Yeni Üyelik
51.
Bölüm

51. Bölüm

@saturnsring

 

'Aynı anda iki farklı düşünceyi çalışmak zor olmadı mı?'

 

 

'Açıkçası bu parçaları çok uzun zaman önce tamamladım Helin ama bir türlü sıra benim hayatıma gelmemişti. Işığımın parladığı bu dönemde elimdeki her şeyi sergilemek istiyorum'

 

 

'Doğru düşünüyorsun fırsat bir kere göz kırptı mı onu fark etmek lazım.'

 

 

'İşte tam olarak bunu yapıyorum tatlım bende güzel bebeklerimi sergiliyorum böylelikle bu ara bizim sosyete eserlerimi bir seviyor henüz bu ilgiyi çözemedim ama '

 

 

' Sanatın değer görüyor öyle düşün'

 

 

'Hadi ama Helin bu camia işine gelemeyen hiç bir şeyi içlerine almaz ikimizde biliyoruz ama tabikide senin dediğini yapıyorum'

 

 

Duvarları süsleyen eserleri izlerken bir yandan da Elif'in anlattıkların mantıklı olduğunu düşünüyordum. Haklıydı bir anda parlattıkları elması bir gün pis bir şey gibi geri bırakabilirlerdi ama Elif'in atladığı şey artık sanatının onun üstüne geçmiş olmasıydı. Bunu dışardan bir göz olarak ben fark edebiliyordum ama o içinde yaşarken henüz bunun farkında değildi. Başarısının sınırlarını fark ettiğinde bu hissin ona yansımasını görmek için sabırsızlanıyordum.

 

 

Kendi yakın geçmişimden tanıdığım birisi olarak hayatımda uzun bir aradan sonra varolması içimdeki sezgileri sürekli ayakta tutarken bir yandan da artık daha kötüsü yok diyerek ilerliyordum. Bunu her konuda kendime söylüyor olduğum gerçeği de vardı birde durmadan daha kötüsü yok Helin sakin ol diyordum. Yanlış ve eksikleri olan bir yöntemdi ama bir yerde bazı konularda işe yarıyordu. Yeniden sokaklara çıkabiliyor olmak güzeldi. Doktorum belli dönemlerde yeniden sadece eve çekilmek isteyeceğimi söylüyordu ama tüm o anları sakince beklemek ve bunu normal bir rutin gibi değerlendirmemi söylüyordu. Birde zihnimin kara deliği vardı orada sabit bir şekilde durup her şeyin en kötüsünü hep bulan. Mete'nin en nefret ettiği varlık. Ona kalsa beynimi ameliyat edip o kısmı yok etmek istiyordu ama bunun hücrelerden çok bir his olarak içimde varolması bu ameliyat fikrini ortadan kaldırıyordu.

 

 

'Sen neler yapıyorsun Helin '

 

 

'Ben neler yapıyorum şu ara sadece iyi şeylere odaklanmaya çalışıyorum. Ama aklımda bir kaç fikir var'

 

 

'Nasıl fikirler bunlar'

 

 

'Açıkçası sera kurmak istiyorum çiçeklerle aramda özel bir bağ olduğunu düşünüyorum. Belki bu tarz bir iş ile ilgilenmek güzel olabilir.'

 

 

'Aaaa aslında olabilir hem etrafımızdaki beylerde bu durumdan etkilenip çiçek almaya başlayabilir'

 

 

'Atılan taşın sahibi burada değil ama '

 

 

'Öyle ama evrene mesaj olsun diye bırakıyorum'

 

 

Elleri ile tüm salonu işaret ederken onun bu haline gülümsedim. Saçlarının dağınık örgüsü ve üzerindeki salaş kıyafetlerle her an yoga pozisyonu alabilecek görüntüsü ile evrene mesajlar diyor olmasının ona tamda uyuyor oluşu sanırım en beklendik şeydi.

 

 

'Mete çiçek alıyor'

 

 

'Ne o soğuk nevale '

 

 

'Yaaa soğuk değil gayet güler yüzlü '

 

 

'Helin üzgünüm ama kocan dışarıdan pek güler yüzlü değil tatlım hatta bazen ben ona bakarken acaba kimi öldürüyor diye düşünüyorum o soğuk ifadesinden dolayı'

 

 

Öldürüyor cümlesi ile gerilirken aklıma doluşmaya hazır olan görüntüler sızmaya çalışırken gözlerim kapatıp açtım. Şimdi değil şuan bir sergi salonunun ortasında duruyoruz. Şimdi olmaz

 

 

'Yüzü herkese gülenler daha kolay öldürüyordur belki de' İstemsizce kurduğum cümleler Elif'in üzgün gözlerinin bana dönmesine sebep oldu. Elimdeki tuvalin jelatinini çıkarırken bir yandan da bu göz hapsinden kaçıyordum.

 

 

'İnsanlar kendi yaptıklarından sorumludur. Hem demek Mete güler yüzlü birisi'

 

 

'Evet güler yüzlü yani ailesinin yanında daha farklı bir adam'

 

 

'Yani bir şekilde doğru adamı buldun vay canına Helin'

 

 

'Doğru adam mı? Sanırım öyle diyebiliriz. Gerçi o beni buldu ama'

 

 

'Biliyor musun eskiden bazen senin nasıl birisi ile beraber olacağını düşünürdüm kendi fanusunda yaşayıp gidiyordun. Ama sanırım doğru kişi olunca o fanusa girmeyi başarıyor.'

 

 

Kendi fanusumda halen yaşadığımı hissediyordum ama Mete'nin de o fanusun köşesinde benimle beraber oturduğu ortadaydı. Aklıma gerçekten cam bir fanusun köşesinde oturmuş Mete fikri gelirken kahkahama engel olmaadım. Onun rahatsız bir ifade ile şikayetler sunması fikri hoşuma giderken açtığım tabloyu işaretli alana bıraktım.

 

 

'Doğru diyorsun artık fanusu iki kişi kullanıyoruz.'

 

 

'Ailesi ile durumlar nasıl peki'

 

 

Yüzündeki o yakın arkadaş hissiyatı ile bana göz atarken aynı zamanda oda jelatin açma işine devam ediyordu. Aklıma ailesi ile olan son yemeğimiz gelirken sanırım onlarında bazısının fanusun içinde bir yerlerde olduğunu hissediyordum.

 

 

'Meryem hanım ile iyiyiz beni seviyor gibi geliyor ama açıkçası duygular pekte hakim olduğum bir durum değil, Herkes iyi sanırım bir şekilde aileden birisi oldum çıktım.'

 

 

'Peki Hülya hanım'

 

 

'Elif sanırım o konuda biraz kötü birisi oluyorum düşüncelerim hiç iyi yönlü değil'

 

 

'Yaşanılan şeyler buna sebep oluyor Helin ve haksızda değilsin bence'

 

 

'Aramızda kan bağı olması içimize sevgiyi aşılayamıyorum sanırım. Gittiği günden beri görüşmedik bir şekilde onun içinde tüm her şey zor olmalı '

 

 

Ama o o zamanlar yetişkindi ve yaptığı seçimlerin sonuçları ortada. Kendi seçimi olmadığına inanıyordum ama bir şekilde de bazı şeylerin Kemal Bey'in anlattığı gibi olduğunu biliyordum. Annem gücü ve gösterişi severdi o zamanlar Bahadır'ın durumu herkesin üstündeydi varlık olarak bu yüzdende içten içe bunu tercih etmiş olma olasılığı yüksekti.

 

 

'Sevgi için doğru şartlar lazım sanırım. Ne dersin acaba bir sonraki sergi konum doğru zaman doğru sevgi tarzı bir şeyler mi olsun.'

 

 

İçten içe kendimi artık o adama baba demediğim için tebrik ederken bendeki durgunluğu fark eden Elif'in konu değiştirme hızına gülümsedim.

 

 

'Bence ondansa belki de gençlik ateşi tarzı bir konu olabilir. Hem sen gençken tamda bu tarz biriydin'

 

 

'Sanırım kayınvalidem öyle bir sergiden baygınlık geçirir Helin '

 

 

'Sizin aranız nasıl'

 

 

'İyi onun minik geliniyim ama benimde görümcem biraz tatsız ama hayatta her zaman sevilemeyiz. Az ve öz kişi sevsin yeter diyorum hep ben'

 

 

'Çok mantıklı hem böylelikle seni gerçekten sevenler etrafında olur.'

 

 

'Doğru ne diyorum biliyor musun? Benim yavrularım ne zaman tanışacak seninle Helin '

 

 

'Sen sergi sürecini bitir sonra tanışırız.'

 

 

Olumluca kafasını sallarken eski çalışmalarını açmaya devam ediyorduk. Elimde ki tabloda gözüken silüetlere bakarken bir yandan da tablodaki tarihi fark ettim. Bunu yaptığı zamanlar halen arkadaş olduğumuz o zamandı. Gözlerim o zamanki Elif'in çizdiği çizgilerde dolaşırken bunu gizlice çizdiğini biliyordum. Onun ailesine göre de resim bomboş bir işti daha mantıklı bir kariyer çizmeliydi kendine. Tüm bunların artık geride kalmış olması ve onun sevdiği şeyi böylesine sergiliyor olması beni yeniden keyiflendirirdi. En azından bazılarımızın o zamanki kafasına buyruk halleri sonunda istediği şeyi elde etmesini sağlamıştı.

 

 

'Sanırım bir misafirimiz var '

 

 

Elifin baktığı yöne baktığımda Mete'nin merdivenlerde olduğunu gördüm. Etraftaki resimlere bakarken bir yanda da bizi gözetliyordu. Ona doğru hareketlendiğim de onda hızını artırıp benden önce ortak noktaya ulaştı saçlarımın arasına değen dudakları ve etrafımı saran kolları ile derince bir nefes aldım. İçten içe hissettiğim tedirginlik hali yok oldu.

 

 

'Hoş geldin'

 

 

'Hoş bulduk güzelim'

 

 

'Hoş geldin Mete'

 

 

'Hoş bulduk Elif. İşin büyük kısmı hallolmuş gibi duruyor'

 

 

'Evet muhtemelen yarın bitmiş olur, sen Helin'i mi almaya geldin? '

 

 

'Eğer işiniz bittiyse evet. Ama hayır biraz daha buradayım derse bende bir köşede oturup beklemeyi düşünüyorum.'

 

 

'İşimiz bitti dimi Helin hem yarın devam ederiz'

 

 

Bana göz kırpan Elif'i onayladığımda yüzündeki sırıtışdan imasını yakala biliyordum.

 

 

'O zaman gidiyoruz'

 

 

'Evet gidiyoruz çantamı alıp geliyorum'

 

 

'Ben arabada bekliyorum . Kolay gelsin Elif sergi günü görüşürüz'

 

 

'Görüşürüz'

 

 

Mete merdivenlere yöneldiğinde bende çantalarımızın durduğu alan ilerledim. Hemen peşimden pıtı pıtı gelen arkadaşımın bu haline gülerken söyleyeceği şeyi bekliyordum.

 

 

'Gerçekten de gülüyormuş'

 

 

'Yalan konuştuğumu mu düşündün'

 

 

'Yani yalan değil ama inandırıcı da değildi'

 

 

Ona sarılıp çıkışa yöneldiğimde halen inanamadığını söylüyordu. Onun bu halini izlerken bir yandan da gerçekten de o kadar soğuk mu duruyor diye düşünüyordum.

 

 

'Yarın görüşürüz o zaman Elif'

 

 

'Görüşürüz Helin'

 

 

Arkadaşımdan ayrılıp otoparka indiğimde arabanın dışında telefonu ile konuşan Mete'ye baktım bir an gerçekten de duvar gibi bir ifadesi vardı onunla ilk tanıştığımız zamanlarda bazen gördüğüm bu ifadeyi uzun zamandır görmediğimi biliyordum. Çünkü bu hali aklımdan çıkmıştı. Ona doğru ilerlediğimde bana arabayı işaret ederken onu beklemek için araca geçtim. Koltukların arasında ki bölmede duran paketi bozulmamış duran limonata ile keyiflice bana alındığına emin olduğum içeceği elime aldım. Kendi tarafından arabaya binerken içtiğim limonatanın soğukluğu ile ferahlıyordum.

 

 

'Önemli bir görüşmeydi'

 

 

'Bu limonata benimdi sanırım'

 

 

'Kahve sevmiyorsun diye diğer seçenekleri deniyorum '

 

 

'Doğru tercih. Günün nasıl geçti'

 

 

'Yoğundu birde Efe ileydim tüm gün sence'

 

 

Aklıma sürekli Mete ile uğraştığı hali gelirken bir yandan gülüp bir yandan da gerçekten de zor bir gün geçirdiği belli olan Mete'ye baktım yüzünde her santim berbat bir günün özeti bu işte diyordu adeta.

 

 

'Tanrım gerçekten kötü.'

 

 

'Senin günün nasıldı.'

 

 

'İnanır mısın düşündüğümden daha iyi geçti. Hatta baya iyi geçti.'

 

 

Sabah gelirken her türlü kötü senaryo ile geldiğim yerden şimdi keyifli bir şekilde çıkıyordum. Bu sefer kazanan taraf iyi taraf olmuştu. Her zaman iyiler kazanır diye iç sesim ile köşesine çekilmiş olan tüm kötü düşüncelerim kahkaha attı. Sıramızı bekliyoruz der gibi bir köşede duruyorlardı.

 

 

'Neler yaptınız?'

 

 

'Resim tabloları ve yerleşimleri ile alakalı kararlar verdik bir de sergilenecek eserlerde hasar olmuş mu diye kontrol ediyorduk?'

 

 

Kulağıma dolan sakin ritim ile güneşin batmak üzere olduğu saatlerin esintisini hissetmek için camı açtım. Elimde ki limonatanın sonuna gelirken bir yanda çalan şarkı ile yaz akşamlarına gidiyordum. Bir an için kendimi bir okyanusun kenarında hissettiğimde saçlarıma değen rüzgar ile sakinleştiğimi ve durulduğumu hissediyordum.

 

 

'Diyorum ki Mete ben acaba seracılık mı yapsam?'

 

 

'Seracılık mı?'

 

 

'Evet çiçek serası yada daha farklı bitkilerde olabilir.'

 

 

'Bir şekilde kan çekiyor sanırım '

 

'Ne '

 

 

'Kemal beyinde üzüm bağları var sende sera istiyorsun '

 

 

'Benzer şeylerden mi hoşlanıyoruz sence'

 

 

'Sence öyle durmuyor mu?'

 

 

'Sanırım bir şekilde onun kızıyım'

 

 

Bu kabullenişi henüz tam olarak benimsemiş olmasam da ona hak veren tarafımın bu kabullenişe hazırlandığını bu yüzdende kendime bunu sık sık hatırlattığını biliyordum. İlk kez kelimelerime dökülen onun kızıyım fikri öğrendiğim günden beri bir şekilde zihnimde dolaşan bir sözdü. Sonunda kelimelere dökülmüş olması onu her zamankinden daha gerçek kılarken içten içe bundan rahatsızlık duymadım. Bazı şeylerin doğru olanla değişmesinin vakti gelmişti. Hissediyordum. Bir kaç ay içinde olup biten her şeyi sürekli tekrar tekrar zihnimden geçirirken artık bazı şeyleri kabullenmek daha kolaydı. O evreye gelmiştim kabul ediş ve bazı vazgeçişlerin yaşandığı o andaydım artık.

 

~~~~

 

 

Helloooooo 🍪

 

 

 

Loading...
0%