun bacak kadar boyunla kaçak ?” derken ayağa kalkmıştı bile adam.

 

”Yok ne münasebet canım, o mertebe sadece sana ait.”

bunu söylerken yıllar sonra ilk defa rahatlıkla bir çocuk gibi davrandığını fark etmişti. Gözünden bir yaş daha aktı, bu sefer buruk bir mutluluktu nedeni.

Kızı kuracağından indirmeden arabaya doğru yürümeye başlamıştı.” Aferin sana, hızlı öğreniyorsun!”

 

”Daha gencim çünkü!” Eğleniyordu adamla. ”Bana yaşlı mı demek istiyorsun ?”

 

”Sen öyle anladıysan doğrudur değil mi ?” Adam artık kesin onu yere atacaktı. ”O zaman kendin yürüyebilirsin!” Aniden bırakmıştı onu yere, tam da düşündüğü gibi olmuştu.

" İnsan bir haber verir" dedi ama zaten kendini buna hazırlamıştı. Yağız'ı tanımaya başlamıştı.

 

”Yürü baş belası… “

 

Arabaya tekrar binmiştiler ve sessizlik içinde bir saat daha yol aldılar ama Yağız biranda hızını arttırdı. Anlam veremedi buna Nazlı. “Yavaşlar mısın biraz, midem bulanıyor" Eli karnında duruyordu. ”Az kaldı biraz daha dayan, birazdan mola yerine varıcaz.””Tamam..” Kötü olsada itiraz etmemişti.

Yarım saat geçtikten sonra sonunda bir benzin istasyonunda durmuşlardı. Yağız“Çok acıkmışım bu yüzden bir şeyler alıp geliyorum..”dedikten sonra bir hışımla inip markete girmişti.

Bunun için mi bu kadar acele etmişti.. Demek ki o kadar acıkmış

Olabildiğince hızlı alışverişini yaptıktan sonra kısa bir sürede dönmüştü arabaya.

 

Nazlı kucağına atılan kocaman poşetle neye uğradığını şaşırmış, gözleri kocaman açılmıştı.

 

“ Bu kadar şeyi yiyecek misin ?” derken bir yandan adamın cüssesine bakıyordu.
Nereye sığdıracaktın ki bunların hepsini ?

 

“ Yeriz yeriz ama en çok sen" elini saçlarından geçirip bakışlarını kaçırmıştı kızdan.”Nedenmiş ?”

 

"Çünkü ben hazır şeyleri sevmiyorum..”

Bir elindekine birde karşısındaki adamın söylediklerine baktı. Çelişiyordu kendiyle. ” O zaman niye aldın ki ?”

”Yolumuz için ya…!”

Adam arabayı çalıştırırken bir yandan kıza da göz atmıştı ama poşete dokunmadığını görünce,

“Neyi bekliyorsun ?” dedi bakışlarıyla kucağında duran şeyleri işaret ederken.”Ne ?”

”İçindekilerini yemek için..”

”Ha sen onu diyorsun! Sen bir yerde durunca beraber yeriz diye düşündüm.”

O kadar dayanmıştım daha aç kalsam ölmem herhalde.

 

Adam kızmıştı.“Saçmalama da hemen ye! Hem ben yolda durmadan devam edecem ayrıca ben direksiyonun başındayken de bir şeyler yiyebilirim.”Aldığı direktifle poşeti açıp içinden bir sandiviç ve vişneli meyve suyunu alıp yemeye başladı, sonra üstüne de bir tane çikolata. Bedenin titremesinin azaldığını görmüştü Nazlı, bununla beraber.

 

”Teşekkür ederim” dedi içten bir gülüşle.

Sen bilmesende uzun bir zaman sonra ilk defa kendimi insan gibi hissettirdiğin için.

“Kabul edildi..”

 

Yollar… ağaçlar… arabalar… hepsi birer birer ardlarında kaldı saatlerce. Zaman öylece akıp gitti ve yolu artık yaralamıştılar nerdeyse. Son beş saat kalmıştı varıl noktalarına.

Bu yolun sonunda onun gideceği bir evi vardı peki ya ben ne yapacaktım ? Her insanın mutlaka birgün gidebilecek bir yeri olmalı diyordu yazarın biri ama neden ben buna dahil değildim ?

“Of… Of ” İçindeki isyanı fark etmeden dışa vurmuştu.

 

”Neden sürekli oflayıp pufluyorsun ?” Durup dururken kızın canını neyin sıktığını merak etmişti.

 

“ Şey yol uzun ya birazcık sıkılmış olabilirim..” kısmen doğruyu söylemişti Nazlı.

 

”Telefonunla oyna.”

 

” Olsaydı oynardım”dedi, gözlerini kaçırdı.

Hiç telefonum olmadı ki arada Esra'nın telefonuna uzaktan bakıp izlerdim sadece.
Komiser elini cebine atıp hiç düşünmeden telefonunu çıkardı, şifresini okuttuktan sonra kıza bakmadan uzattı.

 

”Al benimkini" dedi. Bir çocuğa oyuncak verir gib rahattı.

 

”Ama…”

 

”Oyun içinde yok ama sen istediğini indir.”

Zamanın geçmeyeceğini düşündüğü için almak zorunda kaldı Nazlı.

 

” Tamam o zaman azıcık oynayayım ama hemen geri veririm.”

 

Elini önemsizce salladı" İstediğin kadar oyna."

 

“Yok o kadar yapamam da birazcık baktıktan sonra geri veririm “

Nazlı son zamanlarda eltisinin çocuklarını oynarken gördüğü oyunu indirmiş bir saate yakın oynamıştı. O kadar oyuna dalmıştı ki adamın ara sıra ona bakıp gülümsediğini bile fark etmemişti.

Yağız önlerindeki çevirmeyi görünce mecburen yavaşlamış,

“Bir sorunumuz var “ dedi sıkıntılı bir ifadeyle.

Nazlı gergin sesini duymuş başını telefondan sonunda kaldırmıştı, gördüğü şeyle yutkunmuştu.

 

 

 

 

Yorum ve oylamayı unutmayınız…

Instagram: sarsfarah_ kullanıcı adıyla

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%