Yeni Üyelik
44.
Bölüm

44. Bölüm

@saturnsring

 

Bebek gibi güzel fotoğrafı bana yükletmeyen sevgili uygulama amacın nedir 😥

 

Elimizdeki fotoğraf ile idare edeceğiz 💫

 

 

 

Bir insan öldüğünde muhtemelen en yoğun hissedilen duygu acı bir soluktu. Ama ben şuan bulunduğum bu yerde acı bir soluktan çok bir boşlukta gibiydim. Hemen bir kaç adım ilerim de duran insanlar ile aramda artık bu bir kaç adımdan çok daha fazlası vardı. Herkesin bu gerçeği bildiğini ilk geldiğim anda fark etmiştim. Neden burada olduğumu soruyorlardı birbirlerine benim sebep olduğum bir ölüm olduğunu söylüyorlardı ama kimse çıkıpta adam kızını öldürüyormuş demiyordu.

 

 

Gözlerim tek tek hepsini izlerken zihnim koca bir dehlize düşmüş gibi battıkça batıyordu. Boğuluyordum ama asla bir acı yoktu içimde. Bunu düşlediğim anlar olmuştu küçükken bazen öldüklerini hayal ederdim tek düşünebildiğim o koca evde yine tek başıma kalacak olmamdı. Ama şimdi bambaşka bir andaydım köklerimi kaybetmiş gibiydim tabi birde zaten kötü olduğunu düşündüğüm köklerimin berbat bir kök olduğu gerçeği vardı. Yengem ve halam deliler gibi ağlıyorlardı aklıma babamı sevmediklerini fark ettiğim her an gelirken yaptıkları duygusal gösterişin seyircisi olmak beni vicdanen rahatsız ediyordu.

 

 

Bu toprağın altında yatan kişi hayatımın çok uzun bir zamanında hemen yanımdaydı bazen öfkeli olurdu ama çoğu zaman öylece dururdu bomboş bir duvar gibi herşeyi izlerdi. Şimdi öğrendiğim yeni detaylarla beraber hiç sevilmeden gittiğini görebiliyordum. Bırakmalıydı annemin onu sevmediğini anladığı ilk an ondan vazgeçmeli ve ilerlemeliydi ama ne şartlar altındaydı emin olamıyordum. Hikayenin onun açısından öğrenebileceğim her detayı artık bende çok uzaktaydı. Tıpkı bir kaç güne anneminde kendi evine geçeceğini öğrenmiş olmama gibi. Bana gelip beraber gidelim dememişti, evim şurada olacak istediğin an gel de dememişti gideceğini bile merdiven boşluğunda öylece ne yapacağımı düşünürken duymuştum. Kimsesiz kalıyordum ve bu duygu ilk defa elle tutulur gibi bir hal alıyordu.

 

 

Atılan toprak edilen duaların ardından herkes yavaş yavaş mezarlığı terk ederken halen çam ağacının altında duruyordum. Aramda bir kaç adım olan mezar artık bana çok yabancıyken bile içime düşen bu boşluk hissi ile ne yapacağımı kestiremiyordum.

 

 

'Hadi gidelim'

 

 

'Bir kaç saniye daha kalabilir miyim?'

 

 

Mete hemen ardımda durup beklerken kendimi bir kaç adım atmaya zorladım. Hemen başında durduğum mezara bakarken ilk defa yanağıma yayılan ıslaklığı fark ettim. İçimdeki eksikliğin çok büyük bir kısmını bu toprağa bırakıyordum. Bir kaç saniye gözlerimi kapatıp ona dair iyi anıları düşlemeye çalıştım zihnimde kalan son şeyin gerçektende onu gördüğüm an olması ile yeniden kendimi sıktım. Belki bir gün bambaşka duygular ile gelebilirdim buraya ama şuan değildi.

 

 

Adımlarım kabristanlığın çıkışına yönelmişken kalabalığın orada durduğunu görüyordum. İçerde yüksek sesle söylenememiş her kelimenin dışarıda yüzüme vurulmasını bekleyerek yanlarına ilerledim. Ne kadar tez yüzleşirsek o kadar tez biterdi. Karşımda bir kaç kişi ile duran Ferit abim bana doğru döndüğünde herkesin ilk hamleyi ondan beklediğini fark ettim. Şuan aile büyüğü oydu ve onun beni taşlaması normal olandı. Bana doğru gelen adam ile adımlarımı durdurdum. Hemen önümde durduğunda bir kaç saniye birbirimizi izledik. Yüzüne yayılan hafif bir tebessüm ile bana sarıldığında yüzümün yeniden ıslandığını hissediyordum.

 

 

'Keşke böyle olmasaydı Helin'

 

 

'Keşke '

 

 

'Ama yine de senin abinim tüm bu insanların ne düşündüğü de bunu değiştirmeyecek benim gözümde hep yerde bulduğu ölü kelebekleri ağlayarak bana getirip Ferit onları kurtar diyen küçük kızsın bunu unutma'

 

 

'Teşekkür ederim'

 

 

'Geçecek zaman her izi hafifletecek '

 

 

'Sen iyi misin?'

 

 

'Ben iyiyim Helin kendimi özgürleşmiş hissediyorum '

 

 

Yüzündeki gülümsenin yaydığı sıcaklık ile ona gülümsediğimde bana göz kırptı. Benim savaşımın yanında onun ki sanırım bir ihtilal oluyordu. Kendi babasını yok etmişti yaşadığı kayba göre halen dimdik bir şekilde duruyordu. Yüzündeki rahatlamış ifade ile ona yeniden gülümsediğimde ondan uzaklaştım. Mete'nin aracına bindiğimde onun halen Ferit ile konuşmasını izledim etraflarındaki meraklı topluluğa rağmen bir kaç dakika konuşup el sıkıştılar. Tüm o gözlerin beklediği karmaşaya tezat bu görüntü ile yanıma adımladığında gerçekten de intikamını almış birini izlediğimi biliyordum. En başından istediği herşeyi yapmıştı hemde eline tek damla kan değmeden. Kapının açılması ve kapanması arasındaki saniyelik hız ile son kez baktığımı hissettiğim kabristana yeniden göz attım. Bugünden sonra soy bağım bambaşka bir yerde devam edecekti.

 

 

'Eve gitmeden önce bir yere gitmek ister misin?'

 

 

'Nasıl bir his ?'

 

 

'Hangi his Helin'

 

 

'Kazanmış olmak, İstediğin intikamı aldın annen oğluna sarılmış bir şekilde oturma odasında seni bekliyor sevdiklerinde o evde mutlular şuan, babanın katilide cezasını aldı. Nasıl hissediyorsun'

 

 

'Rahatlamış hissediyorum. Bundan önce geceleri uyuyamazdım ama son bir kaç gündür uykumda bile rahatım'

 

 

'Sevindim'

 

 

'Helin '

 

 

'Eve gitmek dışında istediğim bir şey yok sanırım Mete '

 

 

Akıp giden trafiğin içinde ilerlerken gözlerimi araç plakalarında gezdiriyordum. Zihnimin bana sunacağı ihtimaller ciğerimi yakarken gerçekten mutlu olmama gerektiğini kendime söyleyip duruyordum. Hiç sevilmemiş olmamın bir nedeni vardı. En yakın arkadaşımın katili bulunmuştu hayattaydım ve mutlu olmalıydım. Söylediğim şeyler bunlarken kendimi yine o kısır döngüde buluyordum. Terapistin söylediği şeyleri kendime hatırlatmaya çalışırken bunların hiçbirinin şuan işe yaramıyor oluşu gerçekten çok kötüydü. Herşey çok kötüydü.

 

 

'Tatile mi gitsek'

 

 

'Tatil'

 

 

'Biraz uzaklaşıp sakinleşmek iyi gelebilir'

 

 

'Ben bana iyi gelecek şeyi biliyorum Mete ama o kadar cesur değilim sanırım'

 

 

'Helin'

 

 

Gözlerim yeni başlayan yeşilliklerin arasında gittiğimiz yollarda gezerken yanımda oturan adamın dediğim şey yüzünden endişelendiğini hissedebiliyordum ama ona sakin ol diyecek kadar bile kendime inancım yoktu. Doğru sandığım her şey yalan çıkmıştı yalan sandığım tüm ihtimaller ise gerçek çıkmıştı herşey alt üst olmuştu.

 

 

Bahçeye yaklaşana araba yavaşlarken henüz durmamış arabadan hızla indim. Peşimden bağıran adamı duymaya tahammülüm bile yoktu hızlı adımlarım ile ormana doğru koşmaya başladığımda biraz bile olsun buradan uzaklaşmak istiyordum. Tüm insanlardan uzak bir yer bulmalıydım. Soluklarım kesilene kadar koşmaya devam ettim soluğumun bittiği yerde olduğum yere çökerken içimdeki her şeye olan öfke ile kendimi bir krizin eşiğinde buldum. Hıçkırıklarım her yanımı sararken gözlerimin göremediği gökyüzüne bakmaya çalışıyordum.

 

 

~~

 

 

Gözlerimin içinin yandığını hissediyordum saç diplerimin uçlarının sızladığını. Aklıma görmeye çalıştığım gökyüzü gelirken uzandığım yumuşak yatağın hissiyatı yeniden ağlamama sebep oluyorken zorla da olsa gözlerimi açıp doğruldum. Dışarda kararmak üzere olan gökyüzüne eşlik eden gürültüler ev sakinlerinin sera tarafında olduğunu fısıldıyordu. Üzerime örtülmüş olan yorganın içinden çıktığımda üzerimin değişmiş olduğunu fark ettim.

 

 

'Uyandın mı?'

 

 

Hayır uyumaya devam ediyorum dememek için dudağımı ısırdığımda Mete'nin çıktığı lavabo kapısına baktım. Yüzündeki endişeli ifadenin üzerimde dolaşmasını izledim bir süre onu korkutmuş olmalıydım.

 

 

'İyi misin'

 

 

'Biraz başım ağrıyor'

 

 

Makyaj masasından aldığı bardağı su ile doldururken elime bıraktığı ilacı içmeme işaret etti. Onun bu sessiz komutuna uyum sağlarken bir yandan da zihnim dışarıdaki gürültüde kaybolup gidiyordu.

 

 

'Birazdan geçer ağrı.'

 

 

'Teşekkür ederim'

 

 

'Biraz dışarı çıkmak ister misin?'

 

 

'Emin değilim'

 

 

'O zaman biraz daha bura da kalabiliriz'

 

 

Onun yönlendirmesini göz ardı edip beni evimde hissettiren beyaz açelyanın saksının yanına çöktüğümde oda tekli koltuğa oturdu. Gözleri çiçek ve benim aramda gezinirken aklından geçenleri tahmin edemiyordum ilk defa bu kadar emin olamıyordum.

 

 

'Güvenli alanının bu çiçek olduğunu biliyordum ama işin boyutunun bu kadar ciddi olduğunu anlamamışım'

 

 

'Nasıl yani'

 

 

'O çiçeği eve ilk getirdiğin gün artık o evde kendini güvende hissettiğini anlamıştım. Bana anlatıklarından bunu anlamak zor değildi ama görüyorum ki bu evde de kendini güvende hissetmek için ona ihtiyaç duyuyorsun'

 

 

Ona anlattığım anıları düşünürken aklıma eski evimdeki o küçük oda doldu. Beni bir defasında orada bulduğunu hatırlıyordum muhtemelen oranın güvenli alanım olduğunu fark etmişti. Sonrasında bana o tarz bir oda ayarlaya bileceğini söylediği anları hatırladım. Gerçekten de beni bir kitabı okur gibi okuyabiliyordu.

 

 

'Aslında çiçeğin anlamı başka bir şeydi'

 

 

' Anlatmak ister misin?'

 

 

Anlatmak ister miyim? Zihnimde dönüp duran bu cümle ile parmaklarım beyaz yaprakların üzerinde doluştu kulağıma dolan kahkaha sesi ile kasılan midem ile yeniden gözlerimi kapattım. Sonuna gelmiştim içimde birikmemesi gereken her şeyin ortaya saçılması belki da daha iyiydi.

 

 

'Bir yerlerde mutlu kadınların çiçek yetiştirdiğini okumuştum. Tüm hayatım boyunca bunun mantıksız olduğunu düşündüm ta ki Meryem hanımın serasını görene kadar o zaman bunu gerçek olduğunu anladım. Bende mutlu hissettiğim için aldım onu.'

 

 

'Yani bu durumda bu çiçek benim yanımda mutlu olduğunun kanıtı'

 

 

'Sanırım öyle şuan hislerimi düzenleyemiyorum ama onu alırken ne hissettiğimi biliyorum Mete'

 

 

'Helin'

 

 

'Bunun bu kadar zor olmasını beklemiyordum. Yani babamın babam olmaması durumu bilmiyorum. Ve sen bunu biliyordun bana söylemedin muhtemelen bana güvenemediğin içindi ama ben en başından sana güveniyordum.'

 

 

Bana doğru yaklaşan adımları hemen önümde durduğunda benimle aynı seviyeye inip oda yere oturdu. Yüzünde ki ne diyeceğini düşünen ifade ile yeniden devam ettim o emin değilse ben en azından daha emindim tüm olanlardan.

 

 

'Açıkçası ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum Mete bir karmaşa içinde olduğumu düşünürdüm hep bir şekilde kendimi bazı şeylere ikna etmiştim ama şimdi görüyorum ki hepsi yalanmış o yüzden zihnim inandığı herkesi inkar etmeye başladı şüphe duygusu içimi yiyip duruyor. Beni sevmediğini biliyorum ama bir yerde babamdı son günümüzü unutamıyorum bana söylediklerini atamıyorum kafamdan sanki bana tüm hayatımın gerçeğini bir kaç saniyede öğretti ama benden tüm inancımı aldı. Nasıl inanacağım ben insanlara artık'

 

 

'Bu bir süreç Helin bana en başında güvenmiyordun ama zamanla doğru söylediğime ikna oldun yeniden bunu yapamaya başlayacaksın hatta bu sefer belki de şüphelerin yüzünden inanmayı seçtiğin herkes artık doğru insanlar olacak. Belki de her şeyin bu kadar yalan olması daha iyidir. Tüm zaman boyunca neden sevilmediğini düşünüyordun artık bir nedenin var en azından bazıları için'

 

 

konuşmamızı yeni bir kahkaha bölerken gerçekten de insanların mutlu olduğu görmek içimi burkuyordu. Ama onca mutsuz andan sonra bu kavuşmaya mutlu olmaları gerekiyordu. Birileri kötü günler geçirirken bazıları için bu kötü günlerin yansıması güzel günlerdi.

 

 

'İlk tanıştığımızda sana baban hakkında ki gerçeği söylemek istedim ama bunu kaldırabileceğine inanmadım. Zaten bu detay planı zora sokardı o yüzden sakladım. Sonra annen ile yüzleştim bunu bildiğimi öğrenince seni bana tamamen bıraktı seni o evden çıkarmaktan başka bir şey istemiyordu. Ben zaten bunu yapacaktım ama onun bu kabullenişi işimi daha da kolaylaştırdı.'

 

 

'O yüzden mi ben uyurken özür diliyordun benden '

 

 

'Demek ki tüm o anlarda beni duyuyordun. Evet senden sakladığım detaylar canımı sıkıyordu. Hele ki aile konularında üzüldüğünü gördüğümde gerçeği saklıyor olmak kendimi berbat hissetmeme sebep oluyordu.'

 

 

'O yüzden en başından seni afettmem için benimle anlaştın.'

 

 

Aklıma onunla anlaşma yaptığımız anlar gelirken en başından bugünü nasıl planladığını anlayamıyordum. Gerçekten her şey onun planladığı gibimi gitmişti. Nasıl tüm o şeyleri ön göre bilirdi ki.

 

 

'O zamanlar seni özgür kılmak istiyordum o yüzden özgürlüğüne ulaştığında bir şekilde yollarımızın ayrılacağını düşünüyordum. Ve bu durumda senden af dilecek zamanım olmaz diye baştan o şartı koymuştum.'

 

 

'Şimdi af dilecek zamanın olacağını mı düşünüyorsun.'

 

 

Gözleri parmaklarımın yapraklarında gezindiği çiçeğin üzerinde gezindiğinde diğer anlamını fark ettiğini anladım. Ona karşı hissettiğim şeyleri anlamıştı.

 

 

'Öyle olacağını umuyorum. Artık tüm zamanım senin ve sen izin verdiğin sürece bu zamanı senin planların doğrultusunda ilerletmek istiyorum.'

 

 

'Ben iyi değilim Mete dün gördün'

 

 

'Gördüm ve inanılmaz korktum sana yetişemezsem diye sana bir şey olursa diye o yüzden de kararımdan eminim önceliğim sensin ve tüm zamanımı buna göre ayarlayacağım önceliğim iyi olman sonrasında gideceğimiz yol şekillenecektir.'

 

 

Kendinden emin çıkan sesi ile bana bakarken gerçekten de onun dediği gibi olmasını diledim içimden. Bir yerlerde herşey onun planladığı gibi gidiyorsa bu konuda da haklı çıksın istiyordum. İyi olduğum bir anda onunla yan yana olma fikri zihnimin içinde bir bulut gibi gezinirken beni izleyen ifadesine baktım bir süre sonrasında bu andan çok önce onu affettiğimi bilerek ona sarıldım. Boynuna doladığım kollarıma karşılık hızla beni kucağına çekerken bir yandan da saçlarımın arasına gömülen yüzünü hissediyordum. Bir kaç saniye onun sıcak kolları arasında dışardaki gürültüyü dinledim bir gün o gürültünün içinde olacağımı hissederek.

 

 

'Bunu zaten biliyorsun dur ama ben sana aşık oldum Mete'

 

 

~~~~~~

 

 

Okuyan herkese merhabalar 🌻

 

 

Yorum yaparak fikirlerinizi belirtirseniz çok sevinirim 😻

 

 

Kendinize iyi davranın 🌌

 

 

 

 

 

Loading...
0%