Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3.Bölüm

@saryarayisardunya

Yorum alayımmm

yıldız alayımmm

 

Bölümler iki günde bir gelecek eğer yetiştiremezsem üç günde bir

 

Eğer son bölümün yorum ve oy sayısı fazla ise bin ya da iki bin kelime ve üstü bölüm

Eğer oy ve yorum az ise 300 ya da 400 kelimelik bölüm

 

Ve en heycanlı yerinde finish veririm djndndn

 

Daha önceki kitaplarımda bir nölümü 10 - 12 bin kelime arası yazdığım bile oldu bu sizin py ve yorumlarınıza bağlı

 

Ve baştan anlaşalım yorumlar random ve tek tek harf atma geçersiz 🪽

 

İnstagram : Saryarayisardunya

(Watty komle giderse oradan duyururum nerede olacağımı,)

 

İstek sahneler 👉🏻 ✍🏻

 

"Ben artık gideyim. " Diyerek Dilaraya baktım. "Sonra yine konuşuruz. " Diyerek Efkanın yanından geçerek eve hızlı adımlarla yürüdüm.

 

Eve girdiğimde tezgahtaki bulaşıkları yıkayarak ne yapacağımı düşündüm.

 

Benim bir şekilde bakire olmaktan kurtulmam lazımdı bunun içinde efkana ihtiyacım vardı ama beni tehdit etmesi beni ürküyordu üstelik dilara vardı sevgilisi!

 

Bulaşıklar bittikten sonra saate baktım. Babamlar akşam gelecekti aradan yemeği çıkarsam iyi olurdu.

 

Buzluktan kıyma çıkardım. Tezgahın üzerine bırakarak patates çıkardım.

 

Biber ve domates toplamam için buzdolabının üstünden sepeti alarak dışarı çıktım. Evimizin tam önünde beton atılıydı. Bu betonun üzerinde bi divan divanın diğer ucunda fırınlı soba vardı. Çoğu xaman yemekleri sobanın fırınında ya da üzerinde yapar gerekmedikçe tüp kullanmazdık yemekler için

 

Evimizin betonunun iki basamağı vardı iki basamaktan sonra toprağa basıyorduk evimizin ve bahçemizin etrafı telle çevriliydi. Evin yan tarafında tavuk kümesi dümdüz gidince sebze tarlamız evimizin arkasında ise havyan ahırımız ahırın yanında samanlık vardı.

 

Evin betonunun yanında içerinin penceresinin önünde ise salkım söğüt ağacı ve sandalyeler olurdu.

 

Bahçeye giderek biber ve domates topladım. Sepete koyareken biberlerin etli olmasına dikkat ederek koparıyordum.

Kapya biberlerin olduğu sıraya gittiğimde yerde yürüyen kırık ayak ile bedenim ismensizçe titredi. Bir adım geri çekilirken kırıkayağın üzerine basan spor ayakkabıları görünce çığlık attım. Başımı kaldırınca gördüğüm Efkan ile yutkundum.

 

"Ne işin var burda, " Derken ayağının ucunu toprağa sürterek kırıkayağın öldüğüne emin olmaya çalışıyordu.

 

"Gitmen gerek! " Diye sızlandım.

Tel kenarlarında ağaçlar olduğuğu için yoldan geçen dikkatli bakmadığı sürece göremezdi. Ama bizim bahçeye biri girerse kabah gibi ortadaydık.

 

"Sana diyorum evime gelmezsin gitmen gerek biri görecek! "

 

"Amına koyuyormuşum gibi çığırıp bağırmayı kes! " Dedi sert bir sesle

 

Yutkundum bı kadar sert olmasına gerek var mıydı?

 

"Biri görmesin. "

"Sussarsan görmez. Gören olursa da unutur. " Diyerek göz kırptı.

 

"Neden geldin? "

 

"Canım sıkıldı." Dediğinde elimdeki sepetin saplarını daha sıkı kavradım.

 

"Yapabilecek bir şeyim yok. "

 

"Yapacağın çok şey var lalin... " Diyerek elinin tersi ile yanağımı okşadı. "Ailemin gelmesine az kaldı." Dün geceki gibi baş parmağını dudaklarımın üzerinde gezdirdi. "Em." Dediğinde geri çekikdim.

 

"Bahçedeyiz sen beni rezil mi etmek istiyorsun? "

 

"Asıl sen benimle oyun mu oynuyorsun?! " Bağırmasa da sesi o etkiyi bırakıyordu.

 

"Sana, bana itiraz etmeden o deliğini bana göster demedim mi? "

Yutkundum.

 

"Biri duyacak. " Dedim başımı eğerek

 

"Bana gelirken amacın neydi? " Diye sordu. Sessiz bir şekilde

 

"Ben sadece birlikte olmak istedim ama artık değil. "

 

" Sebep? "

 

"Merak ediyordum. Nasıl bişi olduğunu? " Dediğimde dudağı yukarı doğru kıvrıldı. "Nasıl bir şeymiş? "

 

"Ürkünç, "

Benim omzunun arkasına bakarken bende oraya dönecektim ki efkan elinin birini belime koyarak diğer elini yanağıma koydu. Dudaklarını dudaklarımın arasına alarak alt dudağımı emerken hızla onu ittim.

 

"Biri görecek ne yapıyorsun. "

Dediğimde onu ittiğime bir hayli sinirlenmiş görünüyordu.

 

"Beni itemezsin! " Dedi sertçe

"Seni köyün meydanında sikerim. Beni sinirlendirme! "

 

"Gidip dilarayı si-" Derken sustum. "Dilarayı şey yap işte meydanda, "

 

"Ona ben karar veririm. "

"Beni öpüp öpmeyeceğinide ben karar veririm. "

 

"Tüm köyün öğrenmesini istiyorsun sanırım? Gider her kapıyı çalar anlatırım dün bana gelişini, "

 

"Sen aptal ve salaksın! " Diye bağırdım. Umarım kimse beni duymamıştır.

 

"Sende benden pek farklı değilsin ne dersin? "

 

"Yemek yapmam gerek git lütfen! "

 

"Telefonun yok değil mi? " Diye sordu. Yüzüne baktığımda ifadesiz tutuyordu yüzünü, "yok, " Diye mırıldandım.

 

"Yarın mısır tarlasına gel benim evimin altındakine saat 1 de oradaki kayısı ağacının altında olmazsan eğer evine ben gelirim. "

Apaçık be tehtit ediyordu.

 

"Birkikte olursak eğer belli olur mu? " Dediğimde tek kaşını kaldırdı.

 

"Nasıl belli olur mu? "

 

" Biri beni gördüğünde anlar mı? "

 

"Çıplak gördüğünde mi? " Dediğinde yanaklarıma toplanan kan ile yetimde kıpırdandım.

 

"Fark etmez... Ya benim biriyle birlikte olduğumu anlamaları lazım. " Ama adım çıkarak değil adım çıkarsa ben yaşatmazlatdı babamlar.

 

Eğer biri bakire olmadığımu görüp konuşma ihtimalleride vardı.

 

"Vücudunda elbetteki değişiklikler olur. Yüzün olgunlaşır vücut hatların kadınlaşır. Kalçan dolgunlaşır mesela... " Kalbimin pompalayacağı bir kan kalmamıştı zira hepsi yüzümdeydi çeneme kadar kızarmıştım.

 

"Sen hayırdır? " Dedi başını yana yatırarak "neden bu heves, "

 

"Yarın gelince yapsan olur mu bir hafta bekletmesen, "

 

"Senin amacın ne tam olarak? " Dedi

 

"Belli olsun istiyoru işte, " Dediğimde başını iki yana salladı.

 

"Siz kızların gösteriş merakı... " Diyerek başını iki yana salladı. Sonra sepetime baktı.

 

"Yemek yapacaktım da, " Diye açıkladım. Sepetimi göstererek

 

"Ne yemeyi? " Diye sorduğunda yutkundum. "Fırında köfte, " Dediğimde kaşları havalandı.

"afiyet olsun sana, yarını unutma. " Diyerek arkasını döndüğünde yutkundum.

 

"Hemen yaparım yemeği, " Dediğinde omzunun arkasından bana baktı. "Eğer seversen yapınca katayım sana da, "

 

Kahretsin salak mısın lalin salak mısın sanane!

 

"Severim." Dedi sakin bir şekilde

 

Bizim evin yanı dağ gibi yüksekti. O yüksekliği açan patika yol vardı. O patika ile üst kısımdaki tarlalar vardı. O patikayı işaret ederek

 

"Orada bir dala asarım. Oradan alsan olur mu kalma burada daha fazla. "

 

"Tamam. Ben orada beklerim sen hazırlayana kadar. " Diyerek gösterdiğim patikaya doğru gitti.

 

Hemen kabul etmesine şaşırmıştım. Patikadan çıkınca bizim tütün ve yonca tarlamız vardı. Diğer yerlerde de komşularımızın tarlası.

 

Bir iki tane kapya biber kopararak eve koşarak gittim. Fazla bekletmeden hazırlamak istiyordum.

Bir kaba su koyarak sebzeleri içine attım. Dışarı çıkarak sobayı yaktım.

Dört tane büyük patatesi soyarak tüpün üzerindeki tavaya attım. Büyük tavada pataesler kızarırken bende diğer patatesleri dilimledim. Ve patlıcanlara geçtim bir yandna kızartıp bir yandan doğrarken dolabın en üstündeki blender setini indirerek soğan ve biberi içine koyarak doğranmasını sağladım. Daha sonra ekmek içi ve kıymayla birlikte biberleri karıştırdım. Patates ve patlıcanları çok pişirmemiştim zaten 20 dakika kadar fırında pişecekti.

 

Köftelere şekil verip yağda kızarttım. Büyük foron tepsisinin tabanında yağ gezdirip önce patatesleri sonra biber ve patlıcanları ve pişmemiş olan domates ve soğanları koydum. Salçalı sos hazırlarken üç su bardağı su salça ve baharatları karıştırarak tepsiye kızarttığım köfteleri koydum. Üzerinede sosu gezdirdim. Tepsiyi alarak dışarı çıktkm yanan sobanın üzerine tepsiyi bırakarak fırınına tepsiyi koydum. Ve sobanın yanındaki uzun çakmağımı aldım. Kısa olan çakmakları asla kullanamıyordum. Elim yanar korkusu ile o yüzden bu uzun mutfak çakmağımınkimseye kaptıramazdım. Eve girerek içimden dua ede ede pirinçleri yıkadım. Tüpün üzerinde şehriyeleri dökerek 30 saniye kadar şehriyeleri kavurdum daha sonra üzerine pirinci ekledim. Pirincide karıştırdıktan sonra üzerini geçecek kadar su ve birazda tuz koyarak üzerini kapattım.

 

Allahım ne olur

dibi tutmasın.

Lapa olmasın.

Pişmemiş olmasın.

Allahım çok amin...

 

pilav yapmak zulümden başka bir şey değildi!

Bezen şanslı gününde isem güzel oluyordu. O da bazendi işte hep değil mutfağı biraz topralarayarak iki gece önce yaptığımız yoğurdu çıkararak suyla birlikte yoğudu ezdim. Tuz ekledikten sonra üç tane saklama kabı çıkardım. Yoğurdu kaba koyarak kapağını kapattım.

 

Pilavı bir kez daha karıştırarak suyunu çektiğine emin olunca tereyağı koydum içine

 

Pilav dinlenirken neredeyse yarım saattir fırında olan yemeği çıkardım. Pilavı ve yemeği kaplara koyarak hepsini bez çantanın içine koydum. Ekmek Poşetinden aldığım ekmeği de yemeklerin üstüne koydum.

 

Evden çıkarak evin yan tarafına yürüdüm bu patika yola benim odamın penceresi bakıyordu.

 

Patşka yoldan çıkarak etrafıma bakındım. Hangi ağaca asacaktım? Oflayarak biraz tarlada yürüdüm belkide buralardaydı. O yemekleri aramak için tarlada dört döneceğini onu tanımasam da ihtimal vermiyordum.

 

Bez çantayı omzum dan indirirken zeytin ağacının dibinde efkanı görmemle oraya doğru koştum. Elindeki telefonundaydı tüm dikkatı. Beni görünce telefonunu kapattı.

 

"Ben buradamı bekledin? " Diyerek çantayı onun yanına bıraktım.

 

"Beni çok beklettin lalin. " Diyerek kısa bir an çanyaya baktı. "Otur kucağıma, " Dediğinde yutkundum.

 

"Efkan... " Dedim kısık bir sesle

 

"Lalin." Dedi benim gibi etrafıma bakınarak yutkundum. Yanına biraz daha yaklaşarak kucağına oturdum. "Aferin uslu kızım. " Diyerek yanağımı sevdi.

 

"Dün geceki gibi sürtün hadi bana, " Dediğinde yutkundum.

 

"Birinin görmesini istemiyorum. "

 

"Şşş... " Diye mırıldandı.

"Eğer uslu bir kız olursan kimse seni görmez. " Dediğinde yutkundum.

Bir eli göğsüme gitti. Sağ göğsümü sıktığında inleyerek yerimde kıpırdandım.

 

"Bebek kızım. " Dediğinde nefesimi tutum. "Bana güzel memeni göstermek istemez misin? "

 

"Ah! " Diyerek kıvranmaya devam ettim. Onu duyamıyordum bile

 

"Lalin." Dediğini işittim.

"Kazağını kaldır ve bana memeni göster. " Dediğini yaparak kazağımı kaldırdım. "Korkuyorum." Diye mırıldanmayı ihmal etmeden sütyenini aşağı çekerek göğsümü görmesine izin verdim.

 

Yapma ama lalin o dilaranın sevgilisi!

 

İç sesim konuşurken ben alt tarafımda hissettiğim sertlikle kendimden geçiyordum.

 

Belkide az önce dilarayı düzdü?

 

Başımı iki yana salladığımda efkanın bana anlamsız bir şekilde baktığını hissediyordum.

 

"Korkma! " Dedi daha sonra sakinleşmem için fısıldadı.

 

"Benim küçüğüm bana yemek mi getirdi? "

 

Kanma lalin! Seni etkilemeye çalışıyor dünde yaptı aynısını...

 

Ama konuşması çok zevk veriyordu bjna engel olamazdım.

 

"Güzel lalin. Beni erekte ediyorsun bu halinle dediğinde gözlerim kısılıyordu. Göğsümü dudakları arasına aldığında inlemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

 

" O eteğini kaldır ve bana amını göster. "

 

Hayır... Hayır lalin oynuyor seninle görmüyor musun!! Sakın yapma sakın lalin kalk ve git

 

Çıkarsın adını istediğin bu değil mi?

 

Yutkundum. "Açık alandayız yapamam efkan. " Oysa daha sabah dilara efkan abi diye düzeltmişti.

 

"Göster bana kızımı hadi! " Dediğinde nefessiz kaldım.

 

Hayır.

Hayır.

Hayır.

 

Evet! 

 

Seni kullanıyor kanma kalk ve gt adını çıkarsın zaten birlikte olursanız da anlar herkes yine aynı şey bırak çıkarson adını.

 

Kendimi biraz geri çekerek göğsümü kapattım.

 

"Yemeyini ye lütfen. Korkutuyorsun beni, "

Dediğimde gözleri seyirdi.

 

"Otur yerine lalin. "

 

Yerim onun penisinin üzeri miydi tartışılır.

 

"Eğer bana dokunmazsan biraz daha burada kalırım. " Dedim şart koşar gibi ama onun benimle tek iletişimi ve de yanımda bulunma sebebi cinsel çekimdi.

 

"Hayır efkan. " Dedim. Bende inada giderek

"Evime gitmek istiyorum hatta, söylersen de söyle herkese karı gibi yetiştir herkese, " Diyerek kucağından kalktım ve eve doğru koştum.

 

 

Loading...
0%