Yeni Üyelik
36.
Bölüm

36. Bölüm

@saturnsring

 

'Önceliğim olduğunu fark edememişsin demektir'

Fark etmedim diyebilirdim ama farkındaydım. O yüzden konuyu buradan devam ettirmeyi en azından mesaj yazarken istemiyordum.

'Beklediğiniz kişi geldi mi ?'

Bana verdiği sözü tutacağından emindim o yüzden ne zaman Serdar ile yüzleştiğim anda sormak istediğim soruları da zihnimin bir kısmında tutuyordum. Camdan dışarıyı izlerken Ferit abimin halen gelmemiş olması da belki de beklenen kişinin çoktan geldiğini söylüyordu.

'Ne soracaksın bana sor '

'Doğan kişisel bir görüşme talep ediyorum '

'Ferit seni getirecek '

Geldiğinde daha fazla geç kalmamak için hazırlanmak sanırım en mantıklısıydı. Üzerime geçirdiğim kıyafetleri gelişi güzel bir şekilde seçerken tamamen siyaha bürünmüş olmam garip bir tesadüftü. Dilara'nın en sevdiği renk olduğu için mi elim gitmişti yoksa öğreneceklerim bana bir matem mi verecekti emin değildim. Bir kaç saat süren bekleyişim Kadir'in beni yönlendirmesi ile son buldu. Evdeki derin sessizliğin ortasında onunla beraber yola çıkarken içimde duran gerginlik her yanımdan yayılıyordu.

Hiçliğin ortasında gibi devam eden yolun sonuna geldiğimizde hemen hemen iki saattir yoldaydık. Kadir beni eve doğru yönlendirirken ona sadece gülümseyebildim. Normal zamanda susmayacağımı onu sorguya çekeceğimi bilen adam da bana garip bir şekilde bakarken bana açılan kapıdan içeriye girdim. Kaldığım yerin aksine seslerin yoğun olduğu evin salonuna geldiğimde Ferit abim Erkan ve Mete salonun ortasında tartışıyordu. Hemen arkalarında sakince koltuğunda oturan adamı gördüğüme göz göze geldiğim lacivertler ile olduğum yerde geriye doğru sendeledim. Ölmüş olduğuna yüzde yüz emin olduğum birini karşımda görüyordum. Yada iyice kafayı yemiştim.

'Hoş geldin'

'Şaka '

Zorlanarak çıkan sesim ortamdaki tartışmayı durdururken Mete bana döndü gözlerimin olduğu yere baktığında gerçekten de hayal görmediğime emin oldum.

'Sana henüz gizli kalman gerektiğini söyledim abi'

'Şaka mı? Siz kafayı mı yediniz ne dönüyor burada'

Etrafta başka öldü sandığım ama hayatta olan kişi var mı diye dolaştım. Karşımda sapa sağlam duran adam bana gülerken ben hortlak görmüş bir haldeydim. Meryem hanım bunu biliyor muydu? Kadın kaç senedir oğlunun yasını tutuyordu. Öldü sandığı.

'Helin durur musun?'

'Gerçekten siz ne yapıyorsun'

'Ona anlatalım dedim size kız zeki'

Efe'nin benim için söylediği şey ile iyice ona yaklaştığımda gerçek olduğuna halen ikna olmamıştım. Onu en son gördüğüm halinden daha yaşlıydı ama yine de oydu. Canlı kanlı karşımda oturuyordu. Sinir krizi geçirip kendimi dışarıya attığım davette yanıma gelip bana destek olan adamı karıştırıyor olamazdım

'Teşekkür ederim'

'Nasılsın Helin'

'İyi mi olmalıyım?'

'Bence kötü olmalısın Mete ile evli olmak seni zorluyordur.'

'Gerçekten şuan konu evli olmamız mı? Siz dört adam kaç senedir bir oyun mu oynuyorsunuz. Şans eseri kapıdan girmesem kaç gün daha sürecekti bu yalan rüzgarı'

Ferit abim yüzünü ekşitirken bu dediğimden hoşlanmamış gibiydi. Erkan diğer koltuğa otururken Mete yanıma gelmiş beni koltuğa doğru götürmeye çalışıyordu. Sanki normal bir andaymışız gibi yaptıkları davranışları ile çığlık atmak istiyordum.

'Tam olarak yalan rüzgarı değil Helin. '

'Gerçekten mi Ferit abi. Babanın arkasından iş çeviriyorsun. Öldü sandığım adam burada salonda oturuyor. Serdar nerde?'

Sakinleşmem için kolumu okşayan Mete'den uzaklaşıp hepsini görebileceğim bir açıya geçtim. Kaç tane yalan vardı etrafımda dönen. İnandığım herşey şekil değiştirirken yüzündeki gülümseme ile beni izleyen adama bakıyordum. Gerçekten de hepimiz ayakta uyutuyorlardı.

'Demiştim sana Helin ile ruh eşisiniz diye'

' Tüm hayatın boyunca doğru konuştuğun tek andı'

Kendi aralarında döndürdükleri muhabete odaklanmaya çalışırken bir an bacaklarımın beni taşımadığını hissettim. Gerçekten de bu kadar normal miydi ? O arabada olduğunu yazan onca haber cenaze görselleri gözümün önünden akıp gidiyordu. O hayattaysa neden bu kadar zaman beklemişlerdi. Gerçek hedefleri neydi. Yada gerçekten o arabadaysa nasıl kurtulmuştu.

'Bölmek istemem ama bir açıklamanız yok mu?'

'Doğan açıklar dimi Doğan'

'Hayır ondan istemiyorum o net olmuyor hiçbir konuda topluca açıklayın hepiniz teker teker. Açıklar öyle kapanır ancak'

'Zeki olduğunu söylemiştim.'

Efe'nin ben demiştim ifadesini izlerken gözlerinin kenarında oluşan kırışıklıklara baktım. Gerçekten de bunca yıl neredeydi bu adam. Mete beni yeniden koltuğa yönlendirdiğinde onu görmezden geldim. Herşeyi eksik anlatıyordu bana bu hayatta güvenebileceğim dediğim tek kişide güven vermiyordu şuan.

'Serdar nerde?'

'Seni ben götüreyim.'

olup biteni sessizce izleyen Erkan hareketlendiğinde onu takip ettim. Üst katta bir odaya girdiğimizde koltukta oturan adam ile karşı karşıya geldim. altı yıl sonra bu şekilde karşılaşmayı beklediğim birisi değildi ama hayatın ne zaman ne planladığı bellide değildi. Kahve gözleri üzerimde dolaşırken yüzüne yayılan gülümseme ile karşısına oturdum Bir yandan da etrafı süzüyordum. Mete gibi birisi beni buraya tek başıma yollamazdı illaki bir yerden izliyor olacaktı. Gözlerim tüm köşelerde dolaşırken benim ne aradığımı anlamış gibi derince bir nefes alan Serdar'a baktım.

'Kamera tam nerde bende çözemedim'

'Yani bir kamera var'

'Yüzde yüz var'

Aramayı bıraktığım kameradan gözlerimi çekip karşımda oturan adamı izlemeye başladım. Kumral saçlarını uzatmıştı yüzüne yansımış olan zamanın izleri ve gözlerinde artık olmayan o hınzır gülüşleri ile artık geçmişten çok uzakta gibiydi. Onunda beni izlediğini görebiliyordum. Değişimimi anlamaya çalışır gibiydi. Uzun bir sessizlik ortama sarılırken nefes almasak odanın bomboş bir yer olacağını fark ettim. Sormak istediğim onca şey vardı gelirken bile aklımda dolaşan onlarca soru ama şimdi böyle karşı karşı kaldığımız bir anda ne soracağımı bilemiyordum. O geceyi sormak istiyordum ama nasıl soracaktım emin değildim.

'Helin üzgünüm '

Benden önce konuşma sırasını alan adama baktım. Yüzünde ki gerçekten üzgün olduğunu belli eden ifade ile bana bakıyordu. Kahvelerine yansıyan acıya bende eşlik ederken sadece başımı salaya bildim ne için üzgündü emin değildim. Ama onu rahatlatacaksa ona eşlik edebilirdim çünkü gördüğüm en pişman yüz ifadesi yüzünden etrafa saçılıyordu.

'Neden üzgünüm merak ediyorsun dimi?'

Sessiz kalıp sadece başımla onayladığımda oturduğu yerde geriye yaslandı. Gözleri benim gibi köşelerde dolandığında onunda kamera aradığını düşündüm bir an. Ama bu mantıksızdı gizlemek istediği şeyler olan bendim o değil.

'O gece sana ulaşmak istedim ama Efe hızlıca yurtdışına çıkmamı söylemişti. Ve geride kalan kimse ile görüşmeme mi? Yaşadığım bilinmemeliydi.'

'Yalan konuşuyorsun Efe'lerin cenazesinde resmin var'

Onu o fotoğraflarda görüp tanımıştım. O fotoğrafları göstermiştim Mete'ye işte bu adam diyerek.

'Gitmiştim Helin ama sonra Efe harekete geçmek istediğinde geri geldim ama işler tahmin ettiğimiz gibi gitmedi o yüzden tekrar kaybolduk.'

'Serdar gerçek gerçeğe ihtiyacım var'

Gerçeği öğrenip kendi içimdeki süre gelen onca savaşı durdurmak istiyordum. Aldığım nefeste artık şüphe olsun istemiyordum. Gerçekten güvenebildiğim bir kişinin anlatılanlar gibi olmamasını öğrenmek istiyordum. Halen en yakın arkadaşımı kaybetmiş olarak kalmak istiyordum. Onu kaybetmiş onun gerçekte en yakınım olmadığını öğrenmek istemiyordum mesela çünkü bu sefer onu affetmek imkansızdı. Bir kere hesap sorabileceğim bir yerde bile değildi ki.

'Tam olarak hangi gerçeğe'

'O gece o geceden öncesi bana anlatabileceğin her gerçeğe'

'İnanacak mısın?'

Alt katta oturan adam aklıma gelirken inanıp inanamayacağımı bilemiyordum. Ama deneyecektim. Herkes hayatına devam ederken bir biblo gibi sadece izlemiştim ve bu süreç tahmin edilenden daha yorucuydu.

' Birbirimizi seviyorduk bu gerçek. Selçuk bunu şans eseri öğrenmiş'

Amcamın adını duyduğum anda tüylerim ürperirken sakin kalmaya çalıştım. Konu o değildi ve içerdeydi en azından şuanlık.

'Selçuk bunu öğrenince sessiz kalmış o sıralar Dilara ile rahatça görüşüyorduk. Sonra bir gün ayrılmamızı istedi ama bunu kabul etmedik bende o sırada Efe'lerin şirketinde çalışıyordum bunu duyunca bilgi sızdırmamı istedi. Garip bir şekilde takkıktı Haldun Bey'e sanki tüm dünyada tek rakibi oydu. Onu yok etmek istiyordu bizde bu durumu kullanma kararı aldık bir süre bilgi sızdırdım. Yani çok işe yarar değildi ama bir noktada önlerini açtım. O sırada Dilara seninle beraber gelemeye başladı mekanlara seni senden öncede tanıyordum.'

'Nasıl tanıyordun.'

'Dilara bahsediyordu Ferit İdil sen hepinizi onun gözünden tanıyordum. İlk kavgamız o gün oldu senin onun anlattığın gibi olmadığını söyledim ve bu durum aramızda bir soruna yol açtı ama uzun sürmedi. Zaten seninle de öyle çok konuşmadık biliyorsun'

Biliyorum tanıştıktan sonra iki yabancı gibiydik. Açıkçası yakın olmayı istemiyordum zaten ama garip bir uzaklık olduğunun da farkındaydım mekanda tek kaldığım yada diğerleri ile kaldığım anlarda fark etmesem de sonraları bazen düşünüyordum bu durumu.

'Seni sevmiyordu Helin sanırım bu anlatacaklarım içinde seni en yaralayacak olan bu. Açıkçası gençtik şimdi baktığımda o zaman yaptığım bir çok şeyden pişmanım ama yaşandılar.'

Seni sevmiyordu Helin. Tebrikler İdil sen doğru söylüyormuşsun hayatında ilk defa bir doğruya sahipsin. İçime yayılan öfke ve kırgınlık arası bir hisle oturduğum yerde sessiz kaldığımda o da bir süre bu sessiz kalışa eşlik etti.

'Bir gün senden bahsettiğinde evin çürük parçası demişti bende nedenini sormuştum o zaman seni tanımıyordum. Annesi senin üvey olduğunu söylermiş küçükken annen seni başka bir yerden getirmiş. tabi büyüdükçe işler değişti sanırım öyle olmadığını biliyordu ama seni kullanabiliyor olduğunu fark ettiğinde seni çağırmaya başladı. Evden çıkış biletiydin sürekli bir gölge gibiydin onun yanında. Senin için en iyi arkadaş oydu ama onun için işler öyle değildi. Burak'ı hatırlarsın ona senin hakkında bir sürü şey anlatmıştı o sırada çocuktuk sanırım oda geri çekilmişti. Saçma sapan gençlik anıları işte'

Saçma sapan gençlik anıları, onlar için böyle duran o anların hepsi benim özgür olduğumu hissettiğim onca andı ve şimdi hepsi kocaman bir bencilliğin gölgesine düşüyordu. Başıma bir ağrının saplandığını hissediyordum. Ama burada bitemezdi. Annem hakkında yengemin uydurduğu yalanlar mıydı ? Yoksa bana bahsetmemek için kısa kestiğine emin olduğum onca sözün Elif'in anlattıklarına denk geliyor oluşu mu? İçimde bir yer boşalıyordu çok büyük bir parçama veda ediyor gibiydim. Hiç kimseye inanamayıp şimdi burada durmuş ona inanıyor oluşuma kızamıyordum bile. Çünkü hafifleterek anlattığını görebiliyordum üzerinden usulca geçiyordu ama ben hiç öyle usul bir anda değildim. Yıkılıyordum sanki kendi kendime yaptığım minik dağım un ufak oluyordu. Kimsesiz kalıyordum sanki oyun arkadaşını kaybetmek böyle bir an mıydı?

'Sonra Selçuk bir anda Dilara'yı nişanladığını söyledi. Efe benimle konuştu göstermelik olduğunu bize yardım edeceğini söyledi. O gece kaçtı onu dışarda bekliyordum. Sanırım en büyük hata buydu çünkü Selçuk'un planını bozmuştuk bizi bulduğunda gözü dönmüştü. Hiç acımadı gözünü bile kırpmadan vurdu kızını Haldun Bey bizi kurtarmaya geldiğinde Dilara için geç kalmıştı. Sonrasında gözümü açtığımda işlerin bambaşka anlatıldığı bir cenaze öyküsü herkesin dilindeydi. Açıkçası o adama yetecek bir gücümde yoktu. Yanıma ifade için bir polis bile gelmedi içimi yakıp kavuran pişmanlık ile Efe'lerin planını kabul ettim. Şimdi buradayım ve umarım o cani bir şekilde cezasını çeker.'

Kendi kızını vurup bunu gizleyen adam mı ceza çekecekti en komik fıkra ama yüzüme yayılan gülümsemeyi hissedebiliyordum tıpkı dudağımın kenarına değen yaşların farkında olduğum gibi. Onun da yüzünde acıdan geçen bir kırılma vardı muhtemelen altı yıl boyunca hiçbir şey yapamamak onu yiyip bitirmişti.

'Peki Haldun Bey onu kim vurdu.'

'Helin iyi değilsin'

'Emin ol daha kötü anlarım vardı o yüzden soruma dönelim.'

Alin'in karşısına geçebilmek için bu sorunun cevabı benim için önemliydi. Alin Meryem hanım Handan ve hemen alt katta şuan bu odayı gözetlediğine emin olduğum Mete ile kendimi yan yana görebilmek için o lanet kurşunun kimden çıktığı önemliydi. Ne acizlik ama diyen iç sesim ile sanki mermi babamın elinde değilse katil olmayacak mıydı?

'Selçuk delirmiş ben ortadan kaybolduktan sonra Haldun Bey onu içeri attırmak için uğraşıyormuş. Komik olan kendi kızının kanına karşılık kan hakkı istiyormuş o yüzden tuzak kurmuş ama Ferit bunu söylemiş Efe'ye. İkisi beraber kanıt arıyorlardı Dilara'nın ölümü ile alakalı sadece benim anlattıklarım yetmiyordu. Efe yada Alin'in ölmesi gerekiyordu ama Haldun Bey'e denk geldi araç patladığında yanında koruması varmış Efe hemen arkalarındaymış o yüzden bir şekilde gizlenmeyi başardı. Kısaca hepimizin Selçuk'tan alacak kanı var'

Ferit abimin altı yıldır böyle bir planın içinde olması ama hiç belli etmemiş olması mümkün müydü? Amcam gibi bir adam kendi kanından diye hiç ihanet ihtimalini düşünmemiş miydi? Gerçekten bunu fark etmemiş olması çok saçma değil miydi?

'Ferit güzel oynar kimsenin ruhu duymaz'

'Öyle görünüyor'

'Helin '

'Efendim'

'Gerçekten üzgünüm bunları o zaman anlatmak isterdim. Ama fırsatım olmadı sana ulaşsam haber alırdı. Her an bir kafesteydin her hangi bir hamlede tüm plan suya düşerdi.'

Kafesimin sebebi demek buymuş tek görgü tanığını yakalamak . Beni yem olarak ortaya atmalarının da sebebi bu olmalıydı. Babam tüm bu olanların arasında tam olarak neredeydi. Ne hissetmem gerektiğini bile bilmiyordum. Gidip hesap soracağım bir insan bile yoktu.

'Diğer merak ettiklerini Doğan anlatır'

'Anlatır'

sayıklar gibi onu onayladığımda yeniden sessizlik oyununa dönmüş gibiydik. Zihnim bile düşünemez olmuştu sadece aklıma doluşan kareler vardı kahkaha attığım anılar. Kendimi iyi hissettiğim anılar evden çıkamadığım nereye gitsem bir gölgemin oluşu telefonumun sürekli izlenmesi hepsi mantıklı bir sonuca varırken kendi hayatımda nasılda ikinci karakter olduğumu fark ediyordum. Tüm hayatım boyunca etrafımda yalanlar dolaşmıştı.

Elimde koskocaman bir yalan rüzgarı tutuyordum. Öyle ki bununla ne yapmalıydım. Sokağa çıkıp bağırmak iyi gelir miydi? Gidip amcama saldırmak bir çözüm olur muydu ? Yada gidip mezara sayıp sövmek ne vardı arkadaşlığımızı yalan çıkarmasaydın demek ? Hiçbirinin bir işe yaramayacağını görebiliyordum ama oturduğum koltuk beni yutuyordu.

'Hayatının zorlaşmasına sebep olduğum için özür dilerim ama elimden bir şey gelmedi o zaman bu kadar güçlü değildim. Hatta değildik'

'Sorun değil doğduğu gün yanlış olan biri için bir kaç sene çokta bir mesele olmamalı Serdar'

Doğumum anneme mutsuzluk getirmişti, sonrasında evimizdeki huzur gitmişti. Halam ve yengem her zaman uğursuz bulmuştu beni değersiz sonrasında bir an gerçekten arkadaşım var sanmıştım ama şimdi onunda beni kullandığını öğreniyordum aylardır kabul edemediğim şey gerçekti. Etrafı birbirinin benzeri canavarlar ile doluyken babam sadece izliyordu. Koskocaman bir hiç ne hayat ama.

Herkese rahatsızlık vermiş bir hayat yaşayan kendime bile.

~~~~
Helloooooo 🍪
Umarım keyfiniz yerindedir🦋
Bölüm hakkındaki görüşleriniz için buraya bir kaç kelime bırakabilirsiniz 🐥
Kendinize iyi davranın 🌻

 

Loading...
0%