Yeni Üyelik
10.
Bölüm

9. Bölüm

@saryarayisardunya

Efkan ve dilaranın sevgilisi olması beni ilgilendirmez dedi lalin. Ama şuan bir şeylerin bilincinde değil zamanla fark edecek her açıdan ve sonra diyeceksiniz ki keşke farkına varmasaydı djdndjnd

 

Aşklar sohbet edebilirsiniz sohbetlerde arkadaş olmanız beni inanılmsz mutlu eder ama random ve harfler atarak yorum yapmayın lütfen ❤

 

Keyifli okumalar 💜

 

Gece kapının kilitli olmasına şaşırmıştım bizim evin kapısı asla kilitlenmezdi. Sadece bizim değil köydeki kimsenin evinin kapısı kilitlenmezdi ancak şehire inerken evde kimse yoksa

 

Abimin penceresini tıklatmış ve kapıyı açmasını istemiştim. Abim sağ olsun ki kapıyı benim için açmış

Odamdan elektirikli battaniyeyi al dolapta yemek var, diyerek yatmaya gitmişti...

 

Kardeşin öldü mü kaldı mı eşkiyaların eline mi düştü diye sormamamıştı tamam babamlar gibi katı ve kuralcı otoriter değildi. Ama insan sormaz mıydı kardeşim nerede diye,

 

Benimde işime gelmişti doğrusu mutfağa gidip yemeği ısıtmadan yemiştim. Tabi yerken efkan yemek yapmadığı için aç aç uyumasına üzülmüştüm.

 

Dünde sabahtanda evde olduğuna göre hiç bir şey yememiş olmalıydı. Ben en azından sabah kahvaltı etmiştim. Yarın ne olacaktı acaba yemek yemeye gider miydi ki?

Efkanın aç olmasına üzülerek yemeğimi yemiştim. Ne ironik ama!

 

Uyandığımda elektirikli battaniyenin fişi çekilmişti. Çokta umrumdaydı sanki,

 

İçeri girmiştim.

Babamlar kara kara ne yapacaklarını düşünüyordu.

Şaşırtıcı bir şekilde babam bile dün nerede olduğumu sormamıştı.

 

Daha fazla merakımı bastıramayarak, " Dünkü adamlar neden gelmiş? " Diye sordum.

 

"Kazım amcanların sokağını sardılar, kazım amcanın oğlu ağır yaralı, bizim sokağa girmediler çok şükür, "

 

"Buraya da geleceklerdir. " Dedi annem.

 

"Köyden gitsek mi bir süreliğine? Jandarma işin aslını astarını öğrenene kadar en azından. "

 

"Korkup kaçtı dedirtmem ben kendime! " Dedi babam hiddetle

 

"Hayvanlar ne olacak? " Dedi abim.

Ne yani abim de mi gitme taraftarıydı.

 

"Sefere kız bulmaya gittik deriz. " Dedi annem ikna etmek için babam bu ama bu fikrin hoşuna gittiği belliydi.

 

Ama efkan ne olacaktı.

Ona haber vermem gerekirdi.

Ama tek başıma onun evine kadar gidemezdim.

Bir yandan da iyi olurdu, gerçkten çok korkuyordum. Eşkiyaların ne derdi belliydi ne isteği kazım amcaların evi köyün girişindeydi gün gün eve gelip bize ulaşmaları...

Yemek verdiğim yere gider mektup bırakırdım ya da illaki dilara söylerdi ya da yılmaz vardı arkadaşı, biz gidince köyde illaki konuşulurdu.

 

Efkan şuan o kadar önemli değildi. Ne olur baba ikna ol, her an bizim eve de gelirler korusu çekmekten iyidir arkadamızdan korkup kaçtı demeleri,

 

"Tamam." Dedi babam ikna olduğunu belirterek, "madem çok korkuyorsunuz gidelim."

Hevesle gülümsedim. Babam karşımda olmasa ellerimi çırpardım! "Kaç gün kalırız." Dedim yutkunamıyordum bile sevinçten!

 

"Sen kal kızım. " Dedi babam

"Hayvanlara bakmaya bir kalmalı, "

 

Ağlama...

Ağlama, ağlama, ağlama sakın ağlama.

 

"Ama baba bende korkarım tek başıma nasıl kala-"

 

"Lale! Hayvanlar ne olacak. "

 

Adım lalin.

 

"Baba, ben tek kalamam evde. "

 

"Sen beni delirtecek misin? Geçen hafta tutturmadın mı evde kalacam kalacam diye kal şimdi!"

 

"Gelecek olan geçen hafta gelirdi. " Dedi yeleğinin önünü kapatırken,

 

"Eli silahlı adamlar mı vardı o zaman. "

 

"Ben bilmem. " Dedi babam

"Kalmayacaksa hep birlikte oturalım evde, " Dediğinde annemin öldürücü bakışları bana döndü.

 

Hep birlikte evde olma fikri daha iyiydi. Yanlız kalmazdım en azından. Hem neden abim kalmıyordu evde erkekti sonuçta ona ne yapabilirlerdi ki

 

"Dağa kaçırmak için gelmemişlerdir değil mi? " Dedi annem korkuyla abime bakarak

 

"Kazımın oğlunu vurmuşlar direnince seferle merkeze gidelim bari bir otelde kalırız. Ya da ablamlara gidelim. "

 

"Bir başınıza olmaz öyle, " Dedi babam düşünceli bir şekilde

 

"Ben mi babayım bu mu belli değil ben mi senin sözünü dinleyeceğim sen mi benimkini dinleyeceksin! " Dedi bana doğru bağırarak

 

"Gelirlerse saklan bir odaya bir başınasın giremeycen sanki bir deliğe, abini dağa kaldırsalar ne olacak. Kafasız mısın sen! " Diye bağırdı.

 

Boşver.

Biraz daha itiraz edersen yine üzülen sen olacaksın. Ne kadar itiraz edersen et sonuç değişmeyecek dayak yediğin ile kalacaksın.

 

"Tamam." Dedim varla yok arası bir sesle

 

Geceleri uyumazdım. Abimin giysi dolabında saklanırdım şartelleride indirirdim. Işığı açamazlardı.

Sabahları yan komşumuza giderdim. İki büyük oğulları vardı serpil teyze benide severdi onlarda durabilirdim.

 

Belki ben evde yanlızım diye eve de salmazlar, onlarda kalırdım.

 

Odama gittim. Köşedeki katlanmış döşeği sererek yastığımıda koyarak uzandım.

 

Hem abim gidiyor, onun bazansında rahat rahat yatardım.

 

Gözlerimi tekrar açtığımda saat 3 e geliyordu. Annemler çantaları hazırlamış 5 te inekleri sağıp gideceklerdi.

 

İçeri girdiğimde annem telefonla konuşuyordu. Sanırım konşulara sefere kız görmeye gidiyoruz diye haber veriyordu.

 

Oysa kız görmeye gidildiğinde görümce olarak benimde gitmem gerekirdi. Abime teyzemin gelin gittiği köyde ilk gün bende gitmiştim. İkinci gittiğimizde de gitmiş ve gelinin abisine beni istemeleri ve o adamın iğrenç bakışları ve de cümlelerini duymamak için üçüncü gidişlerinde ben gitmemiştim.

O adamla evlenmemek ve kurtulmak için efkana gitmiştim.

 

Abime doğru, "abi telefonun bende kalsa olur mu? " Dedim. Gecede gündüzde başıma bir şey gelse aradım jandarmayı ya da en azından yanımda telefon olması ve bir şey olduğunda birine haber verecek olmam kendimi güvende hissettirirdi.

 

"Abim, orada ben telefonsuz ne yapacağım? " Dedi

Babam zaten vermezdi. Samancı, kolcu, ot basmaya gelen adam... Sürekli ararlardı. Telefonu kapatan anneme döndüm. "Anne sen telefonunu bıraksan? " Dediğimde bakışlarını bana kaldırdı. Önce babama baktı bize bakıp bakmadığına ardınsan bana bakarak kaşlarını kaldırdı. Ve öfkeli bir bakış attı.

 

Tabi babam neden vermiyorsun ne saklıyorsun derdi. Kendidide cuma mesajları paylaşmak için atılan grupta cumadan cumaya atılan cuma mesajları hariç her türden dedikodunun yapıldığı grubundan ayrı kalamazdı.

 

"Anne vermez misin? " Dedim babamın duyması için belki bırakmak zorunda kalırdı.

Gece de gündüzde başıma bir iş gelse jandarmayı bari arayabilmeliydim.

 

"Ne telefon telefon diye tutturdun başıma! " Dedi dişleri arasında

"Git babandan iste açtırma benim ağzımı. " Dedi tehtitkar bir şekilde

 

"Anneannemde kalayım mı? "

"Ne işin var orda, dayının çocukları gidip geliyor. Yaşının denk olduğu adamla ne işin var aynı evde! " Bu sefer yükselen babamdı.

 

"Tamam." Diyebildim. Ama söyleyemediklerim, nefes almama izin vermeyecek kadar acıttı.

Kalbim sıkıştıracak kadar daraltı

 

Saat iyi kötü geçmiş beş olmuştu. Yüzüme bile bakmadan önden annem ve babam çıkmış abim ise yüzüme bakmaya utandığını kısa bir an hissetmiştim abimde bir şey demeden çıkıp gitmişti. Onlar gittikten sonra tavuklar için kümese yem atmıştım.

 

Hayvanlara yarın sabah verecek olduğum silaj ve yemleri hazırladım. Sabahın erken saatinde her şeyi yapacak kadar uzun durmayı düşünmüyordum.

 

Bahçeden bir kaç şey toplayarak eve girdim. Demir kapıyı kilitleyerek tahradan çakılmış rüzgar esse kırılacak olan odamın penceresini kapatıp perdeyi çektim. Yatak odası ve abimin odasında pimapen vardı. Soğuk geçirmesin diye geçen sene taktırmışlardı. Dış kapıdan girince direkt oturma odasıydı. Oturma odası ve mutfak birleşikti.

 

Oturma odasında iki pencere vardı. Onlarıda sıkıca kapattım. Ve perdeleri çektim.

 

İçeride iki kapı iki kapının ortasında bir koridor vardı. koridorun Koridorun sonunda banyo Diğer tarafta benim odam vardı. Benim odam içeriden girilen şark odasının bitiği yerdeydi. Ama koridordaydı kapısı,

Benim odamın karşı kapısı abimin odası da annemlerin odası givi sokağa bakıyor yatak odasının bittiği yerdeydi.

 

Tüm odaların camlarını kapatıp perdeleri çektim. Daha hava aydınlık olsa da ne olacağı belli olmazdı. Yarın efkan gelecekti yukarı onun yanına gidecektim. Ve dün tüm gün açtı. Bugün merkeze inecekti eczaneden bana krem almak için ve de yemek yemek için yarın yine merkeze yemek yemeye gitmemesi için şimdiden ona bir şeyler hazırlasam iyi olurdu. Dolaptaki ıspanak ve hazır yufkayı çıkararak tepsi böreği yapmak için hazırladım her şeyi, yatak odasındaki büyük yüklüğün üzerinden davul fırını güç bela indirdim. Gece soğuk olurdu sabaha karşı inekleri besleyeceğim için ayazı yiyecek olmam bile bana o sobayı yaktıramazdı.

Çıkan dumandan dolayı evde birinin olduğunu anlarlardı gelenler,

 

Halledecektim bir şekilde artık

 

Fırını çalıştırıp böreği fırına attım.

Televizyonu açarak sesinş kıstım. Börek pişene kadar televizyon izlemiştim. Börek piştiğinde ise çayla birlikte iki dilim yemiş geri kalanın üzerini bezle kapatmıştım.

 

Kapının kilidini kontrol ederek abimin odasına gittim. Hava artık karardığı için televizyonu da kapatmıştım. Abimin yatağına oturarak ne yapacağımı düşündüm bir süre ardından odamdan defter ve kalem alarak televizyonun üstünden el fenerini alarak abimin dolabına girdim.

 

El fenerini açarak ipiyle askıya astım. Deftere resim çizerken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Gözlerim ağrımaya başladığında saatten bi haberdim. Dört sayfa resim çizmiştim. Ama işin kötü tarafı dolaptan çıkamıyordum. Sanki çıkan bir anda biri üzerime atlayacak gibi hissediyordum. Bu illa bir adam ya da o eşkiyalar için değil genel olarak bir korku sarmıştı beni,

 

Nasıl uyuduğumu bile anlayamadan uyandığımda dolabın kapağını iterek dolaptan çıktım. Abimin dolabı hem eni hem boyu genişti. 15 li yaşlarımda da bayıla bayıla dolaba girer resim çizerdim.

O zaman ben içerde yatıyordum. Odam kiler gibi bir şeydi. Un cuvalı makarna çuvalı kullanılmayan eşyalar derken adım atacak yer Yoktu. Halamlar kalabalık bir aileydi. Şehir dışından onlar geleceğinde eve sığmayız diye o odayı temizleyip boydan boya döşek sermiştik onlar gidincede oda benim olmuştu.

Ama abiminki gibi yatak alınmamıştı.

 

İçeri girerek saate baktım.

 

Beş buçuktu, Sütçü altıda geliyordu. Bir kaç haftaya saatler değişsede şimdilik 6 da geliyordu.

Yerlere çiğ yağdığı için çorap ve hırkamı giyerek dışarı çıktım. Dışarıdaki fırtınadan nasibimi bende alsamda alışmam uzun sürmezdi. Kış yavaş yavaş geliyordu. Çizmelerimi giyerek hayvanların ahırına gittim.

Süt makinesini kurdum. Hayvanların önüne dünden hazırladıklarımı verdim. Kepek ve süt yemide serperek derin bir nefes verdim.

Korkma lalin.

Saçmalama gelen gelsin amına koyayım kimden korkuyorsun sen!

Sarı ineğin yanağını okşayarak öptüm. Süt makinesini yaklaştırarak sağıma başladım.

Yirmi dakika bile sürmemişti sağım işlemi sağdıktan sonra sütü

Süt verdiğimiz 20 litrelik bidona koyarak kapağını kapattım.

Hayvanlara tekrar ot vererek sularını doldurdum. Ve kendilerine ait küçük avluda dolaşmaları için iplerini çözdüm. Bidonu el arabasına koyma gereği duymadan sokağa çıkardım.

Sütçüyü bekleme gereği duymadan eve girdim. Kapıyı arkamdan kilitleyerek çoraplarımı çıkardım. Saat daha erkendi. Dün yaptığım böreğin geri kalan hepsini kaba koydum. Onuda bir poşete koyarak televizyonu açtım. Sesi kısıktı hâlâ

Kanallarda gezerken kanal d de olan sihirli annem dizisi ile keyifle gülümsedim. Esneyerek belimi kütlettim sabaha kadar her tarafım tutulmuş üzerine birde ayazı yiyince iyice ağrımıştı kemiklerim. Soba yanmadığı için duşa giremezdim.

Abimin yatağına gidip yatmak istesemde sihirli annem izlemek daha cazip geliyordu...

Gözlerimi açtığımda evin aydınlık olması gözüme çarptı gözüme ilk ardından televizyondaki aşkı memnu dizisi hızla yattığım yerden kalktım. Duvardaki saate baktığımda, "11.19" Kahretsin.

Kaç saat geçmişti. Hızla kalkarak üzerimi değiştirmesen kuru ellerim ile yüzümü ovaladım. Poşeti alarak kapının kilidini açarak hızla partika yola koştum. Öylesine panik ve heyecan yapmıştım ki

Kapıyı kapatıp kapatmadığımdan bile emin değildim.

Koşarak patikadan çıktım. Tarlada efkanı ararken bir yandan da tarlada hızlı hızlı yürüyordum.

Etrafıma bakınırken nasıl bu kadar çok uyuduğumu düşünüyordum.

Ona yemek verdiğim yere geldiğimde etrafa bakınıyordum. Yine evine gitse miydim? Ama dilara olabilirdi...

Ya da o adamlar kendi etrafımda döndüm. Bir karartı, bir ses duymak için hareketsizce etrafa baktım iki saat geç kalmıştım.

Nasıl uyuyakalırdım!

Gece neden erkenden yatmadıysam! Zaten yattığım saati de bilmiyordum ki

Yere oturarak sırtımı ağaca yasladım. Belkide dilaraya gitmişti.

Ben gelmeyince ona gitmişti.... Neden gitmesindi ki Efkan dilaranın sevgilisiydi. En büyük hakkıydı. Dilaraya gitmek

Ama böyle gurur kırıcı değil mi? "

Sadece üzücüydü. Sadece uyuyakalmıştım gelmiştim ama sonuçta gelmeyedebilirdim. Her gelmediğimde ona mı gide...

Dilara olmadığında sana gelecek asıl.

Ne zaman dilara ona yüz çevirse sana gelecek ya da seninle vakit geçirip dilaraya gidecek. Seni aşağılayıp onu pamuklara saracak...

Efkan bana hiç Gelmemişti

Neden gelsindi hem. Neydim ben onun için? bir şeyi değildim Ve bir şeyi de olmayacaktım.

 

Ne zaman canı isterse o zaman bırakacaktı ve bende yaşamak için dediklerini yapacaktım. Hepsi buydu. Ne onun benimle duygusal bir zorunluluğu vardı nede benim ona karşı her hangi bir hissim sevgim.

 

"Beni onca saat beklettiğine göre, güzel bir özür konuşmasını hak ediyorumdur. " Başımı kaldırdığımda efkanın bedeni ile karşılaştım. "Uyuyakaldım." Dedin sadece desiği gibi özürlerimi dile getirmeyecektim. Ne gerek vardı ki benimle olan işi bu değildi sonuçta

 

"Bozuk mu atıyorsun sen bana? "

"Yeni uyandım. Sadece bu, " Diyerek ayağı kalktım.

 

Nerdeydin demeye dilim varmıyordu.

Sormamaya yüreğim razı gelmiyordu.

 

Dilaradaydım demesini kaldırabilecek bir bünyeye sahip değildim.

 

Ya da mideye

 

"Evime gidelim mi? " Dedi ılımlı bir sesle nedense sakindi bugün. Bana karşı yaklaşımı bir tuhaftı. İyi davranıyordu.

 

Başımı olumlu anlamda salladım.

"Seni kucağıma almamı ister misin?" Dediğinde

 

"Gerek yok sağ ol, " Dedim yumuşak bir sesle

 

"Dün yüzünden mi? "

Saçma sapan triplerinde uğraşamam. Diyen sesi kulaklarımda yankılarınırken

 

"Hayır Uyanamadım sadece, " Dedim.

 

"Dün anan baban saçını çekmedi mi derken-"

"Ne demek istediğini anlıyorum. Sadece alınganlığım tuttu dün, "

 

O alınganlık asıl şimdi vardı aslında

 

"Yaşadığımız şey tuhaf değil mi? " Diye sordum. Tebessüm ile

"Ön sevişme için beni gelip evimden alıyorsun. "

 

"Senin için tuhaf mı? " Diye sorduğunda yüz ifademi ya da mimiklerimi değiştirmedim.

 

"Sadece gurur kırıcı. " Dediğinde duraksadığını hıssettim.

"Böyle düşündüğünü bilmiyordum."

 

"Ama olan bu, "

 

"Senin canın başka bir şeye sıkkın." Dediğinde cevap vermedim omda üsteleyip daha fazla soru sormadı. Yürüdükçe sırtım ve baldırlarım ağrımıştı.

 

Geri kalan yolu sessiz bir şekilde tamamlayıp evine girdiğimizde ona poşeti uzattım. "Börek var içinde jandarma arıyor zaten seni bugün inme merkeze, "

Poşeti elimden aldı. "Çay da koysana yiyelim birlikte, " Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. Evi gerçekten soğuktu. Mutfağa girdiğimde tezgahın üzerindeki yemek verdiğim kapları görmemle yüzümğ buruşturdum. Tamam yıkamıyordun anladım ama en azından çöpe atsaydı...

"Efkan bunları neden çöpe atmadın. " Diye hafif bir tonda ona seslendim. Gerçekten iğrenç durumdalardı. Lavabonun içinde biriken çay bardanları vardı.

Efkan mutfağa girdiğinde bende camı açıyordum.

"Ne oldu? "

"Bunları neden çöpe atmadın? Böyle mi bırakır yemek artığı, "

"Artık yok orda yedim hepsini, "

Dediğinde beni güldürmüştü.

Belkide gülmem için bilerek öyle söylemişti.

"Bulaşık yani, " Diye açıkladım.

"Keşke çöpe bari atsaydın. " Siyerek eteada bakındım çöp poşeti var mı diye

"Ben onları sana geri verecektim ondan atmadım. " İşte bu geröekten iğrençti bana getirip böykece bir poşette verse kusardım sanırım.

"İçine koymak için marketten bir şeyler aldım. Dolapta giderken götürürsün. Sobayı yakıyorum ben," Diyerek çıktı mutfaktan

Tüpün üzerindeki çaydanlığa su koyarak tüpün üzerine koydum. İçeri girdiğimde Efkan sobaya odunları yerleştiriyordu.

"Çakmağını verir misin? "

Diye sordum. Elindeki odunları yere bırakarak cebindeki çakmağı çıkardı, "hemen getir. " Diyerek verdiğinde başımı iki yana salladım. Oysa bu çeyizimin en nadide parçadıydı.

Mutfağa giderek tüpü yaktım. Geri. İçeri döndüğümde efkan turuşturmak için bir şeyler atıyordu sobaya

Çakmağı ona uzattığımda alarak sobayı kısa bir süre içinde yaktı. İkimizde minderlerde otururken

"Çaydan sonra kahve yapsana, " Dedi daha çayı içmedik dur bir bismillah!

"Sen neden yemek yapmıyorsun, her gün merkeze inmen riskli değil mi? "

"Yapamıyorum."

"Sana yemek yapmamı ister misin buzluğuna koyarız ısıtır yersin. "

"Isıtamam, Ama gelip yemek yapman iyi fikir. "

"Neden ısıtamazsın! "

"Çünkü bilmiyorum. "

"Gösteririm ben sana, "

"Uğraşamam."

"Aç kalıyorsun ama böyle, "

"Alışığım."

Daha fazla üstelemedim. İstediği gibi olsundu. Çay demleyince bardaklar ile birlikte getirdim. Çayları katarak çaydanlığı sobanın üzerine koydum.

Böreği kabından çıkarak onun önüne koydum. "Şeker yok mu? "

"Varsa da tarihi geçmiştir ama bak mutfağa, "

Şekersizde içerdim. Üzerinde durmayarak diğer mindere oturarak sırtımı duvara yasladım.

"Araban var mı? "

"Motorum var. "

O börekleri yerken bende çayımı içtim. Hasta olsa nasıl inecekti merkeze de yemek yiyecekti.

Merhamet etme

Gereğinden fazla merhamet bir tek vatana değil kendine de ihanet.

"Televizyon açta bir şeyler izleyelim. " Etrafımda kumandaya bakındım. "Kumanda nerede? "

"Bilmiyorum." Ona göz devirerek yastıkların altına baktım. "Neden divan ya da koltuk almıyorsun ki evine? " Benim evim olsa bebek gibi yapardım buraya karışan biri de yoktu. İstediğini yapabilirdi

"Uğraşamam." Diyerek kestirip attı. Kumandayıda bulamamıştım zaten

"Muhabbet etmeye çalışıyordum." Diyerek çayımdan bir yudum aldım.

"Uykusuzum sadece, "

"Uyu o zaman. " Desemde içime ekilen şüphe tohumları canımı acıtıyordu. Efkanı sevmiyordum elbette ki sevilecek biri de değildi ama dün gece başka bir kızla birlikte olup bugün yine birlikte olmamız mide bulandırıcı idi.

"Yatarım birazdan."

Diyerek böreğin kapağını kapattı. Çaydanlığa uzanarak kendine bir bardak daha çay koydu.

Aradan geçen dakikaların ardından, "beni eve bırakır mısın?" Dedim.

"Babanlar daha gelmemiştir tarladan. "

"Canım sıkıldı burda, babamlar köyde değil hem. "

Bende onun yüzünden mayışmıştım. Ne çekilmez adamdı bu böyle! Ne konuşuyor ne soru soruyor odun gibiydi.

"Neredeler? " Dedi ilgiyle

Ama hatırlamıyordum

"Teyzemlere galiba, "

"Seni neden bıraktılar."

"Hayvanlar var. " Dedim nefesimi sesli bir Şekilde bırakırken

"Abin yok muydu senin."

"Var, ama abime kzı bakmaya gidiyoruz diyerek evden gittiler abimi bırakamazlardı."

"Gerçek gidiş sebepleri ne? "

"Eşkiyalardan dolayı, "

"Ve seni evde tek başına bırakıp gittiler. " Dedi emin olmak ister gibi

"Bu konuyu konuşmak istemiyorum. " Dedim sessiz bir şekilde

"Boş boş oturuyoruz zaten eve bırakır mısın beni? " Dedim hatırlatır gibi

"Evde ailen yok işte kal bende, "

"Hayvanların bakımı var."

"Sabahları ben gider bakarım. Akşam üstü yılmaz falan bakar hayvanlara bak sen rahatına, "

Duygulandık mııı

Hayır.

"Babama anneannemin evinde kalıp kalamayacağımı sorduğumda dayımların çocukları gelip gidiyor diye izin vermedi. Evde korkup oraya gitmiş miyim diye komşumuzu arar durur. "

"Korktun mu dün gece? "

"Biraz."

"Keşke haberim olsaydı. " Dedi

bu duruma canı sıkıldığı belliydi.

"Gel içeriye, " Diyerek ayağı kalktı. Ve daha önce girmediğim diğer odaya girdi. O odada olan karyolaya

Oturarak, "kapıyı kapatma sobanın ısısı gelsin. " Dediğinde

Kapıyı açık bıraktım. Kemerini çözerek yere attı. Pantalon'un düğmesini de çözerek ayağa kalktı ve pantalonunu çıkardı.

"Yat." Dediğinde ona doğru yaklaşarak, yanından geçtim. Karyolada pencere tarafına kayarak yüz üstü uzandım.

O da yanıma yattı. Ayak ucundaki battaniyeyi açarak üzerimi örttü.

"Sarılmak istediğinde çekinme, " Diyerek gözlerini kapttı. Gerçekten yorgundu.

Bana doğru dönmüş bir şekilde yan yatıyordu. Çok geçmeden düzenli nefes alış verişlerinden uyuduğunu anlamıştım.

Bende yüz üstü yattım.

Rahat edemeyince tekrar yüz üstü yattım. Uykum vardı aslında ama uyurken onu itmekten ve deli yatmaktan korkuyordum. Uyumamak en iyisiydi. Ayaklarımı iki yana sallarken, ne yaparsam canımın sıkılması geçer diye düşünüyordum.

Efkana sırtımı dönecek şekilde yan uzandım. Pencereden dışarı bakarken, acaba kalçalarımı ona sürüyor gibi mi oluyorum. Düşüncesi bedenimi ürpertti.

Gerçektende öyle durmuştu birde uyur kalırsam. Farkında olmadan ona sürtünürsem... Başımı kendi kendime iki yana sallayarak bu sefer efkan a doğru dönerken efkan uyku mahmurluğu ile, "lalin!" Dedi uyarır bir tonda "yavrum dönüp durma! " Dedi ardından sızlanır gibi

Sonlara doğru sesi sert çıksa da ilk başlarda uyku sersemi olduğu için düzgün kuramamıştı cümleyi

"Uyuyamadım." Dedim

"Dün gece korktuğun için uyumadığına eminim. " Dedi gözü kapalı bir şekilde ama konuşmayada mecali yok gibiydi.

Kolunun biri kaldırdı. "Gel, " Dediğinde bedenimi ona doğru iterek kollarının arasına girdim.

Bir elimi yanağımın altına diğer elimi boynu ile omzunun arasındaki o yere koydum. Üzerimdeki koluyla kıpırdamam için olsa gerek sıkıca sardı.

"Uykum hafiftir kıpırdasan haberim olur uyandırmayayım diye düşünme, yinede uyanır çekinirsen sormaya banyo diğer odanın içinde, acıkırsan da dolapta poşet var sana almıştım onları yersin. " Diyerek saçlarımın üzerine bir öpücük bırakarak çenesini yasladı.

Ne oluyor?

Ne oluyor bu aşağılık yerde!

Üzerinde çok durmayarak gözlerimi kapattım. Uykuya dalmamda çok uzun sürmemişti.

 

 

Loading...
0%