@saturnsring
|
'Fatih'in annesi Nergis Hanım mı?'
Annemin yüzüne yayılan gülümseme avını yakaladığını fısıldıyordu. Zavallı Mete henüz annemi tanımadığı için avlanmıştı. Yüzündeki gülümseme Mete ve benim aramda dolaşırken onu tekrar sınadı.
'Evet Fatih'in annesi bir sorun yoktur umarım Doğan '
Mete'nin yüzündeki rahatsız ifade nasıl bir karmaşada olduğunu gizlerken annemin keyifli ifadesine güldüm. Belli ki durum hoşuna gidiyordu hemde fazlasıyla.
'Sorun değilde ne gibi bir samimiyetten dolayı olduğunu merak ettim '
Güzel kıvırmıştı sonrasında onu tebrik etmeliydim. Onları baş başa bırakma fikri pekte mantıklı olmadığından üzerimdekileri kızlardan birisi ile odama yönlendirip yanlarında kaldım.
'Nergis çok sever Helin'i her zaman gelini olacağını söylemiştir hatta ama şartlar farklı gelişti. Eminim şansı olsaydı şuan karşımda senin oturma şansın olmazdı.'
Mete'nin gözlerine düşen karanlık ilk defa bu kadar yoğun bir hal alırken annemin onu izleyen halindeki sakinliğe çarpıp geriye dönüyordu. İçinde kopan fırtına tam olarak ne ile ilgiliydi bilmiyorum ama gelecek olanı yatıştırmaya çalışıyordu. Ona doğru hareketlenip yanına oturduğumda koluna dokundum. Bunu fark etmemişti bile o kadar kendi içinde bir yerdeydi ki.
'Emin olun benim olduğum yerde başkasının şansı yoktur'
Kararlılık ile yoğunlaşan sesi içimi ürpertirken annemin kahkahası odayı doldurdu. Keyifli hali bu sefer bir maske gibi yüzüne yerleştiğinde gelecek olanı bende beklemeye başladım. Umarım Mete'yi delirtmezdi.
'En son bu şekilde kendinden emin olan Kurt maalesefki artık aramızda değil. Sende dikkatli ol kızım genç yaşta bekar kalsın istemeyiz dimi'
'Anne saçmalıyorsun dur artık.'
Mete'nin bir anlık titreyen ellerine gözlerim takılırken yeniden koluna tutundum. Kesinlikle sakin değildi kesinlikle. Yinede kendini tutup anneme gülümsediğinde onu hiç tanımadığım gerçeği aramızda dolaşıyordu.
' Korkmayın Hülya hanım ben tanıdığınız hiç bir Kurt'a benzemem.'
Sesindeki yoğunlukla tezat bir sekilde güldüğünde oturmanın ikimiz içinde işleri çıkmaza sürükleyecekğini fark ettim. Ayağa kalktığımda ikisinin birbiri üzerindeki bakışlarının arasına girip Mete'ye baktım.
'Biz bahçeye çıkalım '
Ona seslenişimi sanki duymuyormuş gibi gözleri halen karın bölgemin üzerinde dururken aslında halen anneme baktığını biliyordum yinede onun kendini bu şekilde kapatmasına engel olmak için omzuna dokundum. Hareketim onu kendine getirirken peşime takıldı. Annemin yüzündeki gülümseme ile bahçeye çıktığımızda derin bir nefes aldım. Beni takip eden adım sesleri ile annemlerin favorisi olan kış bahçesine adımladım.
İkimizde içeriye girdiğimizde halen içerdeki ruh halinde olduğunu görüyordum ama ona iyi gelecek şey neydi bilmiyordum. Annemin zehirli dilinin onu soktuğunun farkındaydım ama çözüm kısmı yoktu sanırım yinede biraz daha sakinleşmesini umarak ona koltukları gösterdim.
'Sen otur ben bize çay getireceğim hemen gelirim'
Cevap vermesini beklemeden hızla eve girdiğimde annemin halen oturduğu koltukta gülümsediğini gördüm.
'Bunu neden yapıyorsun'
' Küçük bir sınavdı Helin'
Annemin beni izleyen gözlerine bakmak midemi çalkalarken mavi gözlerinden yayılan keyif beni dahada rahatsız etti.
'Mete'yi rahat bırak '
' Sevdin mi onu'
Sesinden yayılan alay ile ona baktığımda gerçekten annem değilmiş gibi davranan haline gülümsedim. Bir an benim için endişelendiğini sandığım kadının aslında en başından beri bir yalan olduğunu hatırladım.
'Onu rahat bırak '
' Oyuncağın elinden alınıyormuş gibi davranmaktan vazgeç '
Onu dinlemektense mutfağa yöneldim. Gerçekten aramızdaki ilişkinin bu kadar mükemmel olması muhteşemdi. Hiç sevmediğim yengemin bile İdil ile olan ilişkisi daha iyiydi. Su ısıtıcısına koyup her zaman alt raflarda duran bitkilerime uzandım bir kurumuş papatya ve yaban mersinini cam kaseye alıp tepsiye yerleştirdim. İki fincana boşaltım sıcak su ile yeniden kış bahçesine ilerledim. Bıraktığım yerde aynı şekilde oturan adama bakıp onu karşısına denek gelecek şekilde orta sehpaya tepsi bıraktığımda çıkan sesden dolayı bana baktığını fark ettim.
'Papatya yada yaban mersinine alerjin yoktur diye tahmin ediyorum'
Cevap vermeyince bir kaç papatya ve yaban mersini sıcak suya atıp fincanı onun önüne uzattım. Kendimede aynı şekilde hazırladığım fincanı izlerken yavaş yavaş açılan papatyaların cılız yapraklarını izledim. Onun yaydığı gergin sessizlik beni boğmaya başladığında çocukluğumda yaptığım gibi yere oturup bağdaş kurdum. Başımı sehpaya yaslarken cam fincanın şeffaflığında renk alan karışımı izledim. Kendimi sakinleştirdiğimde başımı kaldırıp ona baktım. Üzerimde olan gözlerine gülümsedim.
'Annem için kusura bakma bazen zor birisidir '
Söylediğim şeyin onun tarafından nasıl anlamlandırıldığını bilememek ilk defa kötü hissetmeme sebep olurken sessiz kalışınında bir cevap olduğunu düşündüm. Belkide içinden annem gibi birisi ile benzerliklerimi düşünüyordu. Yada çoktan bambaşka bir noktadaydı. Annemin bahsettiği diğer Kurt'u düşünüyordu belkide.
'Helin'
Sesi bir fısıltıyı andırırken gözlerimi fincanımdan ayırıp ona baktım. Söyleyeceği şeyden pek emin değilmiş gibi bana bakan haline gülümsedim. Kendimce ona güç veriyordum sanırım. Bunu neden yaptığımı bile bilmiyordum oysaki.
' Özür dilerim'
'Ne için. Bence özür dilemesi gereken kişi benim Mete annem seni sınadı '
'Annen umrumda değil istediği gibi hareket edebilir. Ama senden özür dilerim bir gün özür dilemeye fırsatım olmayacağını biliyorum o yüzden şimdiden diliyorum'
Sesinden yayılan o yakıcı his sırtımdan aşağıya indiğinde. Gözlerinden geçen merhametsiz pırıltılar içimi yakarken ne için özür dilediğini anlayamadım. Onun gözleri yeniden normalleşip eski halini alana kadar onu izledim gözleri yüzümün her yerinde turlamaya devam ederken aramızda sürüp giden sessizlik ete kemiğe bürünüp bize eşlik etti. Dumanı tüten sıcak fincanlar soğumaya yüz tuttuğunda bile onlara uzanmadık. Geçen zamanın içinde kaybolmaya başlayan zihnim kendini iyice bırakmış çiçek yapraklarına takıldığında sonunda mutsuz olacağımı hissettim suyun üstünde yüzmekten vazgeçen yaprakalr gibi boğulacağımı hissettim. Dipsiz bir derinlikte yok olup gidecektim. Bu sessizlik içimdeki kuyuyu deşerken sessiz kalmamak için kendimi zorladım ilk bulduğum konunun başlı başına bir çukur olduğunu dilime döküldüğünde fark ettiğimde artık çok geçti.
'Biliyor musun çok kısa bir an için özgür kalmıştım.'
Söylediğim şey ilgisini çekmiş olacak ki gözleri yeniden gözlerime tırmandığında devam etmemi ister gibi bana baktığında. Ne olacaksa olsun diyen iç sesim ile saçmalamaya başladım.
' sana komik gelebilir bunlar. Belkide gerçekten komiktir ama benim için berbat şeyler. Sevmiyorum bu altın kafesi belki sevseydim içinde özgür olduğumu hissedebilirdim ama sevemedim işte. Daha çok küçükken buraya uymadığımı hissederdim bazen başka bir diyardan geldiğimi düşlediğim hikayeler anlatırdım kendime o zamanlar kendi kendimi kandırmak kolaydı büyüdükçe değişti bu bataklıkta boğuldum. İşin komik yani kafes altından olduğu için kime anlatmak istesem bana garip baktı. Sonra kafesten kaçtım. Sonu kötü bitti ama kafesten kaçmayı başardım. '
' Kötü biten neydi Helin'
'Kafesten tek kaçmadım Mete tek yakınım ile kaçtım sonra yeniden buraya hapsolduk ama istemedi. Canına sebep oldu bu kafesten kaçmak.Bende korkak gibi burada kaldım. '
Gözlerimin yanmaya başladığını hissettiğim için yeniden başımı eğdiğimde oturduğu yerden hareketlendiğini fark ettim. Yanıma gelip benim gibi oturduğunda ondan tarafa bakmamak için zemine bakıyordum. Belimden tutup beni kendine çektiğinde omzuna yerleştirdiği başım ile derince bir nefes aldı.
'Demek kafesten kaçtın '
Kafamı onayalr gibi salladığımda güldüğünü duydum. Yinede ona bakmaktansa zemini izledim.
' Sanırım Dilara '
Emin olduğu halde emin değilmiş gibi davranarak sorduğu soru ile yaslandığım yerden kalkıp ona baktım. Karşımda duran ifadesinden çok net geçen nefret ile onu izledim. Biliyordu içimden bir ses dahada fazlasını bildiğini fısıldadığında ona bakmaya devam ettim belki banada anlatır diye sormaktan geri kalamayarak
'Biliyor musun?'
'Bu hikayeyi herkes biliyor. ?'
'Herkes altın kafesten kaçtığımızı bilmiyor Mete insanlar Dilara kaza geçirdi diye biliyor'
Söylediğim şey onu rahatsız ederken bana biraz daha yaklaştı. Yüzüme düşen bir saç tutamını kulağımın ardına iterken parmaklarını yüzüme sürttü. Parmaklarından yayılan soğuk yüzümü yakarken halen ondan bir cevap bekliyordum.
' Bazılarımız gerçeği biliyor Helin herkesten gizlenemezdiniz. Evden kaçtığını biliyorlar sonuçta amcan birilerinden yardım istedi.'
'Sizden mi yardım istedi yani babandan falan mı?'
Ne öğrenmek istiyordum tam emin değildim ama içten içe nasıl bir kaza olduğunu öğrenmek istediğimi biliyordum. Bana anlatılan hızlı giden araç masalına asla inanmadığımı biliyordum. Sevdiğine giden birinin hızlı olmayacağını biliyordum en acısıda duvardaki delikten kaçmıştı Dilara arabayı nerden bulmuştu.
'Helin tek bildiğim evden kaçıp vefat ettiği '
Yalan konuşuyordu. Bariz bir şekilde yalan konuşuyordu. Gözlerimi yakan yaşlara izin verdiğimde ellerimin titremeye başladığını hissederek onları sıktım yumruklarım zemine yapışırken ona yakınlaştığı mı hissettiğim her an benden bir anda uzaklaştı. Yalan söyleyen birisine güvenilmezdi.
'Yalan söylüyorsun'
Kendime hakim olamadığımda ağzımdan kaçan kelimeler ile bana yeniden uzandığında çenemin çoktan titremeye başladığını hissediyordum elleri yüzüme ulaştığında iki yanağıma yaslanıp beni kendine çekti gözleri gözlerimin üzerinde gezinirken anlını anlıma yasladı.
' Gerçeklerle baş edebilir misin?'
Fısıltı gibi çıkan sesi ile onu bakmaya devam ettiğimde dediği şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
' Kaza değil miydi?'
' Babam oraya vardıklarında arabanın çoktan yandığını söylemişti.'
Arabası yuvarlandı demişlerdi. Bana lanet olasıca arabanın takla attığını söylemişlerdi. Yandığını değil.
'Helin tamamını benden bilmiyorum ama babamın amcan ile olan konuşmalarından duyduğum bir kaç şey var sadece'
Yanmıştı bir kere bile göremediğim cenazesi aklıma geldiğinde bunun doğru olduğunu anladım. Bana gülen gözleri ve neşesi aklıma geldiğinde onu yanarken hayal edemedim. Kulağıma gelen hıçkırık sesin beni boğarken etrafımı saran kollar sakin olmamı söylüyordu.
Zihnimde geçen onca şey varken aklımı asla tek bir noktada durduramıyordum. Bir an amcamın öfke ile evden çıkışını görüyordum. Bir an boğazıma yapışıyordu elleri. Sonrasında rahatlamış yüzü geliyordu gözümün önüne içimden bir ses katil diye bağırırken bile bunu dilime dökülmesine izin veremiyordum.
Saçlarımın arasında ve sırtımda dolaşan elleri beni kendine iyice çekerken kendimi bomboş bir eşya gibi hissediyordum. Yüzüme çıkan elleri özgür bıraktığı saçlarımı turlarken bir yandan ona bakmamı istiyordu. Aklım bir an olduğumuz duruma bakarken bir an o cenazeye gidiyordu.
'Helin' fısıltı gibi gelen sesi sislerin arasından bana ulaşırken kendimi ona bakmaya zorladım.
' Efendim' çatlamış sesim bana bile yabancı gelirken bana acıyarak bakan gözlerine gülümsedim. Bu bakışı biliyordum çok sık gördüğüm bir bakıştı.
'Kendine gelmelisin'
'Neden' oysaki ben ölmem gerektiğini düşünüyordum. Oyun arkadaşım yanmıştı ve ben öylece yaşıyordum. Yanmıştı bu detay içimi yakarken Mete'nin gözlerinde söylediğine pişman olan ifade daha fazlasını öğrenemeyeceğimi bana gösteriyordu. Öğrendiğim yeni bilginin bana artık yetmeyeceğini biliyordum ama bu evin içindeyken hatta bu bahçenin içindeyken hiç bir şeyi gerçektende öğrenemeyeceğimide biliyordum.
' Çok büyük bir hata yaptık dimi Mete'
Ondan onay bekler gibi çıkan soruma rağmen aslında çoktan buna inandığımı biliyordum. Büyük bir hata yapmıştık bize verilen ile yetinecek özgürlük istemeyecektik. Bu kafeste günümüzün gelmesini bekleyecektik. Onun aklına girmemeliydim. Her şeyi benim asi olmam başlatmıştı ama günün sonunda burada olmayan oydu.
'Helin beni duyuyor musun?'
Yeniden bulunduğumuz ana döndüğümde karşımda duran yüz bir an Serkan oluyor bir an Mete oluyordu. Sanırım deliriyordum. Vicdanının susmayan sesi yaşamamam gerektiğini fısıldıyordu.
'Mete' onun olduğundan emin olmak için sorduğum soru ile yeniden göz göze geldiğimizde başını salladı.
' Söyle güzelim '
' Bana kızgın mıdır?' kimin için sorduğumu bile bilmediğim soru benden bağımsız bir şekilde dudağından dökülürken bana gülümseyen yüzüne baktım.
' Kızmamıştır'
Kendinden emin sesi bulunduğumuz alanda yankılanırken gözlerimi etrafımızda gezdirdim. Annemlerin özenle seçtiği İran halısının üzerinde oturmaya devam ediyorduk. Etraftaki bir kaç yapay çiçeğe baktığımda bir uykudan uyanır gibiydim. Ondan biraz uzaklatım aramızda bıraktığım mesafeyi izledim bir süre. Beni izleyen halinin farkındaydım.
'Ne planlıyorsunuz Mete'
en başından beri merak ettiğim şey içimden durmaktan vazgeçmiş gibi dudakalrimin arasından can bulup ona çarptığında gözlerinde halen beni izleyen o ifadesi vardı.
' Düğünü bu hafta yapmayı planlıyorum.'
'Ne '
'Bu evde kalmak sana iyi davranmıyor buradan ne kadar hızlı çıkarsan o kadar hızlı kendine gelirsin'
Bu evde kalmak bana iyi davranmıyordu. Tüm sorun bu ev miydi? En başından beri kaçmak istediğim bu bahçeye baktığımda onunda benimle beraber etrafımıza baktığını gördüm.
'Senin yanında olmak mı iyi gelecek bana'
' Hayır ben değil sen kendine iyi geleceksin. Ben ancak sana yardım edebilirim.'
Ama yardım etmeyecek diyen iç sesim ile derince bir nefes aldım. Onu tanımıyordum ama o beni tanıyordu. İşin kötüsü ben daha anlatmadan bile benim tüm zayıf noktalarımı biliyordu. Bu her halinden belliydi. Elini uzatıp sehpadan aldığı fincandan bir yudum aldığında yanağının kenarı yukarıya kalktı.
' Gerçekten papatya çayı beni sakinleştirecek miydi?'
' İşe yaramazsa başka otlarda biliyorum.'
Yeniden beni izlediğinde ona bakmamak için diğer fincana uzandım. İyice soğumuş tadı kaçmış olan çaydan bir yudum aldığımda istemsizce yüzümü buruşturdum. Bazı içecekler soğuk içilmiyordu.
' Sonra sana yeniden yaparım bunu içme tadı şuan çok kötü.'
Gözleri kısılıp yeniden gülümsediğinde elinde ki fincandan bir yudum daha aldı. Fincanındaki çay bitene kadar sessiz kaldığında onun soğumuş çayı içmesini izledim. Fincanı yeniden tepsiye bıraktığında bana döndü. Elime uzanıp kendi avuçlarının içine aldığında gözlerime baktı.
'Bana bir söz vermeni istiyorum Helin'
'Ne için '
'Ben sana özgürlüğünü vereceğim. Bu bahçenin dışında istediğin her ne ise onu sana vereceğim ama günü geldiğinde sende ne olursa olsun beni affedeceksin'
|
0% |