Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. Bölüm

@saturnsring

Merhabalar 🦋

 

Bazen doğduğum bu evi cennette benzetirdim. Çünkü çevresi güzeldi çocukken koşturduğum düştüğümden emin olduğum bu bahçe bana muhtemelen cennet gibi geliyordu. Sonrasında bazı şeyler değişti yada büyüdüm ve günün sonunda bu bahçenin bu evin mezarım olacağını hissetmeye başladım.

 

Bu duygu yüzünde en başında istemiyorum desemde sonrasında burdan uzaklaşma fikri ile sessiz kalmıştım. Beklediğim şeyin sevgi olmadığını biliyordum. Tek istediğim biraz nefes almaktı bu bahçenin dışında bir yerlerde olmaktı. Kuzenime ne olduğunu öğrene bilmek istiyordum. Serdar'ı bulmak istiyordum en azından mutlu öldüğünü öğrenmek istiyordum. Aklıma bana sürekli sahip çıkan o küçük halleri geldiğinde en azından bunu öğrenmeliyim diyordum. Bazenleri onu öldüren bir katil olduğu fikrine kapılıp benim sıramın geleceğine inanırdım. Sanırım tamda şuan o sıra bendeydi.

 

İki gündür boğazımdaki kuruluk için içtiğim su dışında odanın dışındakilere iletişimim yoktu. Gerçi suyuda odamda tükettiğimi varsayarsak hiç iletişimim yoktu. İki gün önce zorlanarak geldiğim yatağıma kendimi bıraktığım haldeydim. Bir ara Serpil teyze gelip kıyafetlerimi değiştirmemem için beni zorlamıştı onun dışında hareketsiz yatmayı tercih ediyordum. Nefes alamıyordum boğazımın geldiği halden mi yoksa giderek büyüyen iç huzursuzluğumdan mı bilmiyordum?

 

Telefonum defalarca çalıp sonunda sustuğunda sonunda tamamen sessiz bir alanda kalmıştım. Dün gece açtığım camdan içeriye dolan sesler anlamsız gelmeye devam ediyordu. Annem sessizdi babam ve amcam ise en uzak noktadaydı şuan. Umarım vazgeçmişlerdi yada Mete vazgeçerdi yoksa bu bahçeden çıkıp gideceğim yerinde cehennemden bir farkı olmayacaktı.

 

Boğazıma sarılan ellerden çok Meryem hanım zihnimde dolaşırken artık ona daha çok hak vermeye başlamıştım. Kimse yavrusunun mutsuz olmasını istemezdi. Heleki bir çocuğunu ve eşini kaybetmis bir kadın hiç istemezdi. O yüzden haklıydı ortada olan bir gerçeği bana söylemiş olması onu kötü birisi yapmazdı.

 

Meryem hanımı bile aklayan zihnim annemi aklayamıyordu. Benzer yanlarımız olmasa acaba annem değil mi diye düşünürdüm muhtemelen ama gerçek annem olduğuydu. Bazen acaba çok mu kötü bir bebektim diye bile düşünüyorum. Kardeşim yoktu benden pişman olduğu için bir kardeşim olmadığını söylemişti bir keresinde belkide gerçekten sorun sadece benden kaynaklıydı.

 

Yada gerçekten bir bataklığa doğmuştum. Aklıma lotus çiçekleri gelirken kendi kendime güldüm. Bataklıklar bile çiçek açıyordu ama benim içimdeki bataklık sadece biraz daha genişleyip beni yutuyordu.

 

Kapımın tıklatılma sesi gelirken , camın dışında griye dönen gökyüzüne bakıyordum. Sessiz kalırsam gittiklerini bildiğim için yine sessiz kaldım. Zaten yarın bu odadan çıkmak zorunda kalacaktım. Aklıma davet gelirken midemin yandığını hissettim. Bu akşam bırakılan yemekten bir şeyler yemeliydim.

 

'Helin'

 

Şaka mı bu kulağıma dolan ses ile uzandığım yerden irkilerek kalktığımda gerçektende Mete odamın içinde bana bakıyordu. Annem onu nasıl buraya göndermişti.

 

' Boğazına ne oldu '

 

Gözleri üzerimde gezinirken kapıya baktım. Kapalı kapı ile yeniden beni izleyen adama döndüğüm de gözlerinda gezinen öfke ile bana bakıyordu.

 

' Neden geldin' konuşmamanın da etkisi ile iyice kısılan sesim bana bile yabancı gelirken bana doğru yaklaşması ile yatağımda geriye doğru gittim.

 

' Uzakta kal lütfen ' acıyan boğazım için suya uzandığımda camın önündeki tek kişilik koltuğa oturdu. Aramızda bıraktığı mesafeye baktım onunda gözleri zeminde gezinirken ne diyeceğini bilemez gibi duruyordu. Boğazımda ki kızarıklık muhtemelen bugün daha kötü gözüküyordu malum yaralar iyileşmeden önce iyi çürümeleri lazımdı. Yada başka türlüsüne ben denk gelmemiştim.

 

'Helin bunu sen yapmadın dimi'

 

Eller bana ait değildi ama sözler benden çıkmıştı o yüzden sanırım bunu kendime ben yapmıştım. Hem herkes benim hatalı olduğumu söylüyordu pekte suçsuz sayılmazdım.

 

'Neden konuşmuyorsun '

 

' Boğazım ağrıyor ' kısık çıkan sesim bana doğruluk payı katarken ona bakmak istemedim. Gerçekten dibi sıyırdığım bir anda neden buradaydı.

 

' Annem aramış bir kaç kez seni ama açmamışsın senin için endişelenmiş beni aradı. Benimde telefonlarımı açmadığını söyleyemedim.'

 

Meryem hanıma mesaj yazıp istediğini denediğimi söylemeliydim sanırım. Telefonda konuşacak kadar sesim yoktu henüz.

 

'Annen istemedi buraya çıkamamı. Ben sen bana kızgınsın sandım. Ama sanırım göreceklerim yüzünden istemedi.'

 

Doğru noktaya ayak bastın ayağını kaldır Mete annem benim böyle bitik görmeden hoşlanmaz çünkü biz mükemmel görünmek zorundayız.Hatta o kadar mükemmel olmalıyız ki kusur kelimesi bize yaklaşmamalı.

 

'Helin sen cevap vermedikçe sinirleniyorum boğazın çok kötüyse mesaj yaz ama bir şekilde benimle iletişim kur'

 

' Tam olarak nasıl bir cevap istiyorsun. Boğazımın halini soruyorsan aile içi meseleler yani pek senlik değil'

 

' Yanılıyorsun parmağındaki yüzük benimde aileden olduğumu gösteriyor '

 

Söylediğine zorlanarakta olsa gülümsedim ellerimi havaya kaldırdığımda boş parmaklarına bakan şaşkın haline bir kahkhaha atmak istedim.

 

' Yüzük sizin gölde yani sana geri verdim'

 

' Kafana göre yüzüğü göle mi attın '

 

' Çöpe atmakta bir opsiyondu'

 

' Helin neden bir anda böyle davranıyorsun. Anlaştık sanıyordum.'

 

Evet anlaşmıştık ama sonrasında işler biraz değişti.Kendi özgürlüğüm için yeni bir cehenneme katlanacak gücüm yoktu. Hem haklı bir kadının haklılığı altında ezilmek istemiyordum.

 

' O lanet olasıca beynini susturup benimle konuş '

 

' Mutsuz ol istemiyorum Mete anneni gördüm sizin saklı cennetide gördüm hepiniz sevgi içinde yaşıyorsunuz. Mutlusunuz huzurlusunuz gerçektende sevgi dolu bir yerdesiniz. Bu kadar sevildiğin ve mutlu olduğun yerde aşık olduğun kadın ile evlenmen daha akıllıca olur'

 

Öksürük krizi ile kesilen sesim ile elimi boğazıma attım. Lanet olsun ya diye isyan eden iç sesime uykusuzluktan sızlayan gözlerimdeki yanmada eklendiğinde şansın benden yana olmadığını fark ettim. Önüme uzatılan bardak ile yeniden göz göze geldiğimizde bardağı aldım.

 

' Hangisiydi '

 

' Ne '

 

' Boğazına sarılan el kimindi Helin?'

 

' İkiside aynı fark etmiyor bugün biri yarın diğeri '

 

' Bu seferki amcan mı?'

 

Başımı olumlu anlamda salladığımda bir kaç adım atıp camın önüne geldi. Odamdan görünen bahçeye bakmaya devam ederken yüzündeki ifadeleri göremediğim için neler düşündüğünü anlayamıyordum.

 

' Bir gün aşık olursan söylerim boşanırız. Ama o gün gelene kadar en azından burdan kurtulmus olursun.'

 

' Ya ben aşık olursam'

 

Rezillik çıkar diyen Meryem hanımın sesi kulağımda çınlarken. Bana dönen yüzü kısılmış gözleri ile keşke bunu düşünmeseydim diye düşündüm.

 

' Sende bana söylersin o zaman '

 

Sesindeki kararsızlık yüzüne ulaşmazken gözleri boynumda geziyordu. Muhtemelen bana acıyan zihni ile kendince bir çözüm buluyordu. Kapı yeniden tıklatıldığında benim yerime o cevap verdi.

 

Kapının ardından gözüken melek ile akşam yemeği saati olduğunu anladım.

 

' Akşam yemeği için sizi bahçede bekliyorlar Doğan Bey '

 

Gözleri benim üzerimde durduğunda ona gülümsedim. Benim gelmeyeceğimi anlamış olacak ki kararsız bir şekilde yeniden kapıda bana dönmüş kıza baktı.

 

' Helin hanım bugün de yemek istemediğinize emin misiniz?'

 

' Şuan istemiyorum ben sonradan söylerim serpil ablaya '

 

Başı ile beni onaylayan kız çıktığında kapanan kapı ile olan bakışımamı kesip odamın içine göz atan adama baktım. Gözleri bir an bana dönüp yeniden giyinme odasına geçen boşluğa döndüğünde ona baktım.

 

' Dışarda yiyoruz '

 

' Saçmalama boynumu kapatacak enerjim yok'

 

' Meraklanma ben hallederim onu '

 

' Nasıl olacak '

 

' Yok mu kapşonlu bir sweatshirttün. İzninle giyinme odana giriyorum yada girip sen hazırlan. Bizde ki akşamdan beri bir şey yemediği ortada , hem şuan amcan ile yemek yersem muhtemelen amcanın son yemeği olur. O yüzden ya sen seç giyin yada ben bakıyorum'

 

Gözleri benimle giyinme odasında arasında giderken oturduğum yerden kalkıp ona kapıyı gösterdim. O kapıya doğru hareketlendiğinde bende siyah kapşonlu sweatshirtü üzerime giydim . Altına shortlarımdan birisini giyip lavobaya ilerledim. Karşılaştığım halime bakarken gerçektende boynumdaki kırmızılığın gittikçe çürüyen bir renk aldığını gördüm bu yetmezmiş gibi şişmiş ve kırmızı bir şekilde duran gözlerim ile mükemmel görünüyordum. Düzeltmek için yapacak bir şey olmadığından yüzümü yıkayıp en azından biraz kızarık gözlerime iyi gelmesini umdum. Dağınık saçlarımı ev topuzu yapıp toplandığımda en azından odadan çıkabilecek kadar iyi gözüküyordum.Bulduğum ilk çantaya eşyalarımı atıp elime aldığım spor ayakkabılar ile odamdan çıktığımda beni duvara yaslanmış bir şekilde bekleyen Mete ile karşılaşmayı beklemiyordum.

 

'Gidelim'

 

'Annemler'

 

' Ben hallederim sen arabaya geç direk '

 

Babamların suratını görmektense arabaya gitmek daha mantıklı olduğundan hızlıca ön kapıya ilerledim o bahçeye doğru geçerken benim için açtığı arabaya gidip ön koltuğa oturdum.

Bir kaç dakika sonra sinirli bir şekilde evin köşesini döndüğünde arabanın içinin karanlığında onu izledim. Bu kadar kısa sürede sinirlenen birine göre oldukça sakin tepkileri vardı. İlk gördüğüm andaki hızlı adımlarına ters bir şekilde sakin adımlarla arabaya yöneldiğinde sakinleşme çabasını izledim. Bir dakika geçmeden kendi tarafına yerleştiğinde masada ne konuşulduğunu sormama kararı aldım.

Bir kaç dakika sonra sakinleşmiş olacak ki sakin bir müzik açtı. Sonrası da bir kaç saniye bana bakıp yeniden önüne döndüğünde normal sesine dönmüş bir şekilde konuşuyordu.

 

' Restoranı olan bir arkadaşım var bizim için bir şeyler hazırlamasını istedim. Ama yemek istediğin bir şey varsa ekleme yapabiliriz'

 

' Bu halde bir mekanda oturamam'

 

' Mekanda oturmayacağız. Paket olarak alacağım '

 

' İstediğim bir şey yok '

 

Yeniden sessizleştiğimizde bir kaç dakika boyunca akan trafiğe dalıp gittim. Oldukça güzel duran bir mekanın önüne park ettiğinde ona doğru gelen çalışana hemen çıkacağını söyleyip hızlıca içeri girdi. Bir kaç dakika geçmeden yanında bir adam ve iki poşet ile çıktığında yanındaki adam bir yerden tanıdık geliyordu. Ama kim olduğunu hatırlayamıyordum.

 

Bir kaç dakika daha konuşup ayrıldıklarında Mete hızlıca arabaya geldi elindeki paketleri aldığımda yeniden hareket ettiğimizde burnuma gelen kokular yemeklerin henüz fırından çıktığını söylüyordu.

 

' Nereye gidiyoruz '

 

' iki seçenek var ya arabayı sakin bir yere çekiceğiz ve plastik tabaklarda yiyeceğiz yada benim evime gidip kavga ederek yiyeceğiz sence hangisi cazip'

 

' Şuan ki halimin birisi tarafından görülmesini istemediğimi varsayarsak ikinci seçenek daha makul'

 

' Anlaştık '

 

On beş dakika kadar süren yolculuk sonunda arabayı garaja park etmiş asonsörün aynası ile bakışıyordum. Gözlerim bir tık daha toparlamıştı. En azından bu iyiydi. Asonsörden indigimizde Handan'ın evinin bir alt katta olduğunu anladım. Yan yana dairedense bu şekilde tercih etmeleride bir ilginçti.

 

Evin kapısını açıp geçmem için kenara çekildiğinde ondan önce evine giriyor olduğum gerçeğini görmezden gelip ayakkabılarımı çıkarıp kenardaki askıya çantamı bıraktım.

 

Hemen peşimden içeri girip ışığı açtığında içeri devam etmeden onu bekledim. Onun önde ilerlemesi ile evin içine ilerlediğimizde bir kaç hafta önce gördüğüm manzarayı yeniden gördüm. Şehir ve ışıkları aynı şekilde dururken benim böylesine savrulmuş olmam gerçekten şaka gibiydi. Mutfağa hareketlendiğinde onu takip ettim elimizdeki paketleri masanın üzerine bıraktığımda halen sıcacıkalardı. Getirdiği tabakalara paketlenmiş et yemeğini ve makarnaları aldığımda paketleri yeniden poşete koydum. Küçük paketteki tatlıları paketinde bırakıp iki bardağı su doldurup masaya döndüğüm de karşılıklı oturduk. Evet beklenen kaos yükleniyor.

 

' Aklından her ne geçiyorsa unut bu düğün olacak. O lanet olasıca amcan onu öldürmediğim için şükretsin. '

 

' Mete '

 

' Helin burda güvende olursun eğer çok istiyorsan bir süre sonra yine ayrılırız. Ama şuan aşık olduğum biri yok hem herkes aşık olup evlenmek zorunda değil. Annem ile başbaşa kaldığınızda ne konuştunuzda bu noktaya bu kadar takıldın bilmiyorum ama bu mazereti geç. Aşık olduğun biri var mı?'

 

Olumsuz anlamda kafamı salladığımda etinden bir parça kesip aldığında burada güvende olursun lafını düşünüyordum. Ayrıldığımızda o eve dönmemede gerek yoktu hem aklımdan geçenler ve annesinin sesi zihnimde turlarken önümde sallan el ile yeniden ona döndüm.

 

' Benimle konuş beyninin içinde değil '

 

' Güvende olursun dedin ya onu düşünüyordum '

 

' Son dört kat tamamen bize ait yani güvenlik ekibimin evleri bir kaç çalışanımın evleride burada hatta bu katta güvenlik şefimde yaşıyor yani burda sana birsini dokunamaz dokundu diyelim bu kişi muhtemelen ben falan olmalıyım başka türlüsü mümkün değil '

 

' Annenler'

 

' Onlar bir üst kattalar aslında Alin okul için burada olduğunda orda kalıyorlar . Diğer zamanlar diğer evdeler'

 

' Anladım.'

 

Önümdeki tabaktan bir şeyler yemeye devam ettiğimde Mete çoktan yemek kısmını bitirmişti. İyice arkasına yaslanıp benim tabağım takip ederken yemeye devam ettim. Bir kaç dakika boyunca ikimizde benim tabağıma odaklandığımızda sessizlik bir ruha kavuşmuş gibi etrafımızda dolaşıyordu.

 

' Amcamdan nefret mi ediyorsun?'

 

Sorduğum soru ile gözleri bir anlığına yüzüme değdi sonrasında başını olumlu anlamda salladığında. O neden diye sorma hakkım var mı diye düşünüyordum. Emin olamadığım bir kaç dakikadan sonra sessizliği bu sefer o bozdu.

 

' Sadece amcan ile sınırlı değil nefret ettiğim kişi listesi'

 

' Kimler var?'

 

~~~~

 

 

 

 

Kendinize iyi davranın ❣️

 

Loading...
0%