@saturnsring
|
Gözüme alan güneş ile sarıldığım yorganıma daha çok sarıldım. Kesinlikle uyumak istiyordum başımdaki dayanılmaz ağrı uyumam gerektiğini söylüyordu. Ama yinede rutinimi bozmamak için uyandım. Şu düğün ile alakalı mekan bakmaya gitmeliydim. Dün geçirdiğim sinir krizinden sonra odama çekilip dinlenmeme izin vermişlerdi. Bana verilen kıymetli izin ile odama kapanıp kendime gelmeyi başarmıştım. Gece Mete iki kere arayıp nasıl olduğumu sormuştu. Birde Handan ondan aldığı numaram ile beni aramış dakikalarca telefonda konuşmamı sağlamıştı. Sanırım sağlık problemlerim olduğu konusunda endişeliydi. Onun bunu ilgili tavrına karşılık mekan bakmaya beraber gitmeye karar vermiştik. Onunla anlaştığım üzere bugün araba sürme işi bendeydi. Üzerime olabilecek en rahat kombini seçmem gerekiyordu. Anlattıklarından anladığım böyle şeylerin çok yorucu olduğuydu.
Alttan giymek için belden oturmalı geniş paça kumaş bir pantolon giyip üzerime saten kumaş zümrüt yeşili bir gömlek giydim. Saçımı dalgalarını köpük ile şekillendirip bir at kuyruğu yaptım. Aynadaki yüzüme biraz renk gelsin diye hafif bir makyaj yapıp göğüs dekolte üç parça ay , gezegen ve yıldızlardan oluşan karışık kolyeler taktım. Saatimi kontrol ettiğimde planlamaya halen uygun olduğumu gördüm. Geç kalmamıştım.
Üzerime aldığım deri ceket ile alt kata indiğimde evdeki alışık olmadığım o garip sessizlik ile bahçeye yöneldim. Annem koltuklarda oturmuş kahvesini yudumlarken elinde tabletten haberleri kontrol ediyordu. Yanına yaklaştığımı fark ettiğinde elindeki tableti kapatıp bana döndü. Yüzünde samimi olmayan bir gülümseme ile bana baktı.
' çıkıyorum düğün mekanları ile görüşeceğim '
' tek misin'
'Hayır Handan ile gideceğiz. Mete'nin kuzeni olan '
Detayları merak etmediğini belli eden bir ifade ile bahçeyi süzdü içinde bana söylemek istediği şeyler olduğu her halinden belli oluyordu. Ama bu sefer ne olduğunu sormak istemedim. Anlatmak isterse gelip kendisi anlatmalıydı. Belkide konuşmamak şuan için en sağlıklı karardı.
'Dikkatli ol. Dün yaşanan şey tekrarlanırsa sıkıntı olabilir'
'Tekrarlanmaz '
Yeniden ön bahçeye hareketlendim. Sanki isteyerek yapmıştım. Öyle bir tavrı vardı ki neredeyse benden rahatsız olduğunu düşünecektim. Kapının önüne getirilen araça binip yola çıktığımda evde olan her şeyi geride bırakmaya karar verdim.
Yarım saatlik yolun ardından Handan'ın tarif ettiği mekanın önünde park edip geldiğimi haber verdim bir kaç dakika sonra kapıdan çıkan kadını gördüğüm de aracın içini yıkmaya yemin etmiş şarkının sesini biraz kıstım. Yan koltuğun kapısı açılıp Handan koltuğa yerleştiğinde gülümsedim.
'Merhaba'
'Merhaba' Yüzündeki tatlı gülümseme ile bana doğru uzattığı limonlu suya bakıp bende güldüm.
' Bugün biraz diyet dışı takılırız diye düşünüyorum ama yinede sağlıklı su içmen gerekiyordur '
' yanlış tarif bugün zencefil tüketiyorum '
Söylediğim şeyle kahkaha attığında bende ilk rotamıza ilerlemek için harekete geçtim. Şehrin sakin trafiğinde ilerlerken deniz kenarı bir yer seçmeye karar verdim hem biraz temiz hava mükemmel olurdu hemde zaten taze bahar aylarından dolayı havalar çok güzeldi.
' Nasıl bir mekan seçeceğiz'
' Sahil kenarında istiyorum aslında böyle gizli bir koy olabilir'
' Şöyle hafif uçuşan bir gelinlik giydiğini hayal ettim de tam bir Helen olursun sanırım Helin'
Söylediği şey ile bu sefer kahkaha sırası bana geçmişti. Helen olmak falan istemiyordum malum kimse savaş istemezdi sanırım.
' Erkeklerin savaşını izlemek istemiyorum ben böyle daha sakin bir şey hayal ediyorum.'
Gözlerim yolu takip ederken onun beni izlediğini biliyordum. Kuzeni ile ortak yönleri buydu sanırım gözlerini hiç çekmeden birisini uzun uzun sakince izleyebiliyorlardı.
'Bazen savaşlar çıkar ve engel olmazsın '
' Bazen bazı şeyler yaşanır demek istedin sanırım '
'Helin bir şey sorabilir miyim?'
Handan'ın meraklı sesi ile ona gülümseyip başımı salladım. Varış noktamıza bir kaç dakika kaldığını söyleyen harita ile onu dinlemeye odaklandım.
' Bu düğünü istiyor musun gerçekten '
' Fikrimin önemi var mı?'
Sorusuna soru ile karşılık verdiğimde bu sefer derin bir sessizlik sardı arabayı sakin bir fonda devam eden müzik sesi ile organizasyon mekanın önüne park ettiğimde. İkimizde bir kaç saniye ön camdan dışarıyı izledik.
'Biliyor musun ben aşık olduğum adamla evlendim?'
'Senin adına sevinmeli miyim?'
' Beni aldattı işin komiği beni aldattığını biliyordum sanki hiç şaşırmadım.'
'Peki şimdi'
' Şimdi mi ? Sürünsün istiyorsun dimi içten içe kötüler kaybetsin hayali kuruyorsun belki ama maalesef ben kaybetmiş durumdayım. Hayatı bomboş yaşayan benim. O ise yeni çekirdek ailesi dünya turunda.'
Demek ki gerçekten kötüler kazanıyor diyen iç sesim ile derince bir nesef aldım birisi nasıl teselli edilir bilmiyordum. Zaten Handan'ın da bir teselli beklemediği ortadaydı. Daha çok bana bir şeyler anlatmak ister gibi bir hali vardı. Kucağında duran eline uzandım bana döndüğünde gülümsedim.
'Elimde olsaydı sadece kadınların yaşadığı bir dünyada var olmak isterdim. Ama bazen buda kötü bir fikir '
'Bu korkunç bir fikir Helin. İdil ile dolu bir gezegen korkunç olur mesela'
'Erkekler olmasa belkide kadınlar daha iyi anlaşırdı.'
'Bence yinede bir birimize zarar verirdik'
Onu kafam ile onayladım. Kadınların birbirine verdiği zarar cidden bazen tüm dünyadan bağımsız varoluyordu. Kadın ülkesi hayalimin gölgesinde araçtan inip mekana ilerledik. Kapıda oldukça heyecanlı bir karşılama ile bizim ile ilgilenecek olan ekip liderinin yanına ilerledik. Herkesin gözünde büyük balıktık sanırım. Ferah bir odaya geçtiğimizde çok beklemeden hemen gelen genç bir kadın ile gülümsedim. Hoşgeldiniz faslından sonra nasıl bir düğün istediğim kısmına geldiğinde işler biraz çığrından çıktı birbirinden farklı özelliklere sahip bambaşka standartlarda en az on gizli deniz koyu kriteri önüme bırakıldığında Handan ile birbirimize bakıyorduk.
Lokasyon sorun değildi ama onca insanı sehir dışına taşımakta saçmalık olurdu bu benim görüşümdü. Handan ise uzak bir lokasyonu daha mantıklı buluyordu. Ona göre gelecek kişiler azalır ve bir kaç meraklı göz arasında sakin bir düğün olurdu. Hem zengilerdi bu insanlar bir zahmet kalkıp gelsinler diye isyan ettiğinde karşımızda oturan genç kızla bir kahkaha attık.
' affınıza sığınarak bende Handan hanıma katılıyorum' diyen kıza gülümsedim.
'Bence Doğan'a da soralım ne dersin Helin'
' Ona tül rengi seçtireceğim'
Söylediğim ikisininde güldürürken Mete'nin tülleri seçmeye çalışan ifadesinin nasıl kasıntı olacağı fikri ile bende güldüm. Tüm şartları düşünüp lokasyonları üçe düşündüğümüzde iki saattir burada olduğumuzu fark ettim.
'Bu üç yerin tanıtım görsellerini alabilir miyim? Hem damat beyinde fikrini alırız '
Handan bu söylediğim ile keyiflenirken genç kız bizim için görsel bir dosya hazırladığında konsept renkleri ve dekorasyon malzemeleri ile alakalı bir sunum yollacağını anlattı. Oldukça sakin bir düğün istediğimi ısrarlarla tekrar ettiğimde beni anladığını düşünüyordum.
Mekandan çıkıp yeniden arabaya yerleştiğimizde beynimden tır geçmiş gibi hissediyordum.
' Doğan'ın yanına mi gidiyoruz'
'Bence bir şeyler yiyebiliriz'
'Bence önce şirkete gidelim hem Doğan'ı da alırız yemek için Helin olmaz mı '
'Olur '
Yeniden yola çıktığımız da halen mekanları tartışıyorduk. Söylediği zenginlik lafına gülüyordum ama bir noktada haklıydı. Gerçekten meraklı olanlar dışında geri kalanlar katılmazsa daha sakin bir düğün olabilirdi. Giderkenki enerjimiz yerine daha sakin bir halde geri döndüğümüzde şirketin otoparkına aracı bıraktık. Handan neşeli bir şekilde çalışanları selamlarken bende kolay gelsin diyordum. Önümde heyecanla asonsöre bindiğinde onu takip ettim. Yöneticilerin olduğu kata geldiğimizde sekreterlere ayrılmış olan kısma ilerledik.
' Doğan Bey odasında mı?'
Handan'ın sekreter ile konuşmasını takip ederken bir yandanda mekanı inceliyorumdum anladığım kadarı ile iki sekreter ve iki asistanin olduğu bu alan oldukça geniş ve ferah döşenmişti karşılıklı duran ofis odalarının kapılarına ters şekilde konumlandırılmış masaların arkasından bizi süzen kızlara gülümsedim.
' Erkan bey ile toplantıdalar isterseniz odasında bekleyebilirsiniz'
' O şeytan herifte mi burda bilseydim gelmezdik. Her neyse ne yapalım Helin odada mı bekleyelim dersin.'
'Fark etmez bana '
'O zaman biz odadayız Selincim haber verirsin'
' Birşey ister misiniz?'
Soru ile aynı anda bana dönen Handan'a başımı olumsuzca sallayıp onun yönlendirmesi ile Mete'nin odasına girdik.
Oldukça geniş çalışma ofisine ilk girdiğimizde bizi karşılayan büyük toplantı masasına yönelip oturdum. Handan da karşıma oturduğunda ofisin geri kalanını incelemek için etrafı süzdüm. Camın hemen önüne yerleştirilmiş çalışma masası ondan bir kaç adım öte başka bir odaya açılan kapı ile oldukça geniş ve sade mobilyaları izledim. Duvarda ki bir kaç tablodan gözüken orman ve deniz manzarasına bakarken Handan elindeki telefonda bir şeyler yapıyordu.
' Bir şey sorabilir miyim '
Sessizliği bir anda bozan sesim ile Handan bana baktığında olumluca kafasını salladı.
' Doğan'ı çok iyi tanıyorsun dimi'
' Evet bebeklikten beri mecburi birlikteyiz '
Sormak istediğim sorudan emin değildim. Karşımdaki kadına ne kadar güvene bilirdim onuda bilmiyordum. Ama sormak istediğim onca sorudan sadece birini sormak bile iyi olabilirdi.
' Alin bana Doğan'ın sevdiği birisi olduğunu söyledi. Dün sen bambaşka bir ima ile bana aşık olduğunu söyledin. Gerçeği merak ediyorum. Gerçekten sevdiği birisi varsa anlaşma önemli değil bu işten vazgeçmesini isterim.'
Yüzünden geçen endiseli ve karmaşık ifadeleri takip etmeye çalışırken ne diyeceğini düşünür gibiydi. Ondan alacağım cevap belki benide bu durumdan kurtarırdı. Gerçi Doğan olmasa başkası olacak diye iç sesime aldırış etmemeye çalıştım. En azından sevdiği olan birisini zor durumda bırakmazdım.
' Doğan biraz soğuktur az çok sende tanıyorsun. Ailesinden olanlar dışında pek kişi ile öyle yakınlıkları yoktur. Tavırlarından senide aile tanımın içine aldığını fark ettim o yüzden böyle bir şey dedim dün. Sevdiği birisi olsa bilirdim Helin ve emin ol öyle birisi olsa böyle bir adım atmazdı.'
Yalan söylediğini fısıldayan sesine rağmen gülümsedim demekki bu plan muhabbetinden yardımcılardan birisiydi. Ama hangi konuda yalan söylüyordu o kısmı tam anlayamamak içimdeki karmaşaya yeni bir odun atıyordu. Cayır cayır yanan alevlerin dahada yükseldiğini her geçen saniye hissediyordum. Ama benimde kendimce çıkarlarım vardı o yüzden onları suçlayamazdım.
Hem henüz en başta duruyorduk belkide hikayenin devamında kötü planları olan kişi bambaşka birisi çıkabilirdi. Yinede aptal gibi gülümsemeye devam ettim. Handan bana güvensin diye onlardan tarafa olan tavrımdan vazgeçmeyecektim. Hem belki benim düşündüğüm aksine dün ağzında bir anda çıkan plan belkide beni kapsayan kötü bir şey değildi.
|
0% |