@saturnsring
|
Meryem hanım onun için aldığım fidanı çalışan kıza uzatıp bana sarıldığında bir an için ne yapacağımı şaşırdım. yinede hızlıca durumu toparlayıp ona sarıldığımda benden ayrılıp oğluna yöneldi. Alin ile sarılırken sanırım bu aralıkta gerçekten ısındığım tek kişinin o olduğunu kabul ettim.
Kapı önü karşılamasından sonra evin geniş salonuna girdiğimizde her şeyin sade oluşunu izledim bir süre Meryem hanım bizi yanlız bırakıp bir yere gitmişti. Mete'de ortalıkta olmadığı için Alin ile beraber salonda yalnızdık. Gözlerim geniş orman manzarası ve duvardaki tablolar arasında gezerken kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.
'Helin abla nasıl buldun evimizi'
Alin hemen yanıma yerleşip bana gülümsediğinde ona gülümsedim. Mavi gözlerinde heyecanlı kıkırtılar varken onun bu hali beni gülümsetiyordu.
' Çok güzel yani bizim evde bahçeli ama burası bambaşka gözüküyor '
' Gündüz gözüyle daha güzel burası hatta yapay gölümüz bile var '
' Şaka yapıyorsun '
' Doğru söylüyor Haldun ben seviyorum diye bir kayarlama ile arka bahçeye bir minyatür göl yaptırmıştı.'
Meryem hanım bize yaklaştığında gözleri ikimiz arasında gidip geldi. Karşımızdaki koltuğa oturduğunda nefesimin bana yetmediğini hissediyordum.
' Yemekten sonra evi gezdirir sana Alin'
'Olur'
Mantıken Mete'nin evi gezdirmesi gerektiği detayını göz ardı edip yanımda oturan kıza gülümsedim.
' Sanırım gelinlik bakmışsın Helincim ben diktirirsin diye düşünmüştüm '
' Aslında fikir olsun diye baktım sadece yani daha önce hiç yakın çevremizde gelinde olmadı o yüzden biraz uzağım bu konuya'
' Benim tanıdığım bir tasarımcı var istersen onunla görüşelim hem gelinlik adetlere göre bizim sorumluluğumuz da'
' Olur '
Onaylamam ile keyiflendiğinde yüzündeki ifadelerin Mete ile benzerliğini fark ediyordum. Çok hızlı harekete eden mimikleri vardı ama sadece göstermek istediğini sergiliyordu. Ne hakkında konuşacağımı bile bilmediğim bir gerginlik ile zemindeki halıya bakmamak için kendimi zor tutuyordum.
' Doğan merkezde kalacağınızı söyledi. Ben burda kalırsınız diye düşünmüştüm '
' Mete işi için daha uygun olduğunu söyledi '
' Evi gördün mü değişmek istediğin detaylar olabilir sonuçta bekar eviydi.'
Bekar evi cümlesi gülümsememe sebep olurken yengemin sesi kulağımda hayat buluyordu. Kadın haklıydı sanırım.
' Henüz görmedim '
' Gördüğün zaman detayları konuşuruz hem size bir yardımcıda ayarlamalıyım'
Kendi kendine konuşan haline sadece gülümsedim. Yanıtlarım pekte umrunda değil gibiydi. Beraber oturduğumuz bir kaç dakikanın sonunda Mete salona girdiğinde yerinden hareketlenen kadın ile Alin ile göz göze geldik.
' Sofraya geçelim '
Meryem hanımın yönlendirmesi ile yemek salonuna geçtiğimizde. Bir kaç adım geride kalıp masa dağılımlarını izledim. Meryem hanım ve Mete karşılıklı olarak masanın baş taraflarında oturduğunda bende Alin'in karşına oturmuştum. Önüme bırakılan çorba servisi ile Meryem hanıma baktım yemeğe başlaması ile bir kaşık çorbadan aldım.
' Doğan ben bekar evini kapatırsın diye düşünmüştüm'
'Bekar evimi ? Anne duyanda evde bir şey yapıyordum sanır alt katta Handan kalıyor ima ettiğiniz tarzda bir şey olsa öldürür beni'
'Yinede evleniyorsun sonuçta yeni bir düzen daha iyi olmaz mıydı. Hem burdaki evin boş duruyor. '
Ayrı bir ev daha mı vardı muhtemelen ormanın içinde başka bir açıklıktaydı. Mete annesine bakaken çorbamdan bir kaşık daha aldım. Alin bana gülümsemeye devam ederken alttan alttan annesine bakıyordu. Sanırım alışık olduğu Meryem hanım bu değildi. Muhtemelen oda annemin yaptığı gibi beni deniyordu.
' Merkezde ki ev daha iyi olur şuan için'
'Helincim sen ne düşünüyorsun burada yaşamak istemezmisin?'
'Bana farketmez'
Sonuçta her iki türlüde yabancı bir evde olacaktım. Meryem hanım sanırım benim gibi düşünmüyor olacak ki yeniden bir hamle yaptı.
'Hani evlenince burda yaşayacaktın. Baban ve benim gibi bir hayat isterdin hep. Tamam belki anlaşmalı bir şeyler oldu ama yinede hayalini yaşamana engel olacak bir durum mu?'
Yani sevmeden evleniyor oğlum diyen kadına baktım. Yüzünden anlık geçen gülümsemeyi yakaladığımda boğazımdan geçen çorbanın bıraktığı tad acılanmıştı. Kaşığımı sakince çorbanın içinde gezdirdim.
'Anne'
' Doğan '
Önümüzdeki servisleri ana yemek ile değişmek için gelen genç kız çorba kasenin dolu olduğunu görünce bir an tereddüt etsede ona gülümsedim. Sorun yok demenin bir türüydü bu. Önüme bırakılan et yemeğine bakarken iştahımın çoktan beni terk ettiğini biliyordum.
Oysaki Meryem hanımın söylediklerinde yanlış bir şey yoktu. Kendince oğlunun mutsuz olmasını istemiyordu belkide ama yinede bunun bu şekilde söylenmesimi gerekiyordu emin değildim. Sonuçta içten içe bildiğim şey tekrar doğrulandığında önümdeki etten yiyormuş gibi gözükmek için biraz kesip ağzıma attım. Anne oğul keyifle yemeğine devam ederken Alin'in gözleri üzerindeydi. Yinede tabağımdan ve masadan gözlerimi ayırmadım. Sessizlik ile son bulan yemekten tatlıları kahve yanında yemek için kalktığımızda şaşırtıcı bir şekilde Meryem hanım ile yanlız kaldık. Alin'in beni gezdirmesi istediği bahçeye beni çıkardığında gerçektende kendine saklı bir cennet yaptığını görebiliyordum. Etraftaki çiçeklerin arasından geçip arka bahçeye ilerlerken sessiz oluşuna eşlik ettim. Önümüze çıkan cam sera ile aklıma Mete'nin anlattığı bahçe geldiğinde beni içeriye davet etti. Getirdiğim fidanın burda girişteki masanın üzerinde olduğunu fark ettim.
' Senin fidanının dışarı dikeceğim. Soğuk seven bir çiçek çünkü burası biraz tropikal sıcaklıkta '
' Satış yapan kadında zorlukta daha güzel açtığını söylemişti. Yinede renginin zerafeti beni büyüledi.'
Biraz ilerlediğimizde yavaşça çiçeklerinin yapraklarını seven kadını takip ediyordum. Arkası bana dönük olduğu için göremediğim yüzünden dolayı nasıl davranmam gerektiği konusunda emin değildim.
' Doğan pek babasına benzemez daha çok dedesi gibi bir çocuktur. '
Anlatmak istediği şeyin ne olduğunu merak ettiğim için araya girmekten vazgeçip çiçeklerini izlemeye devam ettim. Parmakları pembe bir gülün yapraklarında gezinirken bir an için bana baktı.
' Bazen kendi çocuğumu tanıyamıyorum. Evlenmesini beklediğim başka birisi vardı. Hatta severek evleneceğinden çok emindim. Yanlış anlama sen çok güzel bir hanımefendisin ama oğlumu tanıyorum. O yüzden bu kadar sorguluyorum'
' Anlıyorum '
' Anladığını düşünmüyorum. Helin sevdiğin biri oldumu hiç '
' Hayır '
Söylediğim şey bana acımasına sebep olmuş gibi bir ruh haline büründüğünde geniş seranın diğer ucuna varmıştık. Karşımıza çıkan kapı ile bana gülümseyip kapıyı açtı geçmem için elini uzattığında ilerleyip açık alana çıktım. Sık sık dikilmiş ağaçların arasında gerçektende minicik duran gölü fark ettiğimde çevresinde ki bir kaç ışıklandırma ile titreşen suyuna baktım.
' Deniz seviyorum diye yaptırdı burayı Haldun merkezden uzaktayım ve özlediğim hiç birşey olmasın diye sevdiğim herşeyi buraya taşıdı.'
' Şanslıymışsınız'
' Ben Doğan'da şanslı olsun istiyorum'
' Benden tam olarak ne istiyorsunuz Meryem hanım '
Gözleri gölün sularına değdiğinde gelecek olan yanıtı bekliyordum. Çünkü ne istiyorsa benden istiyordu belliki Mete'yi ikna edememişti.
' Bu işe hayır de oğlum sevdiği birisi ile evlensin istiyorum.'
'Sizce benim fikrimin bir önemi var mı?'
' Doğan dinler'
Amcamın öfkeli gözleri gözümün önüne gelirken boğazıma yerleşen yumru ile nefes almaya çalıştım. Benim Nisan attığımı duyarsa bu sefer beni boğarak öldürür müydü ? Aklıma düşen öfkesi ile kendimi karşılaştırdığım da Meryem hanımın benden beklediği şeyi yapabilmeyi düşündüm.
' Sende mutsuz ol istemiyorum Helin. Belli ki sevilmemişsin o yüzden sevmeyide bilmiyorsun.'
Sevmeyi bilmiyor muydum. Gerçektende sevilmemiş miydim.Bu kadın beni tanımıyordu ki. Nasıl böyle bir şey diyordu.
' Ben seviliyorum Meryem Hanım. '
Yüzündeki acıyan ifade netleşirken olduğum yerde ufaldığımı hissediyordum. Sanki bu gölü buraya yerleştirmek için açılan o çukura çekiliyordum.
' Sevilmek senin sandığın gibi bir şey değil. Evini gördüm ailenizide gördüm. O tarz bir şey değil sevgi. Haldun ve Efe'yi bir anda kaybettik beklenmedik bir kayıptı. Doğan o günden beri kafayı işle bozdu ona iyi gelebilecek bir sevgi olsun istiyorum hayatında. Bir anlaşma ile yanına aldığı birisini istemiyorum.'
' kaybınıza üzüldüm. Birini kaybetmenin nasıl bir his olduğunu bilirim. '
Beni izleyen maviler zaten bunu biliyormuş gibi bana bakarken ona neden böyle bir nefretle yoğrulmuş acıma hissi ile bana baktığını sormak istiyordum. Ama alamayacağım cevaplardı işte.
' Diyelim ki ben istemediğimi söyledim. Bu o kadar kolay bozula bilecek bir şey mi'
' Söylediğinde kabul etmezlerse büyük bir rezillik çıkar vazgeçsinler '
' Nasıl bir rezillik '
Yüzüne yayılan gülümseme kanımı kaynatırken boğulmamak için nefes alıyordum artık.
' Annenin kızısın bulursun bir yolunu. '
Annemin hayatında yaptığı rezillik namına tek şey sanırım beş yaşında altına kaçırmak falandı. Kontrol manyağı bir annenin gözetiminde nasıl bir rezilliğe sahip olabilirdi ki.
' Ya da kuzenlerin var aileniz bu konuda iyi'
Aklıma İdil ve Dilara gelirken gülümseyen gözleri doğru yere parmak basmış gibi kırıldı. Gerçekten bana nefes almak yasaklanmış olmalıydı.
' Yapacak mısın?'
' Neyi yapacak mı?'
Mete'nin hemen arkamızdan gelen sesi ile bir adım öne atıldığımda göle bir adım mesafede olduğumu fark ettim. Gerçekten batıyordum sanırım.
' Üç gün sonra verilecek olan davet hakkında bir şey konuşuyorduk'
' Anlaştınız mı?'
Çok diyen iç sesim ile kendimi gülümsemeye zorladım. Gözleri ikimiz arasında gezerken onunla göz göze gelmemeye çalıştım.
' Denerim umarım başarırım '
Meryem hanım ilk defa gerçekten güldüğünde bu gülüşü hak etmek için kabul ettiğim şeyi düşündüm. Mükemmel ilerliyordum gerçekten. Burda daha fazla kalmak istemiyordum. Kolumdaki saatte bakıyormuş gibi yapıp Mete'ye döndüm.
' Ben artık ayrılsam olur mu dönüş yoluda olunca biraz geç olur yarın bir kaç isim varda '
' Tabi güzel kızım. '
Güzel kızım lafı midemde duran iki kaşık çorbayı boğazıma taşırken hızlıca içeriye girdim peşimden gelen adım sesleri ile seranın girişine ilerlerken masanın üzerinde duran çiçeğe baktım. Ayrılık çiçeği diye fısıldayan iç sesim ile parmağımı pembe tomurcuğuna dokundurdum.
' Ona çok iyi bakacağım ' diyen kadına cevap vermemek için ilerlediğimde Alin'e sarılışım ve arabaya yerleşmem arasında kaç dakika geçmişti bilinmiyorum. Gözlerim buraya gelirken hayran olduğum manzaranın üzerinde gezinirken. Artık o kadarda güzel olmadığını fark ediyordum. Bir kaç kez bana seslenen Mete'yi görmezden geldiğim de oda konuşmaktan vazgeçti.
Gelirken uzun gelen yol dönerken hiç bitmezken gectigin her yerden nefret ettim. Sevgi bilmiyordum bunu söylerken nispet yaparmış gibi gösterdiği cenneti gözüme gelirken isyan ediyordum. Sevilmediğimi biliyordum zaten ama bunun böyle karşıma çıkmasına gerçekten gerek var mıydı?
Kendi evimin arkasında olduğu duvarları aştığımızda bahçeye yavaşlayarak giren araç ile yeniden kolumdaki saatte baktım.
' Helin'
Evet Helin önce kolay olanı dene diyen sesim ile ona doğru döndüğümde bana endişe ile bakan gözlerini gördüm. Sanırım gelecek olanı hissetmek böyle bir şeydi.
' Bu işten vazgeçelim'
' Ne'
' Diyorum ki bu işten vazgeçelim eminim evlenmekten vazgeçtin diye bizimkiler sana bir şey demezler zaten onlara yardım eden sensin. Senin vazgeçmiş olman daha iyi olur'
' Bu nerden çıktı '
Yüzümü tarayan gozleri aradığını bir türlü bulamazken. Sabit tutmaya çalıştığım yüzüm ile suna bileceğim ilk seçeneğe sarıldım.
' Ben en başından beri vazgeçsinler diye bizimkilere söylüyorum beni dinlemiyorlar. Sen söylersen dinlerler. '
' Böyle bir şey olmayacak'
Öfkelenmeye başlayan mavileri griye dönerken boğazıma dolanacak ellerin daha mantıklı olduğunu fark ettim.
' Olacak elimden geleni ardıma koymayacağım ve bu işi bozacağım. Senide kurtarmış oluruz böylelikle '
' Helin' gelecek olan hiçbir şeyi duymamak icin hızla arabadan indiğimde bahçesinde içkisini yudumladığından emin olduğum amcama doğru ilerledim. Ardımdan bağıran adama cevap vermezken en azından denedim diyordum.
Yarın konuşacağımızı seslenmesi ile ona dönüp yalandan onayladığımda en azından kapının önünden ayrılmıştı.
Hızımı kesmeden amcamı bulduğumda babanında yanında olması iyi bir şeydi sanırım. İkiside çıkan gürültüden kaynaklı zaten bana bakarken karşılarına geçtim. Öfke halinde birbirinin kopyası olan iki çift göz ile göz göze geldiğimde aklımda Meryem hanımın gözleri vardı.
' Bu düğünü istemiyorum.'
' Kızım bunu konuştuk kabul ettin ya'
' Etmedim baba siz zorladınız'
' Kızım yine mi aynı şeyleri tartışalım '
' Gerekirse zaten her şartta size yardım edecekmiş. Bu düğüne gerek yok '
Amcam elindeki bardağı kafasına diktiğinde babamdan daha öfkeli duran gözleri üzerindeyken babam kolumu tutuyordu . Kulağımın dibinde saçmalamama söylerken zihnime giren tek şey Meryem hanımın dedikleriydi. Dışarıdan bu kadar belli oluyor muydu sevilmediğimiz.
' İstemiyorum'
Bağırmam ile boğazıma yapışan eller arasında sadece bir kaç saniye vardı.
' Bir daha de '
' Amca İstemiyorum'
Nefes almakta zorlanırken babamın abisinin kolunu çekmeye çalışan haline baktım.
' Sana bir hata daha yapma demiştim. Ama sen akıllan mıyorsun? Sende mi ölmek istersin'
Sesinden yayılan öfke vücuduma çarparken gözlerimin önünde duran yüzündeki acımasızlık içimi korkuturken aklında geçen ihtimaller boğazımdaki elden daha can yakıcıydı.
Amcamın sesine toparlanan ev halkı uzaktan bizi izlerken annem ile göz göze geldim. Gözleri babam ve benim aramda gidip gelirken nefesimin artık bana yetmediğini hissediyordum. Kollarımı kaldıracak gücü kendimde bulamazken babama yardım etmeye koşan Ferit ile gözlerimin önü kararmaya başlamıştı.
Zorla uzaklaşan amcam ile öksürerej yere düştüğümde babama baktım bana yönelen adımlarından yardım isterken yüzüme inen tokat ile iyice yere düştüğümde Ferit'in ne yapıyorsunuz sesi kulağımda çınlıyordu.
' Ancak ölürsen vazgeçebilirsin' diyen babama bakarken amcam ile ikisinin gerçekten benzer olduğunu fark ettim.
İkisi yanımdan uzaklaştığımda bana doğru gelen annem ile kendimi tutamadım. Yüzümü ıslatan yaşlar ile onun bana uzanan ellerine bakıyordum. Sevilmemişsin diyen sese inat bana sarılmasını bekliyordum. Ama beklediğim hiç bir şey olmamıştı.
Güzel bir akşam olmamıştı. Basit yol dediğim planım elimde kalmıştı. Annem beni kucaklamamıştı.
~~
|
0% |