@saturnsring
|
'Gerçekten senin peşinde bu adam ' Evimin salonunda volta atarak fikirlerini savuran arkadaşımı sakince dinliyordum. Beklenilecek olan tepkim çığlık atmak falan olmalıydı ama ben buz kesmiş gibi sakindim. 'Değil' 'Ayşin komşunum diyor her an buradaymış' 'Tesadüf bence' İnandığım şeyi söylerken bana gözlerini deviren arkadaşıma bakmaya devam ettim. Kapıdan gireli bir kaç dakika olmuştu ama çoktan bana anlatmak için delirdiği düşüncelerini ortaya seriyordu. 'Bakışları da mı tesadüf yada benimle arasında ki gerginlikte mi tesadüf Ayşin yapma sen zeki bir kızsın' 'Hepsi sadece tesadüf bu senaryo daha öncede yaşandın Kevin ben yaşadım bunu bu ihtimaller zincirini. Karşıma geçip söyledi mi duygularım var diye hayır o zaman duygu diye bir şey yok' 'Belki de söyleyecek' Kahkahama engel olamadığım da arkadaşım bana delirmişim gibi bakıyordu. Belki de deliriyordum emin değildim ama bu hikayeyi bir kez daha yaşamıştım ve tekrarlamayı düşünmüyordum. 'Yıllar öncesinde olsak kanardım bu sefer asla Kevin' 'Ayşin belki de' Elimi hızla kaldırdığımda gelecek olanın önünü kestim belkiler ile devam edemeyecek kadar yorgun duygulara sahiptim ve bu durumu düşünmek istemiyordum. En azından göz önündeyken. Omuzlarıma yıllardır yüklenmiş olan lanetin üstünde ki toprak kalkmış gibi bir his vardı içimde ve bunula yüzleşmek gibi bir fikrim yoktu. 'Kaçacak mısın?' 'Gerekirse kaçacağım Kevin ama bir daha aptal olmayacağım.' 'İki gün sonra annesi ile görüşeceksin neredeyse bir ay boyunca birlikte olacaksınız bu olay yüzünden orda ne yapmayı düşünüyorsun odana çekilip ağlamak ' Bir ay boyunca bir şekilde sürekli denk geleceğimizi biliyordum. O küçücük yerde saklanmak ne kadar zordu en iyi ben bilirdim ama tekrar edemezdim işte. Beni neden anlamıyordu yada neden üstüme gidiyordu anlayamıyordum. 'Gerekirse odama çekilip ağlarım Kevin sen demiyor muydun bir daha seni ilk tanıdığım halini görmek istemiyorum diye ?' 'Ayşin gördün ondan ben' Yeni bir kahkaha beni esir alırken bende gördüm kandım demek istiyordum. Yıllar önce inandım ama bak elimizde kocaman bir hiç var demek istiyordum ama boğazıma yapışmış yumru susmam için uğraşıyordu. 'Beni de gördün Kev yıllarca gördün bende görünen bu duyguları yaşadığımız yerdeki kör ağaçlar bile gördü ama o göremedi. Şimdi sekiz sene sonra basit bir tesadüf ve çocukça bir atışmadan yola çıkarak karşılıklı diyemezsin duygularıma' 'Bu kadar mı kötü durumdasın' Daha kötü durumdaydım her konuda mükemmel olabilirdim ama bu duyguya esir olmuş ve çok yorulmuştum. Arkadaşımın gözlerimde ne gördüğünü bilmiyordum ama bana sarılmak için yaklaşması ile ayağa kalktım. 'İyiyim Kevin hatta çok iyiyim oda her ne planlıyorsa bu sefer elinde patlayacak ve ben yanmayacağım bu sefer' 'Korkuyorsun' Ne kolaydı korkuyorsun demek hiç yaralanmamış birisi için öyle telaşsız çıkabiliyordu dudaklardan. Bir kere ateşlere atılmış olsa neden korktuğumu bilirdi. Neden geri durmaya çalıştığımı anlardı ama yanmamıştı. O yüzden sadece gördükleri ile beni yeni bir yangına sürükleyebilirdi. 'Korkmam normal değil mi sence de?' 'Ayşin' 'Daha fazla konuşmak istemiyorum' Boğazıma yapışan yumru ile ona doğru elimi kaldırdığımda aramızda bıraktığım boşluğa baktım bir süre bugünün boş günüm olması ve güzel geçmesi gerekiyordu ama elimde koca bir hiç vardı. Her şey tepetaklak oluyordu. Zihnim çamura bulanmış gibi onunla olan hatıralarımı hatırlatmaya çalışıp duruyordu. Yanıma oturduğu ilk andan beri ikimizin seçtiği kokuların karışımı olan parfümünü halen kullanması fikri vardı. 'Annesi ile sen görüşeceksin ben bir süre uzak kalmalıyım ' 'Sonra ne olacak en az bir haftalık bir etkinlik için konuştum insanlarla tüm süreç orda olmamız gerekiyor' 'Bir seferlik sende sonrasında ben orda olacağım ve kaçmayacağım ama şuan değil iki sonrası değil' 'Ayşin' 'Kevin ilk defa bu tarz bir şey istiyorum lütfen' 'Tamam ama sonrasını konuşacağız' 'İnan hiç gerek yok aynı şeyi tekrar etmek senide beni de sadece yorar' Daha öncesinden okuduğum bir kitabı yeniden elime aldığımda aklımda sürekli sonunda yaşanacaklar olurdu. Bunu bilerek okumaya çalıştığımda bir türlü mutlu olmazdım. Alp ile aramızda ki durumda buydu yıllarca düzenli bir şekilde büyüyen çoğalan bir his ile yan yana duruyorduk. Bu sadece bana ait bir görüş değildi etrafımda ki herkes bunu söylüyordu ortada dile dökülmemiş duygular vardı ama davranışlar duyguları dile dökmekten çok önde gidiyordu. Paylaşamadığı kişiydim kıyamadığı gözünden sakındığı herkesin sürekli bunu dile getirdiği kişi olmak. Bu durum ile yıllarca yoğrulmuştum en sonunda ona bunu anlatmak istediğim de nasıl ikinci yabancı olduğumuzda öğrenmiştim. Yani her zaman herkesin gördüğü o elle tutuluyor sizin duygularınız dediği şeyler gerçek olmuyordu. Bunu yıllardır bile birisi olarak hemen yanımda evinin olması yada bir iki anda önüme çıkmış olması bana umut vermemeliydi. Zihnimin bu tür şeylere çok önceden kendini hazırlamış olması gerekiyordu. Şimdi saçma sapan bir koku bir kaç cümle ile başladığım yere dönmek tamamen aptallık olurdu. 'Ben uyusam iyi olur ' 'Akşam olmadı henüz Ayşin' 'Daha iyi dün gece uyuyamadığım uykuda bana eşlik eder ' 'Buradayım ihtiyacın olursa seslen' 'tamam ' işi yürümek olan birisi için yürümenin zor gelmesi ne saçmalık ama . Merdivenler gittikçe çoğalırken karşımda onlarca insan yoktu bu anın çekilme ihtimali yoktu sonrasında binlerce insan görmeyecekti bu anları ama ben tedirginlikten adım atmakta zorlanıyordum. Odamın zeminine kavuştuğumda yere kadar uzanan cama ilk defa şükran duydum perdenin iki kanatının arasında ki hafif boşluktan gökyüzüne bakarken kendimi manzarayı daha görünür kılacak kadar bile güçlü hissetmiyordum. Bu evi ilk gördüğümde büyüdüğüm yere benzettiğim için aşık olup almıştım. Başta işlerime gidip gelmek bir kaç saatimi aldığı için zorlansam da günün sonunda buraya geliyor olmak iyi hissettiriyordu. Annem bile burayı sevmişti gülümseyerek Ayşin burası ne güzel bir evmiş dediği anı aklıma dolarken benimde aynı hislerle burada olduğumu biliyordum. Bu hisleri bu evi sevme hissinden bir gün uzaklaşmak istemiyordum. Sevdiğim ve bağ kurduğum şeylerden kopmak çok zamanımı alıyordu o yüzden de kolay kolay vazgeçebilen birisi olmamıştım. Olmayı isterdim saçlarımı ören adamdan uzaklaşa bilmeyi isterdim. Mesafe olarak aramızda kilometreler vardı ama duygularım ondan uzaklaşamıyordu. Bir türlü başaramadığım tek şeydi bu lanetli şey. Bana acı veren bu duygu için güzel tek kelime bulamıyordum. Ne yoğun hisler ama. Gözlerim yorgunluğa esir olana kadar sadece izledim etrafımdaki şeyleri bir kaç kez hatırlar gibi olduğum her an için beyaz bir nokta seçip dakikalarca izledim orayı. Sonunda galip olan bendim. **** Önümde duran kahveden bir yudum alırken bir yandan da yapılan planlamalara göz atıyordum. Kevin yine stresini atmak için volta atıyordu gözlerim bir onda bir kağıtta dolaşırken aklımda bizim bu programa uymak için koç kısa süremiz olduğu vardı. 'Nasıl yetişecek' 'Bu gece ekip olarak senin topraklarına gidiyoruz sen dahil herkes benim yeni koleksiyonumun ortaya çıkmasına yardım etmesi gerekecek ve Nedret hanıma da eşlik edilecek' 'Ayşin'in programı var ?' 'Programlar iptal Ecren çünkü bu programı kendisi istedi.' 'Ayşin' 'Doğru diyor katılabileceklerime olumlu cevap veririm sıkıntı yok' Elaları ikimizin arasında gidip gelirken Kevin ona göz devirip yeniden yürüyüşüne devam etti. Katılacak arkadaşlarımız ve uygunluğu olan mankenlerin listesine bakmak için yeniden kağıtların arasına daldım. Aklımda ki esas soru bu süre boyunca neler yaşanacağıydı tabi ki de bu detayın bilen diğer kişide hemen karşımda voltalar atarak değerlendirmeler yapıyordu. Yarın akşam maçı vardı ve bu da demek oluyordu ki denk gelmeme şansımız sıfırdı. Ayrıca maçına gitmek isteyen tarafımı engellemem de lazımdı. 'O küçük aklından geçen her şeyi unut Ayşin ' Bir anda karşıma dikilen arkadaşım ile geriye doğru yaslandığımda hemen yanımızdan gelen şaşkınlık nidası ile birbirimize bakıyorduk. Birbirini tanımak tabirini canlı canlı yaşıyordum. Gözleri beni o maça yollamayacağını söylerken ben sadece gülmeye devam ediyordum. İkimizin de sessiz kalışının sebebi hemen yan tarafımda oturan kızdı. 'Ayşin ve ben orada olacağım zaten firma organizasyon kısmını halledecek bende her şey yolunda mı diye orda olacağım. ' 'Peki geri kalan konuklar bende o zaman' 'Müthiş sana güveniyorum Ecren şimdi bizim valiz hazırlayıp yola çıkmamız gerekiyor buna sana bırakalım biz çıkalım' Sesinde ki gerginlik ile karşısında duran ikimizi de bastırdığında sessizce dediğini yapmaya karar verdik. Ecren'e hangi programlara uyum sağlayabileceğimi atacağımı söyleyip önümden uçarak giden arkadaşımın ardında hızla ilerledim. Bize dönen gözlere gülümseyerek ona yetiştiğimde çoktan arabamın kapısına yaslanmıştı. 'Ne oluyor' 'Gittiğimiz de anlarsın. Bu sefer fikir söylemek yok' 'Kev hadi ama' 'Ayşin o kadınla konuşmaya gittiğimde o bile senden bahsetti. Seni sevdiğini onu kırmadığın için nasıl mutlu olduğunu falan söyledi.' 'Ne var bunda çocukluğumdan beri beni tanıyor sonuçta' Kafama sakin bir şekilde vurduğunda ona hayretle baktım gözlerinden taşan öfkeli ateşler ile aracı çalıştırdığımda gerçekten de ona bulaşmama kararı almıştım. Aklından geçenleri çok uzun süre gizlemeyeceğini bildiğim için onun konuşmasını bekleyene kadar yanıma almam gereken şeyleri hesaplıyordum. 'Tüm silahlarını kuşan Ayşin' 'Silahları mı' Durup durup fıs fıs diye koku saçan makineler gibi bir kelime söyleyip yeniden düşünmeye dönen hali ile ona bir anlığına yeniden baktım. Benden bir şeyler gizlediği ortadaydı. Bana anlatmamak için kıvrandığı şeyi iki gün geçmeden anlatacağını bildiğim için sessizce onun bana gelmesini bekledim. 'Savaşa gidiyoruz ' 'Benim topraklarım da mı?' 'Tam olarak senin topraklarında senin için onlar bir takımsa bizde bir takım olmalıyız' 'Biz zaten en iyi arkadaşlar takımıyız son sekiz yıldır falan' Derin derin nefesler alırken bir yandan da camı açıp kafasını dışarıya doğru uzattığında gerçekten de bir sıkıntısı olduğunu kanıtlıyordu. 'Bana anlatmak istediğin bir şey mi var?' 'Söz verdim kurcalama' Kime söz verdin dememek için dilimi ısırdığımda ona biraz alan tanımak için müziğin sesini açtım. Onu kendi evine bırakana kadar sessizce yolumuza devam ettiğimizde biraz daha sakinlemiş bir halde duruyordu. Evin önüne park ettiğimde bana tam olarak dönmeyen yüzü ile ona yeniden baktım. 'İki saat içinde hazır ol beklemem' 'Ayşin anlatmak istiyorum ama bir söz verdim' 'Sıkıntı yok en kötü kafayı bulduğunda anlatacaksın benden gizli bir şey yaptığın yok senin' 'Doğru en azından iki gün geç olur neyse tamam hazır olacağım dikkatli sür ' Kapıyı kapattığında bana bakan gözlerini bir süre izledikten sonra onu sorgulamadan yoluma devam ettim. Kendi eliyle kendi yok etmeye çalışanlar tam listesi Kevin ile başlıyordu. Devamında ki isim tabi ki de bendim ve bu muhteşem ikili bir kaç saat içinde ilmek ilmek kaçtığı topraklara gidecekti. Aklımda ki düşüncelerin susmadığı bir sürecin sonunda iki valiz yeterli bir rakamdı sanırım. Yola çıkmak için çalma listesinde turlarken hiçbir şarkının gideceğim yol için olmadığı hissediyordum kararsızlıkla atladığım on şarkının sonunda durmuş yeniden arkadaşımı almak için yola koyulmuştum. Elinde valizleri ile beni beklerken bulmak şaşırtıcı bir andı normalde eve kadar gitmem ve onu hadi hadi diyerek sürüklemem gerekirdi ama o şimdi tamda karşımda durmuş bana bakıyordu. Bagaj kapısını açtığımda eşyalarını yerleştirmesini bekledim gerçekten de muhteşem bir yıkım ekibiydik. 'Uyuyacağım' Koltuğuna oturur oturmaz uyuyacağını söyleyip yüzünü şapkası ile kapatan arkadaşıma şaşkınlık ile bakarken gerçekten de bana söyleyemediği şey ile başının dertte olduğunu anladım. Yol uzayıp bitmek bilmezken ilk defa bu kadar güçlü bir şekilde geri dönmek ve koşarak gitmek isteyen iki yanım vardı. Nefes seslerimizi biraz bastıran sakinleştirici müzik sesleri eşliğinde kasabanın üsten göründüğü kısımda arabayı durdurdum. Kollarımı direksiyona yaslayıp kafamı da kollarıma yasladığımda önümde uzanıp giden yolla baktım. Her iki tarafında da boyları bir kaç metrenin üstünde olan ağaçlar arasında ki asfalt yolun sonu evime çıkıyordu. 'Geldik mi?' 'Yirmi dakika ya evet' 'Neden durduk' 'Kendime şans dilemek için' 'Şansa ihtiyacın yok en iyi arkadaşın yanında olacak' En yakın arkadaşım yanımda olacak başımı yasladığım direksiyondan ona doğru döndüğümde yattığı yerde kıpırdandı. Dik bir konuma geldiğinde önünde birleştirdiği elleri ile bir süre beni izledi ikimizde önümüzdeki yola yeniden döndüğümüzde derin bir nefes aldım. 'Nedret hanım bana belki bu etkinlik sayesinde yeniden oğlu ile bir araya gelem ihtimalini sordu' 'Ne ' 'Biz yakın arkadaş olduğumuz için senin duygularını bildiğimden emindi. Bende senin öyle düşüncelerin olmadığını söyledim' 'O ne dedi' 'Kaderi bilemezmişim?' 'Karnını ağrıtan söz bu muydu?' 'Evet ama bak duymadın kadına yalan konuşmuş olmak istemiyorum' Arabayı yeniden çalıştırdığımda onu başımla onayladım. Yeniden bir araya gelme ihtimali cansız bir kahkaha attığımda derin bir nefes daha verdim. Hiç bir zaman bir arada değildik ki. Gözlerim teker teker görünür olan tabelaların üzerinde gezinirken uzaktan ışıkları gözüme alan eve baktım. Gerçekten de her yerden görünüyordu. Işıkların cılız cılız canlandığı sokaklara girdiğimde aklımda direk eve gitmek yoktu bir tur atıp kendimce bir nefes almalıydım. Belki bir sahil havası almak iyi gelirdi. camdan içeriye dolan tuzlu su kokusunu yakından almak daha iyi bir fikirdi. Sahil kısmında kalan ceplerde birine park ettiğimde. Oturduğum koltuktan kalkmak zor geliyordu ama yinede kendimi dışarıya attım. Önümdeki taş yükseltiye oturduğumda arkadaşımın da arabadan indiğini çarpan kapı sesinden anladım. Yanıma oturmak yerine kendince bana zaman tanıdığında gözlerimi kapatıp sokağın sesine odaklandım. Yüzümü yalayıp geçen hafif esinti saçlarıma dolaşırken aklımda silik silik canlanan anlar ile titrediğimi hissediyordum. Elimde sıkı sıkı tuttuğum çantam kulağımda son ses çalan müzik ile burada bir yerlere oturduğum o anlar elimle tutulur gibi gözümde canlanırken hemen ardımdan yaklaşıp yanağıma yaslanan soğuk içeceğin o bir anlık irkilme hissini bile hatırlıyordum. Sonrasında omzuma dolanan kollar ve etrafımı saran muhteşem kokusu ve kahkahası. 'Güzel bir anı mı?' Arkadaşımın sesi bulutların ardından gelen yağmur gibi yavaş yavaş bu anın üstüne yağdığında gözlerimi açıp önümdeki karanlığa hapsolmuş olan maviliğe baktım. ' O zaman için güzeldi sanırım' 'Ayşin istediğin anda iptal edebilirim her şeyi' 'Kevin açıkçası bunu yapmak istiyorum belki de çok daha önceden yapmalıydım. Bu kasaba muhteşem bir yer ve fark edilmesini sağlamalıydım daha önce ' 'Öyle diyorsan önce ikimizin keşfetmesi lazım' 'Kızlardan uzak durmalısın unutma' 'Onlarda benden uzak durmalı güzelim' Sesinde ki o çapkın ton tüylerimi ayağa kaldırırken gözlerimi yeniden karanlık sulara diktim. Onunda benimle beraber izlediğini biliyordum. Bir süre sessizce durduğumuzda bir şekilde homurdanmaya başlaması ile huzursuzlanan kediler gibi olduğu yerde sallanması ile yeniden ona döndüm. 'Hiç duramıyorsun dimi' 'Ayşin ne düşündüğünü anlatsan vakit geçer ama durup bakıyoruz' 'Lise zamanın ders bitiminde bu sahil boyunca yürüyüp bir noktada oturup şimdi ki gibi mavilikleri izlerdim. Bazen müzik dinlerdim aklımda binlerce hayal ve ihtimalle bazen kötü günlerde de buraya gelirdim. Genelde o da gelirdi tam daldığım anlarda en sevdiğim meyve sularından birini yanağıma yaslar irkilmeme sebep olurdu sonrada bu halimden keyif alarak kahkahalar atardı. Beraber buralarda oturup müzik dinler bazen aynı sayfadan kitap okumaya çalışırdık. Şimdi burada böyle oturuyor olmak o zamanlardan ne kadar uzaklaştığımı fısıldıyor sanki' Anlatırken sırtıma çöken ağırlık ile gözlerimi yeniden kapattığımda aklıma gelen anılar ile bu durum fazla sürmeden yeniden gözlerimi açtım. Hemen yanımda beni üzgün gözlerle izleyen arkadaşıma baktığımda beni gülümsete bilmek için hafifçe gülmeye çalışmasına odaklanmayı denedim. 'O zamanlar ki Ayşin ile tanışsak onu döverdim' 'Neden' Kahkahama engel olamadığım sorum ile ona baktığımda kafam bugün ikinci kez bir fiske daha vurdu. 'Çünkü kolay tavlanıyormuşsun? Rus çarı aptal gibi uğraşıp duruyor' 'Yemekten sonra ortadan kayboldu.' 'Senin ondan hoşlanmadığını hissetmiş o yüzden geri adım attı yoksa buraya gelecek kendisi de davetli' 'Nasıl' 'benimle iletişim kurdu taktik almak için ' Gayet normal bir şekilde kurduğu cümleler ile bu sefer ben yumruk attığımda geriye doğru sendeleyip yeniden doğruldu. Yüzünde ki taklit eder ifade ile bana bakmaya devam ettiğinde bir an için yeniden o yemek masasında oturur gibi hissettim. 'Sen bir şeyler anlatmayınca hep o konuşmuş seni rahatsız ettiğini düşünmüş. Tabi ki en yakın arkadaşın olarak duruma el attım ve senin kendini pek anlatmadığı yaşayarak öğrenmesi gerektiğini kulağına fısıldadım.' 'Belki de öyle düşünmeye devam etmeliydi' 'Hadi ama Ayşin o Aslancık burada kendi planları ile seni avlamaya çalışırken rakibi olmasın mı?' Düşündüğü şey ile şaşkınlığımı saklayamazken bana göz kırpıp gözlerini her yerden belli olan ışık topuna çevirdi. Bende gözlerim ile onun baktığı noktaya bakarken avlanmak cümlesi aklımdan geçip duruyordu. Birisi avlanacaksa sıra bendeydi. 'Kev' 'Şu gösteriş delisi ev kimin' Söylediği şey ile kahkaham yeniden hayat bulurken yüzünde ki iğrenir ifade ile bana dönmesine baktım. Gözlerim yeniden yamacın kenarında ki eve değdiğinde bu sefer onu düzeltmedim taklit ettim. 'Aslancığın' 'Şaka yapıyorum de' 'Biraz da gerçekler' 'tanrım o ikisinin aynı anda savaşması bana baya malzeme verecek gibi duruyor?' Sorudan çok bir tespit gibi çıkan sesi ile halen evi izlemeye devam ettiğinde oturduğum yerde ayaklandım. Onu da benimle beraber hareketlenmesi için ittirdiğimde hemen yanımda dikilmişti. Sırtımıza aldığımız karanlık sular ile önümüzdeki hafif akan trafik ve açık mekanların ışıklarına göz attım. 'Bence av olan onlar olacak' Söylediğim şey ile keyifli bir hale bürünmesini izlediğimde akıp giden gece görüntüsüne dalıyorduk. Benim yerime aklımda ki düşünceleri sesli bir şekilde dile döken arkadaşımla eve gitmek için arabama yöneldim. 'O zaman savaş başlasın' ~~~~ 🦋 iyi geceler 🦋
|
0% |