@saturnsring
|
Hem belki benim düşündüğüm aksine dün ağzında bir anda çıkan plan belkide beni kapsayan kötü bir şey değildi.
' Sevdiği birisi varken başkası ile evlenmek kötü olurdu belkide ben yanlış anladım.'
'Olabilir. Dediğim gibi Doğan soğuk durduğunda genelde hayatında birisi var diye sananlarda çok hem Alin kendince yorumlamış ta olabilir'
' Mümkün tabi'
Onu onayladığımda rahatlamış bir şekilde gülümsedi. Onun bu haline bende gülümsedim.
'Helin bende bir şey sorabilir miyim?'
' Tabi ki'
' Bizim aileyi ne kadar tanıyorsun '
' Tanımak derken herkes kadar işte sanırım. Bu zümreye sonradan dahil oldum sayılır ben lisede falan davetlere gelmiyordum mesela. Sonrasında da bazı şeyler oldu öyle biraz geç dahil oldum diyelim. Ondan sebep belkide herkesten azda olabilir'
' Doğan kaç kardeş mesela'
'İki değil mi?'
Neyi kaçırdığı mı bilmiyordum? Belkide benim layık bulunmadığım, zaten kendimce de gitmek istemediğim o davetlere gitmeliydim. Aklıma Dilara ile davetlere gitmemek için yaptıklarımız gelirken derince bir nefes aldım. Son günlerde öylece boğazımda duran yumru sürekli onu hatırlatıyordu. Belkide bu evlilik işi yüzündendi.
' Aslında üç kardeşler '
' Nasıl yani'
'Bir erkek kardeşi daha var ama o buralarda değil '
Erkek kardeş burda olmayan bir erkek kardeş hemde. İşler cidden ilginçleşiyordu.
' Yurt dışında mı?'
' o kısmını Doğan anlatsın '
'Ama ağzıma bir kaşık bal çalıp tepsiyi götüren yengesin şuan tam olarak'
Söylediğim şey onu güldürürken attığı kahkahaya açıkça göz devirdim. Kahkahası arasında odanın kapısı açıldığında ikimizde oraya döndük.
Doğan yanında bir adam ile odaya girdiğinde bize gülümsedi. Yanımıza hızla yaklaşıp saçlarımın üzerine bir öpücük kondurduğun da yaptığı hareketin hızına yetişememiştim. Gözlerine asla yansımayan gülümsemesi ile Handan'a döndüğünde arkasında kalan adam ile göz göze geldim. Davetlerde asla görmediğim kumral bir adamdı. Kumral kavruk bir ten ve su yeşili gibi gözleri ile beni germişti. O nasıl göz rengiydi.
Doğan meraklı gözlerimi fark edip arkadaşına döndü. Bizi tanıştıracağını anladığımda ayağa kalktım.
'Erkan ortağım. Helin nişanlım '
Elimi uzattığım da emin olamayarak Doğan'a bakan gözlerine cidden mi dememek için kendimi zor tuttum. Zoraki bir ses ile
'Memnun oldum' derken oda aynı şekilde cevap vermişti. Bir kaç saniye gözleri Handan'a dönerken izin isteyip odadan ayrıldı. Evet yeni bir bilmecemiz daha var diye iç sesim ile tartışmak şuan için mantıksız olduğunda yeniden baş başa kaldığım Kurt kuzenlerine baktım.
' Neler yaptınız '
Doğan benim oturduğum sandalyenin yanındaki sandalyeye otururken getirdiğim dosyaya bakıyordu. Dosyayı ona doğru uzatıp yanına oturdum.
'Mekan seçmeliyiz ben on mekan içinden üç mekana indirdim sayıyı ama son kararı henüz vermedik. Sende fikir verirsin diye düşündüm.'
' Olur sonuçta ikimizin düğünü '
Ona söylediğim lafi bana hatırlatırken göz kırpan haline küfür etmek istedim. Neyin peşindeydi anlayamıyordum.
' Yemek yediniz mi?'
Handan ve benim aramda gezen gözlerine olumsuzca kafa salladım.
'Yemedik Doğan beraber yeriz diye düşündük '
' O zaman düğün yerlerine yemekte bakabiliriz.'
Onay bekler gibi bakan halini izledim bir kaç saniye gözlerinde dolaşan farklı bir ışıltı vardı. İlk tanıştığımızda kesinlikle onda olmayan bir ışıltıydı bu.
'Olur'
Olumlu cevabı aldığı gibi hızla hareket edip ayağa kalktığında çantama uzanıp onu takip ettim. Belkide bir süre sadece gözlem yapmak daha mantıklıydı. Kim olduğunu kavrayana kadar. Hemen yanımda ilerleyen adımlarını izlerken aklımın bir köşesinde duran erkek kardeş ve bu kardeşin nerde olduğu sorusu neon ışıklarla yanarken. Gerçektende hiç tanımadığım biri ile evlenmek üzere olduğumu yeniden fark ettim. Zaten hikayenin sonunda isimler değişsede bu adamların hiç birini tanımıyorsun diye iç sesime rağmen yine gülümsedim. Tanımak için halen zamanım vardı. Vardı dimi.
Asonsör otoparkta durduğunda daldığım zemin yüzünden bir kaç adım geriden onaltı takip ediyordum. Doğan kendi arabasına yöneldiğinde kendi arabam aklıma geldi.
'Ben arabam ile geldim. Onu burda bırakamam '
'Eve bıraktırırım. Ayrı gitmemiz hoş olmaz'
'Neden'
' Çok aşığız ya Helin ' sesinin alaycı tınısı ile yüzümü ekşittiğimde. Keyifli ifadesi beni daha da sinir ediyordu.
'Helin ne kadar beraber zaman geçirirsek bu durum o kadar kolay olur '
' Bence beraber zaman geçirmekten daha fazlasına ihtiyacımız var Mete '
Mesela sakladığınız planın ne olduğu yada benim neden bunu size sormadığım gibi.
'Duygular mı?'
'İnanki onlara gelene kadar daha çok şey var'
İşte şimdi kafası karışmıştı. Yüzündeki mimikleri ne kadar aynı sabitliğinde durasada gözlerinden geçen ifadeler değişiyordu. Beni sorguladığını görebiliyordum. Neler düşündüğümün farkında olmadığını şuan anlamıştı belkide yada yaptığı plandaki farklı bir açığı yakalamıştı. Bilmiyordum ki ne demek istiyordu bu ifadeler.
'Helin ben bu durum zorlaşsın istemiyorum.'
'Neden mesela şuan vazgeçsem. '
' İflas ederler.'
'İlk konuştuğumuz da ben olmasam da yardım edeceğini söylemiştin şimdi ne değişti. Ben ortadan çekilince neden bozuyorsun dediğin lafı'
'Helin vazgeçmek mi istiyorsun? Sence seni dinlerler mi?'
'Ne demek istiyorsun'
'Ferit'in gözünde İdil yada senin hiçbir önemin yok ben gördüm bunu. Ben olmasam başkası olur o parasına bakıyor . Babanında pek önemsediği söylenemez dimi malum hiç itiraz etmedi.'
Gözden çıkarılan ilk eşya yani kızı yani ben diye içimden geçirirken gülümsemeye çalıştım. Otoparkın ortasında ağlamayacaktım heleki onun karşısında hiç bir şekilde ağlamayacaktım. Handan neyseki araça yerleşmişti. Gözlerinde yanan alevler soğuk bir griye dönerken beni izleyen halinde bir acıma ifadesi aradım. Çünkü ben kendime acıyordum.
'Seninde dediğin gibi gözden çıkarıldım diyelim. Bu kadar gözden çıkarılan kişide bir kusur yok mudur?'
'Kusur ile ilgilen miyorum?'
' İstediğin her neyse emin ol gözden çıkarılan birisi sana onu getiremez Doğan '
Kararsızlık dolu ifadesi ile en azından karşılık verebildiğime sevindim. İçimde patlamaya yaklaşan o yumru ile eve gitmek istiyordum. En son istediğim şey onunla yemek yemekti. Ama yinede ona zafer gülümsemesi vermek istemiyordum.
' Eve vardığımda arabam evde olursa sevinirim'
Bana ayrılmış olan ön koltuğa ilerleyip yerleştiğimde halen orada duruyordu. Ne düşündüğünü kestiremiyordum ve bu durumdan nefret etmiştim. Ama içten içe onun bile benim gözden çıkarılmışlığımı dile getiriyor olması canımı yakıyordu. Ferit için dedikleri umrumda değildi. Babam gözden çıkmışken o tabikide çıkarırdı gözden beni.
Sanki bir eşyaydık. Belkide gerçekten basit bir bibloydum. Öyle belli ölçülerde belli ellerde yoğrularak şekillendirilmiş oturma salonunda dekor için duracak olan bir bibloydum. Yan tarafımdaki kapı açıldığında hatta sürücü koltuğuna yerleştiğinde bile gözlerim otoparkın zeminindeydi. Onun grilerini üzerimde hissediyordum.
Derince bir nefes verip sabır çektikten sonra hızlıca otoparktan çıktığında çantamın içinde duran telefonuma uzandım. Yalandan da olsa gülümsemem için bir şeyler ile oyalanıp bu duygudan çıkmalıydım.
Araç şehir içinde ilerlerken Handan ile bir kaç kez konuşan Doğan'a odaklanmadan telefonum ile ilgilenmeye devam ettim. Aracın yavaşlaması ile başımı kaldırıp etrafa baktığımda küçük bir bahçenin içinde park eden araç ile nerede olduğumuzu anlamaya çalışıyordum.Belkide onları dinlemeliydim.
Handan'ın adımlarını takip edip tamamen ahşaptan yapılmış olan mekanın içine girdiğimiz de köşelerde bir masaya ilerledik. Mekanın içi oldukça sakindi. Handan'ın oturmasını bekleyip yanına oturduğumda bana bakan gözlerini görmezden geldim. Asla onunla yanyana oturmayacaktım en azından bugün.
Karşımıza oturduğunda yanımıza yaklaşan garson elindeki menüleri bırakıp gitmişti. Yemek yiyecek halim yoktu muhtemelen ziyan olacaktı. Belki sabahki neşem olsaydı balık yiyebilirdim ama şuan ne neşem nede enerjim vardı yinede kuyruğu dik tutacaktım.
'Ne yiyceksin Helin'
Handan yanımdan sakince menüyü inceleyip bana döndüğünde halen boş gözlerle menüye bakıyordum.
'Salata tabağı falan sanırım '
' Ama buranın balığı çok güzel . Balık sevmez misin?'
'Sevmiyorum'
Gelecek olan sorulardansa en başından balık sevmediğimi söylemek en mantıklısıydı. Geri gelen garsona Doğan siparişlerimizi verdi. Açılan servisler ve gelen yemekler ile sessiz masaya çatal sesi hakim oldu.
' Sürekli öğün atlıyorsun.' salatamın kenarına bırakılan balık parçasını ile eş zamanlı söylediği şeyle bir kaç saniye gözlerimi kapattım gerçekten delirecektim sonunda sanırım.
' Balık sevmiyorum'
' İki önceki yemek organizasyonunda bu balığı yediğini hatırlıyorum ' Söylediği şeyin şaşkınlığı ile ona bakarken o balığını yemeye devam ediyordu. Gerçekten böyle bir şeyi nasıl hatırlıyordu. Kendimi tutamadığım için ağzımdan çıkan 'Ne ' sorusu ile gözleri bana döndü .
' Balık sevdiğini biliyorum hem az bir şey yiyebilirsin bence.'
' Sabrımı sınıyorsan yanlış yoldasın Doğan '
' Kızdığın da yada beni tehdit edeceğin zaman Doğan demen benim işimi kolaylaştırır '
Yan tarafımdan gelen kıkırtılar ile Handan'a baktığımda kendi tutmaya çalışır gibi içeceğine uzandı.
'Mekanlardan hangisini sevdin' Konuyu kendi istediği gibi çeviren adama baktım. Gerçekten bu yöntem ile ilerleyeceksek bende gıcıklık yapabilirdim.
' Hiçbirini mekanı sen seç malum düğün isteyen senin annendi.'
'Olur'
' Doğan biz Helin ile bakarken biraz uzakta kalan bir mekan beğendik aslında ama konuklara sıkıntı olur diye eledik'
' Handan '
Yanımda omuz silken kadına gerçekten mi bakışları yollarken karşımda ki adamın bir yandan tabağıma istiflediği balıklara baktım. Gerçekten hiç mi fikrim alınmazdı.
Salatamı kemirip onun bıraktığı balıkları kenara iterek salatamı bitirdim. En azından bunu yapabilirdim. Yemekler yenip yeniden hareketlendiğimizde halen nefes alamıyordum. Yani cigerlerim alıyordu ama içten içe büyüyen o his bir türlü yakamı bırakmıyordu.
Arabanın içinde aynı sessizlik devam ederken önce Handan'ı bıraktık. İyi geceler sonra görüşürüzler eşliğinde arabadan indiğinde sessizlik rahatsız edici bir şekilde ortamızda duruyordu. Telefonumda oynadığım oyuna iyice odaklanıp kendime nefes alacak alan yarattığımda yolun geri kalanında bir ara açılan radyodan çalınan hafif bir şarkı eşliğinde telefonuma bakarak devam ettim.
Aracın yavaşlayıp park etmesi ile telefonumu çantama attım.
' Bıraktığın için teşekkürler.'
'Helin özür dilerim.' kararsız bir ifade ile dilediği özürüne kahkaha atmamak icin içimden ona kadar saydım.
'Ne için '
' Söylediklerim için eminim babanın kıymetlisisindir'
Gözlerimi bana bakan kararsız gözlerinden çekip evimin bahçesine çevirdim gözlerim sarı güllere takılırken bu sefer kahkahamı tutmadım.
'İkimiz de gerçeğin senin söylediğin olduğunu biliyoruz Doğan. Ama bugün seninde babamlarla aynı fikirde olduğunu gördüm.'
'Benim öyle bir düşüncem yok'
'Buna önce kendin inan Doğan. Sorun değil meraklanma hayattaki en büyük hedfim aşkımdan ölen bir adam ile evlenmek değil. Yani senin içinde gözden çıkacak ilk insan olabilirim. Kendine iyi davran yeter iyi geceler'.
Vereceği cevabı beklemeden arabadan indiğimde peşimden seslenmesine karşılık vermedim. kapıda beni bekleyen annemi gördüğünde tatsızlık olduğunu belli etmemek için giderdi. Beklediğim gibi olduğunda odama yöneldim. Birde annemin sorgulayan gözlerine cevap veremezdim.
Odama çıktığımda bunun doğru karar olmadığını iyice kötüleşen hisle tekrardan fark ettim ama etraf sessizliğe bürünene kadar en kolay yol bu odada kalmaktı.
Saat gece üçe gelirken içimde büyüyen hisler ile artık iyice nefes alamıyordum. Kendimi bahçeye açılan arka kapıdan dışarı attığımda etraftaki korumalara görünmeden duvara yöneldim.
Dilaradan sonra açıklığı kapatılmış boyu uzatılmış duvarın dibine geldiğimde çimenlere oturdum. Gül dalının bir kaç yaprağını sırtımda hissederken bir kaç yıl önce bir insanın geçeceği kadar geniş olan o kırığı hayal ettim.
Sonrasında eklenen tuğlaların rengi daha tazeyken kendimi rahatlamış hissediyordum. Sanki eski bir arkadaşı kucaklamak gibiydi bu duvar . Bu duvarı aşsam sanki bambaşka bir hayata adım atacaktım. Ama henüz benim için duvarda bir açıklık yoktu. Saatlerdir içimde çırpınıp duran o kelimeleri korka korka fısıldadım.Belki Dilara beni duyar diye.
' seni özledim. Bu dünyadan gitmeden önce acaba ne hissediyordun o kadar merak ediyorum ki gerçekten seni en son gördüğüm gibi gülümsüyor muydun ? Yoksa korkuyor muydun? Seni kıskanıyorum en azından cesaret edecek kadar güçlüydün bense halen bu duvarın dibindeyim ve daha acısı yeni bir duvara gitmek için bekliyorum. Eski fanusundan yeni fanusuna giden bir balık gibi hissediyorum yada su izlediğimiz belgesellerden balinalar gibi insanlar beni izlesin diye yakalanıp camdan bir kafese hapsedilmişimde yeni sahibim beni başka bir yere götürüyormuş gibi.
Bana kızıyor musun ? Yada kırgın mısın? Benim yerimde olsaydın cesaret edeceğin şeyleri düşünüyorum da bende kendime kızıyorum. Ama bilinmezlik beni korkutuyor . Biliyorsun her zaman korktum sana ne olduğunu bilmiyorum. O gece gerçekten de bu duvardan çıktığın gibi kaçabildin mi ? Yada duvarı gectigin gibi ölüm senimi bekliyordu bilmiyorum.
Bunları bilmemek içimde büyüyen yeni bilinmeyenler ve sürekli hatırladığım gibi gözden çıkarılmış olmamıza dayanamıyorum ama halen o dediğin deli cesareti bana gelmiyor.
Neden Neden Neden'
Karşımdaki boş duvar bana bakarken kendimi tutamıyordum. Dişlerimi koluma geçirip en azından hıçkırık sesimi kesmeye çalışıryordum.
O gece keşke peşine takılsaydım. Belki o zaman seninde kendimin de katili olmazdım.
Elimden geldiğince en hızlı şekilde bölümleri taşımaya devam edeceğim 🌻 Şans verip okuyan herkese teşekkür ederim görüşlerinizi ve oylarınızı bırakmayı unutmayın 🖤 Kendinize iyi davranın ❣️
Hoş Kalın🌼⭐
|
0% |