Yeni Üyelik
14.
Bölüm

13. Bölüm

@saryarayisardunya

Keyifli okumalar dilerim. 🩷

 

Efkan'ın gözlerindeki duyguyu çözemiyordum. Tiksinme miydi bu gözlerindeki küçümseme miydi.

Hakandan uzaklaşmak için ona doğru attığım iki adımda hakan kolumu tutarak yanına çektiğinde Efkan bize doğru geliyordu ki hakandan kolumu kurtarak Efkan hakana zarar vermemesi için Efkanın önüne geçerek ellerimi göğsüne koydum. "Efkan hayı. " Dedimmomun duyabileceği bir sesle bakışları bana bile inmeden hakanın üzerine bir adım daha attığında boynuna sarıldım.

 

Nefes alışverişlerim yüzünden göğsüm göğsüne çarpıyor bedenlerimizden dolayı onun kalp atışlarını hissedebiliyordum.

 

"Efkan, hakana zarar verme, " Dediğimde elimin altındaki bedeni kasıldı. Hiç konuşmuyor olması beni ayrı korkutuyordu. Ama asıl dikkatimi çeken şey teninin sıcaklığıydı.

 

Hasta mı olmuştu.

Oysa ki dün hiç bir şeyi yoktu.

Emin olmak içim dudaklarımı boynuna bastırdım.

Evet! Ateşi vardı.

 

"Efkan iyi misin? " Diyerek boynundan ayrılarak yüzüne baktım elimi yanağına koyduğumda bana baktı. "Gözlerin kızarmış, " Dedim tepkisiz bir şekilde bana bakmaya devam ederken.

 

Arkamı dönerek Hakan a baktım.

"Hakan ben hemen geleceğim. " Dediğimde hakan başını iki yana salladı.

 

"Yürü Lalin. " Dediğinde başımı iki yana salladım. "Konuşup geleceğim Hakan ne olur. " Bakışlarınu efkana çevirdi. Kabul edeceğini düşünürken, "olmaz." Dedi

 

"Konuş bekliyorum burda, "

 

"Hakan diğer kapının orda bekle o zaman. " Dediğimde önce bana ardından Efkana baktı. Bize doğru bir adım atarak Efkan ile karşı karşıya geldi. "Lalinin tırnağına bilr zarar gelsin. Lalinin sesini duyayım senin o sesin yükselsin o za-"

 

Efkan Hakanın ona doğru sallayan parmağını tutarak geriye dopru büktü. "Tekrar et. " Dedi sakin bir şekilde "tekrar et! " Dedi ardından daha gür bir sesle

 

"Seni sikmem için nedenlerini say bana hadi! " Derken Efkanın elini tutarak parmağı bırakması için uğraşırken hakan tek bir söz etmedi acıya dair bir tepki göstermedi.

 

Efkan beni iterek diğer elini Hakanın boğazına doladı.

"Yatağınıda seni de sikerim. Lalin..." Efkanın söyledinlerini srtık duyamıyordum. Hakan tepkisizce efkana bakarken diğer elinde açtığı çakıyı görünce

 

"Hakan hayır! " Diyerek elini tuttum. Ben elini tutmam ile bıçağı kendi bileğine doğru çevirerek bana zarar gelmesini engelledi.

 

"Çek elini lalin. " Dediğinde muhattabı asla efkan değildi.

"Hakan hayır lütfen. Tamam size gidelim. Yeter ki kaldır onu, " Dediğimde Efkan da ne olduğunu anlamak için hakanın elini bırakmış boğazındaki elini indirmişti.

 

Hakan çakısı hâlâ elindeyken,

"Yürü, " Dedi bana itafen

 

Arkamı dönerek Efkana baktım.

"Hani bitmişti. Hani beni rahat bırakıp yaşanmamış sayacaktın. " Dediğimde Efkan başını iki yana salladı. Bana doğru attığı bir adımda hakanın bize yaklaşmaması için elimi ona doğru uzattım.

 

"Bir an. " Dedi üstüne basa basa

"Bir an için seni farklı sandığım için dünden beri burdaydım. " Gözlerini hakana çevirdi. " O kör bıçakla beni anca tetenoz aşısı olmaya gönderirdin. " Diyerek son kez bana bakarak arkasını döndü.

 

Efkan ahırdan çıkarken Hakan, "bıçağı görmedi bile... " Dedi

"Kör olduğunu nasıl anladı. " Derken benim aklımdan geçen tek şey ateşinin olmasıydı.

 

"Onu nerden tanıyorsun lalin?"

Dediğinde Efkanın arkasından baktım. Ona böyle davranmaya hakkım var mıydı?

Üstelik haklı olan o iken.

 

"Aranızda ne var sizin... Sevgili falan mısınız. "

Onun zaten bir sevgilisi varvar hakan.

 

Hakan ile uzaktan nasıl göründüğümüzü bilmiyorsun. Ama o gördü.

 

Haklıydı. Ama bir an ne yapacağımı bilememiştim. Hakan ın gitmem diye ısrar etmesi... Buraya gelmesi bile benim için çok büyük bir şeydi. Çünkü brn ona gidemezdim. Ondan özür dilemek istiyordum ama ona gitmeye deli gibi utanıyordum.

 

"Buraya geldiğimde ahırdan çıkıyordu. Beni görmedi. " Dedi benden cevap alamayınca pes etmişti.

 

"İnekler sağılmıştı. " Dudaklarım istemsizce büzülüyordu. Ağlamak istemiyordum. Ama engel olamıyordum.

 

"Seni yanlız bırakamazdım Lalin bunun için bana kızma, ister sevgilin olsun o adam ister arkadaşın o bir katil. Ve sana ne yapacağını bilemezdim. O kadar soğukkanlı ki ben bile kestiremedim ne olacağını, "

 

Ağlama ağlama ağlama

 

"Efkan iyi biri," dedim sadece başka bir şey söyleyemedim. Hoş o da bekledi zaten.

 

"Eve gitsem iyi olacak, teşekkür ederim her şey için Hakan." Dediğimde başını iki yana salladı.

 

"Eve gidip ağlayacaksın. Gerek var mı?"

 

"Hakan kendimi iyi hissetmiyorum." Dediğimde bana sarıldı.

 

"Senin için nasıl biri bilmiyorum. Ama ona güvenme Lalin. Şimdi ağlaman ilerde pişmanlıktan ağlamandan iyidir."

 

"Efkan öyle biri değil." Dedim gözümden süzülen yaşlarla hata bendeydi. Efkan bana iyi davranıyordu

Bu apaçık ortadaydı. Ama son gün son gün bambaşka biriydi. Ben o efkanı kaynetmek istemiyordum. Ben son gördüğüm Efkan ile yaşamak istiyordum.

 

"Gel." Diyerek benden ayrıldı.

"Evine gir üzerini değiştir. Annem uyanır birazdan kahvaltıyı yapıp konuşuruz." Dediğinde başımı salladım. Eve giderken o da arkamdan geldi.

 

Evin önüne geldiğimde pecerenin kenarındaki anahtarı aldım. "Ben burdayım." Dedi Hakan

Başımı olumlu anlamda salladım. Dün yanıma kıyafet almıştım. Onlarda kıyafetlerim vardı ama bunu söyleyecek takatim bile kalmamıştı.

Kapıyı açtığımda yerdeki beyaz kağıt dikkatimi çekti.

 

Kare olan kağıdı eğilerek aldım.

Düzgün bir yazı ile yazılmıştı.

 

Kapıyı çalsam ayrı, pencereden girsem ayrı kokrarsın. Adını seslensem birinin duymasından görmesinden korkarsın. Dışarıdayım ben rahat rahat korkmadan uyu hayvanları dert etme Yarın sabah ben bakarım. Uyuyamazsan yanıma gelebilirsin... gelirsen de bugün için utanmana gerek yok hatalı olan bendim. Sabah konuşuruz.

 

Alt dudağımı ısırdım. Nefesimi sessizce bıraktım nefesim titriyordu. Konuşsam konuşabilir miydim ağlamadan

 

"Lalin." Dedi Hakan

Efkan bir başka söylerdi adımı

 

"O kağıt ne?"

Hatalı olan bendim. O değil çocukça davrananda bendim. Ama bugün bugün olan şeyde kim hatalıydı.

 

"Efkan neden bugün böyle davrandı."

 

"Kıskandı seni," ona döndüm.

"Beni mi?" Dediğimde güldü. Yere oturdu benim gibi "beni kıskanacağını düşünmüyorum."

 

"Ne kadar kıskanırsa kıskansın sana sorması gerekirdi Lalin. Sana sorup öğrenmeliydi ahkam kesmek yerine,"

 

"Kıskanacağı bir şey yoktu ortada," diyerek omuz silktim. Aslında kıskanacağı kişi yoktu ortada

Ama bunu anlatamazdım hakana

 

"Hakan kimseye söyleme Efkanın buraya geldiğini ve bizim tanıştığımızı,"

 

"Söylemem."

 

"Annene de söyleme,"

 

"Söylemem Lalin. Kimseye demem bir şey kalk hadi yerden."

 

Önce kendi kalktı ardından beni kaldırdı. Odama girerek üzerimi değiştirdim.

 

"Hakan." Dediğimde hakan bana döndü. "Ben efkanın yanına gideceğim."

 

Başını iki yana salladı. "Yapma Lalin, adam katil sana zarar verebilir." Yutkundum.

Çok konuşmazdım onu sinirlendirmezdim.

Kendimi açıklardım sadece

 

"Adam sinir krizi geçirirse ne olacak Lalin. Benden bunu isteme ,"

 

Alt dudağımı ısırdım. Efkan öyle biri olmasa da ya dediği olursa ya bana zarar verirse

 

Efkan yapmaz.

 

"Tüö gece burada beklemiş, ateşi vardı hakan. Ona en azından çorba götüreyim. " Başını iki yana salladı.

 

"Lalin ne istediğinin ne yaptığının farkında değilsin. Adam seni öldürüp gömse-" Başımı iki yana salladım. Beni korkutuyordu bilerek korkmam için yapıyordu.

 

"Hakan efkanı benden daha iyi tanıyamazsın lütfen karışma bana,"

Başını iki yana salladı. "Çağır gelsin ne konuşacaksanız konuşun eğer bir şey olursa bağırmaktan çekinme, "

 

Başımı olumlu anlamda salladım.

"Annemi ben oyalarım sende eikkatli ol. " Dedi tekrar

 

Hakan gittiğinde bende mutfağa gittim. Ellerimi tezgaha koyarak düşündüm. Gitmeli miydim... Ayrılmıştık bitmişti ne dediği beni ilgilendirmemeliydi ama olmuyordu.

 

Dolaptan domates çorbası için maşseme çıkardım ve kısa sürede çorbayı su ile birlikte ocağa koyarak telefonu açtım.

 

Sim kartınıda takarak efkanın numarasını kaydettim.

 

Siz

Adım lalin.

 

Yazarak gönderdiğimde kendi kendime küfür ederek sildim mesajı

 

Siz

Efkan ben sana geleceğim. Beni almaya gelir misin.

 

Kim olduğumu anlar mıydı.

Anlamalıydı...

 

Efkan

Gelmeni gerektirecek bir durum yok.

 

Bu kadar mıydı. Gelmeni gerektirecek bir durum yok diyerek kestirip atıyor muydu

 

Üstelik notta yarın konuşuruz yazıyordu bizim konuşmamız gerekiyordu.

 

Siz

Gelmek istiyorum lütfen.

 

Efkan

Bana karşı kendini mahçup hissettiğin için gelmek istiyorsun.

 

Efkan

Gelmen için bir sebep yok üstelik aramızdaki her ne ise bitti.

 

Siz

Bittiyse neden dün sabaha kadar bekledin evimin önünde

 

Siz

Efkan konuşalım ne olur.

 

Efkan

Hatalı olduğum için geldim.

 

Efkan

Ama seni başka bir adamla görünce bir hata yaptığımın değil bir hatadan döndüğümü anladım. Sana gavat olmadığımı yüz kere söyledim lalin. Bugünden sonra istesekte yeni bir başlangıç yapamayız.

 

Siz

Beni almaya gelmesen bile lütfen evinin ordan bak çıkıyorum şimdi. "

 

Üzülme lalin.

Konuşursunuz olursa olur olmazsa olmasın.

 

Kaynayan çorbanın kapağını kapatarak tencerenin etrafını bez ile sararak telefonu eşofman altımın cebine koydum. Üzerime ince hırkayı giyerek çorba ile birlikte evden çıktım

 

Patikadan çıktıktan sonra arkama baktım hakan ortalıkta yoktu.

Patikanın bitişinde gördüğüm bria şişeleri ile yutkundum. Efkana mı aitti yoksa başka birine mi

 

Başka birinin olacağını düşünmüyordum. Çünkü sabaha kadar buradaydı efkan başka biri olsa onu gönderirdi.

 

Hakanın dediklerini düşünüp durdum bizim tarlayı geçene kadar.

Gerçekten efkan yapar mıydı katil miydi ya da bunu ona hiç sormamıştım.

Hakan a söylediğimin aksine nasıl biri olduğunu bilmiyordum henüz çok yeni bir şey yaşıyorduk. Bunun adı ne sevgililik ne flört ne ilişkiydi.

 

Ama attığı mesajda ve sabah konuşuruz demesinde yeni bir şeylerr başlayacağımız anlamına mı geliyordu.

Eğer hakan ile beni görmeseydi...

 

"Baksana kız çocuğu, " Gelen ses ile irkilerek olduğum yerde kala kaldım. Tanıdık gelmeyen bu yabancı sese doğru döndüğümde iri yarı bir adam ve de yanında tıfıl biri olduğunu gördüm. Yutkunarak bir adım geri gittim. "Efendim." Diyebildim zar zor

 

Eşikalar mıydı bunlar! Köyde hiç görmemiştim. Köyde gördüğüm insna sayısı sayılıydı ama bu adamlar hiç. Tanıdık değildi.

 

"Nereye böyle? " Diyerek bana doğru yaklaştığında diğeride bana doğru geldi. "Arkadaşıma, " Dedim

Ardından Yutkunarak, "efkan." Dedim umarım efkanı tanıyorlardır. Umarım umarım katil olduğunu biliyorlardır.

 

Sanki her an üzerine atlayacaklarmış gibi hissetmekten kendimi alıkoyamıyordum. Sanki başımı çevirsem üzerime atlayıp beni yere sereceklerdi.

 

"Gel biz seni götürelim. " Dediğinde kendi kendime küfür ettim.

 

"Bakın işinize, " Dedim sert çıkmasını umduğum bir sesle asla kendime hakim olamıyordum ellerim istemsizce titriyor çorba tenceresi ağır geliyordu. Bileklerim tencereyi kaldıramayacak kadar güçsüz düştü.

 

"Gel seninlede bakarız işimize, " Dediğinde geriye doğru bir adım atmamla adam üzerime doğru atılması bir oldu. Diğer adam bir kenarda iken diğer adam üzerine doğru gelmiş ve benim üzerime dökmüştü çobayı. Kapağı ayağıma düşerken kaynar çorba vücudumu derin bir acıya mahkum etti.

 

Sıcak çorba yüzünden yanan bedenim İnlememe neden olurken adamın belimden tutması ile ona tekme attım. Tencereyi orda bırakarak efkanın evinin yönüne doğru koşarken karnımdaki yanık nefesimi kesiyordu.

 

Diğer adam saçımdan tutarak geriye doğru çektiğinde yere düştüm. Çığlık attım birinin beni duyması umuduyla

Sabahın çok erken saatleriydi. Hayvan sağım saati tarlalara bir saat sonra gelinecekti.

 

"Efkan! " Dedim bağırmasam da bağırmaya yakın bir sesle bağıracak halim değil gücüm yoktu. Boğazıma ilmek ilmek işlenen çaresizlik nefesimi kesiyor konuşmamı engelliyordu.

 

Adam kalkmaya çalışırken, "zarar vermeyeceğim. " Dedi

Başımı iki yana sallayarak adama tekrar tekme atmaya çalıştığımda karın boşluğuma aldığım darbe ile nefesim kesildi. Acıyla dolu bir feryat koptu dudaklarımın arasından. Acıyla bağırdım.

Ağladım.

 

Bu kadar lalin. Bu kadar

Anlık acılara mahkum olma

Ertesi gün hatırlamayacağım belkide bu acıyı

 

"Orospu çocukarı. " Dedim dişerimin arasından bir tamdan da nefes almaya çalışırken, yeri yokluyor elime büyük bir taş gelmesi için aranıyordum.

 

"Amın evladı, bir tane daha vurda meydan adam görsün."

 

"Bu karı kendini öldürtecek bana, " Diyerek dişlerini sıktı.

 

"İyi ya işte sende adamdan sayılacaksın beni öldürdüğünde, "

Acımıyor acımıyor acımıyor.

Yanmadı bir yerin sakin ol.

 

"Hadi yine iyisin brnim sayemde adam olacaksın. " Dediğimde tüm gücünü kullandı sanırım. Ya da gücünün ne kadarıydı bilmiyorum. Ama benim gücümü alacak kadar güçlükte tekme attığında acıyla bağırarak yan döndüm.

 

Acı nefes aldırmazken toprağı avyçlarımın arasında sıktım. Gözlerimden yaşlar ardıardına boşalıyordu.

 

Susma. Susma devam et devam et

Konuşmadan bile olsa onları sinirlendirmem gerekiyordu.

Onların beni dövmeye devam etmesi gerekiyordu.

 

Gözlerimin önündeki siyah noktalardan kurtulmak için gözlerimi ardı ardına açıp kapattım.

 

Uzaktan gelen bir silüet gördüğümde

Efkan olabileceği düşüncesi bedenimi sararken

 

Gözlerimin önünde siyah noktaların geçmesi adına kapatıp açtığım esnada çıkan arbede ile kalkmaya çalıştım.

Ama karnıma giren sancılar ile bu mümkün değildi.

Edilen küfürlerin yüksek sesi uğultu şeklinde geliyordu. Kimin konuştuğumu kimin ne dediğini sesinden tanıyamıyordum

 

Gözlerimi açmaya çalışmayı denedim. Her açmaya çalıştığımda üzerine binen günahlarımın yükü olmalıydı. Gözlerimi sonunda açtığımda gözlerimin önündeki bulanıklık gitmişti. Sağ tarafıma baktığımda havadaki bıçağa ilişti gözüm ardından yerdeki adamın acı dolu çığlığı ile doldu kulaklarım.

 

Efkan ı yan profilinden tanımıştım.

Bıçağı tekrar kaldırdığında bıçaktan akan kan damlaları midemi bulandırdı.

Efkan bir kaç saniye içinde tekrar bıçağı hiç düşünmeden sapladı. Adam tekrar yattığı yerde çırpınırken

 

"Efkan." Dedim kısık bir şekilde Efkan bana döndü. bıçağa baktığımı fark edince bıçağı adamın üzerine silerek kapattı. Adamın üzerinden kalkarak yanıma geldi.

 

Bir elini başımın altına koyarak göğsüne çekti bedenimi "lalin lalin korkma tamam mı geçti." Diyerek bedenimi sardı. "Lalin bana bak hadi güvende olduğunu hisset. "

Bedenimi kontrol etmek için benden uzaklaştı. Bedenimi süzerken bakışlatı karın bölgeme kaydığında

 

"Sana çorba yapmıştım. " Dedim açıklamak için istemsizce dudağım büzülüyordu. "Hepsi döküldü. " Dedikten sonra ağlamaya başlamam çorba döküldü diye değil yaşadıklarımdan dolayı idi

 

Efkan baş parmağı ile gözlerimi sildi. "Tamam. Tamam dökülsün. Yenisini yaparız bu sefer birlikte yaparız." Diyerek saçlarımın üzerini öptü, "gider birlikte yeriz merkezde, "

 

kazağımı sadece kendi görebilecek kadar kaldırdı. Efkanın kazağını sıkıca tutarak başımı göğsüne yasladım. "Efkan sen neden gelmedin beni almaya, " Diyerek hıçkırdım.

 

"Özür dilerim. " Dedi mahçup bir sesle "özür dilerim lalin. Özür dilerim. " Bana sıkıca sarıldı.

 

Benden ayrılarak tekrar karın bölgeme baktı. Bende yere düşen telefona, "özür dilerim. " Diye mırıldandım. Yerde oturur hale gelerek "sanırım telefonunu kırdım. " Dediğimde saçımı topladı.

 

"Yenisini alırım sana, " Diyerek yere düşen telefonu bana verdi. Elimde telefonu tutarken yerdeki adama baktığımda efkan çenemden tutarak kendisinr bakmamı sağladı.

 

"Bakma, bakma korkarsın sen. " Dedi naif bir şekilde beni kucağına aldı. Dudaklarını Alnıma bastırdı yavaşça

 

Beni evine götürürken bende sadece iç çekiyordum.

Hayat anlık acılarla doluydu. Yaşadığım tüm acılar anlıktı.

Ama korku öyle değildi. Bu olayı ne zaman hatırlarsam hatırlayayım. Canımın acısını belki hatırlayamayabilirdim. Ama yaşadığım korku hep var olacaktı.

 

"Sana yemek ısmarlamamı ister misin. " Dedi dümdüz bir sesle

Kafam başımı iki yana salladım.

 

"Ne istiyorsun benden. " Dediğinde anlamadım ilk başta

"Seni hastaneye götüreceğim ne dersen de, bunun karşılığında benden ne istiyorsan alacağım. "

 

Omuz silktim.

 

"Sorun değil. Yanmıyor canım. "

"Seni gördükçe benimki yanıyor."

 

Atma ziya

 

"Gerçekten istemiyorum. " Sesim normalin aksine daha kısık çıkıyordu. Daha çocuksu belki de

 

"İğneden korkuyorsan eğer iğne yapmalarına müsade etmem. "

 

"Ailem görebilir. "

 

"Görselerde unuturlar. Mağrada kaldığımız gün sana soru sordular mı? " Dediğinde o günü anımsadım. Gerçekten bir tepki vermemişlerdi.

 

"Yinede hastane istemiyorum. "

Benimdeki kollar beni daha sıkı sardı.

 

"Evde acını dindiremem. "

"Çok acımıyor. " Dayak yemeye alışıktım. Sadece yanan yer acıyordu.

 

"Nasıl melül melül baktığının farkında mısın? "

"Nasıl ürkek baktığından benden korkuyor musun Lalin yoksa yaşadığın olaydan dolayı mı? " Gayet ciddi bir şekilde sorduğu soru ile bir şey demeden başımı omzuna yasladım.

 

O da büyük ve hızlı adımlarla evine doğru gitti. Evinin kapısını beni bırakmadan eğilerek açtığında içeri girmemizle koltukta sütyen ile oturan kadını gördüm.

 

"Sonunda efkan, yarım bıraktın zaten, Devam edelim. "

 

 

Loading...
0%