@saturnsring
|
Selam💜
yıldız ve yorum atmayı unutmayın 💙
'Gerçekten uçak fobinin olduğuna inanamıyorum Helin'
'Açıkçası bende yeni öğreniyorum'
'En son ne zaman seyahat ettin uçakla'
'Bir iki defa ülke içinde uçmuştum'
'Yani bir saatlik uçuşlarda bunu anlamamış olman mümkün'
Elbisemin etekleri ile oynarken bir yandan da Mete'nin uçak fobim ile alakalı bitmek tükenmek bilmeyen feveranlarını dinlemeye devam ediyordum. Evet böyle bir fobim varmış ama bilmiyordum. Çünkü ciddi manada havada kapalı bir kutunun içinde maksimum durduğum süre bir buçuk saat falandı. O yüzden bu yolculuk inanılmaz büyümüştü gözümde dört saatte yakın süredir havada olmak pek benlik bir durum değildi. O yüzden maalesef yolun geri kalanında aktarma yapmaktansa araba ile yolculuk yapacaktık ve bu durum Mete'nin eline benimle uğraşma kozu vermişti. Tabiki yolun gittikçe azaldığını bildiğimden asla anlamadığım bir dilde çalmaya devam eden radyonun sesini bastıran isyanlar ile sadece geçtiğimiz manzaralara bakıyordum.
Gözlerim okyanusun maviliklerinde gezinirken denizden çok farklı bir duygusu olan bu maviliği izlemeye dalıp gidiyordum. Ayaklarımın altında sıcak kumların dağılan hissini arabanın içinde bile hissedebiliyordum. Burnuma dolan koku hafif esen sıcak rüzgarlar eşliğinde yaşadığım yerden binlerce kilometre ötede yeni birileri ile tanışmak için yoldaydım.
'Mete ne zaman kumsala ineriz.'
'Daha iyisine gidiyoruz'
'Hiç bir şekilde spoiler vermeden tüm yolu bitiriyorsun resmen '
'Heyecanı kaçmamalı'
Heyecanımın kaçma şansı yoktu ama bir ufak gergindim. Kemal Bey'in bir telaş içinde olduğunu belli eden sesi halen kulağımda dolaşıp duruyordu. Bu davet için annem şans dilemişti her şeyin yolunda gitmesi için. Meryem hanım serama gözü gibi bakacağını söylemişti ve Alin'de hızlı dönmemizi istemişti.
Alin ile eskisi gibi değildik ama yine de yeniden yakınlaşıyor olduğumuzu biliyordum. Bir şekilde aramızdaki bağ bizi birbirimize çekiyordu. Bir şekilde gönül bağı kurduğumuz insanlarla vedalaşamıyorduk gibi bir durumdu bizimkisi. Veda ettiklerimizde var diyen iç sesim ile daldığım mavilikleri izlemeye devam ettim.
'Hayatımın bir döneminde böyle bir yerde yaşamalıyım'
'Bizim ege kıyılarımızda çok güzel belki yılın belli dönemleri orada kalabiliriz.'
'Ama babam buralarda yaşıyor '
Baba cümlesi dudaklarımda can bulurken henüz onun bunu benden duymadığını biliyordum. Mete söylediğim şeyin şaşkınlığı ile sessiz kalırken kendi kendime sonunda kabul ettin diye fısıldadım. Sonunda soy bağımı hayatıma alıyorum.
'Mete acaba bir dönem burada mı kalsam ben ?'
'Efe ile konuşabilirim bir süre istediğin her hangi bir yerde yaşayabiliriz.'
'Efe abi bunu beğenmedi '
'Onun hoşuna giden ne var acaba geri döndüğü için isyan ediyordu en son'
'Sarışın kıvırcık saçlı bir güzel hanım var onu görünce gayet mutlu aslında'
'Ne'
'Sanırım abin birine aşık oluyor Mete '
Handan ile fark ettiğimiz bu detay ile yeniden o an aklıma düşerken keyfim gittikçe artıyordu. Efe abinin Handan'a gıcıklık yaparken çarpılmış gibi kaldığı o an tekrar gözümün önünde oynarken onu fark etmeyen genç kadının öylece yoluna devam eden halin bir piyes gibi oynamaya devam ederken Efe abinin ona ulaşıp ulaşamadığını sormayı aklıma not ettim.
'O yüzden huysuzdu'
'Ama çok komik değil mi Mete resmen çocuk gibi sürekli huysuzlanıyor'
'Gerçekten de bu yüzden mi?'
'Bence öyle ikinizin bu kadar farklı olması çok garip geliyor bana '
'Ne konuda farklıyız '
'Hemen hemen her konuda sen duygularını fark ettiğinde huysuz birisi olmak yerine tamamen plancı birisiydin'
'Bunu nerden biliyorsun'
'Mete bazen zekamı hafife alıyorsun etrafımda ki herkes senin duygularından bahsediyordu tabiki de seni gözlemledim'
'Ben kıvranırken sen keyif alıyordun yani'
'Aslında bende kıvranıyordum. Bir türlü anlam vermediğim için yani sonuçta benim seni sevmem öngörülebilir duruyordu ama sen o suratsız halinle pek öngörülür değildin'
Aklıma ilk anlardaki o ifadesi gelirken hikayenin nerelere geldiğini fark ediyor olmak çok hoştu. Sanırım uzun zamandır beklenilen o final gelmişti. Yol akıp giderken Mete'nin etrafta suratsız bir şekilde dolaştığı anları hatırlamak ve şuan ki ifadelerini görüyor olmanın nasıl bir şans olduğunu düşünüyordum.
'Yani sen her türlü bana aşık oluyordun o zaman'
Söylediği şeyden keyif aldığını yüzüne bakmadan bile söyleyebileceğim ses tonu ile konuştuğunda. Ona yan gözle baktım yüzüne yayılmış gülümsemesi çene gamzesini ortaya çıkarırken parmakları direksiyona ritim tutuyordu. Biraz gıcıklık yapmak isteyen tarafım ile onun bu keyifli halini bir kaç saniye daha izledim.
'Yani sonuçta kurtarıcı konumundasın. Başka biriside olabilirdi'
Efe abiden bana zühur etmiş olan o gıcıklık ile konuştuğumda yan tarafımdan gelen tıslama ile keyifli olma sırası çoktan benim tarafıma geçmişti.
'Haklısın hayranlarında çoktu senin'
'Dimi Mete ama işte '
'İşte ?'
'Bir yerlerden içecek bir şeyler mi alsak yada bir yaz dondurması'
'Alırız Helin ama sen önce işte'den sonrasını söyle'
'Şimdi tabi bazı hayranlarımın farkındaydım yalan konuşamam ama bir kişi var ki onu daha önce fark etseydim bu iş farklı olur muydu acaba diye düşünüyorum?'
'Kim o'
Kabız olmuş çocuklar gibi kıvranan hali ile sessiz kalmaya devam ettim. İfadesinin gittikçe karardığını görüyordum ama bana yansıması asla sert olmadığı için bu durumu gıcıklık için kullanmak kolay oluyordu. Kıskanan halini biliyordum ama durup hiçbir zaman benim için bir zorluk haline sokmamıştı bu duygusunu daha çok kendi içinde pasif agresif davranıyordu. Sessizce homurdanıp devam ediyordu tıpkı şuanda yaptığı gibi. Gözüme çarpan yol kenarı satıcısı ile hızla ona döndüğümde çoktan yavaşlamıştı. Ne istediğimi söylemek için heyecanlandığımda hızla arabadan inmiş konuşmama şans vermemişti. Bir tık fazla mı ilerletmiştim konuyu. İçime sinmiş olan o gıcık efe turnusolü keyifle kıkırdarken bende ona eşlik ettim.
Arabanın camından bana uzatılan soğuk içecek ve külah dondurma yeniden tezgaha gittiğinde bende dondurmamın keyfini çıkarmaya başlamıştım. Yeniden geri döndüğünde kendine aldığı içeceği ikimizin arasında kalan kısma bırakırken bana bakmama özen gösteren hali ile bir noktada onunda huysuz olduğunu fark ettim.
'Mete '
'Efendim'
'Aklından geçen kim '
'Senin aklından geçen daha önemli bence'
' Seni zeki sanırdım demek ki duyguların seni esir aldı mı aklın gidiyor. Bir düşün bakalım kim olabilir'
'Helin'
'Hadi ama Mete etrafımda dolandığını söylemiştin daha önce fark etsem belki farklı bir hikaye ile ilerleyebilirdik '
'Ciddi misin?'
'Hıhı'
Derin bir nefes verdiğinde kendine aldığı içeceği ona doğru uzattım. Gözleri içecek ile benim aramda gezinirken ona yeniden gülümsedim. Gerçekten aklına kendinin gelmemiş olması çok saçmaydı. İçecekten içtiğinde bardağı yeniden yerine bıraktım.
'Başkası olarak düşündüğün her isimle senden önce de tanışıyordum Mete ve emin ol ki dünyadan kopmuş halim bile bazı şeylerin farkındaydı. Onlardan birisinin o kişi olma şansı olsaydı hiç tanışmadığımız o zamanda olurdu. Lütfen bunu aklında tut'
Saçlarıma hızla değen dudaklar geri çekilmeden çenemi de bulduğunda şaşkınlık ile ona baktım. Gülümsemesi yeniden geri dönerken ara ara ona uzattığım içeceğini içmeye devam etti. Yol gittikçe kısaldığını fısıldarken yüzüme vuran rüzgar daha yakından geliyor gibiydi. Sanki okyanusun kalbine sürüyordu arabayı.
'Sence onu ilk gördüğüm anda ismi ile mi seslenmeliyim yoksa babamı demeliyim'
'İçinden gelen diline dökülecektir Helin '
'Biliyor musun Mete zaman geçtikçe sanki babam hiç o adam olmamış gibi geliyor. Sanki hep boştu o konumda bir anda doldu. Uzun zamandır beklediğim bir boşluğun dolması gibi.'
' Belki de içten içe biliyordun bu gerçeği sonuçta sezgileri güçlü birisin fark etmiş olabilirsin'
'Hiç fark etmedim çünkü sanırım babaannem ile benzetiliyor olmam hoşuma gidiyordu ara ara duyduğum fısıltıları duymuyor gibiydim'
'Ama küçük Helin duymuş hepsini'
'Evet sürekli üvey diyordu bana İdil bende bu deli kız ne saçmalıyor diyordum haklıymış'
' Sanırım haklı olduğu tek konu bu'
'Bir konu daha var ablası için anlattıkları da doğruydu.'
Ne çok şey kaybettin sen Helin kimisi için bir kaç andı belki de benden çok şey kaybetmiş insanlar vardı ama içten içe kendimin verdiği savaş ve kaybettiklerimin o ezici gücü beni yıkıyor gibi gelirdi önceleri ama şimdi baktığım da hepsini bir şekilde geride bırakabiliyordum. Yolumuzun bir noktada kesiştiği gibi vakti geldiğinde ayrılmıştık işte hepsi buydu. Bir an için aynı yolda olsakta en başından farklı yollardaydık ben geç anlamıştım ama artık biliyordum. Bazen sevilmekte bir şanstı karşılıksız sevgiyi bulduğunda emin olmalıydı insan o yüzden belki de bu kadar ender bulunuyordu bu duygu. Kimimizin etrafı bu duygu ile çevriliyken kimimiz sadece bir kaç tanesini bulabiliyordu tüm ömrü boyunca. O yüzden şimdi durduğum bu yerde belki de benden gidenlere teşekkür etmeliyim diye düşünüyordum. İçimdeki kırgının olan onca hücreye rağmen bazıları sessizce en azından o zamanlar yanımızdaydı diyordu. Bu durumun hastalıklı olduğunu biliyordum kim onu kullanmış birisi için iyi niyetli olurdu ki.
'Hazır ol beş dakikaya ordayız'
karşımızda duran tepenin yamacındaki bembeyaz evi gördüğümde hemen ardında uzanan okyanusu ve kıyısına inen basamakları fark ettim gerçekten de küçük bir cenneti andıran bir yerdi. Evin hemen yamaç üzerinde oluşu yamaçtan aşağıya öylece yerleşmiş olan iniş yolu ve hepsinin ucunda gözüken kıyıya defalarca kez baktım. Her yerden belli olacak şekilde gizli bir küçük cennete tasviri. Araba yolun sonuna geldiğinde tamamen taştan oluşan yapının önünde kapıda beliren kişileri gördüm. Uzun saçlarını hemen başının üstünde toplamış yüzünde zarif bir gülümseme ile arabaya bakan kadın ilk fark ettiğim kişiydi hemen yan tarafında dalgalı saçları bronz teni ve annesinin küçük bir kopyası gibi bir gülümsemeye sahip genç adamı fark ettim. Mete'nin ardından arabadan inerken adımlarım kendinden emin değildi. Burada olduğuma inanmıyordum bile bir an bulutların üzerinde süzülüyor gibi oldum. Bana gülümseyerek bakan üç kişi ile göz göze gelemeye devam ederken bana doğru gelen babam ile yavaşladım. Hemen yanımda olan Mete onları selamlarken ben karşımda duran adam ile baş başa kalmış gibiydim.
'Hoş geldin Helin'
'Hoş bulduk baba'
~~~~ 🌻
|
0% |