Yeni Üyelik
43.
Bölüm

43. Bölüm

@saturnsring

 

Sanırım hep beraber yaşamaya alışıyorduk yoksa neden halen hepimizin bir arada olduğuna emin olamıyordum. Ferit abimleri de merak ediyordum bir yandan da Meryem hanımın oğluna kavuşacağı günü bekliyordum. İki gün geçmişti babamın cenazesi yarındı ve ben katılıp katılmama konusunda garip bir paradoksun içindeydim.

 

 

Bir yanım yıllardır büyüdüğüm adam olduğunu söylüyordu beni sevmese bir şekilde onun sayesinde varolmuştum ve şimdi beni neden sevemediğini anlıyordum. Bir yanımsa halen o namlunun ucunda oturuyor ve ona yalvarıyordu. Ondan dinlesem gerçek ne kadar değişirdi bilmiyorum ama ihanet beni canavarlaştırdı demesi onunda hikayesinin bambaşka olduğunu söylüyordu tüm bunların gölgesinde o cenazeye gidip gitmemek tam bir karmaşaydı nasıl olacaktı cenaze yengemler gelecek miydi? Onlarıda merak ediyordum tüm hayatım boyunca herkesi düşünmüş herkesi merak etmiş biri olarak yine aynı durumdaydım bana yapılanı bir kenara bırakmış yine herkesi düşünüyordum. Parmaklarımda ki titreme avuç içime yayılırken elimdeki çatalı masaya bıraktım. Geniş bir sofradaydık Meryem hanım mutlulukla kurmuştu bu sofrayı etrafta bir sürü insan vardı sanırım tek matem havası benim içimde yanıyordu. Annem bile mutluydu sanki yıllardır bir şekilde evli olduğu adam ölmemiş gibi bir haldeydi. Belkide ben yanlış okuyordum belkide benimde tam şuanda mutlu olmama gerekiyordu. Ama zihnimdeki o küçük ışık bana sürekli beni sevmeyi denemiş olduğu anları hatırlatıp denedi ama olmadı diye eziyet ediyordu. O yüzden kahkaha atan insanları sadece izliyordum. Masanın en uç noktasını da sırf bu yüzden seçmiştim herkes Mete'yi tebrik etmek için onun etrafında uçuşurken onu uzaktan izlemek daha mantıklıydı. Mutsuzluğumun onun adalet için verdiği savaşı gölgelemesine izin vermek istemiyordum. O yüzden en baştan bu kenarı seçmiş bir şekilde çatalım ile oynuyordum.

 

 

Alin dünden beri bana iyi davranıyordu babamın değişmiş olması beni katilin kızı konumundan çıkarmıştı ama ben bunu içten içe bir iki yüzlülük olarak görüyordum. Sonuçta tam yirmi altı yıl babam olan adam kan bağı yüzünden bir anda değişmiyordu ama insanlar benim gibi düşünmüyor olacak ki onlar çoktan beni yeni kimliğim ile kabul etmiş hatta kendi aralarında anneme nasıl bir canavarla yaşadığını öğrendikleri için üzgün olduklarını sırlayıp duruyorlardı. Hepsinin gözleri belli aralıklarla bana değiyor yeniden geri neşelerine dönüyorlardı. Zafer havası tüm masanın üstüne pembe bulutlar sererken ben kopkoyu bir gri olarak öylece duruyordum.

 

 

Etrafta ki neşeli kahkahalar bana düğünleri doğum günlerini toplu akşam yemekleri hatırlatırken gözlerimi kapatıp bir süre sadece sesleri dinledim. Hiç bir zaman kucaklayamadığım o kahkaha sesleri zihnime dolarken bir yandan da yüzündeki rahatlama ile Kemal beye bakan babamı düşünüyordum ölürken intikamını almıştı. Ona bakıp babası benim demişti ondan sonra değişecek onlarca detay artık onun omuzlarında değildi kendi içinde kazanmış olarak gitmişti. Bu detayı dün gece fark edebilmiştim yüzündeki o huzurlu zafer bu durum için olmalıydı ondan yıllarca çaldığı şeyle intikam almıştı.

 

 

Tüm bunların ortasında kendimi uçup duran ama bir türlü yere inemeyen bir yaprak gibi hissediyordum. Sürekli bir yükselip bir alçalıyordum ama bir türlü rahat bir nefes alamıyordum. Etrafımda ki kahkahalar bir anda kesildiğinde derin bir sessizlik oldu sonrasında etrafa yayılan şaşkınlık dolu seslerin arasında yeniden masaya bakabildim. Bir anlığına en uçta oturan Mete ile göz göze geldiğimde o anın bu an olduğunu anladım. Meryem hanımın şaşkınlık kırgınlık ve mutluluk arasında gidip gelen oğlum nidası ile masadan kalkıp arkamızda bir yere koşuşunu izledim. Uzun yıllar sonra gelen bu kucaklaşma herkesi şaşkına çevirirken onun peşinden koşan Alin'de ağlayarak Efe'ye sarılıyordu. Efe abinin onlardan özür dilediğini duyuyordum. Meryem hanım uzun bir süre ayrılamadığı kolların arasında ağlarken bu anın gerçektende bir şenlik olduğunu fark ettim. Alin durup durup yüzüne dokunduğu abisine inanamazken onları sakinlik ile izleyen Mete'ye baktım. Sonunda tüm ailesi toparlanmıştı.

 

 

hayat çizgimizin garip bir onuydu bu benim aile bildiğim her parçam yok olurken onun yok sanılan parçaları bir araya geliyordu.

 

 

Yüzüme yayılan gülümseme ile bu muhteşem karşılaşmayı izlerken şaşkınlık dolu konuşmalar arasında bana göz kırpan Efe abiye baktım gerçektende birbirlerinden çok uzak iki kardeştiler. Mete oturduğu sandalyeyi ona bırakırken hızlıca benim yanıma geldi. Yan tarafıma yerleştiğinde ona baktım.

 

 

'Sonunda ilgi odağı olan yeni birisi var'

 

 

'Meryem hanımın yerinde olsam size kök söktürürdüm'

 

 

'Acımasız olma Helin'

 

 

'Hak ediyorsunuz kadın hala inanamıyor'

 

 

'Sen neden bir şey yemedin'

 

 

'Gerçekten bunu mu kontrol ediyordun'

 

 

'Gözümden kaçabileceğini mi sandın. En uzak noktada olsan da gözüm üzerinde'

 

 

'Mete'

 

 

'Yapacak bir şey yok sana söylemiştim önceliğim sensin ve bu değişmeyecek'

 

 

Zihnimde yanan neon tabela ile yeniden ona baktığımda bir yandan yüzüme düşen saçlarımı kulağımın ardına atıyordu. Keyifli hali her yanından fark edilirken bir an yüzüne yayılan somurtma ile kendimi ne olduğunu anlamaya zorladım.'

 

 

'Sarı giymişsin'

 

 

'Sen ciddi misin?'

 

 

'Helin sarı sevmiyorum'

 

 

'Ben artık sarı aşığıyım'

 

 

'Yapmazsın sen bunu kim verdi sana bu elbiseyi'

 

 

'Handan'dan aldım malum eşyalarım benden uzakta'

 

 

halen almadığım telefonum cüzdanım ve bir sürü şey diye giden liste aklıma yeni gelirken bir anlığına birilerini aramak istedim ama kimi arayacaktım ki? Annemin bu yeni gelişme karşısında ki keyifli halini izlerken aklıma belki Elif ile konuşabileceğim geliyordu. Efe abi kaçması gerektiğini anlatan konuşmasını yaparken Meryem hanım sitemle Mete'ye bakıyor ama yinede kıyamıyordu.

 

 

'Alacağın olsun Doğan'

 

 

'Olsun sultanım alacağım olsun tabi'

 

 

Yanımda neşe ile cevap veren adama baktığımda gerçekten mi diye hayret ediyordum. Keyfi gittikçe artıyordu ve tabağıma bıraktıkları da gittikçe artıyordu.

 

 

'O kadar yiyemem Mete"

 

 

'Eski iştahını kaybettin yine '

 

 

'Yeme bozukluğum yok sadece az yiyorum'

 

 

'Uzman görüşüne inanırım ben '

 

 

Onu onaylamaz bir şekilde yeniden tabağıma baktımda Efe abinin neşeli sesi kulağıma doldu üzerindeki baskıyı atmış kırgın kalplere sızmış ve şimdide ortaya bulaşan bir hali vardı. Sırada ki kurbanın biz olduğu da ortadaydı.

 

 

'Görüyor musun anne ben bile Mete diyemezken Helin hanım hemen Mete diyecek konuma teşrif etmiş'

 

 

Diğerlerinin Doğan dediği kısmı doğruydu kendi aramızda konuşurken Mete deselerde onun olduğu yerde herkes ona Doğan diyordu. Ayrıcalığım bu şekilde dile dökülmesi ve bu çabanın kendi üzerindeki okları bize yönlendirmesi karşısında şaşkınca Efe abiye baktım gerçekten ustaca kıvırıyordu.

 

 

'Abi karımın bir ayrıcalığı olmalı hani'

 

 

Mete'nin neşeli sesi ve ilk defa bu kadar aleni bir şekilde vurguladığı karım lafı ile yutkunurken Efe abinin oltasına düştüğümüzü anladım. geliyordu hem de oldukça keyifli bir şekilde elindeki çatalından aldığı bir parça ile tabi tabi der gibi kafasını sallarken Meryem hanım önünü dolduruyor Alin ise ara ara koluna sarılıyordu.

 

 

'İyi ki varım da bu işe ön ayak oldum'

 

 

'Duyanda bizi sen tanıştırdın sanacak'

 

 

'Oğlum planı kim yaptı'

 

 

'Bence ikinizde belli süre plan yapmayın'

 

 

'Artık yapacak planımız yok küçük yenge '

 

 

Söylediğim şeye keyifle cevap verirken verdiği cevap karşısında tükürüğümde boğulacak gibi olmuştum. Gerçekten de hiç durmayan yaramaz çocuklar gibi etrafı tarıyordu gözleri Handan'ın üzerinde gezindiğinde yeni avını keşfettiğini görüyordum. Handan ise homurdanarak yemeğini yediğinden üzerindeki gözleri fark edememişti zavallım.

 

 

'Eeee Handan ne yaptın o cadı kaynananı?'

 

 

'Gömdüm Efe abi'

 

 

'Gerçek anlamda mı gömdün yoksa '

 

 

'Canlı halen '

 

 

'İkimizin bir iki planı var aslında ama sıra ona gelmedi'

 

 

Handan'ın üzerine oynamaya devam edemesin diye atladığımda yeniden ilgi odağı ben olmuştum. Gözlerinden ben biliyordum bakışları taşarken kafası ile Mete'ye Allah kurtarsın imaları yapıyordu. Hemde benim gördüğümü bile bile.

 

 

'Ne yapacaksınız'

 

 

'Yaptığımızda haberin olur Efe abi'

 

 

'Bu ikili tahmin ettiğim kadar iyi anlaştı mı Mete '

 

 

Gıcıklığına söylediği Mete tabiri ile ona göz devirdiğimde yeniden kahkaha attı. Gerçekten herkese ve her mimiğe yetiyordu.

 

 

'Henüz vukuatları yok'

 

 

'Vukuat'

 

 

Handan ile şaşkınlığımız aynı anda dilimize dökülürken fırsat mı var diye düşündüm. O kadından intikam alıp laf sokacaktık ama fırsat olmamıştı ki herşey bayırdan yuvarlanan çuval gibi her kademe de dışarıya taşmıştı işte.

 

 

'Abi akıllarına bir şey sokma '

 

 

'Mete'

 

 

'Helin bakma öyle bana güzelim siz ikiniz potansiyelinizi fark ederseniz benim sabah akşam sizi takip etmem gerekir'

 

 

'Üzgün kuzen Helin ile biz fırsat bulamadık yaşananlardan yoksa sen sokak sokak cadde cadde bizi arayacaksın'

 

 

'Uyma sen ona '

 

 

kulağıma eğilerek söylediği şey ile kafamı olumsuz anlamda salladığımda Handan'a göz kırptım. Onunla her türlü çukura girebilirdim gerisinin canı cehenneme diyen iç sesim ile yüzüme yansıyan gülümsemeyi hissettim. Ciddi anlamda hissettim dudağımın kenarının kıvrıldığını fark edebiliyordum.

 

 

'Eeeee Efe abi hep bize sordun sen ne yaptın o kadar zaman var mı bir ispanyol leydisi gelin adayı'

 

 

İçtiği suyu püskürten adama gülerek baktığımda Handan keyifle çayını yudumladı. Yüzünde ki bize bulaşma bakışı ile gerçekten de deli bir hali vardı.

 

 

'Kızım ispanyol falan yok öyle bir şey'

 

 

'Belkide fransız'dır'

 

 

'Rus olabilir mi'

 

 

'Arnavut '

 

 

Handan ile ülkeleri sıralamaya devam ederken Meryem hanımda oğlunu süzüyordu. Efe abi yüzünde ki asla yok bakışına rağmen Handan ona gülerek inanmadığını belli etti. Günün sonunda hepsinin keyifli hallerini izlemek iyi gelmişti. Aklıma annemle katıldığımız son toplu yemek geldiğinde ne kadar çok şeyin değiştiğini görüyordum. Değişim her tarafımızı kuşatıyordu sonunu bilemediğim yeni kapılar açıyordu önümde ve ben korkuyordum bir şekilde kendimi alıştırdığım tüm herşeyin bambaşka şeylere değişiyor olmasından.

 

 

'Helin'

 

 

'Efendim'

 

 

'Ne düşünüyorsun'

 

 

'Cenaze '

 

 

'Gitmek istiyor musun?'

 

 

'Sanırım istiyorum?

 

 

En azından yirmi yıl sonra o günü hatırladığımda pişman olacağım şeylerin gitmemiş olmak olmamasını istiyordum. Aklımda ki onca anıya rağmen son kez onu yolcu etmek istiyordum. Kendi katiline veda etmek isteyemezsin diyen iç sesim ve yap bunu sonrasında bir daha düşünmeyeceksin böylece diye diğer ses bir karmaşaya dönüyordu.

 

 

'O zaman orada oluruz yarın'

 

 

'Sen gelme '

 

 

'Neden '

 

 

'Sonuçta durum ortada baban onların elinden çıkan mermi ile öldü'

 

 

'Senin yanında olacağım Helin'

 

 

'Annen gitmeyecektir. Ve sende kimsesiz kalmasın diye gitmek istiyorsun. Ama yaşanılan şeyler ortada tek gitmemek daha iyi'

 

 

'Peki'

 

 

Kimsesiz kalmasın diye mi istiyordum bunu tüm o bağlar yok mu olmuştu zihnim böylemi inanıyordu gerçekten. Hangi hepimiz birbirimize görünmez bağlarla bağlıydık ve bir şekilde bir birimizi etkiliyorduk o zaman kimsesiz kalamazdı ki? Ama sen kimsesiz kaldın Helin.

 

~~~

 

Helloooooo 🍪

Umarım keyif alarak okumuşsunuzdur ⭐

 

 

Loading...
0%