Yeni Üyelik
47.
Bölüm

47. Bölüm

@saturnsring

Hadi bakalım Helin içerde bekleyen sırtlanlarla yüzleşme vakti. Gözleri alan bir ışıltının içinde ortalara doğru ilerlerken bir yandan da fısıldayan sesleri duyabiliyordum. Bir yerlerde hep konuşup duran o sesler. Zihnimin derinlerinde kendilerine hayat bulabilmiş o sesler.

 

Mete'nin yönlendirmesi ile Meryem hanımların masasına ilerlerken gözlerimin değdiği her noktada bir göz vardı. Meryem hanım yanındakilerle olan konuşmasını sonlandırıp bize döndüğünde onun sıcak kucaklamasına karşılık verdim. Gözlerinin içinden bile yansıyan bir mutluluk ile etrafa ışıltı saçıyordu.

 

Bir kaç adım ilerimizde duran Efe abinin etkisi olduğunu bildiğim bu ışıltıyı izledim bir süre. Yanına gelen herkese oğluna kavuşmasını anlatıyordu. Onun bu tatlı neşesi etrafındaki herkesi etkiliyor ve konu bir şekilde bana gelemeden kapanıyordu. Ama sırtımdaki sesleri hissedebiliyordum kıymık gibi batıp duruyorlardı. Boş buldukları anda göz göze geleceğimizi biliyordum.

 

Erkeklerin kendi aralarında yaptıkları iş konularını dinlemek bile şuandan daha iyi olurdu. Yine de olduğum yerde kalıp yanımdaki kadının ışıltısını izledim. Kapıdan içeriye giren bedenlere kadar aslında nefes alabildiğimi fark edebildim. İdil topukları ile yeri döverek ilerlerken bir yandan da ona eşlik eden Ferit abim ile göz göze geldim. Bir şekilde onun sayesinde kopamadığım bir bağım vardı.

 

Ayaklarım bilinçsizce onlara döndüğünde gözlerinden nefret akan İdil ile karşı karşıya kalmış gibiydim. Sanki ikimizden başkası yoktu ve biz birbirimize bakmak dışında bir şey yapamıyorduk. Aramızdaki mesafe azalırken kulağımdaki fısıltılar sesini artırıyordu. Herkesin beklediği o kapışma diye fısıldayan ses ile olduğum yerde durmaya devam ettim. Hemen önümde duran Ferit abim bana gülümserken kendime engel olmak istemedim.

 

'Merhaba Helin'

 

'Merhaba Ferit abi'

 

'Her şey yolunda mı?'

 

'Evet sizde'

 

'Mükemmel'

 

Gözleri yanında duran İdil ve benim aramda gezinirken bizi baş başa bırakmanın sağlıksız olduğunu biliyordu. Hem masada Meryem hanımda vardı hemen bir adım yanımda gözleri bizim üzerimizde dolaşıyordu. Garip bir durumun içindeki dört insandık babaları katildi hem de hemen yanımda duran kadının kocasının.

 

'Keyfin yerinde tabi'

 

'Hangi açıdan baktığına göre değişir İdil'

 

'Kurtuldun bizden ah ama yine de üzücü öz baban seni istememiş diye duydum'

 

'Sanırım istihbarat ağın zayıfladı son olanlardan sonra eksik bilgiler edinip duruyorsun.'

 

'Helin Helin keşke baş başa kalabilsek'

 

'Ne zaman nerede istersen'

 

Yüzündeki çarpık gülümseme iyice artarken ona eşlik ettim Ferit abinin bir elini onun beline atmasını izlerken ikimiz arasındaki soğuk savaşı kısa tutmaya çalışan haline yeniden güldüm hemde ilk defa gerçekten içimden gelerek güldüm. Çünkü bende istiyordum yüzleşmek insanların buna engel olmaya çalışması sadece yıkımın boyutunu büyütüyordu. Bugün diyen iç sesim zihnimde kendine bir yol bulurken aynı bakışı İdil'de de görüyordum doğru anda birbirimize saldıracaktık.

 

Yanımızdan ayrılmaları ile yeniden nefes alabildiğimde arkamda bir yerde olduklarını bildiklerim düşmanlarımın hissi ile geceye devam ettim. Meryem hanımın hiçbir şey dememiş olması onunda duruma şaşkın olduğunu yada nasıl bir tepki vermesi gerektiğini bilemediğindendi ama bu sessiz kalışı sakince kabullendim. Yanımıza gelip giden insanlara gülümsedim ve elimden geldiğince vaktin akıp gitmesini izledim. Henüz kimsenin bana direk bir şey sormamış olması öldü sanılan Efe abinin bir anda ortaya çıkması sayesindeydi. Herkesin birinci konusu buydu ve ne kadar üzgün olduklarıydı.

 

İzin isteyip biraz hava almak için araka bahçeye doğru ilerlediğimde peşimden gelecek olan felaketin topuk sesini bekleyerek ilerledim. Bahçe kapısından çıkıp iyice karanlığın hakim olduğu kuytu köşelere çekildim. İkimizin de biraz gözden uzak olması iyi bir fikir olabilirdi.

 

'Gerçekten de tam tahmin ettiğim gibi bizim aileden değilmişsin?'

 

'Bunun seni mutlu ettiğine eminim İdil'

 

Karşı karşıya geldiğim kadın ile bir süre birbirimizi izledik . Ona sormak istediğim şeyler vardı ama önceliği ona bıraktım.

 

'Hem de inanılmaz mutluyum? Eee cici baban nasıl biri seni kabul etmemiş sanırım. Üzücü annenin kaderi kızına da geçiyormuş cidden.'

 

'Gerçekten buna inanarak mı konuşuyorsun yoksa kendince çıkarımlar mı ?'

 

'Görüyorum Helin kendini bir masalın içinde sanıyorsun'

 

Kötü cadılarla takıldığım garip bir masaldı sanırım bu masal. Aklımdan geçen anılar ile ona gülümsediğimde ikimizin de bu kadar sakin oluşunu fark ettim. Sanki o da bazı şeyleri kabul etmişti. Bazı gerçeklerin onun içinde zor olduğunu biliyordum ama halen aramızdaki bu saçma çekişme bitmiyordu.

 

'Gerçekten nasıl tek problemin ben olabiliyorum?'

 

'Seni sevmiyorum Helin öylece pısıp kalıyorsun sonra birileri seni kurtarsın diye bekliyorsun bu yüzden bile sevmiyorum. Daha bir çok şey sayabilirim.'

 

'Ben biri beni kurtarsın diye beklemiyorum zaten bugüne kadar beni kurtarmak isteyen biride olmadı'

 

'Gerçekten aptalsın ama bu aptallığından keyif alıyorum. Hiçbir zaman etrafındaki olayları fark edemedin. Sürekli depresyondaydın gözüne perde inmiş gibi gidiyor geliyordun ve bu insanları sana doğru çekiyordu'

 

'Bundan rahatsız olmana gerek yok ki senin etrafın daha kalabalık '

 

' Doğru ben sevgi seli içinde büyüdüm. Komik ama ablam öldüğü için daha çok el üstünde tutuldum sen yabancısın tabi bu duyguya'

 

Ablam öldüğünde babasının öldürdüğü ablası diye geçiren zihnim ile olduğum yerde bir adım daha geriye gittim Gerçekten de bununla ilgili düşünmek yerine benimle ilgilimi düşünüyordu. Ne saçma sapan bir takıntı haliydi bu.

 

' Gerçekten hayatında bu kadar büyük bir alanı işgal ediyor muyum? İdil beni bırakıp önüne baksan iki kaybın var yas tutsan mesela yada gidip başka bir yol bulsan.'

 

'Önüme sürekli çıkan sensin'

 

'Hangi konuda önüne çıktım İdil'

 

'Ablam senden nefret ediyordu ama yine de senin yanındaydı mesela'

 

'Kullanılmak hoşuna giderse bunu senin için yapabilirim İdil. İnan ki keşke yan yana olmasaydık şuan durduğum yerde hatırladığım tüm güzel anıların hepsinde kullanışmışım hissi var. Biraz daha rahatlamak işine gelecekse haklısın sevilmedim de belki sevenler oldu sevmeyi deneyenlerde ama dediğin gibi kördüm. Ama artık değilim ve inan ki en son düşündüğüm şey seninle olan bu saçma durumumuz. Sana göre konumun neyse bırak öyle kalsın birbirimizden uzak duralım yoksa söylediklerinin aksine bu kadar sevgi görmüş değerli birisi olarak beni kıskandığın fikrine kapılacağım'

 

'Kıskanmak mı?'

 

'Tavırlarının başka bir yorumu yok.'

 

'Tam olarak neyi kıskanmalıyım Helin'

 

'İşte bende bunu diyorum bende kıskanabileceğin bir şey yok tıpkı bu saçma tavrın gibi ablanı öldüren babana sergile bu nefreti mesela benden daha önemli sorunların olmalı'

 

Dilimden dökülene kadar bu cümlenin böylesi bir etkisi olduğunu bilmiyordum. Zihnimden defalarca kez katil demiştim o adama durmamış aynanın karşısında da demiştim. Aklım buna ikna olana kadar defalarca kez tekrarlamıştım. Tıpkı ölürken 'İhanet insanı canavarlaştırır' diyen o sesi defalarca kez tekrarladığım gibi. O yüzden kimseye ihanet etmeyecektim bir canavar yaratmak istemiyordum. Kendi çocukluğum gibi bir hayatı birine yaşatmak istemiyordum yada diğer insanları böyle birisi ile yüz yüze getirmek istemiyordum.

 

'Ablam kendisi seçti bunu'

 

'Buna inanıyor musun? İdil bence oturup bir düşün bir insan sırf sevdiği kişi uğruna ölmeli mi? en basit yerinden bak olaya '

 

'Bu bizim aile meselemiz artık sen bizden değilsin'

 

'Şükürler olsun değilim hayatımın büyük bir bölümünü kaybetmiş olsam da sonunda sizinle bağım kalmamış olması her gün yeniden uyandığım bir mutluluk ama sen sürekli etrafta dolaşıp saldırmayı düşlerse artık boş durmayacağımı da bil. Bir saldırırsan on saldırırım.'

 

'Vay be demek o psikologlar gerçekten işe yarıyor.'

 

Psikoloğa gidiyor oluşumu bilmesine güldüm. Kendince gizli bir bilgiyi servis eder gibi bir keyif ile söylüyordu bunu. Hülya hanım duysa delirirdi muhtemelen ama ben şuan durduğum yerde bunu düşünmüyordum bile annemin fikri biraz daha bekleyebilirdi. Zihnimde sürekli konumu değişen annem ile bir kaç saniye daha nefes aldım.

 

'Sende git İdil. Belki Helin takıntından kurtulursun'

 

'Ahahhahhahahha gerçekten de o kadar önemli değilsin benim için'

 

'O zaman öyle davran İdil. Uzak dur görmezden gel yada merhaba de ve geç'

 

' Mutlu olmanı istemiyorum. Hele ki biz bu kadar mutsuzken'

 

Fısıltıyı andıran isyanı kulağıma dolarken bir yandan da yere eğdiği gözleri ile aramızdaki o garip bakışmayı bitirmiş oldu.

 

' Sen sürekli mutsuz bir hayatım olduğunu söylüyordun. Çürük bir elma olduğumu sevilmediği mi ve daha bir sürü şey belki de artık kaderimin döndüğü yerdeyimdir. Bu ihtimali düşün birde hiçbir mutsuzluk sonsuza kadar sürmemeli İdil bence kendine de fırsat ver '

 

'Senden nefret ediyorum'

 

'Ben nefret bile etmiyorum İdil. Nefrette bir duygu sonuçta'

 

'Mutsuz olduğunu göreceğim'

 

'Belki de öyle olur yaşayıp göreceğim ama ben düşerken sen yükselmeyeceksin. Rahat bırakıp bizi kendine de yük oluyorsun'

 

'Keşke amcam o gün seni öldürmüş olsaydı'

 

'Ama beni istemeyen öz babam beni kurtardı işte. Daha fazlasına gerek yok bence bunu burada bitirelim İdil öylece uzakta kal. Mümkünse hoş kal hoş kal ki bana denk gelme artık'

 

Yüzünde ki afallamış ifadeye bir kaç saniye daha baktıktan sonra onu ardımda bırakıp bahçenin farklı bir noktasına doğru hareket ettim. Derin derin nefesler alarak yaptığımız konuşmayı tekrar tekrar düşünürken iyi idare ettiğimi kendime yineliyordum. Sorun çıkmamıştı artık aramızdaki sorun kapanıyor olmalıydı. Bitmesi gerekiyordu birde onunla olan bağın yükünü taşıyamazdım.

 

'Helin'

 

'Mete'

 

'İyi misin?'

 

'Daha iyi günlerim olmuştu'

 

'Gidelim ister misin?'

 

'Bizi dinledin?'

 

'Ne yapacağı belli olmaz Helin tabiki de bir mesafeden izledim'

 

Ne yapacağı belli olmaz diyen ses tonu babasının suçunun onunda eline bulaşabileceği ihtimalini fısıldıyordu. Yüzündeki ifade sabit dururken gözlerinden anlık geçen bu ihtimalin yarattığı korkuyu görüyordum.

 

'Gidelim '

 

Elime dolanan eli beni kendine çekerken bir yandan da mekanın dışında ilerlemeye başlamıştık. Gözlerim İdil'in olduğu tarafa dönerken halen o karanlık gölgede olduğunu ayakkabıların ışığından görebiliyordum. Umarım artık birbirimizden kurtulmuşuzdur.

 

~~~~

Merhabalar 💜

Bölüm hakkındaki görüşleriniz için buraya bir şeyler not düşebilirsiniz 🌻

Kendinize iyi davranın 🐥

 

 

Loading...
0%