@saturnsring
|
Helloooooo 🌻
Günlerdir her yerden çıkan yeni misafirler bitmek bilmeyen dedikodu ağlarından kaçmak için son çare çatı katındaki kullanılmayan odaydı. Hem ses gelmiyor diye bahane üretip ölü taklidi yapılabilecek tek yerde burasıydı.
Oldukça dar olan bu karanlık odanın tek artı yönü sahip olduğu camdı. Çocukken bu camdan yağan karı izlemek hatta bazen burda uyuya kalıp sabahları camı açtığımda o kar manzarasını görmek muhteşemdi. Tabi muhteşem olmayan şeylerde vardı. Belli bir süreden sonra başlayan farklılıklarım
Doğduğumuz zümrenin belli başlı kuralları ve yıllardır süren gelenekleri vardı. O kuralların dışına çıktığınız anda göze batıyor ve karanlık bir odaya kapatıla biliyordunuz. Malesefki ben farklı olanlardadım. Daha küçükken uymadığım bir sürü gelenek vardı.
Babannemin bizi özgür ruhlu kızlar diye sevdiğini hatırlıyorum. Tek sevdiğim kuzenim Dilara ile en sevdiğim şeyler o zamanlar bile farklıydı. Davetlerde hoşumuza giden herşeyi yerken yada saçma sapan danslar ederken daha çocuktuk ama o zamandan problemli gözü ile ilan edilmiştik. Kadınların kendi aralarındaki bu güç savaşlarında kızları her zaman ganimetleriydi bunu anlamaya başladığım da lisedeydim. Kendimce spora merak sarmıştım. Bana uygun bir spor dalı ararken önüme çıkarılan hiçbir spor branşını istemiyordum. Ne biliyim futbol oynamak bile danstan daha güzeldi gözümde tabikide izin verilmedi. Okuyacağımız okullar gideceğimiz üniversite hatta bölüm bile önceden belirlenmişken kendimi sadece bir kukla gibi hissediyordum. İlk o zamanlar neden diye sormaya başlamıştım aldığım cevap her zaman bir görevim olduğuydu. Görevimin ne olduğunu bilmiyordum bile.
Kendimce insanlara dinletemediğim her kararımdan sonra annemden intikam almak istedim o yüzden benimle ilgili her övündüğü konuyu tersine çevirmeye odaklandım. O yüzden ona göre çok fazla kilolu birine dönüştüm oysaki bol kilo endeksin her zaman normal çıkıyordu. Asi bulunduğum için psikolojik destek almama karar verdi aylar süren gitgellerin sonunda bir gün benim çürük bir elma olduğuma karar verdi. Ve beni bıraktı daha doğrusu ben bıraktığını sandım her an ensemde sürekli fısıldayan ve eksiklerimi söyleyen bir ses halinde yeniden geri döneceğini bilemeden.
İlk başta özgür hissettiğim için Dilara ile beraber çok fazla dağıttığımızı hatırlıyorum aslında yaşıtımız olan herkes gibiydik ama olduğumuz zümreye göre yoldan çoktan çıkmıştık. 21 yaşında ilk defa özgür hissederken insanları çokta umursamıyorduk. Sonra bir şey oldu annem yeniden bana odaklandı ve bir sene süren özgürlük masalı kulağımda ki ses olarak geri döndü. Bir şey olmadı büyük bir kayıp oldu.
En sevdiğim kuzenim gidip birisine aşık oldu işin komiği muhteşem bir iliskileride vardı ama asla onay alamadılar. Annem bu ilişkiyi saçmalık olarak gördüğünden beni yeniden ablukaya almaya geri döndü. Dilara ile görüştüğümüz her an ensemdeydi. İkimizde çok fazla yorulmuştuk.
Kaçağını hep hissediyordum çünkü bende kaçmak istiyordum. Ama ailelerimizin ne kadar ileri gidebileceğini tahmin edemediğimden kaçmaktan korkuyordumda. Onu son kez gördüğümde yine bu camın önündeydim sıkı bir diyete başlatılmıştım. Annemin fikriydi ama benim ses çıkartmam ise yaramamıştı.
Dilara ile son görüşmemizin üzerinden bir hafta geçmişti oysaki aynı arazi üzerinde duvarlarla çevrili kilometrelik arazinin içindeki beş villadan birinde o birinde ben kalıyordum. Herkes ikimizi izlerken görüşmemek en iyisi demişti bana hem belki ortalık durulursa Serdar ile ona izin çıkardı böyle düşünüyordu. O yüzden haftada bir gün sadece bir kaç saatlik yürüyüşler yapıyorduk minik ormanda şimdilerde kocaman olan orman bana bakarken içimde büyüyen yumruyu hala aynı şekilde hissediyordum.
Annemden kaçtığım bir gündü bu karanlık minicik yere saklanmış camdan dışarıyı izleyip kaçma hayalleri kuruyordum. Dilara'yı önce henüz hava aydınlıkken görmüştüm etrafı sürekli izleyen gözleri ile her köşeyi dolaşıyordu peşinde amcamın diktiği koruma ile kendince ağaçları sevip duvarları izliyordu. Açık bir yer aradığını biliyordum ama sessiz kaldım öyle ki bizim eve en yakın duvarın kenarından başını bana doğru çevirdiğinde yüzünde gördüğüm gülümsemeye karşılık verdiğimde ikimizde o gece kaçacağını biliyorduk.
O yüzden tüm gece o camın önünde bekledim onu özgürleştiğini görmek için karanlık sabah aydınlığına dönerken etraftaki hareketlilik çok yoğundu annemlerin on bahçeden gelen sesleri ile yerimden çıkıp seslere ilerledim amcam çok fazla öfkeliydi. Her tarafa bağırıp Dilara'yı öldüreceğini söylüyordu ona yardım edenide öldüreceğini söylemeye devam ederken göz göze geldik. Sesi bir ölüm habercisi gibi üzerime gelirken ikimizin açtığı belalar yüzünden zor duruma düştüğünü bağırıp duruyordu.
Yapmamam gereken bir şeyi yapıp delirmiş gibi bir kahkaha attım boğazıma sarılan ellere rağmen gülmeye devam ederken Dilara'nın istediği hayata uçtuğunu hayal ediyordum. Amcamın ellerinden zorla alındığımda boğazımda bir hafta kalacak izlerden de tam o sırada gerçektende sonsuz bir özgürlüğe giden kuzenimden de haberim yoktu. Deli gibi sevinçliydim sonunda birimiz başarmıştık. Dilara onların istediği o milyonerler evlenmeyecekti. Amcamların istediği olmamıştı. Bir savaş ganimeti iki tarafında gelinden kaçıp özgürleşmişti. Herkes deli gibi dolaşırken ben keyifli bir halde o koca duvarları izliyordum. Hep istediğimiz gibi o sınırı aşmıştı.
Hareketlilik her dakika artarken erkek tarafınında eve geldiğini amcamları tehdit ettiğini hatırlıyorum. Sözleşme anlaşma herşey iptal olmuştu. Amcamın öfkesinin yeni odağı yine ben olmuştum ama kendime engel olamadığım bir neşe halindeydim. Umrumda değildiler evdeki o karmaşıklık hiçbir şey umrumda değildi. Bir kaç gün sonra amcam eve gelene kadar süren bu mutluluk halı önce Dilara'nın bulunduğu haberi ile yerini bir hüzne sonrasında öldüğünü öğrendiğimde bir yas haline dönmüştü. Uzun bir süre kabullenemediğim bir ölüm. Bu kaybın sadece amcama mutluluk getirdiği ortadaydı yada diğer herkeste mutluydu emin değildim.
Şimdi altı yıl sonra bile halen annemin kıskaçları arasında olmama sebep gösterilen bu olay ile tek özgürlüğüm nefes almaktı.
Elinde yüzük ile gelen amcama itiraz ettiğim o akşam gözümün içine bakıp Dilara'mı olmak istiyorsun dediği an kulaklarımdan çıkmıyordu. İstemediğim bu düğüne bu duvarların arasından çıkmak için deli gibi ihtiyacım olduğunu ilk defa o an fark ettim. Evlendiğim kişinin önemi yoktu bu duvarları aşmalıydım belki o zaman Serdar'ı bulup kuzenimi sorabilirdim. Nasıl öldüğünü sorabilirdim.
En azından belki dışarıda nefes almayı yeniden hissedebilirdim. O yüzden ilk gün dışında kıymetli aile büyüklerimize tek kelime etmemiştim. Amcamın ara ara gözlerime dikilen gözlerini görmezden geliyordum. Tabi bu anlaşmanın iki yüzü vardı ve Mete'nin savaş ganimetinin ben olmadığı da ortadaydı. Onun amacını da öğrenmeliydim. Yada bana özgürlük verdiği için teşekkür mu etmeliydim?
21 yyda halen özgür olmak için belli şartlara ihtiyaç duymak içimdeki o kıza ihanet etmek gibi geliyordu ama duvar karşımda dimdik duruyordu. Gürleşmiş ormanın hemen bitiminde hemen camın önünde öylece duruyordu. Dilara'nın kaçtığı boşluğa sonradan eklenen bir kaç tuğla bana öylece bakarken kaçmak çözüm değildi.
Ellerimin titremesi ile cama iyice yaslandığım da dışardan gelen hoşgeldin seslerini duyuyordum. Yine birileri gelmişti. Akbabaların yeni gözdesi annemdi. Onunla yakın olmak en üst kademeye yakın olmaktı pastanın en büyüğü Kurt'lara yakın olmak için her şeyi yaparlardı.
Neyseki annem ile gözükmekleri onlara yeterliydi de beni rahatsız etmiyorlardı. Gelen her kimse neşeli kahkahalar arka bahçeye uzanmaya başlamıştı. İçlerinde en net seçtiğim amcamın sesi ile gözlerim yeniden duvara döndüğünde özgürlük için vazgeçilen bir hayat düşüyordu aklıma.
Ellerimin titremesi artarken ensemde hissettiğim nefes ile sıçradım. Kendimi geriye doğru çektiğim de karşımda duran adam ile yeniden duvara döndüm.
'Korkutmak istemedim aslında seslendim ama sanırım çok dalmıştın'
'Beni nasıl buldun'
'Evdeki tatlı teyze söyledi buraya kaçtığını '
Aklıma Nesrin abla geldiğinde onun söylemiş olduğu mantıklı geldi ellerimi kucağıma çekip ona yeniden baktığımda gözleri oturduğumuz alanı tarıyordu. Odanın alçak tavanı ve küçük alanı içinde kocaman cüssesi ile duran halin bana devleri hatırlatırken istemsizce güldüm. Ağzımdan çıkan kıkırtı sesi ile yeniden bana döndüğünde gözleri kopkoyu bir gri maviydi.
'Neden buradasın '
'Bazen saklanmak güzel oluyor'
' Yaşayacağımız eve de böyle bir oda ister misin?'
Ondan da mı saklanmak gerekiyordu. Zaten ikimizin yaşadığı bir yerde her yer benim için güvenli bir oda olmayacak mıydı?
'İyi bir fikir değil sanırım '
'İnan ki böyle bir odayı artık hayatımın hiçbir anında düşlemiyorum'
' Kötü bir hatıra mı?'
' Oldukça'
Zorla çıkan sesim ile yeniden nefes almak için cama döndüğümde amcamın gülen sesi midemi bulandırdı. Senin kızın öldü diye bağırmak istiyordum. Şu duvardan binlerce hayal ile kaçıp giden kızın kimin öldürdüğü belli olmayan bir kazada öldü ama sen çok neşelisin demek istedim ama aklıma geçen altı yıl geldiğinde yeniden kendi içimde bile sustum.
' Hallolur'
Sesinin ilk defa duyduğum o kısık haliyle ona baktığımda elini bana uzattı sanırım saklanma sürem bitmişti.
' Maalesef ölenin yeniden geri gelme şansı yok'
'Kim'
Sorduğu soruya cevap vermek yerine yerimden doğruluğum da önümde dikildi. Geçmesi için işaret verdiğimde gözleri halen üzerimi süzüyordu. Bir şeyleri tartan haline bomboş bakıyordum. Yabancı birine benim için en kıymetli insanı anlatamazdım. Belki de onun gözünde de kahkaha atılacak bir ölümdü. Bilmiyordum ki onun fikirleri ne.
'Bir gün anlatır mısın?'
' Sanmıyorum'
Kafasını anladığını belli eder gibi hareket ettirdiğin de hareket etmesi için bekliyordum. Kapıya yönelmek yerine bana sarıldığında ağlamamak için kendimi sıktım. Yavaş yavaş saçlarımı okşayan eli bel oyuntuma indiğinde kulağıma yaklaştı sesindeki sakin tonla beni teselli ediyordu.
' Biliyorum unutulmuyor ama alışıyor Helin kendine haksızlık yapma. Her acı bir gün hafifler'
Sözlerinin ardından saçlarımın bittiği yere dudaklarını değdirip geri çekildi kapıdan çıkarken onu takip ettim ilk kat merdivenlerini indiğimiz de durup yeniden bana baktı.
'İstersen yüzünü yıkayalım '
'Ben hallederim Teşekkür ederim '
Onu beklemeden kolidora dönüp ortak lavaboya girdim. Aynanın karşında gördüğüm yüzüm bana ağlamamaya boşuna çalıştığımı söyler gibiydi. Yüzüme vurduğum şu gözlerimi yakarken derince bir nefes aldım. Şişmiş ve kızarmış gözlerimi sanırım ne yapsam üç saniyede geçmezlerdi. En azından kızarıklığı alsın diye yüzüme şu vurmaya devam ettim.
Sanırım bir elbise giysem en azından odağı üzerinden dağıtırdı yüzümü kurulayıp kolidara döndüğümde Mete duvara yaşlanmış beni bekliyordu.
'İyi misin'
'Sence nasıl görünüyorum.'
Soruma cevap vermesini beklemeden odamın olduğu tarafa yöneldim. Üzerime giyebileceğim elbiseyi düşünürken elim siyahtan başka bir şeye gitmiyordu. Elime aldığım siyah balon kol elbiseyi giyip yeniden kolidora çıktığım da saçımı toplamaya çalışıyordum. Maalesef salık halleri karmaşık duruyordu. Gözlerimden sonra birde saçlarım ile ilgi odağı olmak istemiyordum.
'Kimler var'
Peşimden beni takip eden adama yönelttiğim soru ile derince bir soluk verdi. Sanırım oda bu durumdan memnun değildi.
'Biraz karışık,halam,annem ve kuzenlerim var'
'Alin '
' onun resim kursu var bugün '
'Resim ile mi ilgileniyor'
Gözlerinden geçen gururlu ifade ile güldüğün de Alin'in resimde iyi olduğunu anladım. Büyük bir keyifle onayladığın da insanların toplu bir şekilde oturduğu bahçe mobilyalarına yöneldik.
'İstersen kaçabiliriz'
' Sonrasında eve döneceğim ortadayken kaçmak istemiyorum'
Belli bir süre duymak istemediğim kaçma lafı ile yeniden gözlerim duvara döndüğünde onu kapatan büyük sarı gül ağaçlarına rağmen duvarı görüyordum. Yeniden bir titreme vücuduma değdiğin de Mete elimi kavrayıp beni annemlere doğru yönlendirdi.
Gözlerim herkesten önce İdil'e döndüğünde yüzündeki keyifli ifadeye göz devirdim. Muhtemelen kavga ettiğimizi falan hayal ediyordu.
Ferit abim Mete'yi damat diyip yanına çağırırken kadınların dedikodusuna adımladım. Hoş geldiniz diyip bir sandalyeye oturduğumda Handan abla ile göz göze geldim. Evet bu ortamdaki can simidim ile göz göze geldiğimde gülümsedim. Meryem hanımın gözleri yüzümde gezerken olduğum yerde gerildim.
' Doğan canını sıkmadı dimi kızım '
Kızım mı hitap şekli ile yüzüne baktığımda endişeli gözleri samimi gözüküyordu. Annemlerin hesap soran gözlerinin yerine bu biraz daha insani gelmişti.
' Mete bir şey yapmadı. Duygusal bir gün geçirdim sadece '
' Şimdi iyi misin'
' iyiyim Meryem hanım '
' Doğan'a sen Mete mi diyorsun'
Handan'ın kıkırdayarak sorduğu soru ile başımı olumluca salladım. Vay canına diye konuşan haline ve neşesine güldüm.
'Bizim oğlan gerçekten aşık olmuş sanırım yenge '
Meryem hanım yeniden bana baktığında Handan ablanın gülerek yerinden kalkışını izledim. Bana doğru gelip boynuma sarılıp yanımdaki İdil'e kibarca yer değiştiğinde minnet duygum ile ona baktım.
'Zor bir gün' diye fısıldayan sesini başım ile onayladım. Herkesin gözü üzerimizdeyken Handan ablanın enerjik hali herkesi ona odaklarken biraz daha nefes alabildim. Şuan bu ortama katlanmanın bir yolu yoktu çünkü.
Meryem hanımın bana sürekli dönen gözleri annemin sorgular halı ve İdil'in gelinlikle alakalı konuşmalarına katılan kadınlar ile yerimde nefes alamıyordum. Elim durmadan boynuma giderken sanki havanın azaldığını hissediyordum.
'İdil'cim gelinlik Helin'in değil mi eminim onun güzel fikirleri vardır ' Handan ablanın kız kardeşi olduğunu öğrendiğim pelin bana gülümseyerek kendince beni koruduğun da ne gelinlikmiş diye çığlık atacaktım. Gözlerimin durmadan değdi o sarı güller sürekli konun bir şekilde bana gelmesi ile iyice nefesim kesilirken müsade isteyip yerimden kalktım bacaklarımda bir anlık güç çekildiğinde derince bir nefes alıp ön kapıya doğru ilerledim. Korumaların anlamayan gözleri arasında ön kapının merdivenlerine oturmaya çalıştım bir elin kolumu tutup beni yönlendirmesi ile oturduğumda. Derin derin nefes almaya çalışıyordum.
Hemen yanımda sesini duyduğum Handan abla derin derin nefes almamı söylerken sanki boğuluyormuş gibi hissediyordum. Aklıma iyi anıları getirmeye çalıştıkça gözümün önüne gelen çığlıklar zihnimi kaplarken yüzüme değen serinlik ile yeniden on bahçenin taşlarına baktım.
Soluklarım yeniden yetmeye başladığında Pelin'in elindeki sürahiyi fark ettim. Başımın sert bir omuza yaslanması ile Mete'ninde yanımda olduğunu anladım. Derin derin nefesler almaya devam ederken Handan ablanın fısıltısını hayal meyal algıladım.
' Doğan planından emin misin?'
Ne planı diye sormak istiyordum ama sanki zihnim derin bir boşluktaydı.
⭐❣️ |
0% |