Yeni Üyelik
38.
Bölüm

38. Bölüm

@saturnsring

 

Sadece iki gecede hayatımın bu kadar değişeceğini söyleseler sanırım bunu söyleyen herkese gülerdim. Bir kaç ay önce gelip bunlar yaşanacak demiş olsalardı yine gülerdim. Hiç şüphesiz hayatımın son bir kaç ayında yaşadıklarım tüm ömrümden daha çok olay barındırıyordu. İnandığım her şeyin şekil değiştiriyor olması da yeni kararlar alabilmek için önümü kesiyordu. Güven duygumun geri dönülmez bir şekilde yıkıldığı ortadaydı. Televizyonların magazin kısmında değil de haberler kısmında yer alan aile fertlerimiz susmak bilmeyen telefonlar evin içinde birbirimizden nefret ettiğimizi saklayamadığımız anlarla beraber nefes alıyordu.

 

Ferit abim beni eve bıraktığı an yeniden ortadan kaybolmuştu Kadir dışında gerçekten güvendiğim kimse yoktu bu evde ve her an uykumdan irkilerek uyanıyordum. Çünkü amcamın ensemde olduğunu hissediyordum. O yüzden bu iki günde derin bir uyku uyuyamamış olmanın getirisi olarak her an yorgun hissediyordum.

 

Bardakta soğumuş çaydan bir yudum daha aldığımda annem ile mutfak masasında oturmuş duvar manzarasına bakıyorduk. Ciddi manada binanın duvara bu kadar yakın olması gizli bir hapishane izlenimi veriyordu. Duvar bana sürekli farklı anıları hatırlatıyordu. Bazen kaçmak istediğim evimizin duvarını bazen o duvardan kaçan kişiyi ve bazen de hemen önümdeki duvarın yok olduğunu oraya amcamın geldiğini hayal ediyordum. Ölüme yakındım ama bu bende korkudan çok özgürlük hissi uyandırıyordu. Oysaki kendi evim olarak görmeye başladığım o evde de özgürdüm. Mete bana her olanağı sunmuştu yetmezmiş gibi sevgide görüyordum ama içimde bir yerlerde hiç durmak bilmeyen bir karanlık her yerden kuşatıyordu beni ve sanki ölmek fikri bu karanlığı yok edecekti.

 

'Ne düşünüyorsun'

 

'Hikayenin sonunu'

 

Hiç beklemeden verdiğim otomatik cevaba inanmış olan annem yüzüne yayılan gülümseme ile bana baktı.

 

'Muhtemelen baban serbest kalır '

 

'Babam düşündüğüm bir detay değil bunca olaya karışan birisinin elleri de diğerleri kadar kirlidir.'

 

'Helin '

 

'Ne var biliyor musun anne ilk defa bir yere ait gibi hissediyordum ve buna yine siz engel oldunuz. Seçme şansım olsaydı sizi seçmezdim'

 

'Meryem ile düzelirsiniz. O seni suçlamaz'

 

'Sence önemli olan beni suçlamaması mı? Ben kimi suçlayacağım yüzlerine baktığımda aklıma gelen ilk şey ne olacak. Sence Meryem hanımın yüce gönüllü oluşu gerçeği benim zihnimden silecek mi?'

 

'Helin'

 

'Tek istediğim bitmesi suçlular cezasını çeksin ve bende herkesten uzakta kalabileyim'

 

Tam olarak planladığım şeyi ona anlatıyor olmamak için üstü kapalı bir şekilde dilimden düşen fikirlerim onu üzmüştü. Yüzüne yayılan hüznü görmeme sebep oluyordu ama ben onun buna üzülüyor olmasına bile üzülemiyordum. Çünkü ilk defa kendim için bir yol arıyordum ve bunun buralarda olmayacağı kesindi. İçimde ki ses Mete diye fısıldarken onu susturacak onlarca nedene sahiptim. Her duygunun onun anlattığı kadar kolay unutulduğuna inanamıyordum. Belki de uzun zamandır kaçmak isteyen tarafım bu sefer bir sebep bulmuştu emin değildi. Önceliğim olduğum anı yaşamaktı en azından nefes alamaya devam edebilmeliydim. Zihnim her an başka düşünceye evrilirken gidemeyeceğim doktor randevusu da kulağıma fısıldanıyordu.

 

kapı tarafından gelen hareketlilik ile oturduğumuz yerden kalktığımızda Ferit abimin koşarak içeri girdiğini gördüm. Gözleri hepimizin üzerinde gezinirken onunla göz göze geldim. Yüzüne yansımayı bekleyen bir gülümseme ile bize bakıyordu.

 

'Ne oldu annecim babanlar serbest kaldı dimi?'

 

'Maalesef anne kendi kızını öldürmekten dolayı tutuklanması talep eldi.'

 

'Ne diyorsun abi sen?'

 

İdil'in şaşkınlık dolu sesi kulağımı yalarken yüzüme yerleşmeye çalışan gülümsemeyi geriye yolladım. Yengem Ne diye sayıklayarak yere doğru çöktüğünde annem onu tuttu. İdil ne olduğunu anlamaya çalışır gibi etrafına bakınırken bu durumdan keyif alan iki kişi olarak birbirimize bakıyorduk. Mete'nin davasını da sormak istiyordum ama şuan için odadaki kişilerin bunu hazmetmesini bekliyordum.

 

'Baban serbest Helin, ama şuan öfkeli o yüzden ne yapacağını kestiremiyoruz. Yengemle seni buradan çıkarmam gerekiyor'

 

'Bizi neden çıkarman gerekiyor.'

 

'Amcan Ablamın katili olmaktan tutuklandığı için buna senin sebep olduğunu düşünüyor. Babanda abisinin kinini güdüyor gibiydi.'

 

'Şaka mı? Kendi kızını öldüren o değilmiş gibi şimdide suçlu olduğu ortaya çıktığı için kendine bir günah keçisi mi seçiyor.'

 

'Helin bunu sonra tartışsak Kadir sizi buradan çıkarsın.'

 

' Onlar ne olacak sen ne olacaksın'

 

'Biz aynı taraftayız.'

 

Halen Ferit'tin onların tarafında olduğunu sanıyorlardı. Öylesine yaşayan benim onları içeri tıktırdığıma inanıyorlardı da gözlerinin önündeki açığı göremiyorlardı. Bu nasıl bir akıl tutulmasıydı. Yengemin çığlık gibi gelen sesi ile olduğum yerde irkildiğimde Kızım diye ağlayışı kulağıma doluyordu. İdil'de annesine sarılmış bir şekilde ağlarken onlarında bu durumu nasıl aşacağını düşünüyordum. Resmen etrafım enkazlarla doluydu.

 

'Helin hızlı olalım.'

 

'Abi size zarar vermeyecekleri ne malum olmaz '

 

'Helin '

 

'Yengem idil nasıl olacaklar '

 

'Herkes kendi sorununu halletmek zorunda onları farklı bir yere götüreceğim. O sebepten Kadir'in arabasına binin'

 

Annemin kolumu tutmuş bir şekilde beni kapıya doğru ilerletirken halen Ferit abimin gözlerine bakıyordum. Bana göz kırptığın da sorun olmadığına emin olmak istedim. Ne kadar nefret etsem de İdil'lerinde gün sonunda güvende olacağını bilmek istedim. Tehlikede olan sensin diye iç sesime rağmen kapıdan çıkana kadar arkama bakmaya devam ediyordum. Bir kaç saat içinde bu evin cehennem olacağını anlamıştım. Ama babamın da kendi kanından olana kıyabileceği ihtimaline inanmıyordum.

 

Bir sorun vardı bu insanlarda beyinlerinin çalışma şeklini anlayamıyordum bir türlü. Kadir'in hızla sürdüğü arabada bir bilinmeze giderken kendi babamın benim peşime düştüğünü unutmaya çalışıyordum. Abisi için kızından vazgeçebilir miydi? Hayatım boyunca hiçbir an beni desteklememişti ama öldürmek bambaşka bir şeydi sanırım. Geride bir enkaz vardı arka koltukta başka bir enkaz bambaşka bir evde başka bir enkaz iki kardeş bu kadar enkazın suçlusu iken nasıl böylesine gözü kararta biliyorlardı.

 

Yaklaştığımız evin kapısından geçmek için araba iyice arandığında girdiğimiz avlu yeni hapishaneme açılırken aldığım nefes boğazıma takılıyordu. Kadir'in ardından arabadan indiğimde onu takip ederek eve girdik. Salondan gelen sesler tanıdık olduğu için aldığım nefessi veremedim bile. Uzun zaman boyunca yüzlerine bakamayacağım insanların yanına getirilmiştim.

 

Annemin de benim yanımda durduğunu fark ettiğimde onunda bu duruma hazır olmadığı ortadaydı. Kadir'e baktığımda bana gösterdiği salona ilerlemek istemiyordum. Alin'in bana yeniden öfke ile bakacak olması şuan kaldırabileceğim en son şeydi.

 

'Geri dönsek'

 

'Doğan Bey böyle istedi Helin hanım'

 

Mete'nin aldığı karara sıçayım diyen iç sesim hemen salonun kapısında beliren Handan ile sustuğunda bize doğru geldi. Önce annemi sonra beni kucakladığında ona sarılırken bile gerginlikten bayılacak durumdaydım.

 

'İçeri geçelim'

 

'Geçmeyelim'

 

'Helin'

 

Yaşanacak olanları tahmin edip duran zihnim ayaklarımı geriye doğru çevirirken beni iterek salona götüren kadın ile ilerledim. Gerçekten de bunun şuan olması gerekiyor muydu? Salonun kapısından girdiğimde oturduğu yerde Handan'ın kedisini seven Alin bize baktı. Ona fazla bakamamak için gözlerimi çevirdiğimde Meryem hanımla yüz yüze geldim. İkisi de şaşkınlık ile bize bakarken Alin'in ifadesinin yeniden nefrete dönüşmesini izledim. Gözlerinden taşan nefret beni olduğum yerde sabit tutarken annemin de benden farkı yoktu. Meryem hanım her zamanki zerafeti ile bizlere koltukları gösterirken ortamdaki ölüm sessizliği mideme vuruyordu.

 

Annem gösterilen koltuğa yavaşça oturduğunda ondan kalan boşluğa zoraki bir şekilde oturdum. İlk kimin konuşacağına karar verilemeyen ortamda hepimizin bu durumdan memnun olmadığı belli olurken gözlerimi zemindeki mermerleri süsleyen kan kırmızısı halının motiflerine diktim.

 

'Sizi rahatsız etmek istemezdik ama sanırım Doğan böyle uygun görmüş'

 

Annemin en alt tonda kurduğu cümle sessizliğe yumuşak bir şekilde düşerken halen gözlerim halıda duruyordu.

 

'Haberim var siz gelmeden önce aradı'

 

' Yaşanılan şeyler için üzgünüm hiçbiri bilgim dahiline olan şeyler değildi'

 

'Biliyorum Doğan söyledi'

 

Meryem hanımın anneme eşlik eden sakin sesi bana cesaret vermeye çalışırken yine de kendimde bu yüzü bulamıyordum. Sanki bu suçu ben işlemiştim de şimdi sonucu ile yüzleşiyordum gibi.

 

'Üzgün olmanız babamı ve abimi geri getirmiyor'

 

Alin'in o günden beri azalmamış olan öfkesi ortama yenide yüksek bir ton kattığında kendimi ona bakarken buldum. Meryem hanım onu sakinleştirmeye çalışırken onun pekte geri adım atacak durumu yoktu. Ve şuan en haklı insan olarak yapmak istediği herşey de haklıydı. Abisinin hayatta olduğunu öğrendiğinde ne yapacağını düşündüm sadece bir anlığına en azından acısı tek hanelere düşer miydi?

 

'Gerçekten sizin insan olan bir yanınız var mı emin olamıyorum. Nasıl gelirsiniz buraya.'

 

'Biz nereye geldiğimizi bilmiyorduk Alin kızım öfkeni anlıyorum ama gerçekten yaşanan olaylarla alakamız yok.'

 

'Anlıyor musunuz? Gerçekten anlıyor musunuz? Sizden birini mi öldürdük bizler ? Nasıl anlıyorsunuz?'

 

'Alin'

 

'Alin değil anne gerçekten bu iki yüzlülüğü anlayamıyorum parazit gibi abime yapıştılar bu seferde onu yok etmek istiyorlar sanırım'

 

'Abine yapışmadık buraya geldiğimizi bile bilmiyorduk Alin. '

 

Zorla çıkan sesim onu iyice delirtmiş olmalı ki kucağındaki kediyi bırakıp bana doğru ilerledi. Öfkesine hak veriyordum o yüzden yapacağı her şeye razıydım ama buraya biz gelmek istememiştik. Tıpkı onun bilmediği onca şey gibi benimde bilmediğim şeyler vardı.

 

'Bu sizin kan emici parazitler olduğunuzu değiştirmiyor. Onlar gidene kadar odamda olacağım'

 

Salondan çıkan kızın söyledikleri hepimizi yeniden sessiz bir fırtınaya mahkum ederken annemin bana doğru uzanan elinden uzaklaştım. Oturduğum koltuk nefes almama engel olurken kendimi kapıya attım. Önüme dikilen adamlar dışarı çıkmama engel olurken kendimi tutsak gibi hissediyordum. Beni babamdan korumak için cehenneme hapsediyorlardı.

 

Açılmayan kapıdaki etten duvar yeniden içeriye girmeme sebep olurken bulunduğum holde ne yapacağımı bilemedim. Tıpkı dünyaya geldiğim ilk andan itibaren düştüğüm o bilinmezlik denizine yeni açılıyormuş gibi hissederken gelecek günleri düşünmeye çalıştım.

 

'Hallolacak Helin'

 

'Nasıl hallolacak anne '

 

Annemin yanıma oturması ile ikimizde karanlık holün zemininde yan yana kaldık. İçerdeki enkazdan kaçamıyorduk kapıdan çıkamıyorduk gidebileceğimiz bir yerler düşünüyordum. Burada kalamazdık hele ki bu şartlar altında bu insanlara işkence ediyorken.

 

'Buradan gitmemiz lazım'

 

'Kapıdakiler izin vermez Helin'

 

'İzin almayacağız anne '

 

Gerekirse bir açık bulup kaçacaktım. Bu çatı altında nefes alamazdım. Kapıda ki etten duvarın illaki yumuşak bir karnı yada boşluğu olmalıydı onu bulmalıydım hem de en hızlısından.

 

'Belki arka tarafta bir kapı vardır. Ama bunu yaparsak Doğanların planı zarar görmez mi?'

 

'Neden görsün anne bizi korumak zorunda değil. Hem kimden koruyor bizi babamdan. Babam kendi kızını öldürebilecek bir adam mı?'

 

'Bilmiyorum '

 

'Onu en iyi sen tanırsın '

 

'Üzgünüm Helin onu bende tanımıyorum'

 

~~~

Helloooooo 🐥

 

Görüşmek üzere ⭐

 

Loading...
0%